|
Ünal BolatTürkiye |
“Bizim Yörük kızı ‘yeni bir kardeşim olacak, birbirimize yârenlik ederiz’ diyormuş...” Mübarek ramazan ayı geldiğinde bilhassa...
O gün çok zor geçti. Ya alıp gelemezse o gün belgeleri? Ya yetişemezse yarın nikâha?” Nikâhımızla ilgili yaşadığımız...
“Bağ bahçe işleri ustasıydı ama ütü mütü bilmezdi bir köy kadını olan sevgili anneciğim...” Nikâhımızla ilgili...
“Yasemin, giydiği gelinliği götürmedi; teyze annede duruyor. Onu yarın gider alırım...” Yıllar önce nişanlımla birlikte sevinç...
“O çantayı alıp da delikanlıya vererek “oturacağım da” deseydim elim mi aşınırdı?” Haberlerde okuyorum da yapay zekâ...
“Küsülen insanlar, artık uzaklaşan akrabalar, bizim emektar minibüs de yok iyi mi?” Her bayram geldiğinde tatlı bir telaş sarardı...
“Nisan sonunu kesin bekleyeceğiz ama mayıs ayında çözülür mü onu da bilemiyorum.” Dişimle ilgili yaşadıklarımı anlatmaya bugün de...
“Dişlerdeki kaplama artık miadını doldurmuş. Alttaki dişler de neredeyse hepsi erimiş.” Rahmetli babam gençliğimde bana demişti...
“Benim olmayan parayı nasıl harcardım? Bu isim babamın telefonunda da karşımıza çıkmıştı...” Babamın vefatı sonrası telefon...
“Nasıl olur, babamın telefonu bu... Yıllardan beri de babam bu telefonu kullanır...” Bundan yıllar önceydi... Babam rahmetli olduktan...
“O rüyadan bana kalan tek ders, insanın ölüme her zaman hazırlıklı olması gerektiği.” Bazen deriz ya hani “rüyalar gerçek...
Onları ardından “amin” diyerek yolcu ettikten sonra baktım ki rahatsızlığımdan da eser kalmamış... Her sene ramazan-ı şerif...
“Gelene git demek Allah katında büyük bir vebaldir, söylemeye cesaret edemem...” Birinci Dünya Savaşı öncesinde Bosna’dan...
Müftü Efendi "senin niyetin dinini korumak için hicret ise buyur yolun açık olsun" dedi. Osmanlı Devleti eski gücünü, kuvvetini...
“Zavallı şişman çocuğun iç çeke çeke ağlamasını, biz yüreğimiz sızlaya sızlaya dinledik.” Yetiştirme yurdunda çocukluk...
“Bu adam kendi çocuklarına da aynı mıydı bilemiyorum ama bize bir düşman gibiydi!..” Benim çocukluğumda yetiştirme yurdunda...
“Ne bir buzdolabı var. Ne bir masa ne bir sandalye. Su tesisatı bozuk, yerler silinmemiş...” Günümüzde bazı imkânsızlıklardan dert...
“Üzülsem de üzmeyeceğim onları asla. Zaten onlar üzmediler ki hiç beni, bugüne dek...” Yıllar önceydi... Bir sene öncesinde...
“Beni dinleyip işinizin başına dönün. Lütfen beni tedbir almaya mecbur etmeyin!..” Kaymakamlık dönemimdeki bir hatıramı anlatmaya...
“Arabamın Türk bayrağı forsunu açmıştım. Kalabalığa yaklaşınca büyük bir alkış koptu...” Kaymakamlık dönemimde bir gece...
“Bu konuyla ilgili olarak yıllar önce merhum Prof. Dr. Ayhan Songar’dan bizzat dinlemiştim...” İçenlere ve tiryaki olanlara asla...
“Hoca ‘bu kadar uydurabilme kabiliyetine de ilk defa rastlıyorum’ diye epey gülmüştü” Gerek okul hayatımın gerek hocalık...
“Arkadaşımın susması ve gitmesi gereken zamanı bilmesinin onur verici olduğunu öğrendim.” Biz insanlar, aslında...
“Merhumenin gelini dedi ki: Çok yakınımız var, Bursa’da, Almanya’da filan onları bekleyeceğiz...” Bir tarafta komşuda cenaze,...
"Tam otomobil hareket edecekken 9-10 yaşlarında bir çocuk koşarak bana seslendi...” İnsanlar yaşadıklarını kendine saklamayıp not...
“Edirne’nin o vakitler çok ıssız sanayisiz Uzunköprü ilçesinde öğretmenliğe başladım...” Çocukluk yıllarımı anlatmaya devam...
“Dedem sofrada bir gram yemek israf ettirtmezdi. Kırıntıları da parmağımızla toplardık..." Bu anekdotumda son yarım asırdan birkaç...
“Öğrendiklerimi paylaşmayı vazife bildim. Kendim ve bir iki evliliği paylaşmak istedim...” Bir kadın aldığı mobilya, istediği...
O yaşlı Boşnak teyzenin “Ah ana vatana selam söyleyin” derken gözleri doldu geldi... Saraybosna’ya gitmiştik. Türkiye’ye...
“Eve geldiğimde tuttuğum balıkları torbadan çıkarıp temizlemek istedim. Ne göreyim?” Hatırama bugün de devam ediyorum... Havanın...
Neredeyse "olumsuzluk yaşamadığım piknik yok denecek kadar azdır" diyebilirim... Piknik gezisi denildiğinde ilk akla gelen yeme, içme ve...
“Ramazan amca buraya geleli çok olmuş. Fatma teyze ile evlenmiş. Üç çocukları olmuş...” Armutlu Tatil Köyü'nün güzelliğine...
“Belki senin için zor gelecek ama sen o altınları alanlara hediye et!" Sivas Suşehri’nde kitap dağıtımı ve pazarlama yaparken...
“Yanımıza Hakikat Kitabevi’mizin kitaplarını da alır yol boyunca satış ve hediye ederdik...” Sene 1991, Erzincan’da Türkiye...
Cami imamı o hâlimizi görünce şaşırarak “çocuklar ne yapıyorsunuz?” diye seslendi... Ömer Seyfettin’in çocukluk hikâyeleri...
“Adamın yalnız çenesi değil, yüzü de şişti. Artık ağzını açmakta zorlanmaya başladı...” Bu anlattıklarımı fıkra gibi...
Hemşire geldi “sizi alamıyorum, maalesef sizin kan grubunuz az bulunan kan” dedi!.. Bundan altı sene önce bir ramazan günü...
Doktor "Maalesef bu böbreği almamız lazım, diğer taraflara sıçramadan” deyiverdi... Bundan altı sene önce bir ramazan günü...
“Hayırdır bu ne durgunluk? Canını sıkan bir şey mi oldu? Sende bir hâl var!..” Bundan altı sene önceydi. Yıl 2018. Ramazan ayının...
“O arada boğazımı biri sıkıyor hissi oluştu. Sanki gözlerim ve bedenim taş kesildi...” Evliliğimizin ikinci senesiydi... Bir gece...
“Hâlen merakım devam etmektedir. O ağaçlar nasıl kavak ağacıyla böyle yarışabilir?!.” “Ne yaparsanız yapın umudu ve hatırı...
Özel bir odada avukatıma konuyu anlattım. “Her şey yasalara uygun” diye söyledi. Hatırama bugün de devam ediyorum... Beni ifade için...
“Salonda bulunan ne kadar dolap ve çekmece varsa altını üstüne getirip karıştırdılar!..” Bir gün fakültede odamda otururken...
“Baş başa kaldık. Ceset torbasına koymam gerekiyordu. Torbayı açıp yanına serdim...” Göztepe köprüsünün altında inenleri...
“Sağlığında ciddi bir kötüleşme ve bozulma görmediği için yeniden testler yaptırır...” Adamcağız hastanede genel sağlık...
"Çok yürüdük, biraz dinleneyim” dedim ama “onu gözden kaçırırım” diye devam ettim... Hilmi adında bir çocuk var. Ortaokul...
Baba fırsatını bulup "oğlum al şu anahtarı git dükkânı aç, bu iş inada bindi” der. Hatıramdan önce duygularımı dile...
“Revirde görevli bir arkadaş, bir gün sonra eczaneye gider yazılı ilaçları almaya çalışırdı” Allahü teala devletimize zeval...
Dediler “Kuşkayası’na geldik.” Sağ tarafına baktım ki Kuşkayası 50 metre önümdeydi... Hatıramı anlatmaya bugün de devam...
“Üzerinden 50 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen Atıf’ın mezarı sapasağlamdı” Hatıramı anlatmaya devam ediyorum... Yaklaşık...