Ahlak ve medya terörü(2)

Bir önceki yazımızın devamıdır. Önce hafızalara kazınan yasak aşk hikâyelerinden medyaya yansıyanlardan bir kaçını sizler için derledik, bunlar sadece birkaç örnek.
Ahlak çöküntüsü diz boyu.
Adeta, aldatan aldatana.
Kadın kocasını, koca karısını aldatmayı marifet sayıyor.
Aldatmalar, bütün bu çirkeflikler normal karşılanıyor.
Toplum buna seyirci kalıyor.
Bunlar kamuoyuna yansıyanlar, bildiklerimiz; tanık olmadığımız, kamuoyuna yansımayan o kadar olay var ki…
Doktor hastasına, avukat müvekkiline, bürokrat emrindeki çalışanlarına...(Sepete herkesi koymuyoruz, yapanlardan söz ediyoruz).
Bu tür haberler en çok reyting yapıyor.
Ahlaksızlık her yerde.
Bu ahlaksızlığa “karşı çıkanlar” yobaz, gerici-tutucu”; onu savunanlar entel-dantel oluyorlar.
Önce basında yer alanlara bir göz atalım:
Kaya Çilingiroğlu, Hülya Avşar ile evliyken adı çok sayıda çapkınlık olayına karıştı. Boşandılar, başkası ile evlendiler vs.
Aşk Doktoru Mehmet Coşkundeniz’i programına alan Hülya Avşar, iyi bir evliliğin sırrı için, “Erkeklerin arada bir çaktırmadan aldatması gerekir” dedi. Söylediği marifetmiş gibi büyük ilgi gördü, takdir topladı.
Cesur sahnelerin kadını Hülya Avşar, “Öpüşme sahnelerinde beğendiğim bir adam varsa sete koşarak giderdim” diyerek bomba bir itirafta bulundu. Bazıları” Bravo” dedi.
Hadise, o ses Türkiye yarışmacısı Dodan Özer ile aşk yaşıyor(muş).
Şarkıcı Kayhan’ın 22 yıllık eşi, İpek Acar, müzisyen Alper Kömürcü ile aşk yaşıyor. Kayhan, öleli iki yıl bile geçmedi. İpek Acar, Kayhan’a olan aşkı dillere destandı.
Eşi Nazire Hanım’a ve iki çocuğuna rağmen kalbine söz geçiremeyen Hüsnü Şenlendirici’nin Deniz Seki ile yaşadığı aşk uzun süre magazin gündemini işgal etti.
Türkiye’nin magazin tarihine damga vuran yasak aşkın kahramanları ise dönemin ünlü futbolcusu Tanju Çolak ile Hülya Avşar oldu.
Sibel Can, Hakan Ural ile evliyken adı Karahan Çantay ile aşk dedikodularına karıştı. Sonra boşandılar.
Tamer Karadağlı, Arzu Balkan ile evliyken adı bir kaç çapkınlık olayına karıştı ama en çok konuşulanı Deniz Uğur ile yaşadığı yasak aşktı ancak gönlünü Tuğba Erbil’e kaptırdı.
Mehmet Ali Erbil’in çapkınlıkları saymakla bitmez. En sonuncu sevgilisi hamile kalıp kürtaj yaptırmıştı.
Şarkıcı Neco, iki çocuğunun annesi Oya Özyılmazel ile mutlu bir evlilik sürdürüyordu. Ama işler tam da beklenmedik bir zamanda değişti.
Neco, İdil Erge ile evlendi.
Yapımcı Erol Köse, Ajlan Köse ile evliyken, şarkıcı Gülşen ile yasak aşk yaşadı.
Yönetmen Kudret Sabancı, Esra Akkaya ile evliyken Aliye dizisinin oyuncusu Sanem Çelik ile yaptığı kaçamak sırasında yakalandı.
Pınar Altuğ, Umut Elçioğlu ile evliyken Tony Teoridis ile birlikte oldu.
Tuğba Ünsal, Cem Cantaş ile evliyken adı Yalın ile aşk dedikodularına karıştı.
Manken Doğa Bekleriz evliyken köpek eğitmeni Bora Erberk ile çekilen fotoğrafları ortaya çıktı.
Hamdi Alkan, Canan Hoşgör ile evliyken bir TV programında birlikte kamera karşısına geçtiği Ebru Şallı ile kaçamak yaptığı ortaya çıktı.
Örnekleri çoğaltabiliriz.
Aldatanların sayısı köşelere sığmaz.
Her şeyin zittiyla var olduğu bu düzende insan kendi iç hesaplasmalarının kahramanıdır. Medyanın gücünün hüküm sürdüğü her düzende insana ancak kendi kumandası yön verecek, ancak ahlaklı bir veri tabanı kendi etiğini anlamlı hale getirecektir. Zaman, hızla ilerlemekte; zaman içinde zamanlar, kuşak içinde çatışmalar, toplum içinde kuralsızlıklar, belirsizlikler. Dijital platform, medyanın gücü derken insan başkalaşım sancıları çekmekte. İleti dediğimiz şey artık bir mahkum. Sohbetin olmadığı masalarda anlamı yitirme modasındayız. Herkes kendi plak şirketini kurmuş, patron benim edasında. Bilinir olmak artık bir saate bakar olmuş, ellerimizdeki marka telefonlar geleceğimizin bedeli rolünde. Medya çalıyor, sanatçısı dahil toplumun her kesimi oynuyor.
Sanatçı olmaya çalışan halk mı, sanatçı olmaktan sıkılanlar mı?
Toplum mu sanatçıyı çıkarır, sanatçı mı topluma şekil verir? Gerçekler mi doğruların sahibidir, doğrular mı gerçekleri büyütür? Peki etik dediklerimiz, bir kural bütünü müdür yoksa ahlak dediğimiz her evin bacasından tüten grinin bin bir tonu mudur? Onu bunu bilmem lakin hangi çağın yolcusu, hangi yolun bekçisi olduğumuz artık bir vitrin meselesi. İklimler değişti ancak mevsimler eskisi gibi tat vermez oldu. Herkesleştik, çünkü ekranlarımızda oynattıklarımız sadece evlerimizde değil; akıllarımızı kiralayıp ruhumuzu da satın aldı. Şimdilerde entelektüellik, antikacılarda dahi zor bulacağımız bir inci tanesi belki de; müziksiz, medeni kanunsuz, yönetmensiz ve izleyicisiz. Etiketler içinde boğulduk, çalan şarkıların sözlerini unuttuk. Bir peçete koleksiyonu gibi artık her şey. Evlerimiz, sokaklarımız, bize atfedilenler hızla değişen akımlar misali: modernizmin post modernite de kayboluşu misali; magazalardaki çeşitler artmış gibi görünürken aslında her şeyin aynı fabrika çıkışlı olmuş hali… akşam gezmelerimiz, tatillerimiz, izlenen TV programlarımız, çocuklarımızı gönderdiğimiz aktivitelerimiz, gelecek hayallerimiz, zengin olma ümitlerimiz, para kazanma yollarımız, konuşma stillerimiz, insanlara bakış açılarımız ya da akraba/eş-dost/yakınlarımızdan kaçışlarımız, sanki bizi gerçekten leylekler getirmişçesine toplumdan uzaklaşmalarımız… Bir yanda sabah uyanıp akşama ünlü olanlarımız, fenomenlerimiz, halkın alkışlarıyla şarkıcı iken sanatçı olmuşlarımız, espri denen şeyi bel altı sayanlarımız, bunlara alkış tutanlarımız, medeni kanunsuzcasına yaşayanlarımız ya da sırf çocuk yapmak için evlenen ünlülerimiz... diğer tarafta; bizim sözde saf, evliliği kutsal sayan iki eşli erkeklerimiz, kadını hemcinsiyle aldatan kadınlarımız, kadının eğlence masalarında meze olmasına alkış tutan orta ya da üst sınıf kızlarımız... soruyorum azizim? Mahallenin delikanlısı, yan apartmanın goncası? 90’larin Yıldız Tilbe’sini dinleyen aşkı sevgi ile harmanlayan gençlerimiz, gözü de gönlü de sevdiceğinde olanlar, bu iş imza değil, yürek işidir diyenlerimiz artık neredeler?

QOSHE - Ahlak ve medya terörü -2 - Osman Yazıcı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ahlak ve medya terörü -2

20 0
10.05.2024

Ahlak ve medya terörü(2)

Bir önceki yazımızın devamıdır. Önce hafızalara kazınan yasak aşk hikâyelerinden medyaya yansıyanlardan bir kaçını sizler için derledik, bunlar sadece birkaç örnek.
Ahlak çöküntüsü diz boyu.
Adeta, aldatan aldatana.
Kadın kocasını, koca karısını aldatmayı marifet sayıyor.
Aldatmalar, bütün bu çirkeflikler normal karşılanıyor.
Toplum buna seyirci kalıyor.
Bunlar kamuoyuna yansıyanlar, bildiklerimiz; tanık olmadığımız, kamuoyuna yansımayan o kadar olay var ki…
Doktor hastasına, avukat müvekkiline, bürokrat emrindeki çalışanlarına...(Sepete herkesi koymuyoruz, yapanlardan söz ediyoruz).
Bu tür haberler en çok reyting yapıyor.
Ahlaksızlık her yerde.
Bu ahlaksızlığa “karşı çıkanlar” yobaz, gerici-tutucu”; onu savunanlar entel-dantel oluyorlar.
Önce basında yer alanlara bir göz atalım:
Kaya Çilingiroğlu, Hülya Avşar ile evliyken adı çok sayıda çapkınlık olayına karıştı. Boşandılar, başkası ile evlendiler vs.
Aşk Doktoru Mehmet Coşkundeniz’i programına alan Hülya Avşar, iyi bir evliliğin sırrı için, “Erkeklerin arada bir çaktırmadan aldatması gerekir” dedi. Söylediği marifetmiş gibi büyük ilgi gördü, takdir topladı.
Cesur sahnelerin kadını Hülya Avşar, “Öpüşme sahnelerinde beğendiğim bir adam varsa sete koşarak giderdim” diyerek bomba bir itirafta bulundu. Bazıları” Bravo” dedi.
Hadise, o ses Türkiye yarışmacısı Dodan Özer ile aşk yaşıyor(muş).
Şarkıcı Kayhan’ın 22 yıllık eşi, İpek Acar, müzisyen Alper Kömürcü ile aşk yaşıyor. Kayhan, öleli iki yıl bile geçmedi. İpek Acar, Kayhan’a olan aşkı dillere destandı.
Eşi Nazire Hanım’a ve iki çocuğuna rağmen kalbine söz geçiremeyen Hüsnü Şenlendirici’nin Deniz Seki ile yaşadığı aşk uzun süre magazin gündemini işgal etti.
Türkiye’nin magazin tarihine damga vuran yasak aşkın kahramanları ise dönemin ünlü futbolcusu Tanju Çolak ile Hülya Avşar oldu.
Sibel Can, Hakan Ural ile evliyken adı Karahan Çantay ile aşk dedikodularına karıştı. Sonra........

© Anayurt


Get it on Google Play