Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 5 yıl aradan sonra Avrupa’yı ziyaret ediyor. Xi’nin ziyaret edeceği üç ülke Fransa, Sırbistan ve Macaristan. Batı basını bu ziyareti yakından izliyor. İçlerindeki “endişe” New York Times’taki satırlardan belli oluyor:

“Xi Jinping, Avrupa kıtasının ABD ile bağlarını gevşetme ve Amerikan hâkimiyetinden kurtulmuş bir dünya kurma fırsatlarını değerlendirmeye niyetli görünüyor. Çin liderinin ziyaret için üç ülkenin her biri az ya da çok Amerika’nın savaş sonrası dünya düzenine şüpheyle bakıyor, Çin’i gerekli bir karşı ağırlık olarak görüyor ve ekonomik bağları güçlendirmeye hevesli.”

Gazete Beijing’deki Uluslararası İşletme ve Ekonomi Üniversitesi’nde Ticaret Enstitüsü’nün dekanı olan Tu Xinquan’ın, “Amerika Birleşik Devletleri kendisini her zaman dünyanın lideri olarak görüyor, dolayısıyla Çin onun hegemonyasına meydan okuyan bir rakip ya da hasım. Avrupa Birliği hegemonik bir zihniyete sahip değil” şekilindeki sözlerini de aktarmış.

Bu arada Sırbıstan’daki “yanlışlık” aradan geçen 25 yıla rağmen unutulmadı. Çin liderinin, ikinci durağı olan Sırbistan’a gidişi, NATO harekatı sırasında Çin Büyükelçiliğinin sözde “yanlışlıkla” vurulmasının yıldönümüne denk geldi. ABD’nin bu tür “yanlışlıkla” yaptığı atışlara Türkiye de maruz kaldı.

Fransa’ya gelişinin ardından Fransız Le Figaro gazetesinde, Çin Cumhurbaşkanı Başkanı Xi Jinping’in imzasıyla bir makale yayınlandı. Makalenin başlığı aslında Xi’nin ziyaretinin amacını özetliyordu:

“Çin-Fransa Diplomatik İlişkilerinin Kurulmasına Yön Veren Ruhu İleriye Taşımak, Küresel Barış ve Kalkınma İçin Birlikte Çalışmak”

Xi, makalesine Fransa’nın kültürel önemine atıfta bulunarak başladı:

“Fransa’nın biz Çinliler için özel bir cazibesi var. Bu ülke, tüm insanlığa ilham veren, küresel ilgi uyandıran filozoflardan, yazarlardan ve sanatçılardan oluşan bir galaksi yetiştirdi.”

Çin lideri, “Tarih bizim en iyi öğretmenimizdir. Huzurdan uzak, yine birçok riskle karşı karşıya olan bir dünyada yaşıyoruz” şeklindeki sözleriyle birçok alanda işbirliği yapmanın önemine işaret etti.

“Çin, diplomatik bağların kurulmasına rehberlik eden ruhu ileriye taşımak, geçmiş başarıları geliştirmek ve Çin-Fransa ilişkilerine yeni ufuklar açmak için Fransa ile birlikte çalışacak” diyen Xi, “75 yıllık azimli sıkı çalışma sayesinde Çin halkı, Çin’i yoksul bir ülkeden dünyanın ikinci büyük ekonomisine dönüştürdü” sözleriyle sosyalist Çin’in başarısına vurgu yaptı.

“Çin, küresel büyümenin kaynağı olmaya devam edecek ve tüm ülkeler için fırsatlar yaratacak” ifadesi ise Xi’nin dünyaya verdiği bir taahhüt olarak yorumlanabilir.

“Çin, Barış İçinde Bir Arada Yaşamanın Beş İlkesini sadakatle uyguladı. Kuruluşundan bu yana geçen 70 yılı aşkın süre boyunca Yeni Çin hiçbir zaman bir savaş kışkırtmadı veya bir santim yabancı toprak işgal etmedi” ifadesi ise Çin’in barışçı yönünün ve barış isteğinin aktarımıydı.

“Çin, Ukrayna krizinin Avrupa halkları üzerindeki yansımalarını anlıyor. Çin, Ukrayna krizini başlatmadı, ne tarafı ne de katılımcısı oldu” sözleriyle uluslararası krizlere değinen Xi, Filistin-İsrail çatışmasının temel çözümünün, bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasında yattığının altını çizdi.

Son yıllarda Küresel Kalkınma İnisiyatifi, Küresel Güvenlik İnisiyitifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi’ni önerdiğini hatırlatan Çin lideri ekonomi, güvenlik ve kültür alanlarındaki işbirliğine hazır olduğunun mesajını verdi.

Çin lideri makalesini bir çağrı ile bitirdi.

“Şimdi başka bir tarihi başlangıç noktasında duruyoruz. Çin-Fransa ilişkilerinde iki ülkemizin ve dünyanın yararına daha fazla ilerlemeye yönelik bu yeni yolculukta hep birlikte el ele verelim!”

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kısa süre önce Sorbonne’da yaptığı konuşmada “Avrupa’nın asla ABD’nin kölesi olmaması gerektiğini” söylemişti. Yine Newe York Times’da yazdığı gibi “Fransa ABD’nin en eski müttefiklerinden biri ancak seçeneklerini açık tutmak istiyor”. Fransa ile olan ilişkilerinin Çin’in de Batı ile olan ilişkilerinde özel bir yeri var.

Kamil Erdoğdu

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

QOSHE - ABD’de Avrupa’yı kaybetme endişesi - Kamil Erdoğdu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD’de Avrupa’yı kaybetme endişesi

32 0
09.05.2024

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 5 yıl aradan sonra Avrupa’yı ziyaret ediyor. Xi’nin ziyaret edeceği üç ülke Fransa, Sırbistan ve Macaristan. Batı basını bu ziyareti yakından izliyor. İçlerindeki “endişe” New York Times’taki satırlardan belli oluyor:

“Xi Jinping, Avrupa kıtasının ABD ile bağlarını gevşetme ve Amerikan hâkimiyetinden kurtulmuş bir dünya kurma fırsatlarını değerlendirmeye niyetli görünüyor. Çin liderinin ziyaret için üç ülkenin her biri az ya da çok Amerika’nın savaş sonrası dünya düzenine şüpheyle bakıyor, Çin’i gerekli bir karşı ağırlık olarak görüyor ve ekonomik bağları güçlendirmeye hevesli.”

Gazete Beijing’deki Uluslararası İşletme ve Ekonomi Üniversitesi’nde Ticaret Enstitüsü’nün dekanı olan Tu Xinquan’ın, “Amerika Birleşik Devletleri kendisini her zaman dünyanın lideri olarak görüyor, dolayısıyla Çin onun hegemonyasına meydan okuyan bir rakip ya da hasım. Avrupa Birliği hegemonik bir zihniyete sahip değil” şekilindeki sözlerini de aktarmış.

Bu arada Sırbıstan’daki “yanlışlık” aradan geçen 25 yıla rağmen unutulmadı. Çin liderinin, ikinci durağı olan Sırbistan’a gidişi, NATO harekatı sırasında Çin Büyükelçiliğinin sözde “yanlışlıkla” vurulmasının yıldönümüne denk geldi. ABD’nin bu tür “yanlışlıkla” yaptığı atışlara Türkiye de maruz kaldı.

Fransa’ya gelişinin ardından Fransız Le Figaro gazetesinde, Çin Cumhurbaşkanı Başkanı Xi........

© CGTN Türk


Get it on Google Play