Bir ülkede iktidara egemen olanlar kaybetmeyi hazmedemezler. Hele yasadışılık, gayri meşruluk, yalan dolan, rüşvet gibi unsurlar o iktidarın özdeş olduğu unsurlar olmuşsa o koltuğu terk etmek çok zorlaşır. Ülkemizde bir yerel seçim yapıldı. İktidara ait belediyeler el değiştirdiğinde, bütün kirli işleri ortaya çıkmaya başladı. Bu gibi yönetimler salt koltuk hırsından değil, iktidarları devrinde yaptıkları yasadışı işlerden dolayı da gitmek istemezler.

En büyük hata hiç hata yapmadığına inanmaktır. Bir teknem vardı. Rahmetli dostum Umur Bugay, Ayvalık’ta Yazlıkçılar diye bir dizi çekiyordu. Benden tekneyi istedi. “Tamam, sabah Kalamış’tan hareket ediyorum” dedim. Erkenden demir aldık, çıktık yola. Akşama doğru fırtına patladı. Giremedik Çanakkale Boğazı’na. Karabiga Limanı’na sığındık. Arada bir kafamızı çıkarıyoruz limandan, olmuyor; lodos var geri dönüyoruz. Sonunda sabah 06.00 sularında demir aldık ve çıktık Marmara’dan, Çanakkale Boğazı’na doğru yol alıyoruz. Benim kaptan kitap okuyan biri. Ama bazı kitapları yarısına kadar okuyor. Yolda sohbete başladık. Bana, “Hiç hata yaptınız mı hayatınızda” diye sordu. Muhtemeldir ki beklediği cevap: “Hayır, yapmadım.” Ben cevap verdim: “Çoook.” Şaşırdı. Nasıl olur gibilerden duraksadı. “Sen yaptın mı?” dedim “Ben hiç hata yapmadım” dedi. “Bundan önce ne iş yapıyordun kaptan?” “Balıkçıydım.” “Eline hiç iğne battı mı?”Çoook.” “E o zaman hata yapmışsın işte. Hiç iyi bir balıkçı, hatasız bir profesyonel, eline iğne batırır mı? Şimdi beni dinle, eğer hayatın boyunca hiç hata yapmamışsan, sen hiçbir şey yapmamışsın demektir” dedim.

Seni kaybedersem diye ödüm kopuyor

Yüreğim sızlıyor

Uykularım kaçıyor

Sıkılıyor canım

Sakın beni terk etme

Terk etme beni

Çocuk yanım.

“MENİ OLMAYAN İNSANLAR, MEDENİ OLANLARIN AYAKLARI ALTINDA KALMAYA MAHKÛMDUR."

Sen geminin gittiği yöne bak. Arkandaki köpükler bir süre sonra durulur. Ama gittiğin yönde mutlaka biri çıkar ve “Kara göründüüü” diye bağırır. İşte o umuttur. Umut en güzel şeydir. Hiçbir şeyden umudunu kesmeyeceksin. Umutsuz yaşanmaz. Hele bir sanatçının umudu yoksa geleceği de yoktur. Umut sanatın ekmeğidir, suyudur. Umutsuz olursan sanat yapamazsın. Sanat umutla beslenir. Gıdasıdır umut sanatın. Sanatçı hiçbir durumda umudunu yitirmez. Çünkü umut biterse dünya durur. Umut ayrıca emek de ister. Emeksiz olmaz. Hayat da emek ister. Yaşamaya emek vereceksin. Geldin dünyaya, yattın sırtüstü, hiçbir katkın olmadan gidiyorsun. Yok, öyle yağma. Üreteceksin. Ne yaparsan yap. Topluma, doğaya, dünyaya bir katkın olacak. Babanın parasıyla sırtüstü yatarsan adamı bir yatırırlar, şaşar kalırsın.

Ahmet’le beraber Feyzipaşa Caddesi’ndeki duvarın üstüne çıkar, araba markalarını tanımaca oynardık. 1950’li yıllardı. Küçücüktük ama arabalara karşı merakımız vardı. Ahmet’in babasının otobüsü vardı zaten. O kadar seyrek araba geçerdi ki bazen sıkıldığımız olurdu. Şimdi o caddede her dakika trafik sıkışıklığı yaşanıyor. Fatih çok güzel bir semtti. Auistin, Şevrole, Doç, Desoto, Pileymut, Morris, Citroen, Reno, Sütübaker… O zamanlar Japon, Kore, Çin arabaları henüz imal edilmiyordu. Zaten dünya ikinci savaştan yeni çıkmış sayılırdı. Çoklukla Amerikan arabaları hâkimdi... İlerleyen yıllarda Ahmet Beyoğlu Belediyesi başkan yardımcısı oldu. Ahmet Atak. Yine görüşüyoruz. Çok tatlı, esprili bir adamdır. Çocukluğumdur.

***

Hiç, bir restoranda yemek yerken birdenbire garsondan kâğıt peçete istediğiniz oldu mu?... Olmamıştır. Zaten sofrada var. Ben kullanılmamış temiz bir peçete ve bir kalem isterim genellikle. O anda aklıma bir şey gelmiştir. Yazmazsam unuturum. Sonra o notu eve gelir gelmez defterime işlerim. Bir gün lazım olur. Bakın lazım oldu işte bu kitap için. Piraye Restoran’ın adisyon kâğıdının arkasına yazmışım Ahmet’le otomobil markası oynadığımız günleri. O anda yazmasam unutabilirdim. O günleri unutmam imkânsız ama nereden aklıma gelir bir daha? O an aklıma geldi, not ettim. 1950’li yıllarda hangi oto markaları vardı siz de öğrenmiş oldunuz. (Çok lazımmış gibi.)

QOSHE - İktidar - Müjdat Gezen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İktidar

123 2
29.04.2024

Bir ülkede iktidara egemen olanlar kaybetmeyi hazmedemezler. Hele yasadışılık, gayri meşruluk, yalan dolan, rüşvet gibi unsurlar o iktidarın özdeş olduğu unsurlar olmuşsa o koltuğu terk etmek çok zorlaşır. Ülkemizde bir yerel seçim yapıldı. İktidara ait belediyeler el değiştirdiğinde, bütün kirli işleri ortaya çıkmaya başladı. Bu gibi yönetimler salt koltuk hırsından değil, iktidarları devrinde yaptıkları yasadışı işlerden dolayı da gitmek istemezler.

En büyük hata hiç hata yapmadığına inanmaktır. Bir teknem vardı. Rahmetli dostum Umur Bugay, Ayvalık’ta Yazlıkçılar diye bir dizi çekiyordu. Benden tekneyi istedi. “Tamam, sabah Kalamış’tan hareket ediyorum” dedim. Erkenden demir aldık, çıktık yola. Akşama doğru fırtına patladı. Giremedik Çanakkale Boğazı’na. Karabiga Limanı’na sığındık. Arada bir kafamızı çıkarıyoruz limandan, olmuyor; lodos var geri dönüyoruz. Sonunda sabah 06.00 sularında demir aldık ve çıktık Marmara’dan, Çanakkale Boğazı’na doğru yol alıyoruz. Benim kaptan kitap okuyan biri. Ama bazı kitapları yarısına kadar okuyor. Yolda sohbete başladık. Bana, “Hiç hata yaptınız mı hayatınızda” diye sordu. Muhtemeldir ki beklediği cevap: “Hayır, yapmadım.” Ben cevap verdim: “Çoook.” Şaşırdı. Nasıl olur gibilerden duraksadı. “Sen yaptın mı?” dedim “Ben hiç hata yapmadım” dedi. “Bundan önce ne iş........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play