Pazartesi günü Hamas, Katar ve Mısır’ın aracılığıyla yürütülen görüşmelerin sonunda İsrail hükümetiyle bir ateşkes anlaşmasına imza atacağını açıkladı. Hemen ardından üst düzey Hamas kaynaklarının, ABD Başkanı Biden’ın bu anlaşmanın gerçekleşmesi için bizzat harekete geçeceğine dair beyanları Katar merkezli Al Jazeera televizyonunda yayımlandı. İddiaya göre Biden bu mesajı ara buluculara (Katar ve Mısır’a) iletmiş.

Biden’ın ateşkese kişisel desteğini sunması diplomasinin ilerleyebileceğine dair umutları arttırdı. Ancak bu destek beyanı doğrudan ABD Başkanının ağzından çıkmadan, aracıların kulaktan kulağa fısıldadığı bir dedikodu olmanın ötesine geçmiyor. Kuşkusuz Biden çatışmanın derhal son bulmasından büyük fayda sağlayacak hükümet başkanlarının başında geliyor. Kasımdaki seçime aylar kala ABD’nin dört bir yanında yüzlerce kampüste harekete geçen öğrenciler, yazın Chicago’da düzenlenecek olan Demokrat Parti kurultayını 1968’e benzer bir protesto sahnesine dönüştürebilir. Biden ekibi meseleyi öğrenci borçları affı gibi tedbirlerle atlatamayacağını idrak etmiş olmalı. Dolayısıyla Gazze hadisesi artık ABD’nin bir iç politika meselesi haline gelmiş durumda. Dört sene evvel ilan edilen Yeşil Yeni Düzen ve Ortadoğu’dan çekilip Asya-Pasifik’e tahkimat yapma hedeflerinin yerinde yeller esmekte. Ukrayna ve Gazze krizleriyle ABD Doğu Avrupa ve Ortadoğu’da çakıldı kaldı. Kıpırdayamıyor. Başlıca büyük güç kapasitelerinden olan küçük müttefiklerle ilişkiler artık ABD’yi güçlendirmekten ziyade zayıflatıyor, esnekliğini ve manevra yeteneğini kısıtlıyor. Hamas’ın açıklamasından dakikalar sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller ateşkes metnini incelemekte oldukları ve herhangi bir tepki vermeden önce bölgedeki müttefikleriyle değerlendirme yapacaklarını bildirdi. Müttefikleri de saydı: Mısır, Katar ve İsrail.

Netanyahu Hükümeti Biden’ın sözünü dinler mi? Birçok yorumcunun işaret ettiği gibi metni imzalamak Netanyahu için siyasi kariyerini bitirmek anlamına geliyor. Nitekim metin sürekli bir ateşkes öngörüyor, Netanyahu ise “Sonuna kadar Gazze’de savaş” şiarıyla hareket eden bir hükümetin lideri. Üstelik savaşın sonlanması 7 Ekim’deki Hamas saldırılarının nasıl olup da milyarlar harcanmış güvenlik duvarını aştığı gibi soruların kaçınılmaz olarak gündeme gelmesine neden olacaktır. Aylardır süren şiddet ve psikolojik harp esnasında sorulmayan sorular, konuşulmayan konular, dile gelemeyen eleştiriler görünür hale gelecektir. Metni imzalamak Gazze’deki savaşın şiddetlenmesini arzu eden Netanyahu Hükümetinin paydaşları olan sağcıları kızdıracağı gibi, Netanyahu’yu nicedir mahkemede, hapiste görmeyi isteyen solcuların da yüreğini soğutmayacaktır. Kısacası, Netanyahu’nun siyasi çıkarları böyle bir metne imza atmaya müsait değil. Ancak imzaya zorlanabilir. Bunu da Biden’ın tek başına yapması mümkün değil, İsrail’deki siyasi aktörlerin de bu yönde harekete geçmesi gerek.

Tel Aviv’de ateşkesin kabulü ve rehinelerin iadesi için yapılan gösteriler ne kadar etkili olacak? Aylar sonra Hamas’ın elindeki rehinelerin yakınları yeniden, daha güçlü bir şekilde sokaklarda. Anlaşmaya ve yakınlarına kavuşmaya bu kadar yaklaşmışken, rehine yakınlarının giderek daha yüksek sesle muhalefet etmesinde şaşılacak bir şey yok. Ancak rehine yakınlarının İsrail kamuoyunu etkileyebilecek potansiyeli var mı? Dışarıdan görüldüğü kadarıyla İsrail kamuoyundaki hakim trend rehinelerin sağ salim geri getirilmesini istiyor, evet. Lakin bu hedefle fiilen tamamen zıt olan bir başka hedefi de destekliyor: Hamas’ı yok edene kadar Gazze’de savaş. Rehinelerin hayatı ve savaş şu anda birbirini tamamen dışlayan iki zıt seçenek. İkisinin beraber gerçekleşme imkanı yok: Ya hayat, ya savaş. Bu babda savaşın bir çözüm olup olmadığının da tartışmaya açılması lazım. Bizatihi İsrail kuvvetlerinin yaptığı açıklamalar ve sahadan bilgiler Hamas’ın aylar sonra hâlâ silahlı gücünü koruduğunu gösteriyor. Nitekim Hamas ateşkes açıklaması yaptığı anlarda üç İsrail askerinin ölümüyle sonuçlanan bir saldırı da gerçekleştirdi. Savaşın başından beri farklı uzmanların dikkat çektiği gibi Hamas’ın silahlı yöntemlerle imha edilmesi mümkün değil. Dahası savaş sonrası için İsrail’in bir planı da yok. İsrail’de bütün bunları geniş halk kitlelerine anlatabilecek toplumsal ve siyasal aktörlere ihtiyaç var. Birbirinden çok farklı dinamiklere dayansa da, birbirinden farklı talepleri öne sürse de an itibarıyla diplomasi üzerinde etkili iki sokak gücü var: ABD’deki öğrenciler ve Tel Aviv’deki rehine yakınları. Bu hadise en çok diplomasi tekelini elinde bulunduran ilgili hükümetleri tedirgin ediyor olmalı. Ancak hükümetlerin endişelerinin ötesinde sokağın diplomatik gücünün genelde önemli tarihsel kırılmalara eşlik ettiğini unutmamalı.

QOSHE - Ateşkes - M. Sinan Birdal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ateşkes

33 4
08.05.2024

Pazartesi günü Hamas, Katar ve Mısır’ın aracılığıyla yürütülen görüşmelerin sonunda İsrail hükümetiyle bir ateşkes anlaşmasına imza atacağını açıkladı. Hemen ardından üst düzey Hamas kaynaklarının, ABD Başkanı Biden’ın bu anlaşmanın gerçekleşmesi için bizzat harekete geçeceğine dair beyanları Katar merkezli Al Jazeera televizyonunda yayımlandı. İddiaya göre Biden bu mesajı ara buluculara (Katar ve Mısır’a) iletmiş.

Biden’ın ateşkese kişisel desteğini sunması diplomasinin ilerleyebileceğine dair umutları arttırdı. Ancak bu destek beyanı doğrudan ABD Başkanının ağzından çıkmadan, aracıların kulaktan kulağa fısıldadığı bir dedikodu olmanın ötesine geçmiyor. Kuşkusuz Biden çatışmanın derhal son bulmasından büyük fayda sağlayacak hükümet başkanlarının başında geliyor. Kasımdaki seçime aylar kala ABD’nin dört bir yanında yüzlerce kampüste harekete geçen öğrenciler, yazın Chicago’da düzenlenecek olan Demokrat Parti kurultayını 1968’e benzer bir protesto sahnesine dönüştürebilir. Biden ekibi meseleyi öğrenci borçları affı gibi tedbirlerle atlatamayacağını idrak etmiş olmalı. Dolayısıyla Gazze hadisesi artık ABD’nin bir iç politika meselesi haline gelmiş durumda. Dört sene evvel ilan edilen Yeşil Yeni Düzen ve Ortadoğu’dan çekilip Asya-Pasifik’e tahkimat yapma hedeflerinin yerinde yeller esmekte. Ukrayna ve Gazze krizleriyle ABD Doğu Avrupa ve Ortadoğu’da çakıldı kaldı. Kıpırdayamıyor. Başlıca büyük güç kapasitelerinden olan küçük müttefiklerle ilişkiler artık ABD’yi güçlendirmekten ziyade zayıflatıyor, esnekliğini ve manevra yeteneğini........

© Evrensel


Get it on Google Play