Anneler Günü çiçekler, kartlar ve hediyelerle bezenmiş keyifli bir gün olmasının yanı sıra karmaşık duyguların ve güç zamanların da anımsatıcısıdır. Acı veren, yasları tazeleyen, bastırılmış duyguları gün yüzüne çıkaran ve duyguların karmaşıklaştığı bir gün olabilir.

Yaşamın ilk bağı, ilk aynası, ömürlük yansıması annelik. Kutsal, yüce, paha biçilemez bir duygu olarak ifade edilse de annelik zorlayıcı boyutlara da sahip bir iş; dünyaya ne yapacağını bilmeden gelmiş, tek başına yasayabilecek kadar gelişmemiş insan yavrusunun temel ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde bir sorumluluk. İnsanın ilk yansıması anne. Bebek annesinin gözünden yansımasını nasıl görüyorsa gelecekte kendine dair bakışları da öyle şekilleniyor. Anne bakışlarıyla ruhsal bir ev, iç ses, ömürlük değer aksediyor ediyor bebeğinin içine. Annelikte yetmiyor temel ihtiyaçları karşılamak; anne sırdaş oluyor, duygusal destek oluyor, danışman oluyor, rol model oluyor. Yeri geliyor öğretmenliğe soyunuyor, yeri geliyor tüm zorluklar karışında evladına muhafızlığa bürünüyor. Bazen de yeri geliyor, lakin olmuyor o anne. Erken ya da geç diye tanımlanamayan bir vakitte fani diyardan göçüyor bazı anneler veya çocuğunun dünyasında duygusal olarak bulun(a)mayabiliyor.

Annenin yokluğu

Her insan ne yazık ki doğumundan itibaren güvende hissettiği kollar ve çevre arasında büyümüyor. Bazılarımız için anne-çocuk ilişkisinin tarihi fiziksel ve duygusal ihmal, istismar, ikircikli duygularla karakterize travmalarla yazılmış olabiliyor. Zira annelik sıfatı altında bireyselliği göz ardı edilen kadınlar da kendi geçmişlerinde karmaşık ilişkiler yasamış, anne-çocuk bağı kurmayı öğrenememiş, yaşamında birçok şey aksi ilerlemiş ve kendi yaralarını sağaltacak ilişkiler kuramamış kişiler olabilirler. Annelerin de kendi karmaşık geçmişleri çocuklarıyla gergin ilişkiler içinde kalmalarına neden olabilir. Anneler gününün gündeme gelişi çözülmemiş sorunların hatırlatıcı olup, mazideki yaraların kabuklarını kaldırabilir. Böyle günlerde yaraları açılmış anneler ve çocukları rahatsızlık hissedebilir ve kutlamalardan uzak kalmak isteyebilir.

Kimi zaman annenin fiziksel yokluğunun acısı beliriverir Anneler Günü’nde. Vakitsiz gitmiş bir annenin eksik hatıraları, yaşamdaki desteğin kayboluşu ya da gergin kalmış bir ilişkinin kızgın hatıralarıyla tek başına kalmanın yarattığı karmaşık duygular anneler gününün atmosferini değiştirebilir. Bilhassa, özel günlere atfedilen neşeye dahil olmayabilir, zira bir yas gün olarak yaşanır Anneler Günü.

Evladın yokluğu

Diğer bir yandan sadece annesini kaybetmiş çocukların yasını hatırlatmaz bugün, çocuğunu kaybetmiş ebeveynlerin anmak istemedikleri, rahatsız edici deneyimlerin hatıralarını da gündeme getirebilir. Yahut anne olmak istemesine rağmen çocuğu olmayanların yaralarını deşebilir. Birçok kadın dünyaya bir çocuk getirebilmek için tahmin edilmesi zor psikolojik ve fiziksel süreçlerden geçiyor. Mümkün olan her yolu deniyor, lakin sonuç hüsran olabiliyor. Anne olmak istemesine rağmen kalbi ve rahmi bos kalan birçok kişinin Anneler Günü’nde utanç ve üzüntü hissedebileceğini hatırlamak gerekir.

Pişmanlıkların varlığı

Böyle bir günde yükselen utanç hissi yalnızca isteyip de çocuk sahibi olamayan kadınların kapılacağı bir duygu değildir. Çocuğu olmuş ama istememiş, istemiş ama pişman olmuş, memnun olmuş ama bakım veren olmaktan yorgun düşmüş kadınlar da yüceltilmiş annelik performansını gerçekleştiremediklerini hissettiklerinden utanç ve suçluluk hissedilirler. Yargılanma endişesiyle gündeme getiremedikleri, üzerine konuşamadıkları duyguları binaen diğer anneler gibi sevinçli hissetmediklerinden Anneler Günü yoğun rahatsızlık hissine dönüşebilir. Karşılığı eksik kalan bu emek türünde kendinden, zamanından ve yaşam alanından fedakârlık yapan annelerin, bugün neden sevinçli hissedemediğini anlamak değerlidir.

Kişisel, ekonomik veya kültürel sebeplerle anne olmamayı seçmiş kadınlara aileleri, arkadaşları, kültürleri veya toplumları tarafından yapılan belirgin ya da örtük baskıların huzursuzluğu böyle günlerde daha belirgin hale gelebilir. Her kadının anne olmak istemeyebileceğini idrak etmek ve bilhassa özel günlerde tercihlerinden dolayı mutlu olabileceklerini de idrak edebilmek önemlidir.

Bazılarımız için zor bir gün

Anneler Günü keyifli bir gün olmanın yanında acı verici anıların hatırlatıcısına dönüşebileceğinin farkında olunmalı. Çiçeklerin, kartların veya hediyelerin arkasında öfke, kıskançlık, hasret, hüzün ve hüsran gibi hisler yoğunlaşabilir. Anneler Günü´nde keyifli hissetmemenin hiçbir sakıncası olmaz; bugün zor bir gün olabilir.

Duyguların şiddeti kutlamalara, reklamlara, sosyal medyaya mesafe koyma isteğini beraberinde getirebilir; olağan olmayan yükteki hisler için uzaklaşmak olağandır. Utanmadan, yargılanmaktan çekinmeden, suçluluğu bir kenara ittirerek hissettiğimiz duygulara yer açmalı, gerekirse destek almaktan çekinmemeli.

QOSHE - Bazılarımız için zor bir gün: ANNELER GÜNÜ - Ayşe Naz Hazal Sezen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bazılarımız için zor bir gün: ANNELER GÜNÜ

13 0
12.05.2024

Anneler Günü çiçekler, kartlar ve hediyelerle bezenmiş keyifli bir gün olmasının yanı sıra karmaşık duyguların ve güç zamanların da anımsatıcısıdır. Acı veren, yasları tazeleyen, bastırılmış duyguları gün yüzüne çıkaran ve duyguların karmaşıklaştığı bir gün olabilir.

Yaşamın ilk bağı, ilk aynası, ömürlük yansıması annelik. Kutsal, yüce, paha biçilemez bir duygu olarak ifade edilse de annelik zorlayıcı boyutlara da sahip bir iş; dünyaya ne yapacağını bilmeden gelmiş, tek başına yasayabilecek kadar gelişmemiş insan yavrusunun temel ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde bir sorumluluk. İnsanın ilk yansıması anne. Bebek annesinin gözünden yansımasını nasıl görüyorsa gelecekte kendine dair bakışları da öyle şekilleniyor. Anne bakışlarıyla ruhsal bir ev, iç ses, ömürlük değer aksediyor ediyor bebeğinin içine. Annelikte yetmiyor temel ihtiyaçları karşılamak; anne sırdaş oluyor, duygusal destek oluyor, danışman oluyor, rol model oluyor. Yeri geliyor öğretmenliğe soyunuyor, yeri geliyor tüm zorluklar karışında evladına muhafızlığa bürünüyor. Bazen de yeri geliyor, lakin olmuyor o anne. Erken ya da geç diye tanımlanamayan bir vakitte fani diyardan göçüyor bazı anneler veya çocuğunun dünyasında duygusal olarak bulun(a)mayabiliyor.

Annenin yokluğu

Her insan ne yazık ki doğumundan itibaren güvende hissettiği kollar ve çevre arasında büyümüyor. Bazılarımız için anne-çocuk ilişkisinin tarihi fiziksel ve duygusal ihmal, istismar, ikircikli duygularla karakterize travmalarla yazılmış olabiliyor. Zira annelik sıfatı altında bireyselliği göz ardı edilen kadınlar da kendi geçmişlerinde karmaşık ilişkiler yasamış,........

© Gazete Pencere


Get it on Google Play