İstanbul Eyüp Sultan’daki Anadolu Lisesinde okul müdürünün öğrencisi tarafından öldürülmesi haklı olarak büyük yankı uyandırdı.

Sorunlu bir öğrencinin, birçok defa suça karışmış ve topluma kazandırılamayan tabiri caiz ise el bombalarını öğretmenlerin içine gönderiyoruz.

İstanbul ilinde ki olayın sosyolojik ve adalet boyutundan ziyade birde zorbalık kısmı bulunuyor.

Eğitimcilere; ‘’Yargı gereğini yapamıyor, topluma kazandıramıyoruz alın siz uğraşın ve eğitin’’ deniliyor.

Merhum okul müdürü İbrahim Oktugan’ın cinayet haberini okurken seneler beni 80’li yıllara götürdü.

Nerede bir eğitimciye silah doğrultmak?

Bırakın silah doğrultmayı, sesini yükseltemezdin. Bunun adına ister korku deyin ister saygı, her ikisi de anlamlı ve kıymetli.

Katılır mısınız bilmiyorum, size eğitim sisteminin geldiği noktayı küçük bir anekdot ile özetlemek istiyorum.

1980’li yıllarda eğitimde bir kalite vardı, saygınlık vardı, sokakta yürürken biri ile karşılaştığınızda az çok,’’ bu kişi muhtemelen öğretmen’’ derdiniz. Giyim kuşamı, otoriterliği, yaklaşım yetisi, empatisi, sevgisi ile size,’’ ben öğretmenim’’ derdi.

Okullarda verilen eğitime hiç giriyorum, 22 yıldır ülkede eğitim diye bir şey bırakmadılar zaten.

Şimdi okula gidiyorsun, belki öğretmenler kızacak bana ama öğretmen demeye bin şahit lazım. Lakin öğretmenler kızmasın, sistem eğitimcilerin giyim kuşam kültürünü değiştirdi.

Geçen gün çocuğumun okuluna gittim, veli toplantısı vardı, inanın bir veli olarak utandım. Sınıfa bir öğretmen girdi, altında kot pantolon, üzerinde ütüsüz bir gömlek ve gömleğin yarısı kotun içerisinde yarısı dışarı da…

Şimdi diyeceksiniz ki, cinayetin bununla ne ilgisi var? Çok ilgisi var, o yıllarda saygınlık vardı eğitimcilerimizi sayardık, aman üzülmesinler aman kalpleri kırılmasın, tabi öğretmenlerde öğrencilerine karşı aynı tutumu sergilerdi.

80’li, 90’lı yıllarda öğretmenler ne güzel takım elbise giyerlerdi, cillop gibi tıraş olurlardı…

Merhum eğitimcimizin katili Iraklı o çocuk değil. Eğitimi bu hale getiren sorumlu kişilerdir.

Şöyle bir okullarda eğitimcilerimize sorsalar, ‘’nasılsınız, öğrenciler içerisinde zorbalık yapan var mı, nasıl başa çıkıyorsunuz??’’

Bin ah işitirsiniz. Öğretmenlerimiz çocuklarımıza psikoloji eğitimi vermek zorunda değil. O başka bir bilim dalı. Rehber öğretmenlik statüsü ile zorbalık yapan, suça karışmış öğrencileri terbiye edemezsiniz.

Yazımın başında da belirttim, yargı(cezalanadırma) ve sosyolojik boyutu!

Cinayeti işleyen o çocuk Iraklı’da olabilir, Türk’te…Şahsımda eğitim üzerinden bakıldığında bir karşılığı yok. Her çocuk eğitim hakkına sahip olmalıdır. Her çocuk okumalıdır, her çocuk kendisini geliştirmelidir.

Hükümetin göçmenlik politikası üzerinden bakarsam çok sayıda makalem hala arşivimde duruyor. Türkiye’nin demografik, kültürel yaşantısına saldırı olduğunu defaatle dile getirdim.

Türkiye’deki eğitimin kalitesi ile ilgili ne düşünüyorum?

Birçok eğitimci arkadaşım vardır hatta ve hatta öğretmenleri eğiten eğitimci çok samimi arkadaşımda.

Zaman zaman konu eğitimden açıldığında fikirlerimi kendisiyle paylaşırım, konuşuruz, tartışırız. Söylediklerimin tamamının altına imza atar.

Türkiye’de eğitim yok, para basan, velileri ve öğrencileri para olarak gören ve bununla da yetinmeyip her dönem eğitim müfredatını değiştirerek, çocuklarımızın zihnini karıştıran bir sistem var.

İşte sokağınızdan bakın lütfen çevrenizde işsiz gezen kaç tane üniversite mezunu var?

Bunun adına okullarda eğitim diyorlar.

Cinayetin temel sebebi sadece bir çocuğun eğitimciyi öldürme meselesi değildir.

Hangi şart ve koşullarda bu noktaya geldiğidir.

Hayatını kaybeden eğitimcimiz İbrahim Oktugan’a Allahtan rahmet dilerim.

Umarım okullarda artan zorbalık ile ilgili de gerekli, kalıcı cezalandırmalar artar.

ÖĞRETMENLERİMİZ OKULLARDA ÖLDÜRÜLMESİN

QOSHE - Öğretmene kurşun! - Gökhan Karabulut
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Öğretmene kurşun!

59 39
09.05.2024

İstanbul Eyüp Sultan’daki Anadolu Lisesinde okul müdürünün öğrencisi tarafından öldürülmesi haklı olarak büyük yankı uyandırdı.

Sorunlu bir öğrencinin, birçok defa suça karışmış ve topluma kazandırılamayan tabiri caiz ise el bombalarını öğretmenlerin içine gönderiyoruz.

İstanbul ilinde ki olayın sosyolojik ve adalet boyutundan ziyade birde zorbalık kısmı bulunuyor.

Eğitimcilere; ‘’Yargı gereğini yapamıyor, topluma kazandıramıyoruz alın siz uğraşın ve eğitin’’ deniliyor.

Merhum okul müdürü İbrahim Oktugan’ın cinayet haberini okurken seneler beni 80’li yıllara götürdü.

Nerede bir eğitimciye silah doğrultmak?

Bırakın silah doğrultmayı, sesini yükseltemezdin. Bunun adına ister korku deyin ister saygı, her ikisi de anlamlı ve kıymetli.

Katılır mısınız bilmiyorum, size eğitim sisteminin geldiği noktayı küçük bir anekdot ile özetlemek istiyorum.

1980’li yıllarda eğitimde bir kalite vardı, saygınlık vardı, sokakta yürürken biri ile karşılaştığınızda az çok,’’ bu kişi muhtemelen öğretmen’’ derdiniz. Giyim kuşamı, otoriterliği, yaklaşım yetisi, empatisi, sevgisi ile size,’’ ben öğretmenim’’ derdi.

Okullarda verilen eğitime hiç giriyorum, 22 yıldır ülkede eğitim diye bir şey bırakmadılar zaten.

Şimdi........

© Kocaeli Koz


Get it on Google Play