ACAİP YAZILAR

Yazı yine bizim okuldan Necmi Kavuşturan’dan geldi.

Okuyana kadar bir salatalığın ya da yaygın deyimle “hıyarın” bu kadar çok işte kullanılabileceği hiç aklıma gelmemişti.

Yazıyı size de sunuyorum.

Bence kesip saklayın, hıyar deyip geçmeyin bir gün lazım olur.

İşte salatalığın faydaları;

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Ne demişti bir tarihte Erdoğan, aşırı lüks merakını eleştirenlere karşı “İtibardan tasarruf olmaz.”

Tamam itibardan tasarruf etmeyelim ama bu çektiğimizin de bir izahı olmalı değil mi?

Muzip bir sosyal medya yazarı itibardan tasarruf etmeyelim derken neleri daha fazla yaparsak iyice fakirleşeceğimizi maddeler halinde sıralamış.

Haydi okuyalım;

-Hep yabancı markalı ürün kullanalım.

-Sürekli tatil yapalım.

-Her ilçeye, her şehre üniversiteler açalım.

-Lüks hükümet konakları, adalet sarayları, yazlıklar, villalar, havaalanları, yollar, hastaneler, tüneller yapalım.

-Kamuda iki kat fazla personel istihdam edelim.

-Vekilleri 2 yılda emekli edelim.

-10 milyondan fazla cahil, riskli, mesleksiz mültecinin eğitim, sağlık, gıda ihtiyaçlarını karşılayalım.

-Tatillerde hep dış ülkelere kaçalım.

- Her yıl 300 milyon dolar maliyetli 150 milyon ders kitabını bedava dağıtıp çöpe atalım.

-8 yıl yetmesine rağmen zorunlu eğitimi 12 yıl yapalım.

-Tasarruflarımızı pay senetlerine değil altına, dövize, betona, lüks taşıtlara, kripto çöplerine yatıralım.

-Çalışana, üretene, icat yapana her türlü engeli çıkaralım.

-Evimizde 1 kitap bile olmasın.

-Yüksek hacimli motoru olan, yakıtı içen devasa taşıtlara binelim.

-Pahalı saatlere, pırlantalara, elmaslara, çantalara çuvalla para verelim.

-Her yere yüzlerce korumayla gidelim.

-180 bin lüks makam aracımız olsun.

-Hiçbir faydası, yetkisi olmayan onbinlerce bekçi istihdam edelim.

-100’den fazla ülkeye mal, hizmet, para bağışlayalım.

-Katma değeri, kârı düşük, markasız mallar üretelim.

-Ormanları, gölleri, dereleri, dağları, ovaları, denizleri yağmalayalım.

-Bütün maden yataklarını yabancılara satalım.

-İngiltere’den, Malta’dan, İtalya’dan, ABD’den, Fransa’dan ev, villa, arsa alalım.

-Devlet eliyle 124 çeşit kumar oynatalım.

-Karaparacılara, bahisçilere, katillere, tetikçilere, uyuşturucu baronlarına vatandaşlık verelim.

-Haram servetlilere “Nereden buldun” demeyelim.

-Üstün başarılı diplomalılarımızı dış ülkelere gitmek zorunda bırakalım.

-Bilimi, bilgiyi, icadı, projeyi, patenti, aklı horlayalım.

-Hukuku eğip bükelim.

-Torpili, soru çalmayı, hileli mülakatı ret etmeyelim.

-Utanmaz arsızlara 3-5 yerden maaş ödeyelim.

- Vergiden muaf vakıf ve derneklerin götürdüklerine ses etmeyelim.

-Aşırı lüks ibadethaneler inşa edelim.

-Tarikat, cemaat şarlatanlarına itibar edelim.

-Dinimizin kitabını asırlardır anlamadan okuyalım.

-Kullandığımız yazılımların yüzde 99’u yabancı üretimi olsun.

KOMİK

Üzerinden neredeyse iki hafta geçti ama 1 Mayıs gününü hâlâ unutamadık.

Nasıl unutalım; sırf “trafiği engeller” diye Taksim’de 1 Mayıs kutlaması yaptırmadılar. Yaptırsalar sadece küçük bir bölge etkilenecekti. Oysa neredeyse tüm İstanbul’da trafiği kestiler.

Ama helal olsun vallahi, başta İçişleri Bakanı olmak üzere anayasayı ihlal etmeyi göze alıp 1 Mayıs’ı kutlatmadılar.

Hatta öyle ki “Kuş bile uçmayacak” diyorlardı. Gerçekten o gün kuşlar bile korkudan uçamadı.

Şu fotoğrafa baksanıza, İstanbul’un simgesi zavallı güvercinler kalkanlı, gazlı, silahlı polislerden öyle tırsmışlar ki, oturup kalakalmışlar öylece.

ÇOK GÜLDÜM

Bu hafta Yıldırım Tuna 4 fıkra göndermiş. Haydi birlikte okuyalım;

AVM ve köylü

Köylü oğlan ve babası, bir büyük şehre hayatlarında ilk defa gelmişler, girdikleri alışveriş merkezini şaşkınlıkla izlerlerken zemin kattaki iki gümüş renkli parlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş, “Bu ne baba?” diye sormuş oğlan, hayatında hiç asansör görmemiş baba “Bilemiyorum oğul..” demiş nefesini tutmuş merakla izlerken..
Tam bu esnada tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa – sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış, duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış..
Oğlan ve babası, iyice yaklaşıp duvarların üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler, son rakamdan sonra aynı sıra ile bu sefer geriye doğru ışıklar tekrar yanmış, sonunda duvarlar iki yana kayarak açılmış, dışarı 25 yaşlarında bir fıstık çıkmış..
“ Oğlum!” demiş adam, kızdan gözlerini ayıramayarak, “Koş.. Koş ananı getir!”

Karşı cins

Kadın psikiyatra gitmiş, “Çok endişeliyim doktor” demiş. “Bu gün kızımı komşunun oğlu ile gördüm, ikisi de çırılçıplak soyunmuşlar, karşılıklı vücutlarına merakla bakıp birbirlerine dokunuyorlardı.”
“Bunda endişe edilecek bir şey yok” demiş doktor gülümseyerek, “Çok doğal bir şey bu. Karşı cinsi tanımaya çalışıyorlar onlar.”
“Babasıyla biz yine de çok endişeliyiz doktor”
demiş kadın, “Damadımızı da zor tutuyoruz vallahi!”

Doktorculuk

Anne, genç kızının komşunun oğlu ile doktorculuk oynadığını öğrenince sinirle oğlanı kulağından tutup annesine götürmüş.
“Oğlanların ve kızların karşı cinsin seksüel yapılarını öğrenmeleri için doktorculuk oynamaları çok doğal bir şey!” demiş oğlanın annesi...
“Ne seksüel yapısı!” diye bağırmış kadın “Oğlunuz dün kızımı yatırıp dalağını almış...!”

G-string

Üç çocuklu bir kadın, alışveriş merkezinde dolaşırken iç çamaşırı satan dükkana girmiş, mor ve incecik bir G-String seçip bel lastiğinden tutarak germiş, “Ne dersiniz çocuklar? Babanız buna bayılacak” demiş kıkırdayarak,
“ I Ih” demiş 6 yaşındaki en büyük oğlu, “Babam bunu hayatta giymez!”

QOSHE - Hıyar deyip geçme lazım olur - Can Ataklı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hıyar deyip geçme lazım olur

340 21
12.05.2024

ACAİP YAZILAR

Yazı yine bizim okuldan Necmi Kavuşturan’dan geldi.

Okuyana kadar bir salatalığın ya da yaygın deyimle “hıyarın” bu kadar çok işte kullanılabileceği hiç aklıma gelmemişti.

Yazıyı size de sunuyorum.

Bence kesip saklayın, hıyar deyip geçmeyin bir gün lazım olur.

İşte salatalığın faydaları;

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Ne demişti bir tarihte Erdoğan, aşırı lüks merakını eleştirenlere karşı “İtibardan tasarruf olmaz.”

Tamam itibardan tasarruf etmeyelim ama bu çektiğimizin de bir izahı olmalı değil mi?

Muzip bir sosyal medya yazarı itibardan tasarruf etmeyelim derken neleri daha fazla yaparsak iyice fakirleşeceğimizi maddeler halinde sıralamış.

Haydi okuyalım;

-Hep yabancı markalı ürün kullanalım.

-Sürekli tatil yapalım.

-Her ilçeye, her şehre üniversiteler açalım.

-Lüks hükümet konakları, adalet sarayları, yazlıklar, villalar, havaalanları, yollar, hastaneler, tüneller yapalım.

-Kamuda iki kat fazla personel istihdam edelim.

-Vekilleri 2 yılda emekli edelim.

-10 milyondan fazla cahil, riskli, mesleksiz mültecinin eğitim, sağlık, gıda ihtiyaçlarını karşılayalım.

-Tatillerde hep dış ülkelere kaçalım.

- Her yıl 300 milyon dolar maliyetli 150 milyon ders kitabını bedava dağıtıp çöpe atalım.

-8 yıl yetmesine rağmen zorunlu eğitimi 12 yıl yapalım.

-Tasarruflarımızı pay senetlerine değil altına, dövize, betona, lüks taşıtlara, kripto çöplerine yatıralım.

-Çalışana, üretene, icat yapana her türlü engeli çıkaralım.

-Evimizde 1 kitap bile olmasın.

-Yüksek hacimli motoru olan, yakıtı içen devasa taşıtlara binelim.

-Pahalı saatlere, pırlantalara, elmaslara, çantalara çuvalla para verelim.

-Her yere yüzlerce korumayla gidelim.

-180 bin lüks makam aracımız olsun.

-Hiçbir faydası, yetkisi olmayan onbinlerce bekçi istihdam edelim.

-100’den fazla ülkeye mal, hizmet, para bağışlayalım.

-Katma değeri, kârı düşük, markasız mallar........

© Korkusuz


Get it on Google Play