Türkiye’de yeni müfredatla ilgili duyuru ve tartışma öneri bölümleri tamamlandı.

Bu müfredatın temel karakteristiğine bir önceki yazımızda değindik. Bir başka asıl ve önemli tarafına bu yazıda değineceğiz. Aslında işin bu tarafı Türkiye’nin varlık meselesidir. Öncelikle eğitimimizin bu alandaki sonuçlarıyla ‘’göz göze’’ gelmek gerekiyor. Bu durum artık bir milli güvenlik meselesi haline gelmiş olan temel AİDİYET/MENSUBİYET meselesidir. Son yapılan anketlerden birine göre lise öğrencilerimizin % 70’i yurt dışına gitmek istiyor. Gençliğin bu topraklara bağlılığı gittikçe zayıflıyor. Küreselliğin kıskacındaki dünyada da bu durum alarm vermekte…

Gittikçe daralan kültürel alan, sığlaşan kelime kavram dünyası, iyice çoraklaşıp kuraklaşan eğitim sistemimiz üzerine bir de küreselizm ve dijitalizmin salgın şeklinde çökmesi neslimizi büyük bir aidiyet/mensubiyet bunalımına sürüklemekte. Eğitimin millilik kısmı giderek zayıflamakta. Yetişen gençliğimizin aidiyet ve mensubiyeti giderek cılızlaşmaktadır.

Son müfredat açıklamasında Bakana sunulan metindeki ‘’milli manevi değerler vurgusu’’ dışında din eğitimi öngörülmüyor.

Bu açıkları çok cüz’î ve kısmi olarak Diyanet’in 4-6 yaş Kur’an Kurslarıyla telafi edilmek çabası var. Ancak bu da tüm çağ nüfusunun ancak % 20 kadarına tekabül etmektedir. Süresi kısaltılmış bu kursların tesir ve derinliği çok mahdut ölçeklerde kalmaktadır.

Türkiye ülkeyi savunmaktan gittikçe uzaklaşan, bağlılığı gittikçe cılızlaşan bir neslin AİDİYET/MENSUBİYET kriziyle karşı karşıyadır.

Bu temel eğitim meselemize Türkiye’nin eğitim sistemi üç temel noktada çözüm getirmek durumundadır:

1-Din/İslami aidiyet. Çağ nüfusuna dünyadaki örnekleri de dikkate alınarak dini eğitim öğretim kazandırılmalı. Temel dini akide ve mensubiyetler bir terbiye ve tedris dahilinde bütün çağ nüfusuna yayılmalı.

2- Kültürel aidiyet/mensubiyet. Bu ülkede Türklük bir kavim adı olmayıp, yaşayışı, edebiyatı, sanatı, düğünü, derneği, dirliği ve töresi ile bir kültürün adı olmaktadır. Türklük ve Türk kültürü bir yaşama zemini, bir şemsiye kültür olarak bilgelik ve hikmet yüklü bir dille değer olarak müfredatımıza yerleştirilmelidir.

3-Türkiyelilik aidiyeti. Bayrağı, hudutları, tarihi, kültürel mirası ve devlet ile Türkiyelilik bir şuur haline getirilmeli. Türkiye’nin yüzakı proje ve yatırımları milli bir onur abidesi haline dönüştürülüp; pedagoji ve hikmet yüklü dil ile tüm kademelerde ders ve tedris konusu yapılmalı.

Türkiye bu üç temel üzerinden bir aidiyet mensubiyet kimliği inşa etmeli.

Din eğitimiyle birlikte kazandırılması gereken bir başka ortak kültür unsuru Türkçedir.

Türkçe öğretiminin kazandırılması/alınması gereken çağ da 4-9 yaşları arasıdır. Yeni müfredatla birlikte bu konu çözüme kavuşmalı. Bu işin dünyadaki örnek ve uygulamaları bellidir. Dil ve Türkçe öğretimimiz masal ve hikâyelerimizden başlayarak öğretilmeli. İlkokullarımız bu işe tahsis edilmelidir.

Kimlik, benlik ve şahsiyet eğitiminin temeli bu çağlarda/yaşlarda atılmaktadır. Din aidiyeti, kültürel aidiyet ve Türkiye aidiyeti sahih ve zengin Türkçe ile birleştirilerek tahsisen ilkokullar bu işin özel alanı haline getirilmeli.

İlahiyat Fakültelerimizin Din Eğitimi bölümleri, bu konuda pedagojik alt yapı ve planlamalarını oluşturarak kamuoyuna ilan etmeliler.

İlahiyat Fakültelerimize bir çağrı ve duyurumuzda Türkçe hususundadır. Bugünkü İlahiyat Fakültelerimizin Türkçeleriyle, Türkçe kültürleriyle ve Türkçe yeterlilikleriyle bu çağı kapsayacak bir din dili inşa etmek mümkün değildir. Zengin Türkçemizi din eğitiminin her kademede temel konularından biri haline getirmeliyiz.

Aksi taktirde eğitim sisteminin üzerine çöken seküler, pozitivist, deist, ateist salgın; dijitalzm ve küreselizm yoluyla neslimizi teslim almakta.

İlahiyat fakülteleri ya şimdi konuşurlar ya da bir daha konuşacakları zaman ve zemin olmayabilir!.

Sağlıcakla kalın..

QOSHE - İlahiyat Fakültelerimize Çağrı! - Memiş Okuyucu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İlahiyat Fakültelerimize Çağrı!

28 0
09.05.2024

Türkiye’de yeni müfredatla ilgili duyuru ve tartışma öneri bölümleri tamamlandı.

Bu müfredatın temel karakteristiğine bir önceki yazımızda değindik. Bir başka asıl ve önemli tarafına bu yazıda değineceğiz. Aslında işin bu tarafı Türkiye’nin varlık meselesidir. Öncelikle eğitimimizin bu alandaki sonuçlarıyla ‘’göz göze’’ gelmek gerekiyor. Bu durum artık bir milli güvenlik meselesi haline gelmiş olan temel AİDİYET/MENSUBİYET meselesidir. Son yapılan anketlerden birine göre lise öğrencilerimizin % 70’i yurt dışına gitmek istiyor. Gençliğin bu topraklara bağlılığı gittikçe zayıflıyor. Küreselliğin kıskacındaki dünyada da bu durum alarm vermekte…

Gittikçe daralan kültürel alan, sığlaşan kelime kavram dünyası, iyice çoraklaşıp kuraklaşan eğitim sistemimiz üzerine bir de küreselizm ve dijitalizmin salgın şeklinde çökmesi neslimizi büyük bir aidiyet/mensubiyet bunalımına sürüklemekte. Eğitimin millilik kısmı giderek zayıflamakta. Yetişen gençliğimizin aidiyet ve mensubiyeti giderek cılızlaşmaktadır.

Son müfredat açıklamasında Bakana sunulan metindeki ‘’milli manevi değerler vurgusu’’ dışında din eğitimi öngörülmüyor.

Bu açıkları çok cüz’î ve kısmi olarak Diyanet’in 4-6 yaş Kur’an Kurslarıyla telafi edilmek çabası var. Ancak bu da tüm çağ nüfusunun ancak % 20........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play