Geçtiğimiz günlerde 6 Şubat depreminin üzerinden 1 yıl, 3 ay geçtikten sonra yeniden Hatay'daydım. Bin yılın depremini duyar duymaz gittiğim ilk şehir Adıyaman, depremin beşinci günü de Hatay olmuştu. Yemekleri, tarihi dokusu ve güzelliğiyle öne çıkan Hatay Antakya'yı ne yazık ki ilk defa yerle bir olmuş şekilde görmek zorunda kalmıştım. O gün şehre ilk girdiğimde hava henüz aydınlanıyordu, enkazların ardından doğan güneş bir zamanlar kendine hayran bıraktığı insanların kimilerine mezar olmuş yıkıntıların üzerine doğuyordu. Evler, iş yerleri, tarihi yapılar, kamu binaları Türkiye'nin on bir ilinde olduğu gibi şiddetli sarsıntıyla birlikte yerle yeksan olmuş, 50 binden vatandaşımız hayattan koparmıştı. Tarihi Meclis binasının hemen yan tarafındaki sokaktaki duvara dört tane kağıt asılmış, üzerinde yazılı apartmanlardan çıkan cesetler de ona göre yere yatırılmıştı. İşte şimdi tam oradaydım. Hatay bıraktığım gibi değildi. O korkunç acının silinmesi ve geride kalanların yeniden hayata tutunabilmesi için devlet hummalı bir çalışma başlatmıştı.

17 AĞUSTOS'TAN 6 ŞUBAT'A

Bin yılın depremini hiç şüphesiz ki 6 Şubat 2023'te yaşadık. Dünya üzerinde aynı anda 11 ilin yıkıldığı, üstelik birkaç saat sonra yıkıcı bir depremin daha meydana geldiği nerede görülmüştür? Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığını daha ilkokulda öğretiyorlar. Elbette biliyoruz ama o korkunç sarsıntı ve ardı sıra yaşananların izi uzun yıllar geçmiyor. 17 Ağustos 1999'da Marmara bölgesini yıkıp geçen asrın depremi de Yalova'dan Gölcük'e, Adapazarı'ndan Avcılara kadar taş üstünde taş bırakmamıştı. 7.4 büyüklüğündeki deprem 45 saniye sürmüş, 20 bine yakın insanımızı hayattan koparmıştı. O günleri net hatırlıyorum. Ülke geceyarısı 03.02'de sarsılmışken Türkiye'nin başbakanı Ecevit'in bu büyük felaketten öğlen haberi olduğu ortaya çıktı. Devlet geç ve aciz kaldı, yaraları saramadı, insanlar sahipsizlikten de psikolojik olarak çöktüler. Kışın yırtık pırtık çadırlarda kalmaya mahkum edildiler. Hatta yanan çadırlarda hayatını kaybeden vatandaşlarımız oldu. Dönemin hükümeti dahi devletin sınıfta kaldığını itiraf etti. Oysa 6 Şubat 2023'te yaşadığımız büyük felakette hemen ilk gün yola çıkan ve zarar gören tüm illeri tek tek gezmiş bir gazeteci olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki devletimiz bu sefer yaraları sarmak için çok çabuk harekete geçti. Üstelik 11 ilde binlerce bina yıkılmışken, hepsine birden yetişmeye çalışmak insanüstü bir çaba gerektirir. Elbette eksik kalanlar da olmuştur ama arama kurtarma çalışmalarının sonlanmasının ardından enkazların vakit kaybetmeden kaldırılması, ağır hasarlı binaların yıkımına geçilmesi, tarihi yapıların onarım ve restorasyon süreci (Adıyaman'da depremden 15-20 gün sonra tarihi bir camide onarıma hemen başlandığını bizzat gördüm) çok çabuk hayata geçirildi. Öyle ki depreme dayanıklı konutların yapımı hızla sürerken bitirilenler vatandaşlara teslim de edildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin davetlisi olarak geldiğimiz Hatay Antakya'da hepimizi dehşete düşüren, önlerinde gözyaşları döktüğümüz enkazlar kaldırılmış, ağır hasarlarinin yıkım çalışmaları da devam ediyordu. Sehrin farklı noktalarındaki şantiyeleri Bakan Bey'le birlikte gezdik. Ayrıntılı bilgiler verdi. Bir sene içinde konutların tamamının teslim edileceğini ifade ederken zemin yapısı müsait olmayan Antakya'da hem kaliteli hem de depreme dayanıklı konut çalışmalarını titizlikle sürdürdüklerini, bu yüzden önce zemin suyunu çekip, ardından da fore kazık işlemlerini gerçekleştirdiklerini kaydetti.

YENİDEN HAYATA TUTUNABİLMELERİ İÇiN

İnsanlara elbette sevdiklerini geri veremeyiz lakin yaşama yeniden tutunabilmeleri için yaşam alanı oluşturmak devletin en mühim görevidir, ve şu an devlet vatandaşının acısını dindirebilmek için canla başla çalışıyor. Buna hem deprem zamanında hem de 11 ilde aralıksız sürdürülen çalışmalarla yakından şahidim. Bu işler henüz enkazlardan can kurtarmaya çalışılırken 'Hatay'da baraj patladı' yalanıyla tüm arama kurtarma çalışmalarını sekteye uğratanların algılarına benzemez. Gidip yerinde görmeden her söz, her iddia hamaset olur. Kahramanmaraş'tan Adıyaman'a, Hatay'dan Malatya'ya afetten etkilenen şehirlere gidin ve faaliyetleri yakından görün, haklı olduğumu göreceksiniz.

QOSHE - ​SİL BAŞTAN YENİ ŞEHİRLER - Özlem Doğan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

​SİL BAŞTAN YENİ ŞEHİRLER

33 0
12.05.2024

Geçtiğimiz günlerde 6 Şubat depreminin üzerinden 1 yıl, 3 ay geçtikten sonra yeniden Hatay'daydım. Bin yılın depremini duyar duymaz gittiğim ilk şehir Adıyaman, depremin beşinci günü de Hatay olmuştu. Yemekleri, tarihi dokusu ve güzelliğiyle öne çıkan Hatay Antakya'yı ne yazık ki ilk defa yerle bir olmuş şekilde görmek zorunda kalmıştım. O gün şehre ilk girdiğimde hava henüz aydınlanıyordu, enkazların ardından doğan güneş bir zamanlar kendine hayran bıraktığı insanların kimilerine mezar olmuş yıkıntıların üzerine doğuyordu. Evler, iş yerleri, tarihi yapılar, kamu binaları Türkiye'nin on bir ilinde olduğu gibi şiddetli sarsıntıyla birlikte yerle yeksan olmuş, 50 binden vatandaşımız hayattan koparmıştı. Tarihi Meclis binasının hemen yan tarafındaki sokaktaki duvara dört tane kağıt asılmış, üzerinde yazılı apartmanlardan çıkan cesetler de ona göre yere yatırılmıştı. İşte şimdi tam oradaydım. Hatay bıraktığım gibi değildi. O korkunç acının silinmesi ve geride kalanların yeniden hayata tutunabilmesi için devlet hummalı bir çalışma başlatmıştı.

17 AĞUSTOS'TAN 6 ŞUBAT'A

Bin yılın depremini hiç şüphesiz ki 6 Şubat 2023'te yaşadık. Dünya üzerinde aynı anda 11 ilin yıkıldığı, üstelik birkaç saat sonra yıkıcı bir depremin daha meydana geldiği nerede görülmüştür? Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığını daha ilkokulda öğretiyorlar. Elbette biliyoruz ama o korkunç sarsıntı ve ardı sıra yaşananların........

© Milat


Get it on Google Play