Kapitalist sistemde insanların sınıfları elbette vardır. Bunlar varlıklılar, onların alt katmanları, sokaklarda sürünenler, bunlara bağlı olarak her türlü yanlışlığa yönelişler kaçınılmaz durumlar oluşturuyor.

Kapitalizmin sınırsız zenginleri olur, onların kurumları, sömürü çarkını en ustaca işletirler. İnsanlar bunların farkında olmazlar. Olsalar bile yapacak bir şeyleri yoktur.

Emekliler bir toplumda, işleriyle bağları kesilince birden bir boşluğa düşerler. Aktif ve devingen hayatlarında zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmaz. İş ve çalışma hayatları bitince evlerinde de sığınacakları yerleri bile olmaz. Dışarıya çıkmak, avare dolaşmak, parklarda oturmak ya da kahve köşelerinde akşam olmasını beklemek gibi bir hayatı yaşamak zorundadır.

Devletler insanları huzur içinde yaşatmakla yükümlü. İşleyen çarkın dışına itildiklerinde artık iş göremez bir konuma düşüyorlar. İnsanları sınıflara bölmek, onları yukarıdan aşağıya doğru tanımlamak insan için en büyük tehlike. Kendisini bir hiç gibi gören insanların yaşama arzuları, tutkuları da kalmıyor. Bu insanların değersizliği ise, kapitalizmin acımasız sistemi içinde işe yaramaz varlıklara dönüştürüyor.

Sistem ise kendince onlara göre bir takım girişimlerde bulunuyor. Verilen maaşlar onların aylık gereksinimlerinin yarısını bile karşılamıyor. Eğer bir yan gelirleri yok ise zaten bir çaresizlik içinde kalıyorlar. Bu sistem faiz ve tüketim üzerine inşa olunduğundan, onları kimi şeylerle oyalıyor gibi yapıyor.

Müslümanların duyarlı ve belli kesimleri yakın zamana kadar bankalardan ve faizden kaçıyorlar, bankaların kapısından bile içeri girmiyorlardı. Ne yazık ki hem Müslüman hem muhafazakâr olanların zamanında, bir lütufmuş gibi bankalara yönlendiriyor, borçlandırıyorlar. Güya bir anlamda rahat bir soluk alacaklarmış gibi bir şey sunuyor. Üstelik bu bir borç, üstelik faizli. Peki, bu insanlar günü geldiğinde aldıkları emekli maaşlarından karşılamayacaklar mı?
Siyasal sağ iktidarlar, diğerlerinin onlardan bir farkları yoktur, çünkü sistem kuruludur, onun içinde hareket ediliyor, ona göre de yönetiliyor. Faizli ve tüketimli bir sistemde insanın değer ile yerini bulması kolay değildir.

Müslümanlar ne yazık ki bu muhafazakâr dönemde faizi ve bankacılığı, kredi kartlarını, borçlanmayı iyice kanıksadılar. Hemen herkesin cebinde kredi kartları ve hemen herkes bunları kullanıyor. Gönüllü faiz sisteminin içinde yer alıyor.

Kapitalizm acımasızdır. İnsanları tamamen kendi yapısı içerisinde hem bağımlı hâle getiriyor, hem de içinden çıkılmaz bir durum oluşturuyor. İnsanın durumuna bakmadan iliklerine kadar sömürüyor ve vermiyor.

Günümüzde bankaların kâr oranları oldukça yüksek. Çark onlar lehine işliyor. Kapitalizmde insan bir değer olmadığından sadece çıkarlar için bir araç konumundadır. Emekliler ise bir safradırlar.

Sistem sömürü ve aşırı vergi üzerine kurgulu olduğundan insanların bir çıkış yolu bulmaları da zordur. Bunun için de hayata ne kadar tutunabilirler ona bakıyorlar.

Emeklilerin büyük bölümü bu kurban bayramında kurban kesemeyecekler evlerine kurban eti sokamayacaklar. Bu ibadetlerinden ve bu inanışlarından mahrum kalacaklar. Aldıkları maaşa, övgüyle sundukları banka kredilerini de ekleseler gene alamayacaklar. Kapitalizm insanları dinden uzaklaştırıyor, soğutuyor. Tepedekiler hem Müslüman hem de muhafazakâr da olsalar, kapitalist sistemin işleticileri olurlar. Onunla hem daha güçleniyor, kendilerine göre zenginlerini oluşturuyor. Büyük kazançları olanlar güya hem dini yaşıyorlar hem de sonuçlarına bakmadan helal mi haram mı sistemin içinde yer alıyorlar.

QOSHE - Emekliler Hangi İnsan Sınıfında? - Ali Haydar Haksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Emekliler Hangi İnsan Sınıfında?

53 9
13.05.2024

Kapitalist sistemde insanların sınıfları elbette vardır. Bunlar varlıklılar, onların alt katmanları, sokaklarda sürünenler, bunlara bağlı olarak her türlü yanlışlığa yönelişler kaçınılmaz durumlar oluşturuyor.

Kapitalizmin sınırsız zenginleri olur, onların kurumları, sömürü çarkını en ustaca işletirler. İnsanlar bunların farkında olmazlar. Olsalar bile yapacak bir şeyleri yoktur.

Emekliler bir toplumda, işleriyle bağları kesilince birden bir boşluğa düşerler. Aktif ve devingen hayatlarında zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmaz. İş ve çalışma hayatları bitince evlerinde de sığınacakları yerleri bile olmaz. Dışarıya çıkmak, avare dolaşmak, parklarda oturmak ya da kahve köşelerinde akşam olmasını beklemek gibi bir hayatı yaşamak zorundadır.

Devletler insanları huzur içinde yaşatmakla yükümlü. İşleyen çarkın dışına itildiklerinde artık iş göremez bir konuma düşüyorlar. İnsanları sınıflara bölmek, onları yukarıdan aşağıya doğru tanımlamak insan için en büyük tehlike. Kendisini bir hiç gibi gören insanların yaşama arzuları, tutkuları da kalmıyor. Bu insanların değersizliği ise, kapitalizmin acımasız sistemi içinde işe yaramaz varlıklara........

© Milli Gazete


Get it on Google Play