“Z kuşağı” dediler. “Y kuşağı” dediler, “Tiktokçu” dediler, aşağıladılar.

“Zurnanın zırt dediği” deliğin çıkardığı kötü, berbat sesle tarif ettiler Z kuşağını.

Onlara genç, yiğit, delikanlı, bahadır, civan gibi kelimeleri uygun görmediler.

Alfabenin en son Z harfini uygun buldular.

Büyük Millet Meclisinde halkın şikâyet ettiği kanunları çıkaran milletvekillerinin yaş ortalaması %52,1’miş.

En genç milletvekilinin yaşı 28 imiş.

Sorun, gençlik sorunu değil, ihtiyarlık sorunudur.

Çünkü sorun çıkaran kanunları koyanlar kırkın üzerindedir.

Uyuşturucu satanlar, fuhuş ticareti yapanlar, mafya babaları, hortumcuların hepsi kırk yaşın üzerindeki ihtiyarlardır.

Birbirlerine laf yetiştiren siyasiler, gençleri sokağa dökenler hep yaşlılardır.

Bugünkü eğitim sistemine göre yaşlılar, ya bir insan denizinde genci kaybederler, ya çıkar bataklığında buharlaştırırlar veya karşı çıktığı ihtiyarlara baston olsun diye onu yaş iken eğerler, baston yaparlar.

Yaş iken eğilip baston olduktan sonra, başı eğik olduğundan, gençken gördüğü yanlışları göremez olur, diyeceğim ama hâlâ safiyetinin, iyi niyyetini, doğuştan getirdiği temizliğini korumaya devam ettiğini bugünlerde gençlerimiz kendileri “Gazze’ye destek” mitinglerinde göstermektedirler.

Amerika ve Avrupa üniversitelerinde yaşları 18-25 arası olan delikanlılar, hazine manasına gelen “genç”ler, baston yapılmayı reddettiklerini, sorun üreticisi olarak yetiştirilen ihtiyarların ayak işlerini yapmayacaklarını, Filistin’de Avrupa ve Amerika’nın ileri karakolu olan Siyonistlerin, adam öldürme, toprak çalma canavarlığına karşı direnişe geçtiler ve yaşlı senatörler bir günde beşin üzerinde kanun çıkararak onları kanunla susturma tarafına gittiler.

Yaşlı yetkililer, beklemezdiniz değil mi?

Yaşlı yetkililer, küheylan at gibi olan bu delikanlıları, sütçü beygirine dönüştürüp, Siyonizm’in akıttığı kanların, aldığı canların üzerine şal çekip güzellemeler yapmalarını istiyorlar.

Kur’an-ı Kerim’de “genç, yiğit” anlamına gelen “Feta” kelimesi öncelikle İbrahim Aleyhisselâm için kullanılmış.

İhtiyarlar heyeti, insanların gönül ufuklarını kara bulutlar gibi kapatan, “Bundan ilerisine gidemezsiniz, bundan ilerisini hayal bile edemezsiniz,

Her şeyinizi izinden gittiğimiz atalarımız belirlemiştir” diyen putları yere seren İbrahim Aleyhisselâm, feta/genç olarak tanıtılmakta:

“Allah'a yemin olsun ki, siz dönüp gittikten sonra putlarınıza bir tuzak kuracağım."

Onları (putları) paramparça etti. Ancak kendisine başvursunlar diye putların büyüğünü bıraktı.

Dediler ki: "Bunu ilahlarımıza kim yaptı? Şüphesiz o zalimlerdendir."

Dediler ki: “İşittik ki bir genç onları konuşuyordu. Ona İbrahim deniyor.” (Enbiya süresi ayet 21/60)

Yine Kur’an-ı Kerim’de Firavun gibi çağının en büyük ve en güçlü kralının zulme dayanan saltanatına son veren Musa Aleyhisselâm’ın azığını taşıyan insana da feta/genç kelimesi kullanılmış.

“Orayı geçince delikanlısına "Kuşluk yemeğimizi getir. Biz bu yolculuğumuzda gerçekten yorulduk.” dedi. (Kehf süresi ayet 18/62)

Medrese-i Yusufiyye’de (hapishanede) Yusuf Aleyhisselâm’dan iman dersleri alan iki mahkûm için de feta/genç kelimesi kullanılmış.

“Yusuf'la beraber iki delikanlı daha hapse girdi. Onlardan biri, "Ben rüyamda kendimi şarap sıkarken gördüm" dedi. Bir diğeri de, ‘Ben de rüyamda kendimi başımda ekmek taşırken gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bize bunun yorumunu haber ver. Biz seni iyilik edenlerden görüyoruz’ dedi” (Yusuf süresi ayet 12/36)

Şehirde kralın kan kusturan kurallarına uyarak veya seyirci kalarak yaşamaktansa mağarada Allah’a kul olarak yaşamayı tercih eden yedi delikanlıya da feta’nın çoğulu olan fitye/gençler kelimesi kullanılmış.

“Hani o delikanlılar, mağaraya sığınmışlar ve, "Ey Rabbimiz, bize tarafından bir rahmet ver ve şu işimizde bize bir kurtuluş yolu hazırla" demişlerdi.” (Kehf süresi ayet18/10)

Ve dünya güzeli bir kadın, kapıları kapadıktan sonra “Haydi gel” dediğinde “Allah’a sığınırım” diyerek harama uçkur çözmeyen Yusuf Aleyhisselâm için de feta/genç kelimesi kullanılmış:

“O’nun (Yusuf'un) evinde kaldığı kadın, O’ndan (Yusuf'tan) murat almak istedi ve kapıları kapayarak, "Haydi gel" dedi. O (Yusuf), “Allah'a sığınırım. Şüphesiz O benim Rabbim, benim yerimi güzel eyledi. Zalimler asla iflah olmaz” dedi. (Yusuf süresi ayet 12/23)

Rabbin eğitiminden geçenler, Rabbin yarattıklarına boyun eğmiyorlar.

İbrahim Aleyhisselâm’ın babası, Nemrut’un yakınlarındandır.

İbrahim Aleyhisselâm, Nemrut’un zulmüne başkaldırmasa bir eli yağda bir eli balda yaşayıp gidecek.

Ama insanlığın onurunu kurtarmak, insanı hayvanlardan daha aşağı düşmesine engel olmak için Nemrut’a başkaldırır.

Bu dünya hayatında birçok bela ve musibetlerle karşılaşır ama sonu gelmez senelerde cennetin nimetlerini kazanır.

Ayrıca kıyamete kadar, put insanlara başkaldıran hürriyet sevdalılarına önder olur.

Biz yolumuzda yürürken hiçbir çağda değerini yitirmeyen peygamber kafilelerinin izinden ayrılmayacağız.

Ecdadımız, bu Kur’an’da geçen “feta” kelimesinden türeyen “fütüvvet” adı verilen bir teşkilat kurmuşlar.

İslam eğitiminden geçen bu gençler:

İnsanlığın önündeki engelleri İbrahim gibi kırıp yok ederler.

Yusuf gibi olur, harama uçkur çözmezler.

Ashab-ı Kehf gibi, zalime boyun eğmezler.

Yuşa gibi peygamberlerin dinine hizmet ederler.

Herkese insaflı olurlar, insaf beklemezler.

Yardım ederken mümin kâfir ayırmazlar.

İncinseler de incitmezler.

Kendi yaptığı iyiliği küçük görürler.

Başkasının iyiliğini büyük görürler.

Güçlü iken afvederler, kızgınken yumuşarlar.

QOSHE - Z Kuşağı ve Gazze - Mahmut Toptaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Z Kuşağı ve Gazze

75 40
10.05.2024

“Z kuşağı” dediler. “Y kuşağı” dediler, “Tiktokçu” dediler, aşağıladılar.

“Zurnanın zırt dediği” deliğin çıkardığı kötü, berbat sesle tarif ettiler Z kuşağını.

Onlara genç, yiğit, delikanlı, bahadır, civan gibi kelimeleri uygun görmediler.

Alfabenin en son Z harfini uygun buldular.

Büyük Millet Meclisinde halkın şikâyet ettiği kanunları çıkaran milletvekillerinin yaş ortalaması R,1’miş.

En genç milletvekilinin yaşı 28 imiş.

Sorun, gençlik sorunu değil, ihtiyarlık sorunudur.

Çünkü sorun çıkaran kanunları koyanlar kırkın üzerindedir.

Uyuşturucu satanlar, fuhuş ticareti yapanlar, mafya babaları, hortumcuların hepsi kırk yaşın üzerindeki ihtiyarlardır.

Birbirlerine laf yetiştiren siyasiler, gençleri sokağa dökenler hep yaşlılardır.

Bugünkü eğitim sistemine göre yaşlılar, ya bir insan denizinde genci kaybederler, ya çıkar bataklığında buharlaştırırlar veya karşı çıktığı ihtiyarlara baston olsun diye onu yaş iken eğerler, baston yaparlar.

Yaş iken eğilip baston olduktan sonra, başı eğik olduğundan, gençken gördüğü yanlışları göremez olur, diyeceğim ama hâlâ safiyetinin, iyi niyyetini, doğuştan getirdiği temizliğini korumaya devam ettiğini bugünlerde gençlerimiz kendileri “Gazze’ye destek” mitinglerinde göstermektedirler.

Amerika ve Avrupa üniversitelerinde yaşları 18-25 arası olan delikanlılar, hazine manasına gelen “genç”ler, baston yapılmayı reddettiklerini, sorun üreticisi olarak yetiştirilen ihtiyarların ayak işlerini yapmayacaklarını, Filistin’de Avrupa ve Amerika’nın ileri karakolu olan Siyonistlerin, adam öldürme, toprak çalma canavarlığına karşı direnişe geçtiler ve yaşlı senatörler bir günde beşin üzerinde kanun çıkararak onları kanunla susturma tarafına gittiler.

Yaşlı yetkililer, beklemezdiniz değil mi?

Yaşlı yetkililer, küheylan at gibi olan bu delikanlıları, sütçü beygirine dönüştürüp,........

© Milli Gazete


Get it on Google Play