Bir bilgisayar sayfasından çok fazlası doğa.

Yeşilin bin tonu,

Anadolu’nun dağları, ovaları.

Mevsim dönüşümü,

Diriliş, tazeleniş, yenileniş,

Kuşlar fark ediyor ilk yenilenişi,

Bahar bestelerini sunuyorlar ağaç dallarında.

Kuzular en yeşil tepeleri hareketlendiriyor,

Sığla yağıyla damla sakızının karıştırılıp yaşlılara yedirildiği hıdrellezdir Mayıs’ın kalbinde sakladığı.

Çelimsiz çocuklara arısütünün alındığı kovanların bağrına yerleştirildiği o dağda.

Yörüklerin türkülerinin karıştığı Toroslarda.

Limon ağaçları ile zeytinliklerin bakıştığı coğrafyalarda.

Tarlaların defter gibi dümdüz sürüldüğü köylerde,

İşinde gücünde insanların göklerden akan ırmaklarda,

Bereketi beklediği seherlerde,

“Biz her şeyi sudan diri kıldık” diyen Rahman’ın öğretisinde;

Yeşil ağaç sudur, dağlar ormanlar sudur.

Ormanları yakanlar arıları da yaktı.

Orman besliyordu; arıları, kuşları, kuzuları, insanları.

Şehirleri, kültürleri, baharları, kışları, çocukları yaktılar.

Aynısefalar, hatmiler, hüsnüyusuflar bir daha açmaz oldu.

Rahvan ülkelerin pek de farkına varamadıkları mevsim yenilenişleri.

Savaşın çocuklarına çok uzak geçmektedir.

Görmüyorlar gayrı yeni mevsim gelişlerini.

Ne baharları kalıyor, ne güzleri.

Kuzular küsüyor hayata, doğmuyorlar eskisi gibi.

İnsana, doğaya, ağaca, hayvana, sanata nefret saçanlar, taş üzerine taş bırakmamaya yeminli.

İnsana öfke bu kadar mı büyük olur.

Açlığı, yoksulluğu, katliamları asıyorlar dağların göğsüne.

Transparan liderler kayboluyor ortadan,

Kan denizinde yitip gidiyorlar,

Saraylarında tutuklanıyorlar korkaklıklarına.

Süslü sofralarında suspus oluyorlar soykırımlara.

Mil çekiyorlar kendi gözlerine,

Çocukların doğranışlarını görmemek için.

Doğanın acımasızca katledildiği yerlerden kaçan kuş kafileleri.

Bombalarla yok edilmekte, uzun asırların birikimi sanat eserleri.

Karl Marx’ın betimlemeleri eksik kalmakta artık.

“Para, İsrail’in fanatik ilahıdır! Ondan büyük tanrısı yoktur. Banknot Yahudi’nin gerçek tanrısıdır”.

İslam ülkelerinin İsrail’le ticaret aşkını görmemiş olmalı bunları yazdığında Marx.

Ne yazık ki bizler gördük,

Utandık,

Ar duyduk,

Mazlum coğrafyaların çocuklarından,

Ertelenmiş baharların geçmediği bahçelerden.

Zaten fark etmekteydik Müslümanların maalesef düşürülmüş ayarını,

Hira dağının çöplüğe çevrilmiş tepelerinde.

Ravza’nın kapısında,

İnsanlığın en zarif önderinin yanında bile yapılan sıra kavgalarında,

En acısı Gazze’nin şehitlerinin yasını bile tutamadık.

En rezil para saplantılarımızla girdik ekonomi literatürüne.

QOSHE - Ertelenmiş baharlar - Mine Alpay Gün
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ertelenmiş baharlar

46 0
12.05.2024

Bir bilgisayar sayfasından çok fazlası doğa.

Yeşilin bin tonu,

Anadolu’nun dağları, ovaları.

Mevsim dönüşümü,

Diriliş, tazeleniş, yenileniş,

Kuşlar fark ediyor ilk yenilenişi,

Bahar bestelerini sunuyorlar ağaç dallarında.

Kuzular en yeşil tepeleri hareketlendiriyor,

Sığla yağıyla damla sakızının karıştırılıp yaşlılara yedirildiği hıdrellezdir Mayıs’ın kalbinde sakladığı.

Çelimsiz çocuklara arısütünün alındığı kovanların bağrına yerleştirildiği o dağda.

Yörüklerin türkülerinin karıştığı Toroslarda.

Limon ağaçları ile zeytinliklerin bakıştığı coğrafyalarda.

Tarlaların defter gibi dümdüz sürüldüğü köylerde,

İşinde gücünde insanların göklerden akan ırmaklarda,

Bereketi beklediği seherlerde,

“Biz her şeyi sudan diri kıldık” diyen Rahman’ın öğretisinde;

Yeşil ağaç sudur, dağlar ormanlar sudur.

Ormanları........

© Milli Gazete


Get it on Google Play