Peşinen söyleyelim.

Aranızda hiç şüphesiz Hüseyin Taha Karagöz’ü kıskandığımızı düşünenleriniz olacaktır.

Ya da en azından imrendiğimiz hissine kapılan da olabilir.

Sizleri temin edelim ki böyle bir ruh haline asla bürünmedik.

Hem Hüseyin Taha’yı biri kıskanacaksa da o bizler asla değiliz. Zaten Özgür Özel ile Hüseyin Taha Karagöz’ün resminin kamuoyuna yansımasının ardından tepki gösterenlerin tamamı Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakın isimler oldu.

Kendi zaviyelerinden de haklılar. Çeyrek asırdır itilip kakıldılar yine itilip kakılacaklar gibi...

Hatta iktidar kanadından da tepkiler geldi, onlara da haksız diyemeyiz...

Şayet böyle bir görüşme olacaksa ve iddia ettikleri gibi samimi bir dostlukları varsa da seçim öncesi görüşmeleri daha şık olurdu.

Buraya kadar olan kısım olayın bir bölümü.

Diğeri ise yıllardır ülkemizde tahammül sınırlarını aşan bir siyasi gerilim var.

Bu gerilim çoğu zaman kan akmasına hatta can kaybına dahi sebep oldu.

Hep bir ağızdan, normalleşme çağrısı yaptık.

Ancak son esen siyaset rüzgârı bizleri de adeta sersemletti desek yeridir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında yaşanan trafik çok hızlı ilerledi gibi geldi bizlere.

Hani serum misali!

Sağlıkçı değiliz ama şifa için vücuda zerk edilen serum damla damla yol almalı sanki.

Aksi durumda baş dönmesi yapar, şifa beklerken başka yan etkilere sebebiyet verir.

Dememiz o ki!

Bu normalleşme normal mi bilemedik?

Normalleşelim derken de bunu kast etmemiştik.

İşin; kekli, çeyrek altınlı güne kadar indirgenmesinden endişe ediyoruz…

Her şey normal olsun yani.

Yapılacaklar listesi; ilk fırsatta Kariye Camii’ne gidilecek inşallah

İstanbul'un fethinin nişanelerinden biri olan Kariye Camii'nin 79 yıl aradan sonra ibadete açılması fevkalade bir adım. Ziyadesiyle mutlu olduk. Nasip olursa ilk fırsatta Kariye Camii'ne gidip secde etmek niyetindeyiz inşallah…

Yiğit ölmeden hakkını vermek gerek!

Hani derler ya, “Yiğidi öldür ama hakkını da ver.” Biz onu biraz daha değiştirelim; yiğit ölmeden hakkını verelim.

Filistin ve dolayısıyla Gazze meselesi; sağcı ya da solcu, ümmetçi ya da milliyetçi hatta dindar ya da inançsız meselesi değil. İnsan olmanın gereğini yerine getirme, zerre miktar vicdan taşıma ve yaşadığı toprakları sevme meselesidir.

Hatta bir adım daha ileri gidelim, kendi namusunu önemseme meselesidir.

Bizim mahallede dahi zaman zaman kafa karışıklığı yaşanırken, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım Bey Gazze konusunda bakın neler diyor:

Gâvur gâvurluğu yapıyor ama Müslüman Müslüman’lığını bugüne kadar yapmadı!

Türkiye’nin sınırı Cilvegözü’nden değil Kudüs'ten başlar!

Bu savaş Haç ile Hilâl'in Savaşı!

Bu savaşın nihai hedefi Türkiye'dir.

Bizler bu sözlere ilave yapmaya ihtiyaç duymuyoruz. Sadece Yaşar Yıldırım Bey’e hakkını teslim edelim istedik o kadar…

Mehmet Şimşek ne açıklayacak, ne yapabilir?

Bir süredir dillendirilen kamuda tasarruf tedbirlerinin detaylarının bugün açıklanması bekleniyor.

Arasak tarasak, ülkemizin ağır bir ekonomik darboğazın tam ortasında olduğunu kabul etmeyen bir tek kişi bulamayız sanırım.

Sebepler belli, çözüm de belli…

Sebepler derken;

Üretmeyi bırakıp, tükettik.

Har vurup harman savurduk, sattık saldık…

Elimize geçen son kuruşu da kör kuyuya attık.

Ayranımız yokken içmeye, uçak filolarıyla gittik kurdele kesmeye.

İşin teknik boyutu ayrı ama en tepeden başlayarak israfı bitirmeden, yolsuzluk ve rüşvet musluklarını kapatmadan…

Tüm enerjimizi üretime harcamadan…

İşi ehline teslim etmeden...

Samimiyeti kuşanmadan.

Mehmet Şimşek’in bugün ne diyeceğinin bir anlamı yok…

Bu da bizim ekonomik programımız olsun.

Tasarruf yaparken israfı ikrar etmek…

Hatay'a giden Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, milletvekilleriyle bir otobüse binip ne kadar tasarruflu olduklarını anlatmış. Bakan Özhaseki, “Daha önce 250 tane araç konvoyu, korumalar ordusu oluyordu. Şimdi tek otobüse toplanıyoruz…” derken de israfı ikrar etmiş.

QOSHE - Bu normalleşme “normal mi” bilemedik? - Ömer Adil
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu normalleşme “normal mi” bilemedik?

31 1
13.05.2024

Peşinen söyleyelim.

Aranızda hiç şüphesiz Hüseyin Taha Karagöz’ü kıskandığımızı düşünenleriniz olacaktır.

Ya da en azından imrendiğimiz hissine kapılan da olabilir.

Sizleri temin edelim ki böyle bir ruh haline asla bürünmedik.

Hem Hüseyin Taha’yı biri kıskanacaksa da o bizler asla değiliz. Zaten Özgür Özel ile Hüseyin Taha Karagöz’ün resminin kamuoyuna yansımasının ardından tepki gösterenlerin tamamı Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakın isimler oldu.

Kendi zaviyelerinden de haklılar. Çeyrek asırdır itilip kakıldılar yine itilip kakılacaklar gibi...

Hatta iktidar kanadından da tepkiler geldi, onlara da haksız diyemeyiz...

Şayet böyle bir görüşme olacaksa ve iddia ettikleri gibi samimi bir dostlukları varsa da seçim öncesi görüşmeleri daha şık olurdu.

Buraya kadar olan kısım olayın bir bölümü.

Diğeri ise yıllardır ülkemizde tahammül sınırlarını aşan bir siyasi gerilim var.

Bu gerilim çoğu zaman kan akmasına hatta can kaybına dahi sebep oldu.

Hep bir ağızdan, normalleşme çağrısı yaptık.

Ancak son esen siyaset rüzgârı bizleri de adeta sersemletti desek yeridir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında yaşanan trafik çok hızlı ilerledi gibi geldi bizlere.

Hani serum misali!

Sağlıkçı değiliz ama şifa için vücuda zerk edilen serum damla damla yol almalı sanki.

Aksi durumda baş dönmesi........

© Milli Gazete


Get it on Google Play