Merhum, Ali Dayı, ( Ali Yılmaz) 1951 yılında, Nasib-i Ezelî’siyle, Sahib-i zaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid, Süleyman Hilmi Silistrevî (K.S.) Efeindi Hazret’lerini bulmuş, intisab etmiş, ve tam ma’nasıyla kendisine kapılanmıştır. Bu tarihten i’tibaren, Denizcilik Bankası’nın muhtelif kuruluşlarında, aynı sektörde çalışan, aynı zamanda hemşehirli’leri olan, Hacı kaptan, Hacı, Ahmed Kulokur, Hacı Ahmed Erdoğan,( Cumhurreisi, Muhterem, Recep Tayyip Errdoğan’ın Muhterem, Merhum, Pederleri, Ahmed Karahan, Uzakyol Gemi adamı, Merhum, Abdurrahman Öztürk ve o yıllarda, Ümraniye’de Taşocakları işleten, Merhum, Hacı Ahmed Kaplan, ( Merhum, Hafız Hüseyin Kaplan’ın Muhterem, Merhum Pederleri)’ni konkrol ve murakabe altına almış, Hazreti Üstaz’ımızın va’az ettiği, Bayezid, Sultanahmed,Yenicami gibi Selâtîn Cami’i’lere, Kasımpaşa Camiu’i Kebîr,Arpacılar,Softa Hatip, Üç Mihrablı gibi, daha ziyade Esnaf’ın devam ettiği cami’i’lerdeki sohbetlerine götürüyor, hep beraber, Kürsüo’nün dibinde kendisini bekliyor, imkân olursa elini öpüyor, du’a’sını alıyorlardı.

Ali Dayı kendilerine, Hazreti Üstaz’ımızın gayretinden, fedakârlıoğı’dan, zühd-ü takvasından, keramet ve tasarruflarından her vesiyle ile bahsediyordu.

Burada, Anahtar Cümle, “ Ne Biliyorsun? Belki, Bir Zeaman Gelecek bura’ya, ( Büyük Çamlıca Tepe’sine) İstanbul’un En büyük Cami’i Yapılacak! ”

Ali Dayı’yı can kulağı ile dinleyen, Hazreti Üstaz’ımızın va’az ve nasîhatlerini hiç kaçırmayan bu zevat, evelerine gittiklerinde, aile ferd’lerine,Ali Dayı’dan dinlediklerini,Hazreti Üstaz’ımızın va’az ve nasihatte duyduklarını anlatıyorlardı.Kaldı ki, Kasımpaşa’da,Cami’i Kebîr yakınlarında oturar, Şehir Hat’larında, Çarkçıbaşı olarak çalışan, Merhum, Hacı Ahmed Erdroğan’ın Refika-i Muhtereme’leri, Merhume, Tenzile Hanımefendi, Süleyman Efendi Hazret’leri’nin Cami’i Kebîr’deki va’az ve sohbetlerini hiç kaçırmaz, zaman zaman da, Küçük Tayyibi de beraberinde Cami’i Kebîr’e götürürdü.

Muhtemeldir, ki, Benim Ali Dayı’ya sorduğum suali, ki, “ Ali Dayı, Bu gecekondu’yu, aşaılarda bir yerylerde değil de, niçin bu zirveye kondurdun? Salini, bu zevattan birisi veya bir-kaçı da sormuş olmalıdır. Yine ihtimal dairesindedir,ki, Ali Dayı tıpkı bendenize verdiği cevaplyara benzer, bir cevap verirken, bu sırrı, anahtar cümleyi,”Ne biliyorsun? Belki, bir zaeman gelecek buraya, İstanbul’un en büyük Cami’i yapılacak!... “

Vâris-i Nebî’ler, vârisi bulunduğu Nebî’ler, mu’cize olarak, Allah’ın muttalî’ kılmasıyla geleceğe dair, ba’zı haberler verdikleri gibi, hususiyle, Sahibi-zaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid’ler de, Allah’ın muttalî’ kılmasıyla, ilham ile, kerameten, tasarruf olarak, haber verebilirler.

Ali Dayı’nın bizlere emanet ettiği, en büyük sırlardan berisi muhakkak ki, Hazreti Üstaz’ımızın bir kerameti ve Sahib-i zaman tasarrufu olarak,” Büyük Çamlıca Tepe’sine, İstanbul’un en büyük Cami’i,nin, Büyük Çamlıca Cami’i’nin yapılacak olması haberidir. Merhum, Hacı Ahmed Erdoğan- Tenzile Erdoğan’ın evleriende, konuşulanlar ekseriyyetle,Süleeyman Efendi Hazret’leri’nin hizmetleri, gayret’leri, Keramet ve tasarruflarıdır. Küçük Tayyib’in zihnine kazınanlardan birisi de,” Ne biliyorsun? Bealki, bir zaman gelecek, buraya,(Büyük Çamlıca Tepesi’ne), İstanbul’un en büyük Cami’i yapılacak,” Küçük Tayyip büyüdü, İlkokul, İstanbul İmam-Hatip Lisesini bitirdi, İktisâdî ve Ticârî İlimler Akademi’sin’den me’zun oldu. Genç yaşında siyasete atıldı, Nasib-i Ezelî’si, Takdir-i İlâhî ile, İstanbul Büyükşehir Beleadiye Reisi seçildi, kaderinde vardı, bir müddet Medrese-i Yusufiyye’de nefis terbiyesine tabi tutuldu.Parti kurdu,Kurduğu parti kısa bir müddet sonrna, iktidara geldi. Genelbaşkanı olduğu, parti iktidar olduğu halde, kader’in bir cilvesi, kendisi, Milletvekili seçilemedi, bir şiir okuduğu için, mahkûmiyyeti vardı. Mahkumiyyeti,Milletvekili, dolaysiyle,Başbakan olmasına mani idi.Mani kaldırıldı, ara seçim yapılan, Siirt’den,önce Milletvekili, sonra da Başbakan oldu.

Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olunca, Millî ve Ma’nevî, değer’lerimizin ihyası zımnında, kendisinden beklenen, Sultan 2. Abdülhamid Han Hazret’lerini saltanat döneminden i’tibaren,İttihad ve Terakkî bakiyesi, Tek Partie Mütegallibe, C.H.P. hariç, Demokrat Parti, Adnan Menderes, Adalet Partisi, Süleyman Demirel,Anavatan Partisi Merhum, Turgut Özal ve Millî Selâmet Partisi, Merhum, Prf.dr. Necmeddin Erbakandevirlerinde bütün teşebbüslere rağmen bir türlü gerçekleştirilemeyen, Taksim Cami’i’nin inşa edilmesiydi.

Hiç kimse’nin aklından Büyük Çamlıca Tepe’sine bir cami inşa edilmesi yok iken, hatta, konumu, etrafında meskû n sahaların bulunmaması sebebiyle,bir zaruret vazi’yyeti de yok iken, devrin Başbakanı, Günümüzün Cumhurreisi, Muhterem, Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Çamlıca Tepe’si’ne bir cami, dahası, buraya, İstanbul’un, Türkiye’nin en büyük Cami’i’nin yapılması hususunda, çok ciddî bir irade koydu.

Düvel-i Muazzama, ehl-i Salîp Matbuatı başta olmak üzere, Vesayet Rejmi’nin bütün unsurları, İttihad ve Terakkî bakiyesi ,Tek Parti, Mütegallibe, C.H.P., Mi’mar- Mühendis oda’ları, Şehir Plâncıları, Çamlıca Tepesi’ne bir cami yapılması fikrine şiddetle karşı çıktılar. Efendim, çevre dediler, orman tahribatından bahsettiler, İstanbul’un silüeti’nin bozulacağından dem vurdular. Güçlü irade, irade ve kararında sebat-i Kadem edip, bütün bu lala-luğa,tezvirat karşısında yalçın kaya gibi durdu. Devrin Cumhurbaşkranı, Abdullah Gül, Şehircilik Bakanı, Erdoğan Bayraktar bile, Sayın Başbakan, uzayıap giden bu tartığşmalar müvacehesinde, Büyük Çamlıca’ya Cami, projesini şimdilik rafa kaldırsak, tartışmalar dindiegğinde, müosaid bir zamanda tekrar konuşsak daha iyi olur,” demelerine rağmen, devrin Başb.akanı, Bu tartışmalar her zaman olur, olacaktır. Karşımızdakiler, her ne zaman,Milletimizin, Devletimizin menfe’aütleri istikametinde herhangi bir icraatktabulunduğumuzda hep karşı çıkmışlardır, bundaen sonra da karşı çıkacaklardır. Beklemenin herhangi bir faydası da yoktur. Kararım karardır, Çamlıca Tepesi’ne Büyük Çamlıca Cami’i’ yapılacaktır. Çünkü o, Muhbir-i Sadık’ın keşfean, kerameten, tasarrufen verdiği habere, kat’iyyetle kani olmuştu. Bugün, kendisinin döneminde yapılmazsa- yapılamazsa, mutlaka, bir başkasının döneminde yapılacaktır. İstediki, böylesine, Muhteşem,bir eserin, iinşa edilmesi şerefi kendisine ait olsun,sevabına nail olsun...

Bütün engeller aşılmış, tartışmalara son verilmiş, Büayük Çamlıca Cami’i’nni inşasına karar verilmişti. Şimdi de “ hangi tasarım- proje uygulansın ,” tartışmaları başlamıştı.

Büyük Çamlıca Tepesi’ne yaptırılacak cami için, bir Mi’marî proje müsabakıs tanzim edilmişti. Müsabaka şartnâme’sinde, Osmanlı Türk Mi’marî uslubunu yansıtacak, gelenekten geleceğe uzanacak Kültürü’müzün gelenek zincirine, orjinal yeni bir halka ilâve edecek, İstanbul’a değer katacak ve İstanbul’un sembollerinden biri olacak cami projesi, “ yer almaktaydı. Müsabaka için verilen müddetin çok kısa olması dolaysiyle, bu müsabakaya, tamamlanmamış bir proje gönderen bir mi’mar’ın,( henüz tamamlanmamış projesi bile) müsabaka jürisinden 1. Mansiyon ödülü kazanmıştır. Filhakika, müsabaka jürisi’nin birincilik ödülü verdiği proje’nin uygulanması uygun bulunmamış, ikinci gelen proje, uygulamaya layık görülmüştü. Yüze yakın, mi’mar ve mi’marlık büro’larının iştirak ettiği , müsabaka’ya, Malatya Belediye Saray’ının, Ankara’da, M.H.P., (Milliyetçi Hareket Partisi ) Genel Merkez Binasının, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitü’sü Çevre Mühhendisliği Binasının Mi’marı, Prf. Dr. Yüksek Mi’mar Vefik Alp de, “ Altın Kubbeli Cami,” çılgın projesiye iştirak etmişti...

QOSHE - TESPİTLER  ( 9 / 51 ) - Mustafa Akkoca
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

TESPİTLER  ( 9 / 51 )

78 0
13.05.2024

Merhum, Ali Dayı, ( Ali Yılmaz) 1951 yılında, Nasib-i Ezelî’siyle, Sahib-i zaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid, Süleyman Hilmi Silistrevî (K.S.) Efeindi Hazret’lerini bulmuş, intisab etmiş, ve tam ma’nasıyla kendisine kapılanmıştır. Bu tarihten i’tibaren, Denizcilik Bankası’nın muhtelif kuruluşlarında, aynı sektörde çalışan, aynı zamanda hemşehirli’leri olan, Hacı kaptan, Hacı, Ahmed Kulokur, Hacı Ahmed Erdoğan,( Cumhurreisi, Muhterem, Recep Tayyip Errdoğan’ın Muhterem, Merhum, Pederleri, Ahmed Karahan, Uzakyol Gemi adamı, Merhum, Abdurrahman Öztürk ve o yıllarda, Ümraniye’de Taşocakları işleten, Merhum, Hacı Ahmed Kaplan, ( Merhum, Hafız Hüseyin Kaplan’ın Muhterem, Merhum Pederleri)’ni konkrol ve murakabe altına almış, Hazreti Üstaz’ımızın va’az ettiği, Bayezid, Sultanahmed,Yenicami gibi Selâtîn Cami’i’lere, Kasımpaşa Camiu’i Kebîr,Arpacılar,Softa Hatip, Üç Mihrablı gibi, daha ziyade Esnaf’ın devam ettiği cami’i’lerdeki sohbetlerine götürüyor, hep beraber, Kürsüo’nün dibinde kendisini bekliyor, imkân olursa elini öpüyor, du’a’sını alıyorlardı.

Ali Dayı kendilerine, Hazreti Üstaz’ımızın gayretinden, fedakârlıoğı’dan, zühd-ü takvasından, keramet ve tasarruflarından her vesiyle ile bahsediyordu.

Burada, Anahtar Cümle, “ Ne Biliyorsun? Belki, Bir Zeaman Gelecek bura’ya, ( Büyük Çamlıca Tepe’sine) İstanbul’un En büyük Cami’i Yapılacak! ”

Ali Dayı’yı can kulağı ile dinleyen, Hazreti Üstaz’ımızın va’az ve nasîhatlerini hiç kaçırmayan bu zevat, evelerine gittiklerinde, aile ferd’lerine,Ali Dayı’dan dinlediklerini,Hazreti Üstaz’ımızın va’az ve nasihatte duyduklarını anlatıyorlardı.Kaldı ki, Kasımpaşa’da,Cami’i Kebîr yakınlarında oturar, Şehir Hat’larında, Çarkçıbaşı olarak çalışan, Merhum, Hacı Ahmed Erdroğan’ın Refika-i Muhtereme’leri, Merhume, Tenzile Hanımefendi, Süleyman Efendi Hazret’leri’nin Cami’i Kebîr’deki va’az ve sohbetlerini hiç kaçırmaz, zaman zaman da, Küçük Tayyibi de beraberinde Cami’i Kebîr’e götürürdü.

Muhtemeldir, ki, Benim Ali Dayı’ya sorduğum suali, ki, “ Ali Dayı, Bu gecekondu’yu, aşaılarda bir yerylerde değil de, niçin bu zirveye kondurdun? Salini, bu zevattan birisi veya bir-kaçı da sormuş olmalıdır. Yine ihtimal dairesindedir,ki, Ali Dayı tıpkı bendenize verdiği cevaplyara benzer, bir cevap verirken, bu sırrı, anahtar cümleyi,”Ne biliyorsun? Belki, bir zaeman gelecek buraya, İstanbul’un en büyük Cami’i yapılacak!... “

Vâris-i Nebî’ler, vârisi bulunduğu Nebî’ler, mu’cize olarak, Allah’ın muttalî’ kılmasıyla geleceğe dair,........

© Önce Vatan


Get it on Google Play