Şehri mübarek Erzurum tarih boyunca kıymeti ehemmiyeti yüksek olan bir şehir olmuştur. Bir şehri kıymetlendiren ise o şehre aidiyet duygusuyla bağlı olan insanlardır. Edebiyatımızın aykırı ismi İsmet Özel’in, Kalın Türkler adlı kitabında çok önemsediği bir söz geçer. İsmet Özel orada der ki: “Türkiye’de iki tip insan vardır; o iki tip insandan birincisi bir vatanım olsun diyenlerdir. İkinci grupta yer alanlar ise bu vatan benim olsun diyenlerdir. Bende İsmet Özel’in bu sözünü Erzurum için kullanmaya çalıştım. Erzurum’da da şahsımca iki tip insan vardır. Birinci grupta yer alanlar Erzurum şehri benim olsun diyenlerdir. İkinci grupta yer alanlar ise Erzurum diye bir şehrim olsun diyenlerdir. İşte ikinci gruba dâhil olanlar bu şehre en fazla değer katanlardır. O değer katan değerlilerimizden birisi de Naci Elmalı abimizdir.

Evet, işin özetinde anlatmaya çalışacağımız Naci Elmalı abimiz bir şehrim diyen grupta yer alan nadide isimlerden biridir.

Naci Elmalı abimizle ne zaman tanıştık, nerede kader bizi birbirimize tanıttı, ilk görüşmemizde neler konuştuk veyahut neden orada onunla karşılaştık, ben ne dedim, o ne cevap verdi, inanın şu an bunun hiçbir anlamı yoktur. Zira Naci Elmalıyı tanımış olmak benim için en önemli husustur. Şehre olan sevdası, olaylara bakış acısı, duyduğu bir bilginin doğruluğunun peşine düşmesi bana hadis âlimlerinin peygamber efendimizin sözlerine gösterdikleri hassasiyeti hatırlatıyor. Zira muhaddisler gibi Naci Elmalı abimizde şehre ait bir bilgiyi teyit edebilme adına günlerce uykusuz kalır, kaynak taraması yapar, aranacak kişiler varsa arar, belge getirilecekse onu getirttirir. Yani Erzurum’a dair bir bilgi duyulmuş ve üzerinde ihtilaflar varsa o bilgi artık Naci Elmalı abimize emanettir ve doğruluğu kesinleşinceye kadar o bilginin Naci Elmalının elinden kurtulma şansıda yoktur. Bilgiyi getiren unutmuş olsa bile o unutmaz. Erinmez, gücenmez, gocunmaz, yılmaz, yorulmaz o bilgiyi teyit eder ve sonunda elde ettiği bilgiyi anlatmak adına size döner.

Bir gün Pusla Gazetesinde ki köşemde yer alan yazımda yaralı kuş adıyla bir yazı yayımlamıştım. Yazı yayımlandıktan sonra Naci Elmalı abim beni aradı. Öncelikle beni tebrik etti. Kalemimin daha önceki yıllara nazaran biraz daha güçlendiği ve yazdığım yazıyı beğendiği dile getirdi. Yalnız konuşmasının devamında mutlaka anlatacağı bir şeyin bana

katkı olarak geleceğini bildiğim için Naci abimin son cümlelerini bekliyordum. Yaralı kuş yazıma benzer daha önce kaleme alınan bir yazıdan söz etmeye başladı. Yazarı ve eseri okuyup okumadığımı sordu. Ben daha önce böyle bir yazı okumadığımı söyledim. Gerçekten de o yazıdan haberim yoktu. Naci abi bana yazıyla alakalı her şeyi a’dan z’ye kadar anlattı. Can kulağıyla dinledim. Merak etmiştim. Yazıyı bulabilir miyim diye sorduğumda ise kendisinde olmadığını ama bulabileceğini söyledi. Telefonu kapattık. Bir süre sonra ben aramızda geçen konuşmayı unutmuştum. Bir gün telefonuma sosyal medya ağlarından birinden fotoğraflar ardı ardına gelmeye başladı. Bilinmedik bir numaradan geldiği için gelen mesajları merak ettim. Hemen yazıyı açtım ve fotoğrafları incelemeye başladım. Gelen fotoğraflar

bir kitaptan çekilmiş yazılardı. Gelen fotoğraflarda ki yazıları okumaya başladım. Yazı kargalarla alakalıydı. İyide bunu bana kim attı ve niye attı? Sorunun cevabını aslında siz benden daha önce tahmin ettiniz biliyorum! Evet, Naci Elmalı abim o gün konuştuğumuz yazıyı bulmuş ve eserin sahibinden bana atmasını rica etmişti. Sağ olsun o beyefendi de

bana ulaştırmıştı. İşte Naci Elmalı farkı buydu? Yazının peşine düşmüş ve günler sonra bulmuş, ardından ise bana ulaştırmıştı. Ne diyeyim Naci Elmalı abim ömrün uzun olsun.

Naci Elmalı bu şehrin yaşayan insan hazinesidir. Hani nasıl ki UNESCO yaşayan insan hazinelerini seçiyorsa bizde Erzurum olarak Naci Elmalı’yı yaşayan insan hazinemiz olarak seçmeliyiz. Naci Elmalı bir tane kaybedersek onun yerine

koyacak ikinci bir Naci Elmalı yok. O şehrine sevdalanmış, yürekten bağlanmış, dili de, kalbide, aklıda, fikrîde, zikri de Erzurum diye atan ve düşünen bir deli yürektir. Naci Elmalı şehrin hafızasını canlı tutan şahsımca İsmail Saip Sencer’dir.

Hani derler ya İsmail Bey vefat ettiğinde Beyazıt Kütüphanesi ikiydi şimdi teke düştü demişler ya, Naci Elmalı abimizde Allah uzun versin ama bir gün hayata veda ettiğinde aynı şeyi onun içinde söylersek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Zira şehirde onca kütüphane ve onca kitap var olsa da o bu şehrin en canlı kütüphanesinden biridir.

Naci Elmalı abim, Nazlı ve Aslı Erzurum Tarihini Öğreniyor çocuk kitabı serimizin hazırlanmasında bizlere destek olmuş, değerli yönlendirmeleriyle bizleri cesaretlendirmiştir. Birkaç kez kitabımızı incelemiş, küçük yazarlarımızı bir dede şefkatiyle motive etmiştir. Çaykara’da ki evinde bizleri misafir etmiş, hanesinin kapılarını açmıştır. Her bir satırımızı ince eleyip sık dokumuş ortaya güzel bir eserin çıkmasına vesile olmuştur. Bu onun ne ilk ne de son eseri olmuştur. Şehir tarihine dair tüm eserlerin mutlaka uğrak yeri onun yanı olmuştur. Naci Elmalı anlatmak o kadar zordur ki ben sadece kendimce ortaya bir şeyler koymaya çalıştım. Abi her şey için teşekkür ederim. İyi ki varsın ve iyi ki seni tanımışım. Benden bu kadar, seni zaten tarih not etti.

Bize sadece buraya birkaç satır dökmek kaldı, onu da başarabildiysek ne mutlu bize.

QOSHE - Naci Elmalı - Taner Özdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Naci Elmalı

34 12
10.05.2024

Şehri mübarek Erzurum tarih boyunca kıymeti ehemmiyeti yüksek olan bir şehir olmuştur. Bir şehri kıymetlendiren ise o şehre aidiyet duygusuyla bağlı olan insanlardır. Edebiyatımızın aykırı ismi İsmet Özel’in, Kalın Türkler adlı kitabında çok önemsediği bir söz geçer. İsmet Özel orada der ki: “Türkiye’de iki tip insan vardır; o iki tip insandan birincisi bir vatanım olsun diyenlerdir. İkinci grupta yer alanlar ise bu vatan benim olsun diyenlerdir. Bende İsmet Özel’in bu sözünü Erzurum için kullanmaya çalıştım. Erzurum’da da şahsımca iki tip insan vardır. Birinci grupta yer alanlar Erzurum şehri benim olsun diyenlerdir. İkinci grupta yer alanlar ise Erzurum diye bir şehrim olsun diyenlerdir. İşte ikinci gruba dâhil olanlar bu şehre en fazla değer katanlardır. O değer katan değerlilerimizden birisi de Naci Elmalı abimizdir.

Evet, işin özetinde anlatmaya çalışacağımız Naci Elmalı abimiz bir şehrim diyen grupta yer alan nadide isimlerden biridir.

Naci Elmalı abimizle ne zaman tanıştık, nerede kader bizi birbirimize tanıttı, ilk görüşmemizde neler konuştuk veyahut neden orada onunla karşılaştık, ben ne dedim, o ne cevap verdi, inanın şu an bunun hiçbir anlamı yoktur. Zira Naci Elmalıyı tanımış olmak benim için en önemli husustur. Şehre olan sevdası, olaylara bakış acısı, duyduğu bir bilginin doğruluğunun peşine düşmesi bana hadis âlimlerinin peygamber efendimizin sözlerine gösterdikleri hassasiyeti hatırlatıyor. Zira muhaddisler gibi Naci Elmalı abimizde şehre ait bir bilgiyi teyit edebilme adına günlerce uykusuz kalır, kaynak taraması yapar, aranacak kişiler varsa arar, belge getirilecekse onu getirttirir. Yani Erzurum’a dair bir bilgi duyulmuş ve üzerinde ihtilaflar varsa o bilgi artık Naci Elmalı abimize emanettir ve doğruluğu kesinleşinceye kadar o bilginin Naci Elmalının........

© Pusula Gazetesi


Get it on Google Play