Diğer

T24 Haftalık Yazarı

11 Mayıs 2024

"İki tane küp durur Zeus’un eşiğinde,

Biri kötü, biri iyi bağışlarla dolu.

Zeus karıştırır bunları, sunar ölümlülere,

İyisinden de, kötüsünde de pay alır insanoğlu.” 1

Tanrıların babası Zeus’un tahtının yanında duran iki testi İlyada’da böyle anlatılır.

Akhilleus, oğlunun ölü bedenini almak için çadırına gizlice gelen Troya Kralı Priamos’a başlarına gelenleri anlatırken, Zeus’un testilerden gönlünce alarak kaderlerini yönetişine gönderme yapar.

İnsanlar varoluşlarından itibaren kaderlerinin nasıl şekilleneceğini yani geleceklerini bilmek istemiştir. Yemek sonrası içilen Türk kahvemizi Apollon’un kadın kâhini Pythia’lar gibi fal ritüeli ile bitirmemiz bu nedenledir.

Ben de her kahve içiminde fincanı kapatır ve sonra da fala bakarım.

Bir gün hiç unutmam; Litvanya’dan Erasmus Programı ile gelen hocalarımızı Aydın’da yöresel yemeklerin olduğu bir lokantada ağırladık, sonrasında da sıra kahve içmeye geldi. Kahveler gelince “Aa, bunlar Yunan kahvesi” denilince hemen milliyetçilik damarlarımız kabardı. Tartışmaya girmedik; çünkü kahve sonrası bakılan fal ile içilenin Türk Kahvesi olduğunu kanıtladık. O gün Prof. Linas Šumskas, bir hocaya yakışır şekilde eline lazer işaret çubuğunu alıp, her şekli gösterip “Bu ne, bu ne” diye sorup durmuştu. Sonra da “Çok bilimsel bir fal oldu” deyip taşı gediğine koydu.

Elbet fallar sohbet eşlikçisi. Geleceği okumak için artık bilimi kullanıyoruz. Veriye dayalı tahminlerimizin kestirim gücü gelişen yöntemlerle her geçen gün artıyor.

Verilerden gelen bir bilgi de ülkelerin nüfus değişimleri ile ilgili. Bu değişimin mavi küremizdeki ortak geleceğimizi şekillendirecek en önemli konulardan biri olduğu belirtiliyor. Bu nedenle Birleşmiş Milletlerin gündeminde de yer alıyor.

Dünya nüfusunun sekiz milyara ulaşmasını kutlarken, sekiz milyarın aynı koşullarda yaşamadığını biliyoruz. Dünyanın bazı bölgelerinde nüfus artışı devam ederken, diğerlerinde nüfus hızla yaşlanıyor. Çağımızın en önemli iki olgusu göç ve kentleşme bu değişime eşlik ediyor.

Milyarlarca insanı ve nüfus yapısındaki bu büyük çeşitliliği ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınma için bir kaynak olarak nasıl değerlendireceğimiz geleceğimizi belirleyecek. Verilerle değişimin izlenmesi ve demografik dayanaklılığın sağlanması ise hedefimiz.

Demografik dayanıklılık, bir kavram olarak, sosyoekonomik kalkınma ve bireysel refahın yanı sıra siyasi istikrar ve güvenlik açısından da nüfus dinamiklerinin önemini vurgulamaktadır.2

Demografik olarak dayanıklı toplumlar, yaşadıkları nüfus dinamiklerini anlıyor ve öngörüyor. Bu toplumlar, demografik değişimin çevre ve ekonomileri üzerindeki potansiyel olumsuz etkilerini azaltabilmek ve yine bu değişimin getirdiği fırsatlardan yararlanabilmek amacıyla bunları yönetecek becerilere, araçlara, siyasi iradeye ve kamu desteğine sahiptirler.2

Bu konu, BM Nüfus Fonu (UNFPA) aracılığı ile Avrupa’nın gündemine taşınmış durumda. Yapılan toplantılarda demografik eğilimlerin bir dizi karmaşık sosyal, kültürel, ekonomik ve politik faktörden etkilendiğini anlamak ve haklara dayalı kapsamlı bir politikanın hayata geçirilmesi öne çıkıyor.

Bu öyle kolay değil. Avrupa içinde bile demografik değişimin farklı olduğu ülkeler var. Bu nedenle demografik dayanıklılık için her ülkeye uyacak tek bir yaklaşım bulunmuyor; politika oluşturmanın sahadaki gerçekliğe odaklanması ve bölgeler arasındaki eşitsizlikleri azaltması gerekiyor.3

Ülkemizde ise demografik olarak dayanıklı bir toplum yaratmada önemli engellerimiz var. Bunlardan en önemlisi veriye dayalı yönetimdeki eksikliklerimiz. Sahada ne olup bitiyor tam anlamı ile göremiyor, izleyemiyoruz.

Covid-19 salgınında Sağlık Bakanlığının veri paylaşımındaki sorunları gördük; haklı olarak daha fazla şeffaflık talep ettik. Şu anda da acilen gereksinim duyduğumuz veriler var. Üstelik ülkemizde ana başvuru kaynaklarımızda da kayıplarımız var. Örneğin Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2023 neden hala yapılamadı? Bu büyük araştırma her beş yılda bir bildim bileli yapılır. Daha fazla gecikmeden, hemen gerçekleştirilmelidir.

Nüfuslarımız değişirken, etkileşim içinde olduğumuz tüm ekosistemimiz de değişiyor. Bu değişimin ve yapılacak müdahalelerin etkilerinin izlenmesi için sadece bilim insanlarının değil yöneticilerin de daha çok veriye, hem nicel hem de nitel kaliteli veriye ihtiyaçları var.

Malum, ölçmeden yönetemezsin.

Bu yazının ilham perileri, bir etkinlik ve bir konuşmacı. En eski mesleklerden birinin en yeni örgütlerinden biri olan Ebelikte Eğitim Araştırma Geliştirme Derneği'nin Cuma günü gerçekleşen etkinliğinde BM Nüfus Fonu Türkiye Ofisinden Dr. Gökhan Yıldırımkaya’nın sunumunun bir bölümü Demografik Dayanıklılığa ayrılmıştı. Çok yakında YouTube’tan izlenebilir.

Pınar Okyay kimdir?

Prof. Dr. Pınar Okyay, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı başkanıdır.

Pınar Okyay, 1983'te Bornova Anadolu Lisesinden, 1989'da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden ve 1993'te Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Bölümünden mezun oldu.

Halk sağlığında epidemiyoloji, sağlık araştırma yöntemleri, araştırma ve yayın etiği, biyoistatistik, kadın sağlığı ve afet ağırlıklı çalışmaktadır.

Üniversite hastanesi başhekim yardımcılığı, Özdeğerlendirme Kurulu başkanlığı; 2016-18 döneminde Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Yönetim Kurulu üyesi; 2018 Kasım 2021 Temmuz döneminde HASUDER'in Yönetim Kurulu başkanlığı yaptı.

Halen HASUDER Toplumsal Cinsiyet ve Üreme Sağlığı ile Afetler Çalışma Gruplarında çalışmaktadır. Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu TUKMOS ve Halk Sağlığı Yeterlilik Kurulu Denetleme Komisyonu üyesi.

2020 Nisan -2021 Mayıs tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı COVID-19 Bilimsel Danışma Kurulu üyeliği görevini yürüttü.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) bünyesinde TTB Halk Sağlığı Kolu başta olmak üzere çeşitli görev gruplarında yer almaktadır.

Aydın Tabip Odası üyesidir; yönetim kurulu üyeliği yapmıştır; halen TTB Delegesidir.

Bir kitapsever, gezgin ve T24 İnternet Gazetesi haftalık köşe yazarıdır.

Dünya çapında her 10 çocuktan birinin çocuk işçiliği yaptığını biliyoruz. Hemen hemen yarısı ise sağlık ve güvenliklerini doğrudan tehlikeye atan tehlikeli işlerde çalıştırılıyorlar. Ülkemizde de halen 700 binden fazla çocuk ekonomik faaliyetlere katılıyor

Dünya Sağlık Örgütü, bu yılki teması altında yönetimler için bir yol haritası da tanımlamış

İş dünyasındaki kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlıkları üzerinde kontrole sahip olmaları, bu kadınların daha sağlıklı, daha güçlü ve kişisel ve profesyonel yaşamlarında daha iyi karar verme gücüne sahip olmalarını sağlayacaktır

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Demografik dayanıklılık - Pınar Okyay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Demografik dayanıklılık

33 0
11.05.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

11 Mayıs 2024

"İki tane küp durur Zeus’un eşiğinde,

Biri kötü, biri iyi bağışlarla dolu.

Zeus karıştırır bunları, sunar ölümlülere,

İyisinden de, kötüsünde de pay alır insanoğlu.” 1

Tanrıların babası Zeus’un tahtının yanında duran iki testi İlyada’da böyle anlatılır.

Akhilleus, oğlunun ölü bedenini almak için çadırına gizlice gelen Troya Kralı Priamos’a başlarına gelenleri anlatırken, Zeus’un testilerden gönlünce alarak kaderlerini yönetişine gönderme yapar.

İnsanlar varoluşlarından itibaren kaderlerinin nasıl şekilleneceğini yani geleceklerini bilmek istemiştir. Yemek sonrası içilen Türk kahvemizi Apollon’un kadın kâhini Pythia’lar gibi fal ritüeli ile bitirmemiz bu nedenledir.

Ben de her kahve içiminde fincanı kapatır ve sonra da fala bakarım.

Bir gün hiç unutmam; Litvanya’dan Erasmus Programı ile gelen hocalarımızı Aydın’da yöresel yemeklerin olduğu bir lokantada ağırladık, sonrasında da sıra kahve içmeye geldi. Kahveler gelince “Aa, bunlar Yunan kahvesi” denilince hemen milliyetçilik damarlarımız kabardı. Tartışmaya girmedik; çünkü kahve sonrası bakılan fal ile içilenin Türk Kahvesi olduğunu kanıtladık. O gün Prof. Linas Šumskas, bir hocaya yakışır şekilde eline lazer işaret çubuğunu alıp, her şekli gösterip “Bu ne, bu ne” diye sorup durmuştu. Sonra da “Çok bilimsel bir fal oldu” deyip taşı gediğine koydu.

Elbet fallar sohbet eşlikçisi. Geleceği okumak için artık bilimi kullanıyoruz. Veriye dayalı tahminlerimizin kestirim gücü gelişen yöntemlerle her geçen gün artıyor.

Verilerden gelen bir bilgi de ülkelerin nüfus değişimleri ile ilgili. Bu değişimin mavi küremizdeki ortak geleceğimizi şekillendirecek en önemli konulardan biri olduğu belirtiliyor. Bu nedenle Birleşmiş Milletlerin gündeminde de yer alıyor.

Dünya nüfusunun sekiz milyara ulaşmasını kutlarken, sekiz milyarın aynı koşullarda yaşamadığını biliyoruz. Dünyanın bazı bölgelerinde nüfus artışı devam ederken, diğerlerinde nüfus hızla yaşlanıyor. Çağımızın en önemli iki olgusu göç ve kentleşme bu değişime eşlik ediyor.

Milyarlarca insanı ve nüfus yapısındaki bu büyük çeşitliliği ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınma için bir kaynak olarak........

© T24


Get it on Google Play