Gastronomi, yemek pişirmekten öte, yemek kültürünün incelenmesi ve zevk almanın bir sanatıdır. Ne yazık ki 2024 yılına gelindiğinde bile GASTRONOMİ ülkemizde tam anlamında karşılığını bulamamıştır. Genel olarak yeme içme bilimi ve sanatı olarak adlandırılan gastronomi kelimesi, Yunanca GASTER (MİDE) ve NOMAS (YASA) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiş. Gastronomi kelimesi 15. yüzyılda Fransız şair Joseph BERCHOUX ’un “LA GASTRONOMIE” isimli şiirinde de yer almıştır. Gastronomik gazeteciliğin kurucusu GRIMOD DE LA REYNIERE, 1804 yılında yayınladığı ALMANACHS DES GOURMANDS adlı eserinde, Parislilere en iyi yiyecekleri nerede, ne zaman yiyecekleri ve nasıl hazırlayacakları konusunda tavsiyelerde bulunmuştur. 1808 yılında MANUEL DES “GOURMANDS” adlı eserinde ise yakında okullarda gastronomi bölümlerinin kurulmasının şaşırtıcı olmayacağını belirterek bu kavramı bir çalışma alanı olarak tanıtmıştır. 1826 yılında Fransız avukat ve yargıç BRILLAT-SAVARIN, “A PHYSIOLOGIE DU GOÛT” adlı kitabını yayımlayarak yeni bir gastronomi kavramı geliştirmiş ve bu kavram halkın bilincinde de yer etmiştir. Kitap daha sonra İngilizce, İspanyolca ve Almancaya çevrilmiştir. LE GASTRONOME (1830-1831), LA GASTRONOMIE (1839-1841), IL GASTRONOMO ITALIANO (1866) ve LE GASTRONOME (1872-1873) gibi birçok dergiye isim konusunda esin kaynağı olmuştur (SANTICH, 2004: 176-177).

DURUMU GÖRECELİDİR

BRILLAT-SAVARIN’e göre gastronomi; insanın beslenmesiyle ilgili olan her şeyin sistematik bir incelemesidir. Amacı ise insanoğlunun mümkün olan en iyi beslenmeyle korunmasıdır. Geniş anlamıyla gastronomi, “İNSAN REFAHI VE GIDASINI İLGİLENDİREN HER KONUDA SAĞLANMIŞ KAPSAMLI BİLGİ BİRİKİMİDİR” (Altınel, 2009: 2). Kivela ve Crotts’a (2005) göre ise gastronomi “YİYECEĞİN SEÇİLMESİ, HAZIRLANMASI, SERVİS EDİLMESİ VE YİYECEKTEN ZEVK ALMA SANATIDIR.’’ Gastronomi, yiyecek ve içeceklerin bütün özelliklerinin ayrıntılı bir biçimde anlaşılması, uygulanması ve geliştirilerek günümüz şartlarına uyarlanması çalışmalarını kapsayan bir bilim dalı olarak tanımlanabilir (Eren, 2007:74). Başka bir tanıma göre de “SAĞLIĞA UYGUN, İYİ DÜZENLENMİŞ, HOŞ VE LEZZETLİ MUTFAK, YEMEK DÜZENİ VE SİSTEMİDİR” (Ünlü ve Dönmez, 2008: 2). Toplumda gastronominin yeri incelendiğinde; gastronomi ve gastronomik kültürün gelişiminde geleneksel zevklerin önemli bir yer tuttuğu söylenebilir. Gastronomik kültürün yayılması, büyük ölçüde yüksek gelir ve eğitim seviyesine sahip kişiler sayesinde olmuştur. Dünyada ender bulunan yiyecekleri tatmak için farklı ülkelere seyahat eden bu kişiler “GASTRO-TURİZM” ve “GASTRO-TURİST” kavramlarının da doğmasını sağlamışlardır. Genel olarak toplumda çağdaş gastronominin durumu görecelidir. İnsanlar ne geleneksel yemeklerle ne üst tabaka yemekleriyle ne de sadece bir ülkenin özel bir yemeğiyle ilgilenir. Toplumun gastronomi ile yakından ilgilenen her bir ferdi, bu üç kesimle bağdaştırılan yemeklerin hepsiyle; uygun yer, zaman ve mekânda ilgilenmektedir.

KULAĞIYLA YİYENLER ÇOĞUNLUKTA

Ülkemizde GASTRONOMİ 2024 yılına gelindiğinde ne yazık ki tam anlamında karşılığını bulamamıştır. Şüphesiz birçok sebebi vardır. Gastronomi okur yazarlığı ülkemizde gelişmemiştir ve -KULAĞI İLE YİYENLERİN SAYISI AĞZI ve AKLI İLE YİYENLER-den en az yüzde elli daha fazladır. Kulağıyla yemek tanımı en basit hâliyle kendine ait damağı gelişmemiş sadece doğruluğu tartışılabilir tavsiyeler ile yemek yiyenler için söylenir. Bugün ülkemizde ne yazık ki tavsiye edenlerde ciddi anlamda tavsiyeye muhtaç durumda. Hâl böyle olunca da GASTRONOMİ kelimesi maalesef süslü bir kelime olmaktan öteye gidememiştir. Ülkemizde GASTRONOMİ demek; NİTELİKSİZ YAZILI VE GÖRSEL YAYINLAR, KONTROLSÜZ SOSYAL MEDYA, İKİ YUMURTAYI BİR SAHANDA DOĞRU DÜRÜST PİŞİREMEYEN SÖZÜM ONA GURMELER, GELENEKSEL YEMEKLER ÜZERİNDE HOYRATÇA OYNAYIP YÜKSEK MUTFAK YAPTIĞINI SANAN MUTFAK ŞEFLERİ, ÇOĞU YETERSİZ GASTRONOMİ OKULLARINDAN MEZUN OLUNCA KENDİLERİNİ MUTFAK PROFESYONELİ SANAN ÇOLUK ÇOCUK, BÜTÜN BU GERÇEKLER İÇİNDE TÜRK MUTFAĞINI dünyanın en iyi üç mutfağından biri zanneden toplum. İnsafsız bulabilirsiniz ama KIRAL ÇIPLAK. Birileri söylemeli. Elbette ülkemizde çok kaliteli mutfak şefleri, doğru mutfak eğitimi veren okullar, yetenekli kendisini geliştirmiş gurmeler de var, onlar kendilerini bilir...

YÜKSÜK ÇORBASI

MALZEMELER
>> 1 yemek kaşığı domates salçası
>> 1 su bardağı mantı
>> 1 yemek kaşığı tereyağı
>> 2 yemek kaşığı sıvı yağ
>> 1 su bardağı haşlanmış nohut
>> Birer çay kaşığı kuru nane, karabiber
>> Tuz HAZIRLANIŞI Yüksük çorbası için ilk olarak yağları tencereye alınarak eritilir. Salça ve nane yağda kavrulur. Üzerine bir litreye yakın sıcak su ilave edilerek kaynamaya bırakılır. Su kaynamaya başlayınca nohutları eklenir. Son olarak mantı ve baharatları konularak karıştırılır. Mantı istenilen yumuşaklığa gelene kadar kontrollü şekilde 15 dakika kadar pişirilir. Sıcak şekilde servise sunulur.

SAKSI KEBABI

MALZEMELER
>> 3 adet bostan patlıcanı
>> 3 yemek kaşığı sıvı yağ
>> 1 adet soğan
>> 2 adet kapya biber
>> 3 adet yeşil biber
>> 350 gram dana kuşbaşı eti
>> 1 çay kaşığı tuz
>> 1 çay kaşığı karabiber
>> 1 çay kaşığı pul biber Üzeri için;
>> 1 su bardağı su
>> 2 yemek kaşığı salça HAZIRLANIŞI Bostan patlıcanlar çizgili soyulur ve ortadan ikiyi kesilir. İç kısımları oyulduktan sonra limonlu suya yatırılarak acısı çıkana kadar bekletilir. Sudan çıkarılan patlıcanlar iyice kurulanır ve kızgın yağda kızartılır. Soğan yemeklik olacak şekilde doğranır. Bir tavada sıvı yağ ile birlikte yumuşayıncaya kadar kavrulur. Küp küp doğranan kapya ve yeşil biberler de tavaya alınarak kavrulma işlemine devam edilir.
Daha sonra kuşbaşı etler ilave edilir. Tuz, karabiber ve pul biberi de ayarlanarak etler pişene kadar kontrollü şekilde pişirilir. Patlıcanlar fırın kabına alınır. İç kısımlarına hazırlanan etli karışım bölüştürülür. Bir kâsede iki yemek kaşığı salça bir bardak suyla açılarak patlıcanların üzerine gezdirilir.
180 derece ısıtılmış fırında yaklaşık 15-20 dakika kadar kontrollü pişirilerek tercihen pirinç pilavıyla sıcak olacak şekilde servise sunulur.

OSMANLI KEBABI

MALZEMELER
>> 1 patlıcan
>> 1 patates
>> 1 havuç
>> 1 adet kabak
>> 300 g kuşbaşı dana eti BEŞAMEL SOS:
>> 2 yemek kaşığı tereyağı
>> 2 yemek kaşığı un
>> 3 su bardağı süt
>> Tuz
>> 1/2çay kaşığı karabiber
Üzeri için;
>> Kaşar peyniri HAZIRLANIŞI
Bütün sebzeler küp küp doğranır. Kızgın yağda sırasıyla kabak, havuç, patates ve patlıcan kızartılır. Kuşbaşı et de yağda kızartılır. Beşamel sos için tencereye alınan tereyağı eritilir. Un eklenir ve kokusu çıkana kadar kavrulur. Ardından sütü ve baharatları eklenerek karıştırılarak kıvam alana kadar pişirilir. Yaklaşık 2-3 dakika kaynatılır. Kızaran sebzeler ve et bir borcam içerisinde buluşturulur. Üzerine beşamel sos gezdirilir. Son olarak rendelenmiş kaşar peyniri de serpilerek önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20 dakika üzeri kızarana kadar pişirilir ve sıcak şekilde sunulur.

QOSHE - Yiyecekten zevk alma sanatı: Gastronomi - Adnan Şahin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yiyecekten zevk alma sanatı: Gastronomi

44 0
11.05.2024

Gastronomi, yemek pişirmekten öte, yemek kültürünün incelenmesi ve zevk almanın bir sanatıdır. Ne yazık ki 2024 yılına gelindiğinde bile GASTRONOMİ ülkemizde tam anlamında karşılığını bulamamıştır. Genel olarak yeme içme bilimi ve sanatı olarak adlandırılan gastronomi kelimesi, Yunanca GASTER (MİDE) ve NOMAS (YASA) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiş. Gastronomi kelimesi 15. yüzyılda Fransız şair Joseph BERCHOUX ’un “LA GASTRONOMIE” isimli şiirinde de yer almıştır. Gastronomik gazeteciliğin kurucusu GRIMOD DE LA REYNIERE, 1804 yılında yayınladığı ALMANACHS DES GOURMANDS adlı eserinde, Parislilere en iyi yiyecekleri nerede, ne zaman yiyecekleri ve nasıl hazırlayacakları konusunda tavsiyelerde bulunmuştur. 1808 yılında MANUEL DES “GOURMANDS” adlı eserinde ise yakında okullarda gastronomi bölümlerinin kurulmasının şaşırtıcı olmayacağını belirterek bu kavramı bir çalışma alanı olarak tanıtmıştır. 1826 yılında Fransız avukat ve yargıç BRILLAT-SAVARIN, “A PHYSIOLOGIE DU GOÛT” adlı kitabını yayımlayarak yeni bir gastronomi kavramı geliştirmiş ve bu kavram halkın bilincinde de yer etmiştir. Kitap daha sonra İngilizce, İspanyolca ve Almancaya çevrilmiştir. LE GASTRONOME (1830-1831), LA GASTRONOMIE (1839-1841), IL GASTRONOMO ITALIANO (1866) ve LE GASTRONOME (1872-1873) gibi birçok dergiye isim konusunda esin kaynağı olmuştur (SANTICH, 2004: 176-177).

DURUMU GÖRECELİDİR

BRILLAT-SAVARIN’e göre gastronomi; insanın beslenmesiyle ilgili olan her şeyin sistematik bir incelemesidir. Amacı ise insanoğlunun mümkün olan en iyi beslenmeyle korunmasıdır. Geniş anlamıyla gastronomi, “İNSAN REFAHI VE GIDASINI İLGİLENDİREN HER KONUDA SAĞLANMIŞ KAPSAMLI BİLGİ BİRİKİMİDİR” (Altınel, 2009: 2). Kivela ve Crotts’a (2005) göre ise gastronomi “YİYECEĞİN SEÇİLMESİ, HAZIRLANMASI, SERVİS EDİLMESİ VE YİYECEKTEN ZEVK ALMA SANATIDIR.’’ Gastronomi, yiyecek ve içeceklerin bütün özelliklerinin ayrıntılı bir biçimde anlaşılması, uygulanması ve geliştirilerek günümüz şartlarına uyarlanması çalışmalarını kapsayan bir bilim dalı olarak tanımlanabilir (Eren, 2007:74). Başka bir tanıma göre de “SAĞLIĞA UYGUN, İYİ DÜZENLENMİŞ, HOŞ VE LEZZETLİ MUTFAK, YEMEK DÜZENİ VE SİSTEMİDİR” (Ünlü ve Dönmez, 2008: 2). Toplumda gastronominin yeri incelendiğinde; gastronomi ve gastronomik kültürün gelişiminde geleneksel zevklerin önemli bir yer tuttuğu söylenebilir. Gastronomik........

© Türkiye


Get it on Google Play