Eray Çelebi yazdı…

Avustralya’da kurulan Komançero Çetesi’nin liderlerinden Sırp asıllı İsveç vatandaşı Maximilian Rivkin, Hollandalı uyuşturucu baronu Christopher Mark Grogan, İsveçli uyuşturucu baronu Rawa Majid… Hepsi Türkiye’den lüks konutlar alarak Türk vatandaşı oldu.

Mafyası, çetesi, uyuşturucu kaçakçısı var da sapığı eksik olur mu…

Türkiye’de bulunan Pakistanlı F.A., evinde dans eden kadını gizlice videoya çekip sosyal medyada paylaştı. Görüntüler sosyal medyada infial yarattı. F.A. tepkilere “Sen kim oluyorsun da bana böyle diyorsun? 400 bin dolarlık yatırım karşılığında Türk vatandaşlığını aldım.” yanıtını verdi.

Ne hazin değil mi?

Binlerce şehit kanını üzerinde barındıran vatan toprağı ve bu toprağı korumakla görevli Türkün üzerinde taşıdığı Türkiye Cumhuriyeti kimliğinin satışı bu kadar kolay, bu kadar basit… Memur olacak bir Türk evladının güvenlik soruşturmasıyla yedi ceddini inceleyen hükümet, kara para aklayan uyuşturucu baronuna, ‘yatırım yaptım, sapıklık serbest’ diyebilen bir şahsa Türk pasaportu verirken üç maymunu oynuyor.

***

Düğmeye 12 Mayıs 2012 tarihinde bastılar.

Önce yabancıların gayrimenkul ediminde mütekabiliyet esasını kaldırdılar. Bu sayede Türk vatandaşı taşınmaz edinemese bile yabancı Türkiye topraklarında mülk alabilecekti. Böylece 183 ülke vatandaşına Türkiye’den mülk satın almasının önünü açtılar.

Ardından 12 Ocak 2017’de gayrimenkul alımı üzerinden Türk vatandaşlığı satışı başlatıldı.

Yabancının sahip olduğu gayrimenkul sayısı 2012’de 44 bin, 2018’de 85 bin iken, son 5 yıl içinde 270 bin adet artarak 355 bine çıktı.

Son yıllarda Türkiye’de satılan her 20 konuttan 1’i (%5) yabancıya satılıyor. Özellikle yabancıya konut satışının en yoğun olduğu İstanbul ve Antalya’da sıfır konutların satışının büyük bölümü yabancıya gerçekleşiyor.

‘Bu verilerin kaynağı nereden?’ diye sorabilirsiniz.

Devletin ilgili birimlerinin elindeki rapordan yazıyorum…!

Konuya vakıf üst düzey yetkililerin bizzat incelediği rapordan direkt aktarıyorum;

“Türkiye’nin gayrimenkul alımını takiben herhangi bir şart aramadan hemen vatandaşlık verdiği görülmektedir. Bu gevşek düzenleme ve vatandaşlığa çok kolay ulaşma kanunun amacına hizmet etmemiştir. Vatandaşlık başvuru sürecinde 400 bin USD’lik gayrimenkul yatırımı çoğu kez kağıt üzerinde kalmış ve bu tür işlemlerde yurtiçi ve yurtdışı aracılar ve müteahhitler çok büyük menfaatler elde etmiştir.

Müteahhit konut değil, pasaport satmıştır. Türk ekonomisine kazandırılması gereken milyarlarca dolar gelir, gayrimeşru bir şekilde bahse konu taraflarca paylaşılmıştır.

Daha önce 12 yazıda isim isim gündeme getirdiğimiz vatandaşlık çetesiyle ortak hareket eden değerleme firmaları raporda şöyle yer bulmuş;

“Tüm finansal sisteme değerleme raporu hazırlayan, bankacılık sistemindeki teminatların değerini takdir eden ve sermaye piyasası kurumu olan bazı değerleme kuruluşları, izah edilemeyecek derecede yüksek değerde rapor hazırlayarak gayrimeşru işlemlerin zemini oluşturmuştur. Yabancıya satış işlemlerinde gerçeğe aykırı yapılan değerleme raporlarından elde edilen gayrimeşru gelirin büyüklüğü sektördeki etik değerleri alt üst etmiştir. Dürüst çalışan değerleme kuruluşları bu süreçten büyük zarar görmüş ve çoğu kapanma noktasına gelmiştir. Kötü para iyi parayı kovmuştur. Bu konuda TDUB (Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği), sektörü disipline etmek amacıyla, ağır disiplin cezaları ve üyelik iptal kararları vermeye başlamışsa da sektörde kötü uygulamalarla menfaat sağlayanların yaptıkları yanına kar kalmış görünmektedir.”

İlgili yazı için tıklayın: İsim isim vatandaşlık çetesi varan-4: Hokus pokus dükkan!

Evet, derdimiz tam da son cümleyle ilgili. Menfaat sağlayanların yanına kar kalması…!

Defalarca söyledik, devletin dini adalettir. Ceplerini doldurmak için vatan toprağını satan obur müteahhitler, milyonları götüren değerleme firmaları, iki ev daha fazla satmak için gözünü kar hırsı bürümüş emlakçılar varlar ve var olacaklar. Mesele caydırmak ve herkese örnek olacak sert cezaları verebilmektir. Bunu yapmadığımız takdirde büyük vurgunları seyretmeye devam edeceğiz!

İlgili yazı için tıklayın: Baronlar… Yabancılara vatandaşlık çetesi-5

***

Sorun yalnızca yukarıda sıraladığım meslek mensuplarının menfaat sağlaması değil.

Gettolaşma aldı başını gidiyor.

Yine rapordan aktarıyorum;

“Özellikle İstanbul ve Antalya’da gözlemlenen binlerce dairelik sadece belirli bir ülkeden veya bölgeden gelen yabancıların oturduğu siteleri engellemek için il, ilçe ve mahalle bazında ikamet sınırlamasının parsel ölçeğine indirilmesi elzemdir. Zira bu şekilde gettolar oluşmakta ve asayiş problemleri ortaya çıkabilmektedir. Bazı inşaat projelerinin satış ofisine Türk vatandaşlarının alınmadığı sadece belirli bir ülke vatandaşlarına (Rusya gibi) satışların yapıldığı bilinmektedir.”

Ve vatandaşlık çetesi yazı dizisinde ilk yazıdan bu yana vurguladığımız, konut fiyatlarında astronomik rakamlar. Hani eski Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın ‘ev bulamıyoruz’ diye şikayet ettiği, Erdoğan’ın sık sık ‘denetimi artıracağız’ dediği mesele…

Yabancıya satılan konut, Türk vatandaşını kendi yurdunda nasıl kiracı yapıyor, ‘bir sonraki aşama barınma krizi’ ifadeleriyle tane tane anlatılıyor raporda;

“’Konut satışının sadece % 5’i yabancıya yapılmaktadır, fiyatlara etkisi sınırlıdır.’ şeklindeki görüş doğru değildir. Yabancının yüksek alım gücü vatandaşımızı dışlamakta, aldığı konutun fiyatı emsal oluşturacak şekilde yansımakta ve bu fiyatlar ülke geneline sıçramaktadır. Son 5 yılda TÜFE 3,21 kat artarken, konut fiyatları 9,03 kat artmıştır. Konut fiyatları, Rusya ve Ukrayna vatandaşlarının göçüne sahne olan Antalya’da ise aynı dönemde 14,51 kat artmıştır. Enflasyonun 3 ila 4 katı oranında bir konut fiyat artışı söz konusudur. Bu tablo normal bir tablo değildir. Ülkemizdeki konut krizini işaret etmektedir. Bir sonraki aşama barınma krizi olacaktır.

Suriye, Rusya-Ukrayna savaşlarının ülkemize yönlendirdiği göç dalgası ve diğer ülkelerden gelen düzensiz göç de sorunu derinleştirmiştir. Ancak, Suriye’den 10 yıl önce başlayan milyonlarca insanın göçü, konut fiyatlarında ve kiralarda bu denli etki yaratmazken, konut fiyatlarında son 5 yılda enflasyonun 3-4 katı oranında gerçekleşen azgın artışın sebebini, tüm dünya vatandaşlarına kısıtlama olmaksızın pazarlanan vatandaşlık programında aramak gerekmektedir.”

***

Rapordaki belki de en çarpıcı nokta ise şu ifade;

“Dünyada en kolay vatandaşlık Türkiye’de verilmektedir.“

Evet, içinde bulunduğumuz durumun özeti, devletin ilgili birimlerinin elindeki raporda tam olarak karşılık bulmuş.

Raporda gayrimenkul yatırımı yoluyla vatandaşlık veren ülkeler Türkiye dışında Antigua ve Barbuda, Birleşik Arap Emirlikleri, Dominika, Grenada, İspanya, Karadağ, Kıbrıs, Malta, Portekiz, Saint Kitts ve Nevis, Saint Lucia ve Yunanistan olarak sıralanıyor.

Bazı ülkelerin isimlerini ilk defa duyduğunuzdan eminim. Binlerce yıllık devlet geleneği olan, bir karış vatan toprağı için binlerce şehit veren Türkiye Antigua, Saint Lucia, Barbuda gibi ülkelerle aynı listede! AKP’nin Türkiye’yi hizaladığı yer

Bu arada bakmayın aynı listede olduğumuza. Mesela Portekiz vatandaşlığını 5 yıllık altın vizeye sahip olduktan sonra alabiliyorsunuz. Mesela Yunanistan, 7 yıllık ikametgahtan sonra vatandaşlık için başvuru izni veriyor.

Yine Avusturya, Kanada, Portekiz, Singapur, İngiltere ve ABD gibi bazı ülkeler de ancak makul bir ikamet süresinin ardından vatandaşlık veriyor.

***

Son olarak raporda önerilere yer verilmiş. Onlardan bazıları;

Taşınmaz edinimi yoluyla doğrudan vatandaşlık verilmesi yerine 5 yıl süre ikamet izni verilmesi dünya uygulamaları ile uyumlu olacaktır.

-Taşınmaz edinimi yoluyla vatandaşlık verilmesi uygulamasına devam edilecekse bu tutarın en az 1 milyon USD’ne çıkarılması ve sadece tamamlanmış konut ve iş yerlerinin bu kapsamda olması, arsa, arazi, tarım sahası, natamam projelerin vatandaşlığa konu edilmemesi gerekmektedir.

-Ayrıca parça parça alınan taşınmazların toplam bedeli üzerinden de vatandaşlık verilmemelidir. Mevcut uygulamada yabancı 4 adet 100 bin USD’lik konut alarak da vatandaşlık alabilmektedir.

-Vatandaşlık için ülkede belirli süre kalma zorunluluğu getirilmelidir. Benzer şekilde vatandaşlık verilmeden önce asgari düzeyde Türkçe bilme şartı dünya uygulamalarına paralel bir şekilde getirilmelidir

-Vatandaşlık verilirken bir kişinin vatandaş olması ile alt soyunun otomatik olarak vatandaşlığa geçmesi uygulamasına son verilmeli, vatandaşlığa geçiş sırasında kişi sayısına bağlı harç uygulamasına geçilmelidir.

-Türk vatandaşlarının konuta erişiminin her geçen gün zorlaştığı bir dönemde yabancıya yapılan satışlarda %10 ila 20 arasında KDV istisnası uygulanmaktadır. Söz konusu KDV istisnası kaldırılmalı, yabancıya konut satışında %4 olan tapu harcı %19’a çıkarılmalı ve buradan gelecek ilave kaynak deprem konutları ve kentsel dönüşümün finansmanında kullanılmalıdır.”

***

İşte bütün yönleriyle devletin üst düzey yetkililerinin elindeki rapor. AKP iktidarının zaten bildiği, aklı olanın görebileceği tehlikeler ve çözüm önerileri…

Her şeyi açık ve net konuşacağız. Hükümetin bu kadar açık bir rapora rağmen söz konusu adımları atmaması, her geçen gün maliyeti giderek artan devasa sorunları yüklüyor omuzlarımıza.

Bunun vebalini ödeyemezsiniz! Sorunları çözmek, tehlikeleri bertaraf etmek zorundasınız!

Ve en önemlisi…

Binlerce yıllık töresi, destanları ve devlet geleneğiyle Türkiye’nin kimliği, ne Yunan pasaportundan daha değersizdir, ne de dünya haritasında bulamayacağımız Antigua gibi ülkelerle birlikte anılabilir.

Vatandaşlık asla satılmamalıdır.

Ülkeler; topluma, kültüre, ekonomiye ve devletin diğer çıkarlarına büyük katkılar karşılığında vatandaşlık vermesine izin verebilir. Benzer bir takdir yetkisi Türkiye’de de aklı selim hükümetlerce kullanılabilir. Ancak para ile alınan vatandaşlığa asla izin verilmemelidir.

Hiç kimse unutmamalı; Türkiye’nin ‘kırmızıları’ AKP’den büyüktür!

QOSHE - Devletin masasındaki rapor… Satılık vatandaşlık - Eray Çelebi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Devletin masasındaki rapor… Satılık vatandaşlık

50 4
10.05.2024

Eray Çelebi yazdı…

Avustralya’da kurulan Komançero Çetesi’nin liderlerinden Sırp asıllı İsveç vatandaşı Maximilian Rivkin, Hollandalı uyuşturucu baronu Christopher Mark Grogan, İsveçli uyuşturucu baronu Rawa Majid… Hepsi Türkiye’den lüks konutlar alarak Türk vatandaşı oldu.

Mafyası, çetesi, uyuşturucu kaçakçısı var da sapığı eksik olur mu…

Türkiye’de bulunan Pakistanlı F.A., evinde dans eden kadını gizlice videoya çekip sosyal medyada paylaştı. Görüntüler sosyal medyada infial yarattı. F.A. tepkilere “Sen kim oluyorsun da bana böyle diyorsun? 400 bin dolarlık yatırım karşılığında Türk vatandaşlığını aldım.” yanıtını verdi.

Ne hazin değil mi?

Binlerce şehit kanını üzerinde barındıran vatan toprağı ve bu toprağı korumakla görevli Türkün üzerinde taşıdığı Türkiye Cumhuriyeti kimliğinin satışı bu kadar kolay, bu kadar basit… Memur olacak bir Türk evladının güvenlik soruşturmasıyla yedi ceddini inceleyen hükümet, kara para aklayan uyuşturucu baronuna, ‘yatırım yaptım, sapıklık serbest’ diyebilen bir şahsa Türk pasaportu verirken üç maymunu oynuyor.

***

Düğmeye 12 Mayıs 2012 tarihinde bastılar.

Önce yabancıların gayrimenkul ediminde mütekabiliyet esasını kaldırdılar. Bu sayede Türk vatandaşı taşınmaz edinemese bile yabancı Türkiye topraklarında mülk alabilecekti. Böylece 183 ülke vatandaşına Türkiye’den mülk satın almasının önünü açtılar.

Ardından 12 Ocak 2017’de gayrimenkul alımı üzerinden Türk vatandaşlığı satışı başlatıldı.

Yabancının sahip olduğu gayrimenkul sayısı 2012’de 44 bin, 2018’de 85 bin iken, son 5 yıl içinde 270 bin adet artarak 355 bine çıktı.

Son yıllarda Türkiye’de satılan her 20 konuttan 1’i (%5) yabancıya satılıyor. Özellikle yabancıya konut satışının en yoğun olduğu İstanbul ve Antalya’da sıfır konutların satışının büyük bölümü yabancıya gerçekleşiyor.

‘Bu verilerin kaynağı nereden?’ diye sorabilirsiniz.

Devletin ilgili birimlerinin elindeki rapordan yazıyorum…!

Konuya vakıf üst düzey yetkililerin bizzat incelediği rapordan direkt aktarıyorum;

“Türkiye’nin gayrimenkul alımını takiben herhangi bir şart aramadan hemen vatandaşlık verdiği görülmektedir. Bu gevşek düzenleme ve vatandaşlığa çok kolay ulaşma kanunun amacına hizmet etmemiştir. Vatandaşlık başvuru sürecinde 400 bin USD’lik gayrimenkul yatırımı çoğu kez kağıt üzerinde kalmış ve bu tür işlemlerde yurtiçi ve yurtdışı aracılar ve müteahhitler çok büyük menfaatler elde etmiştir.

Müteahhit konut değil, pasaport satmıştır. Türk ekonomisine kazandırılması gereken milyarlarca dolar gelir, gayrimeşru bir şekilde bahse konu taraflarca paylaşılmıştır.

Daha önce 12 yazıda isim isim gündeme getirdiğimiz vatandaşlık çetesiyle ortak hareket eden değerleme firmaları raporda şöyle yer bulmuş;

“Tüm finansal sisteme değerleme raporu hazırlayan, bankacılık sistemindeki teminatların değerini takdir eden ve sermaye piyasası kurumu olan bazı değerleme kuruluşları, izah edilemeyecek derecede yüksek değerde rapor hazırlayarak gayrimeşru işlemlerin zemini oluşturmuştur. Yabancıya satış işlemlerinde gerçeğe aykırı yapılan değerleme raporlarından elde edilen gayrimeşru gelirin büyüklüğü sektördeki etik değerleri alt üst etmiştir. Dürüst çalışan değerleme kuruluşları bu süreçten büyük zarar görmüş ve çoğu kapanma noktasına gelmiştir. Kötü para iyi parayı kovmuştur. Bu........

© Veryansın TV


Get it on Google Play