Kısa bir süre önce ülkemizde 31 Mart’ta mahalli seçimler yapıldı. Siyasi partilerimizden kazananlar oldu. Kaybedenler oldu. Başka bir ifade ile; umduğunu bulanlar veya bulamayanlar oldu. Hesapları ters tepip: “Abo!... Böyle mi olacaktı? Biz neden bu kadar az oy aldık?” diyen pek sayın siyasi parti başkanlarımız oldu. Sağ kulvarda olduğunu, milliyetçi, muhafazakâr olduklarını beyan edenler, gazete ve dergilerinden milliyetçilik, muhafazakârlıktan, manevi değerlere bağlılıktan devamlı bahseden sayın siyasi parti başkanlarımız bu seçimde neler yaptılar? Birleştiren mi oldular yoksa bölen mi?...

Kimlerin kazanması için kimlere destek oldular? Manevi değerlere çok bağlı olduklarını her ortamda söyleyenler; Cenab-ı Hakk’ın Kur’an-ı Kerim’inde biz Müslümanlara bildirdiği: “Allah’ın ipine hep birlikte yapışın sakın ayrılmayınız” ayeti kerimesinin iktizasına göre hareket edebildiler mi? Yoksa kibre, gurura kapılıp, haset ateşiyle tutuşarak Müslümanların biraz daha bölünmelerine sebep mi oldular?...

Hz. Peygamber Efendimiz (SAS)’in: (El mer’u mea men ehabbe) “Kişi sevdiği ile beraberdir” hadisi şerifi yoksa unutuldu mu?... Sizler milliyetçi ve Müslüman liderler, parti yöneticileri ve partililer olarak bu son seçimde dolaylı olarak, aldığınız oyların çöpe atılmasına vesile olarak, kimlere muhabbet ve hizmet ettiniz?... Birçok beldede besmele bilmeyen, bayrak ve vatan sevgisi olmayan, ezandan rahatsız olan insanların işbaşına gelmesine yardımcı mı oldunuz?... 15 Temmuz’da camisinde sala okuyan hoca efendiyi tekme, tokat dövenler kimlerdi? Bu seçimlerde onlarla omuz omuza mı oldunuz?... Mübarek Ramazan-ı Şerif günü içkiler içerek, manevi değerlerimize saldırarak kutlamalar yapıyorlar. Elbette oruç tutmak mecburiyetinde değiller. Ancak oruç tutanlara medeni bir insan olarak saygılı olmaları gerekmez mi siyasi ortaklarınızın?...

Bu memlekette yıllarca ehli kitap dediğimiz gayrimüslimler Müslümanların oruçlarına saygılı olmuşlar, aleni yiyip içmemişlerdir. Halen de günümüzde bu saygıları devam ediyor… İsteyen inanır, isteyen inanmaz bizim ona sözümüz yok. Ancak insan olan karşısındakinin inancına saygılı olur. Bizdeki sonradan görmüş, kişiliğini, benliğini kaybetmiş zibidiler gibi saygısızlık etmiyorlar… Ne yazık ki, Müslümanım diyen Ahmetler, Mehmetler, Ayşeler, Fatmalar Müslümanların orucu ile kutsalları ile utanmadan, sıkılmadan, ilericilik, aydınlık ve devrimcilik(!) adına alay ediyorlar…

Sizler nasıl milliyetçi, nasıl muhafazakâr ve nasıl dindar insanlarsınız?... Kimlerden ayrıldınız, kimlerin yanında oldunuz?... Adamlar; biz İstiklal Marşını okumayız dediler. Aleni olarak Fatih’in armağanı İstanbul’un adını bile kamuoyu önünde hiç çekinmeden bir başka şekilde telaffuz etmeye kalktılar. Şu anda bir kısım belediyelerde şerefli bayraklarımız kaldırılmış, İstiklal Marşımızı okutulmasın diye oylayarak kararlar almışlardır… Umarız ve bekleriz çok değerli sayın hakim ve savcılarımız bu densizlerin ensesine hukuk çerçevesinde bir an önce yapışsınlar. Sizler kininizden, hasedinizden, kıskançlığınızdan dolayı birlikten, birleştiricilikten yana olamadınız. Müslümanların ciğerlerine zehirli oklar sapladınız…

Yakılmak istenen İslam dinini söndürmek için bir bardak olsun su dökmediniz… Ateşe bir nevi odun taşıdınız… Yazıklar olsun sizlere… Sizlere asla inanmıyor ve bundan böyle en kutsal değerleri alçak değerlere alet ettiğiniz için sizleri kardeş kabul etmiyoruz… Burada güzel bir söze yer vermek isterim: “Ey çocuk! Dostuna çektiğin o kılıç düşmanına davul çaldırıyorsa sen bizden değilsin.” İlle de ben, ben diyerek tam bir kibir ve gurur abidesi olarak sağı parçalamak için kimlerle beraber oldunuz? Bu vatana, bu millete yazık değil mi? Bilmiyoruz bir yerlerden gizli emirler alarak mı birleştiren değil, tam bir bölen oldunuz…

Sağdaki bütün partiler bir yuvarlak masa etrafında oturup millet için, memleket için, vatan için, milli ve manevi değerler için, ülkemizin bakası ve geleceği için anlaşsanız daha iyi olmaz mıydı?... Hemen hemen kısa aralıklarla Kuzey Irak’tan, Suriye’den şehit haberleri geliyor… Bu; bebek, asker, polis, sivil vatandaşlarımızı katledenlere kimler destek veriyor? O hainlerin Türkiye içindeki uzantıları kimlerdir?... Ve kimlerle kısmen gizli, kısmen aleni ittifaklar oluşturdular? Sizin kininiz ile aldığınız kararlarda; ezandan rahatsız olan, İstiklal Marşı okumayız diyen, Türk hâkim ve savcılarının mahkûm ettikleri, birçok insanın katillerine selam çakanlara yardımcı olmuş olmadınız mı?...

Hep dinden, maneviyattan bahsettiğinize göre iyi bilmeniz gerekir. Hz. Musa (AS) Tur-i Sina’da Cenab-ı Hakk’a şöyle der: “Ya Rabbi!... Bana hayırlı bir amel tavsiye et…”. Cenab-ı Hakk, Hz. Musa’ya (AS): “Elhubbu lillah velbuğzu lillah” buyurur. Yani sevdiğini Allah için sev. Düşman olduğuna da Allah için düşman ol…” buyurdu. Peki sizlerin aldığınız kararlar Mevla’mızın Hz. Musa’ya (AS) yaptığı tavsiyeye ne kadar uyuyor?... Sakın beni parti fanatiği zannetmeyiniz. Bu yazımı bir kişiyi hedef alarak yazmıyorum. Ortaya yazıyorum…

Herkesin neler yapıp, neler yapamadıklarını salim bir kafa ile düşünmesi ve ders çıkarması icap eder. Bu yazdıklarım üzüldüğümden, sadece vicdani kanaatimi ortaya koymaktan ibarettir. Elbette ki Tayyip Bey bir peygamber değildir. Neticede o da bir insandır. Eksikleri, başardıkları, başaramadıkları olabilir. Hani sizler bizlere nutuklar atarken şöyle diyordunuz: “Kol kırılır yen içinde kalır.”. Kur’an-ı Kerim’de Mevla’mız çok kere, çok zaman duyduğumuz bir ayeti kerimesinde: “Müminler birbirlerinin kardeşidir” buyuruyor. Sizler mümin kardeşlerinizi kıskandınız, hased ettiniz, ben olmuyorsan Müslüman kardeşim de olmasın diyerek gemilerinizi dalgalı, sağlıklı olmayan sığ limanlara demirlediniz… Mümin kardeşim de olmasın diyerek bağlılarınızı sandıklara taşıdınız.

Çok kere bizlere özel toplantılarda kötülediğiniz insanlara aldığınız oyları çöpe atarak yardımcı oldunuz… Buna da dindarlık, mukaddesatçılık dediniz… Onlara verdirdiğiniz oylarla birçok il ve ilçede, sizler gibi inanmayan, sizler gibi düşünmeyen insanların söz sahibi olmalarına zemin hazırladınız… Sizce bunun bir vebali yok mudur?... Bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız?... Dün sizinle beraber olan, sizlere maddi ve manevi destekler veren, fanatik olmayan nice partililerin gönüllerini yaktınız, yıktınız… Eyvah!... Eyvah!...

Dün kurulması için geceli gündüzlü destekler verdiğimiz, umut bağladığımız partilerimiz bugün ne hale geldi diyorlar?... Aklı başında, ufku açık, fanatik olmayan insanların partinizden istifa etmeleri sizlere bir şeyler anlatmıyor mu?... Basiret sahibi insanlarsınız… Herhalde bu ahu feryatları duyar ve görürsünüz… Dinimizi, vatanımızı, bayrağımızı sevmeyenlere verdiğiniz desteklerle sadece yer üstündekileri değil, yerin altında kefensiz yatan şehidi, şühedayı, ecdadı üzdünüz. Üç günlük dünya için bunca vebali yüklenmek değer mi?...

Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.

DEVLET BÜYÜKLERİMİZE:

Türkiye’nin birçok yerindeki küçük esnaflardan aldığım telefonlar üzerine bir konuyu arz etmek isterim. Ülkemizdeki aşırı fiyat artışı, işlerin olmayışı, piyasaların çok durgun, sattıkları malı alıp yerine koyamamaları sebebi ile küçük esnaf çok zor durumdadır. Kimileri aldıkları kredileri, kimileri elektrik, doğalgaz, su, vergi, SGK ve Bağkur primlerini daha önce yapılandırma yapmalarına rağmen ödeyemiyorlar. SGK ve Bağkur primlerinin hem normal aylık ödenmesi gereken aylık tutar ile taahhüt yaptıkları miktarları işlerinin olmaması sebebi ile ödeyemiyorlar. Borçları katlanarak artıyor. Küçük esnafın devletimize olan adı her ne ise bütün borçlarının faizlerinin silinerek geri kalan borçlarını ödeyebilecekleri uzun vadeye yayılması için kendilerine uzanacak devletimizin müşfik elini bekliyorlar. İlgili bütün devlet büyüklerimize arz olunur.

QOSHE - Yaptığınız inada değdi mi?... - Ali Sandıkçıoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yaptığınız inada değdi mi?...

61 1
11.05.2024

Kısa bir süre önce ülkemizde 31 Mart’ta mahalli seçimler yapıldı. Siyasi partilerimizden kazananlar oldu. Kaybedenler oldu. Başka bir ifade ile; umduğunu bulanlar veya bulamayanlar oldu. Hesapları ters tepip: “Abo!... Böyle mi olacaktı? Biz neden bu kadar az oy aldık?” diyen pek sayın siyasi parti başkanlarımız oldu. Sağ kulvarda olduğunu, milliyetçi, muhafazakâr olduklarını beyan edenler, gazete ve dergilerinden milliyetçilik, muhafazakârlıktan, manevi değerlere bağlılıktan devamlı bahseden sayın siyasi parti başkanlarımız bu seçimde neler yaptılar? Birleştiren mi oldular yoksa bölen mi?...

Kimlerin kazanması için kimlere destek oldular? Manevi değerlere çok bağlı olduklarını her ortamda söyleyenler; Cenab-ı Hakk’ın Kur’an-ı Kerim’inde biz Müslümanlara bildirdiği: “Allah’ın ipine hep birlikte yapışın sakın ayrılmayınız” ayeti kerimesinin iktizasına göre hareket edebildiler mi? Yoksa kibre, gurura kapılıp, haset ateşiyle tutuşarak Müslümanların biraz daha bölünmelerine sebep mi oldular?...

Hz. Peygamber Efendimiz (SAS)’in: (El mer’u mea men ehabbe) “Kişi sevdiği ile beraberdir” hadisi şerifi yoksa unutuldu mu?... Sizler milliyetçi ve Müslüman liderler, parti yöneticileri ve partililer olarak bu son seçimde dolaylı olarak, aldığınız oyların çöpe atılmasına vesile olarak, kimlere muhabbet ve hizmet ettiniz?... Birçok beldede besmele bilmeyen, bayrak ve vatan sevgisi olmayan, ezandan rahatsız olan insanların işbaşına gelmesine yardımcı mı oldunuz?... 15 Temmuz’da camisinde sala okuyan hoca efendiyi tekme, tokat dövenler kimlerdi? Bu seçimlerde onlarla omuz omuza mı oldunuz?... Mübarek Ramazan-ı Şerif günü içkiler içerek, manevi değerlerimize saldırarak kutlamalar yapıyorlar. Elbette oruç tutmak mecburiyetinde değiller. Ancak oruç tutanlara medeni bir insan olarak saygılı olmaları gerekmez mi siyasi ortaklarınızın?...

Bu memlekette yıllarca ehli kitap dediğimiz gayrimüslimler Müslümanların oruçlarına saygılı olmuşlar, aleni yiyip içmemişlerdir. Halen de günümüzde bu saygıları devam ediyor… İsteyen inanır, isteyen inanmaz bizim ona sözümüz yok. Ancak insan olan karşısındakinin inancına saygılı olur. Bizdeki sonradan görmüş, kişiliğini, benliğini kaybetmiş zibidiler gibi saygısızlık etmiyorlar… Ne yazık ki, Müslümanım diyen Ahmetler, Mehmetler, Ayşeler, Fatmalar Müslümanların orucu ile kutsalları ile utanmadan, sıkılmadan, ilericilik, aydınlık ve devrimcilik(!) adına alay ediyorlar…

Sizler nasıl milliyetçi, nasıl muhafazakâr ve nasıl dindar insanlarsınız?... Kimlerden ayrıldınız, kimlerin yanında oldunuz?... Adamlar; biz İstiklal Marşını okumayız dediler. Aleni olarak........

© Yeni Akit


Get it on Google Play