Kocasının sofrasına oturamayan bir varlık imiş İngiltere’de. Eski Araplarda ise kötülüğün merkezi sayılırmış. Eski Türklerde çırılçıplak bir erkekle denize girer fakat zina olduğunda vücudu ortadan ayrılarak ceza verilirmiş. Halen bugünkü İsrail’de erkeğin yanında değeri olmayan bir varlık. Bizde de yer yer “erkeğe layık değil ama lazım” denilen biri.

En büyük değeri İslam’da buldu. En itibarlı değeri de… Son günlerde kadının konu olduğu iki telefon aldım. Biri: Hanımım bu sene kurban kesmek istiyor. Ama kurban kesmeye kendine ait bir mala malik değil. Kesebilir mi?”

Kadınının istemezse çocuğunu emzirmeye bile mecburiyeti yokken o çocuklarını emziriyor, hayat boyu iyi günde kötü günde sabredip evin diğer hizmetlerini yapıyor, sen erkek olarak emekli oluyorsun fakat o emekli olamıyor. Hâlâ bir kurban kesmeyi hak edemiyor mu?

Dahası kadın genellikle erkeğin sağlık sigortasıdır. Tabi bu çalışmayan kadın için. Çalışan kadın olsa da fark etmez.

Hayatımızda şurası bilinmektedir ki; erkek kadından önce ölür. Erkek kadından daha çok hastaneye düşer. Çoğunlukla kadın kocasına bakar. Adeta onun sağlık sigortasıdır. Böyle bir durumda kadına ne büyük değer vermemiz gerektiği anlaşılmaktadır. Çünkü nikâhla bizim hayatımıza bağlanmış hayatımızın bir parçası olmuştur. Bunu mecbur olduğu için değil, kocası hayat sırdaşı olduğu için yapmaktadır.

Tabi bu durum boşanma durumunda ona sonsuz nafaka vermeyi gerektirmez. Çünkü evlenirken kadın da erkekle eşit haklara sahiptir kanun önünde.

İkinci Telefon yine kadınla ilgili. “Evde şirretlik yaptığı iddia edilen bir kadına karşı nasıl davranmalıyım?” diye soruyor. Telefonu açan kimse biraz tanıdık. Nikahlı olduğunuz süre için de bu kadına her türlü sırrını açtın. Şimdi anlaşamıyorsun. Önce kabahati kendinde ara. Sonra ev içinde odaları ayır. Yine de sonuç alamıyorsan ödemen gereken ayrılık miktarını öde ve ayrıl. Çünkü boşuna ev içinde çocukların önünde erkeklik taslamanın anlamı yok.

Kadınların şöyle bir yapısı var. Hep iltifatı erkekten beklerler. Bir gül almak çok anlamlıdır onlar için, ama bir saksıda çiçek o kadar onları sevindirmez.

Kadınlar Gününde, Sevgililer Gününde, Evlilik Yıldönümlerinde hep ilk atağı onlar bekler. İlla erkek bir gül alacak veya bir çiçek alacak.

Bu da Kur’an’ın hak kitap olduğunu açıkça gösteriyor. Çünkü Maide Suresi 14’te Allah: “Kadınları sevmek size zinetlendirildi (güzel gösterildi) diyor. Demek erkeğe güzel gösteriliyor. Erkek kadına meyledecek. Burası kesin.

Meyleden de erkek zaten. Yaratılış böyle. Kur’an’ın emri de bu fıtratı doğrular istikamette.

Kadın öyle veya böyle başımızın tacıdır. O erkeğe lazım değil layıktır. Kadınsız bir hayat düşünmek çok müşküldür. Bekâr olanlara duyurulur.

İSRAİL NE PİS BİR MİLLETMİŞ

Kur’an’ın hak kitap olduğunun bir başka delili de İsrailoğulları hakkında bizi bin dört yüz sene önce uyarmasıdır. Defalarca bizi o kavme ve dine karşı uyarıyor. Ne ilginç.

İslam insanın keyfi yere ağaç kesmesine izin vermezken Yahudilerin inandığı bir sözde: “Bir şehre girdiğinizde kadın, erkek, çocuk, yaşlı ve ya nefes alan her şeyi öldürün” diyor. Onlar da öldürüyorlar. Biz de Hıristiyan dünyadan yardım bekliyoruz. İsrailoğulları binlerce yıldır bugünlere hazırlık yapmışlar. Kendileri dünya üzerinde yirmi milyon ancak bulunabilirken, Mason Locaları marifetiyle Yahudi olmayan milletlerin zeki, çalışkan çocuklarını kendilerine hizmet eder duruma getirmişler.

Bir yerde Yahudi’nin sesi çıkıyorsa onun sesini en ücra yerlere ulaştıran hoparlör çok.

Kur’an boşuna “İsrail oğulları, İsrail oğulları” demiyor. Buna karşı Müslümanlar güya boykot yapıyor. Almadığımız şampuanlarının yerine ne koyacağız? Hacışakiri mi? Kaldı ki o da Yahudi malıymış…

Hasılı iki milyar Müslüman sadece savaşlarda iyi ölebilen bir pozisyonda. Gazze’yi savunmak için Hıristiyanlardan medet bekliyoruz. Gelmeyince de dünyayı suçluyoruz. Sonra da üniversitelerdeki öğrenci eylemlerine umut bağlıyoruz.

Hayır efendiler! Eğer dünya siyasetinde, dünya ticaretinde, dünya biliminde birinci ligde oynamaz isek daha çok ağlar, daha çok beddua ederiz. Görmüyor muyuz: Allah dualarımızı kabul etmiyor. Orada üniversitede bir bildiri okumakla, burada bir boykot yapmakla sökmüyor bu işler. Bakın hanım şimdi marketten geldi ve elinde bir Yahudi ürünü şampuanla geldi. Vesselam.

QOSHE - Kadın - İdris Günaydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kadın

39 5
10.05.2024

Kocasının sofrasına oturamayan bir varlık imiş İngiltere’de. Eski Araplarda ise kötülüğün merkezi sayılırmış. Eski Türklerde çırılçıplak bir erkekle denize girer fakat zina olduğunda vücudu ortadan ayrılarak ceza verilirmiş. Halen bugünkü İsrail’de erkeğin yanında değeri olmayan bir varlık. Bizde de yer yer “erkeğe layık değil ama lazım” denilen biri.

En büyük değeri İslam’da buldu. En itibarlı değeri de… Son günlerde kadının konu olduğu iki telefon aldım. Biri: Hanımım bu sene kurban kesmek istiyor. Ama kurban kesmeye kendine ait bir mala malik değil. Kesebilir mi?”

Kadınının istemezse çocuğunu emzirmeye bile mecburiyeti yokken o çocuklarını emziriyor, hayat boyu iyi günde kötü günde sabredip evin diğer hizmetlerini yapıyor, sen erkek olarak emekli oluyorsun fakat o emekli olamıyor. Hâlâ bir kurban kesmeyi hak edemiyor mu?

Dahası kadın genellikle erkeğin sağlık sigortasıdır. Tabi bu çalışmayan kadın için. Çalışan kadın olsa da fark etmez.

Hayatımızda şurası bilinmektedir ki; erkek kadından önce ölür. Erkek kadından daha çok hastaneye düşer. Çoğunlukla kadın kocasına bakar. Adeta onun sağlık sigortasıdır. Böyle bir durumda kadına ne büyük değer vermemiz gerektiği anlaşılmaktadır. Çünkü nikâhla bizim hayatımıza bağlanmış hayatımızın bir parçası olmuştur. Bunu mecbur olduğu için değil, kocası hayat sırdaşı olduğu için yapmaktadır.

Tabi bu durum boşanma durumunda ona sonsuz nafaka vermeyi gerektirmez. Çünkü........

© Yeni Akit


Get it on Google Play