Belağat herkesin anlayacağı şekilde konuşmaktır. Çocuklara edebiyat parçalanmaz, tabiat felsefesi dersi verilmez. Kur’an, “Tenezzülât-ı İlâhiye” ile tâbir edilen, muhatapların fehimlerine yakın ve münasip üslûplar üzerine nâzil”2 olması buna işarettir. Milletlerin inanç, kültür yapıları farklı, iklimi farklı, elbiseler de farklıdır; birisinin inancı, elbisesi ötekine uymaz!

“Avrupa’nın hissiyatı, İstanbul’da tatbik olunmaz” cümlesinin açılımına gelince: Hissiyat, “Kişinin müşahade ettiği yahut bizzat yaşadığı hadiseler karşısında duyguvî ve iç dünyasında yaşanan ani değişimler” şeklinde tarif edilir. Yani, sevgi, şefkat gibi pozitif; adavet, korku, öfke, kin gibi olumsuz ve kişinin davranışlarını doğrudan etkileyen duygulardır.

“Hissiyat” kelimesinin üç farklı anlamı vardır: “Duygular, kişinin iç dünyası ve maneviyat.” Bu zaviyeden bakıldığında yalnızca davranışlarımızı değil, hayatımızın tamamını etkiler. Avrupa’da felsefe hakimdir ve kültür yapıları buna göre şekillenmiştir.

Bediüzzaman, hissiyatın manevi boyutuna şu örneği verir: “Ekser enbiyanın şarkta ve Asya’da zuhurları ve ağleb-i hükemanın garpta ve Avrupa’da gelmeleri, kader-i ezeliyenin bir işaretidir ki, Asya’da din hâkimdir, felsefe ikinci derecededir. Bu remz-i kadere binaen, Asya’da hüküm süren, dindar olmazsa da din lehine çalışanlara ilişmemeli, belki teşvik etmelidir.”3 İşte bunun için din, kalb, maneviyatın hakim olduğu İstanbul’a “Avrupa’nın hissiyatı, tatbik olunmaz.”

Ki, “Yanlışlık, tatbik-i nazariyat ve muktezâ-yı hali düşünmemekten çıkar.” Tatbik, uygulamak, hayata geçirmek, demektir.

İslam’da esas olan nazariyat değil itikat, imandır. Zira, inançta, imanda, itikatta ve dinde teori/nazariyat değil kesin hakikatler hükmeder. Şu halde, tatbik-i nazariyat tabiri itikada, imana uygun bir hayat sürmek, inandığı gibi yaşamak şeklinde ifade edilebilir. Avrupa’nın iklimi soğuktur, yünlü elbiseler giymeleri gerekir. Felsefeleri de soğuktur. Her toplumun inanç ve sosyal yapısı farklıdır. Elbise ve hissiyatları sıcak ve sıcakkanlı olan Asya ve Müslümanlara uymaz.

Dipnotlar:

1-Divan-ı Harb-i Örfî, s. 26.;

2-Mesnevi-i Nûriye, s. 108.;

3-Şuâlar, s. 328.

QOSHE - Erkeğe tiyatrocu karı elbisesi yakışır mı? - Ali Ferşadoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erkeğe tiyatrocu karı elbisesi yakışır mı?

33 1
10.05.2024

Belağat herkesin anlayacağı şekilde konuşmaktır. Çocuklara edebiyat parçalanmaz, tabiat felsefesi dersi verilmez. Kur’an, “Tenezzülât-ı İlâhiye” ile tâbir edilen, muhatapların fehimlerine yakın ve münasip üslûplar üzerine nâzil”2 olması buna işarettir. Milletlerin inanç, kültür yapıları farklı, iklimi farklı, elbiseler de farklıdır; birisinin inancı, elbisesi ötekine uymaz!

“Avrupa’nın hissiyatı, İstanbul’da tatbik olunmaz” cümlesinin açılımına gelince: Hissiyat, “Kişinin müşahade ettiği yahut bizzat yaşadığı hadiseler karşısında duyguvî ve iç dünyasında yaşanan ani değişimler” şeklinde tarif edilir. Yani, sevgi, şefkat gibi pozitif; adavet, korku, öfke, kin gibi olumsuz ve kişinin davranışlarını doğrudan........

© Yeni Asya


Get it on Google Play