31 Mart 2024 yerel seçiminden sonra ülke yeni bir boyuta girdi sanki. Cumhurbaşkanının CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşmesi akabinde Sayın Özel'in MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşme. Bu tür zıt kutupların el sıkışması, hem demokrasinin gereği hem de vatandaş tarafından çok olumlu görülen eylemlerden.
Toplumda zaten bir ekonomik sıkıntıdan dolayı oluşan gerginlik varken bir de siyasilerimizin kendi kulvarlarında kalması gerilimi biraz daha artırıyor olsa gerektir. Kavga, kime neyi kazandırdı ki? Şimdiye kadar toplumla barışık yaşayanlar, onunla kucaklaşanlar, tokalaşanlar, insana değer verenler kazanmadı mı? Şunu da ifade etmeden geçmeyelim. Eğer kucaklaşma, tokalaşma ve el ense çekmeye rağbet olsaydı, rahmeti Hasan Celal Güzel iktidardan inmezdi.
Her doğruyu her yerde söylemek ve adam gibi adam olmak prim yapsaydı yine rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu iktidarı bırakmazdı. Ancak rahmetli, bütün seçmenlerin ve memleket insanının hep ikinci partisi olarak kaldı.
Siyasette yeni dönem, yeni süreç ne demek, ne anlamalı? İki kutuplu bir dünyaya gidiyoruz maalesef. Özellikle yarı başkanlık sistemine geçiş ile birlikte siyasi partilerin tavır ve birliktelikleri de değişeceğe benziyor. Bir tekrarda bulunalım. ABD'de demokratlar, cumhuriyetçiler varsa bizde de “cumhurcular”ve “milletçiler” olacak. Belki de sağcılar, solcular mı olacak? İnsanın aklına gelmiyor değil. Parlamenter Sistem'e geçiş için cumhurbaşkanlığını alamayan 6+1'li masanın en büyük ikinci üyesi İYİ Parti'nin genel başkanı Sayın Akşener, acaba parti liderliğini bunun için mi bıraktı?
Bir yıl önce altılı masanın yemeklerinin gurme görüşlerini konuşurken bugün bu masadan sadece CHP kalmış. Diğerlerinin yerel seçimlerde başarıları ortada. Altılı masanın küçük ortaklarının hepsini toplasanız tepki oylarını alan bir YRP kadar etmiyor ne yazık ki.
İki kutuplu siyasetin şu anda değişmeyen ortaklarından bir tarafta AK Parti- MHP- BBP varken diğer tarafta ise CHP ve DEM Parti duruyor. Bu yeni süreçte bir şeyler oluyor ancak bazı şeyler için biraz erken gözüküyor.
Yerel seçim sürecinde ve sonrasında İBB Başkanı Sayın İmamoğlu 2028'in potansiyel cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilirken şu anda öyle mi? Hakikaten siyasette bir dakikanın dahi önemi çok büyük.
Geçenlerde Sayın Özel'e, “2028'de cumhurbaşkanı seçiminde aday mısınız?” sorusuna cevap çok ilginç. “Geçmişte yapılan hataları yapmam ve ısrarcı olmam.” dedi. Yani adaylığı yönünde de bir ısrar gelirse de partilileri kırmaz! Ne mübarek makam koltuklarıymış ki insanlar mevki, makam denilince ölüyor, istiyor ve “En iyisini ben yaparım, benden iyisi bulunmaz.” diyor. Konuşurken de “Mezarlıklar vazgeçilmezlerle doludur.” demekten de geri durulmuyor.
Şimdi siyasi partilerin anlaşması durumunda bir anayasa değişikliği için uğraş verileceğe benziyor. Asgari müştereklerde ne kadar anlaşılır, anlaşılmaz birlikte göreceğiz. Seçimde destek kaybı yaşayan siyasi partilerde kendine çeki düzen vereceklerdir muhtemelen. Önümüzdeki günlerde Kabine'de MKYK, MKY'da ve teşkilatlardaki büyük değişiklikleri birlikte göreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle değişiklikler sadece kişilerle sınırlı kalmayıp mantalite ve söylemlerde de bazı değişiklikler yapılacağa benziyor.
AK Parti'nin teşkilatlarının büyük ölçüde yenileneceğini söyleyenler az değil. Aynı şekilde Konya bazında dahi 6 ilçede Cumhur İttifakı ile birlikte seçime giren MHP, sadece Akören ilçesinde 27 oyla seçimi alabildi. Dolayısıyla diğer partiler gibi MHP de yapılanmasını ve hatalarını gözden geçirecektir.
Yerelde seçimi kazanan parti ve başkanlarının durumu hiç de iç açıcı değil. Ülke genelinde uygulanacak tasarruf tedbirleri, belediyeleri ne derece etkileyecek? Genel bütçe gelirlerinde belediyelere ayrılan pay düşürülürse birçoğu borç batağında olan belediyeler, bakalım ne yapacak? Ayrıca belediyeler bundan böyle her istediğinde kamu bankalarından istediği kadar kredi çekebilecek mi?
Naçizane bir de tavsiyemiz olacak. Belediye yönetimini bir başka partiden devralan başkanlar, işinize bakın. Eskiyi karıştırıp belediye borcunu, yapılanmasını sürekli gündeme getirmek size ne kazandıracak ki? Yarın sen de aynı duruma düşüp borç yapacaksın.
Her yerel yönetim Karatay emanetçisi gibi mıcır ve bitüm stoku, sıfır borç, keş para ve milyonlarca metrekare arsa bırakmaz ki.
Rabbim kolaylıklar versin.

QOSHE - SİYASETTE YENİ DÖNEM - Mehmet Hançerli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

SİYASETTE YENİ DÖNEM

16 0
09.05.2024

31 Mart 2024 yerel seçiminden sonra ülke yeni bir boyuta girdi sanki. Cumhurbaşkanının CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşmesi akabinde Sayın Özel'in MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşme. Bu tür zıt kutupların el sıkışması, hem demokrasinin gereği hem de vatandaş tarafından çok olumlu görülen eylemlerden.
Toplumda zaten bir ekonomik sıkıntıdan dolayı oluşan gerginlik varken bir de siyasilerimizin kendi kulvarlarında kalması gerilimi biraz daha artırıyor olsa gerektir. Kavga, kime neyi kazandırdı ki? Şimdiye kadar toplumla barışık yaşayanlar, onunla kucaklaşanlar, tokalaşanlar, insana değer verenler kazanmadı mı? Şunu da ifade etmeden geçmeyelim. Eğer kucaklaşma, tokalaşma ve el ense çekmeye rağbet olsaydı, rahmeti Hasan Celal Güzel iktidardan inmezdi.
Her doğruyu her yerde söylemek ve adam gibi adam olmak prim yapsaydı yine rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu iktidarı bırakmazdı. Ancak rahmetli, bütün seçmenlerin ve memleket insanının hep ikinci partisi olarak kaldı.
Siyasette yeni dönem, yeni süreç ne demek, ne anlamalı? İki kutuplu bir dünyaya gidiyoruz maalesef. Özellikle yarı başkanlık sistemine geçiş ile birlikte siyasi partilerin tavır ve birliktelikleri de değişeceğe benziyor. Bir tekrarda bulunalım. ABD'de demokratlar, cumhuriyetçiler varsa bizde de “cumhurcular”ve “milletçiler” olacak. Belki de sağcılar, solcular mı olacak? İnsanın aklına gelmiyor değil. Parlamenter Sistem'e geçiş için cumhurbaşkanlığını........

© Yeni Meram


Get it on Google Play