Merkez Bankası bu sene sonu TÜFE tahminini yüzde 38 olarak revize etti. Bunun; kurlarda reel gerileme (TL’de reel değer artışı) yani kur artışlarının TÜFE artış oranının altında kalması, parasal sıkılaştırma, likidite daralması yoluyla gerçekleşeceğini açıkladı. MB Başkanı ayrıca bu tahminin maaşlar artmadığı varsayımı altında yapıldığını da ifade etti.

MB doğru yolda mı?

Döviz kurlarında artış ithalat yoluyla maliyetleri ve TÜFE’yi artırıyor. TÜFE artışı 2021 kur şoku ile başladı.

Kurların ithalat fiyatları üstündeki etkisini reel kur endeksi gösterir. Nisan 2023 te, Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksi 59,11 iken, Nisan 2024’ te 59,77 oldu. Bu demektir ki son bir yılda TL, döviz sepetine karşı yüzde 1,6 oranında değer kazandı. Ancak Nisan 2024’te hâlâ TL döviz sepetine göre yüzde 40,23 oranında daha düşük değerdedir. Döviz sepetine göre TL değeri çok düşük olduğu için daha da düşmemesi gerekir.

TL’nin değer kazanması, ithalat fiyatlarının ucuzlaması ve üretim maliyetlerinin de düşmesi demektir. Ne var ki, uygulamada tersi oldu. TL bir yılda yüzde 1,6 oranında değer kazandı ve fakat fiyatlar düşmedi tersine, 2023 Nisan ayında yüzde 43,68 olan TÜFE oranı Nisan 2024’te artarak yüzde 69,80 oldu.

Verileri MB açıklıyor, ama anlaşılan kendi verilerine bakmamış.

Cuma günü Hazine ve Maliye Bakanı da, “TÜFE arttı çünkü biz son bir yıl içinde KDV’yi artırdık” dedi. Oysaki vergi artışları fiyatlar genel seviyesini bir defa artırır ve o seviyede kalır. Oysaki fiyatlar genel seviyesi KDV arttığı aylar dışında da arttı. Enflasyon fiyatlarda sürekli artış demektir.

Merkez Bankası’nın “Maaşlar artmasa TÜFE 38 olur” şeklindeki varsayımı da yanlıştır. Çünkü maaş ve ücretler geçim seviyesinin altında kalırsa mal ve hizmet üretiminde verimlilik ve arz düşer. Talebin devam etmesi hâlinde arzın düşmesi ithalatı artırır. Ayrıca mal kıtlığı olursa fiyatlar daha çok artar.

Yıl sonu TÜFE oranı ne olur?

Makroekonomik göstergeler ve beklentiler, MB enflasyon tahmini yüzde 38’den daha yüksek olacağını gösteriyor. Nedenlerine gelince;

1.Dört aylık bütçe açığı 87,4 milyar lira oldu. Bütçe cari harcamaları doğrudan toplam talebi artırır. Açığın finansmanı için devletin aldığı borçlar ise tasarruflardan yapılır. Yani bütçe açıkları enflasyonu artırır.

Hazine ve Maliye Bakanı yarın, (Pazartesi günü) tasarruf verimlilik paketini açıklayacaklarını söyledi.

Rahmetli Adnan Kahveci zamanında hükûmet kamuda tasarruf programı uyguladı. Devlette ne kadar yabancı lüks resmî araç varsa toplatıldı ve satıldı. Yerine yerli araba verildi.

Bu hükûmet bunu yapamaz… Çok engel var;

Birisi itibardan tasarruf olmaz anlayışı… Söz gelimi bakan, konvoyları, saray harcamalarını, Diyanet İşleri israfını nasıl kısacak?

Diğeri kamuda tasarruf yapılmasına, popülizme dayanan kadrolar ve destekler karşı çıkar. İktidara destek azalır. Söz gelimi, bürokraside onlarca yerden maaş alanları, MHP’nin bürokraside sahip olduğu payları sınırlamak çok mümkün görünmüyor.

Yine Sayın Babacan, “Biz yolsuzlukla mücadele, şeffaflık, imar rantları konusunu çalışıp sunduğumuzda bize Sayın Erdoğan, ‘bunları yaparsak il başkanı, ilçe başkanı bulamayız’ diyordu” şeklinde açıklama yapmıştı. Siyasi iktidar bu riski göze alır mı?

Bunlara rağmen, hükûmet kamuda tasarruf reformu yaparsa, enflasyonu düşürmede etkili olur.

2.Enflasyon belirsizlik demektir. Yatırım ortamını köstekler. Zaten demokrasi, hukuk ve bağlı olarak güven sorunu oluştuğu için doğrudan yabancı yatırım sermayesi gelmiyor. Yerli sermaye de çıkıyor. 2024 büyüme oranı da yüzde 3 gibi düşük bekleniyor.

Durgunluk toplam talebin düşmesi ve enflasyonun da düşmesine neden olur. Ancak bu defa da mal ve hizmet arzı daralırsa, ithalat artar. İthalatı finanse edecek döviz yoksa bu defa mal kıtlıkları, karaborsa başlar ve enflasyon artar. Yani Türkiye yeniden stagflasyona girer.

Mal ve hizmet arzında daralma olursa, Türkiye ithalatın finansmanında zora girer mi?

Döviz sorunu Türkiye’nin yumuşak karnıdır. Türkiye döviz kazanamıyor, cari açık devam ediyor. Merkez Bankası’nın Mayıs ayı resmi rezervleri 126,8 milyar dolara çıktı ve fakat net yükümlülükleri de 155,5 milyar dolardır. Net rezerv eksi 28,6 milyar dolardır.

MB verilerine göre Türkiye’nin bir yıl içinde ödemesi gereken 227,5 milyar dolar dış borcu var. Bir yıl içinde tahminen 35 milyar dolar da cari açık verecek. Cari açığın finansmanında en iyi araç olan doğrudan yabancı yatırım sermayesi de gelmiyor. CDS oranı 300 altına düştü ve fakat hâlen Rusya ve Mısır’dan sonra dünyanın en riskli üçüncü ülkesidir.

Bu şartlarda Türkiye hem dış borçlarını çevirmekte, hem de ithalatın finansmanında zorlanacaktır. O zaman da mal arzı düşecek ve fiyatlar artacaktır.

Mamafih, Standart and Poor’s da 2024 yıl sonu TÜFE tahminini MB’den daha yüksek yüzde 55,8 olarak açıkladı. Merkez Bankası Piyasa Katılımcıları Anketi’nde yıl sonu enflasyon tahmini 44,16’dır.

2023 Mayıs ayında TÜFE oranı yüzde 0,04 olmuştu. MB anket sonuçlarına göre, bu sene aylık TÜFE oranları, Mayıs’ta 3,25, Haziran’da 3,00, Temmuz’da 2,54 olarak bekleniyor. Kalan 5 ayı da ortalama yüzde 3 dolayında kabul edersek ve şok sorunlar yaşamazsak, 2024 yıl sonu TÜFE oranı yüzde 50,8 olarak çıkıyor.

QOSHE - 2024 yıl sonu enflasyonu ne olur? - Esfender Korkmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

2024 yıl sonu enflasyonu ne olur?

198 2
12.05.2024

Merkez Bankası bu sene sonu TÜFE tahminini yüzde 38 olarak revize etti. Bunun; kurlarda reel gerileme (TL’de reel değer artışı) yani kur artışlarının TÜFE artış oranının altında kalması, parasal sıkılaştırma, likidite daralması yoluyla gerçekleşeceğini açıkladı. MB Başkanı ayrıca bu tahminin maaşlar artmadığı varsayımı altında yapıldığını da ifade etti.

MB doğru yolda mı?

Döviz kurlarında artış ithalat yoluyla maliyetleri ve TÜFE’yi artırıyor. TÜFE artışı 2021 kur şoku ile başladı.

Kurların ithalat fiyatları üstündeki etkisini reel kur endeksi gösterir. Nisan 2023 te, Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksi 59,11 iken, Nisan 2024’ te 59,77 oldu. Bu demektir ki son bir yılda TL, döviz sepetine karşı yüzde 1,6 oranında değer kazandı. Ancak Nisan 2024’te hâlâ TL döviz sepetine göre yüzde 40,23 oranında daha düşük değerdedir. Döviz sepetine göre TL değeri çok düşük olduğu için daha da düşmemesi gerekir.

TL’nin değer kazanması, ithalat fiyatlarının ucuzlaması ve üretim maliyetlerinin de düşmesi demektir. Ne var ki, uygulamada tersi oldu. TL bir yılda yüzde 1,6 oranında değer kazandı ve fakat fiyatlar düşmedi tersine, 2023 Nisan ayında yüzde 43,68 olan TÜFE oranı Nisan 2024’te artarak yüzde 69,80 oldu.

Verileri MB açıklıyor, ama anlaşılan kendi verilerine bakmamış.

Cuma günü Hazine ve Maliye Bakanı da, “TÜFE arttı çünkü biz son bir yıl içinde KDV’yi artırdık” dedi. Oysaki vergi artışları fiyatlar genel seviyesini bir defa artırır ve o seviyede kalır. Oysaki fiyatlar genel seviyesi KDV arttığı aylar dışında da arttı. Enflasyon fiyatlarda sürekli artış demektir.

Merkez Bankası’nın “Maaşlar artmasa TÜFE 38 olur” şeklindeki varsayımı da yanlıştır. Çünkü maaş ve ücretler geçim seviyesinin........

© Yeniçağ


Get it on Google Play