Yerel seçimler bitti.

AKP ve MHP büyük bir oy kaybetti. Birçok yeri CHP kazandı ve Cumhuriyetçiler büyük bir üstünlük elde etti.

AKP 2018 yılından itibaren Başkanlık sistemine geçmiş ve R.Tayyip Erdoğan “Partili Cumhurbaşkanı” sıfatı ile bütün devlet organlarını kendisine bağlamış ve Milletin iradesinin, yani egemenliğin yansıdığı T.B.M.M’i adeta önemsizleştirmiştir. “Cumhurbaşkanlığı kararnamesi” adı altında iki dudağından çıkan “Kanun” olmuştur.

Yani; Milletin Egemenliğinin önemli kısmını kendinde toplamıştır. Partili Cumhurbaşkanlığı adı altında Milletin egemenlik hakkı 2018’den itibaren bir kişide bulundurulmuştur.

Peki,

Bunun böyle olacağını Atatürk öngörmüş müdür? Elbette öngörmüştür.

Milletin Egemenlik hakkını kısmen veya tamamen elinde bulundurmanın büyük bir felaket olacağını, ülkeyi bu felakete sürükleyenleri ise milletimizin “parçalaması” gerektiğini söylüyor.

Tam 100 yıl önce,

1923’te;

“Şu unutulmamalıdır ki, milletin egemenlik hakkını bir kişide, ya da sayılı kişilerin elinde bulundurmaktan yararlanan cahil ve saf insanlar vardır. Hükümdarlar kendilerini hayali bir gücün temsilcisi tanırlar ve bundan zevk alırlar. Ama onların etrafındaki çıkarcılar bunu dinsel bir görünüme büründürerek tüm ulusu aldatmaya ve karanlığa sürüklemeye çalışırlar. Nitekim şimdiye dek öyle olmuştur. Giderek milletin kulağı o laflara alışır ve yapılan telkinleri gerçeğin kendisi sanır. Bu kişilere ‘mürteci’ ve yaptıklarına da ‘irtica’ denir. Yakın tarihimizi incelersek birçok örnekle karşılaşırız.

Ama tüm dünya bilmelidir ki, artık milletimizi bu telkinlerle kandırmak ve aldatmak mümkün olmamıştır. Fetva ile, ya da şu veya bu telkinlerle milleti irticaya yöneltmek isteyenlerin yeri zindan olacaktır. Kesinlikle ve çekinmeden söylüyorum;Milli Egemenliğimizin bir damlasını şu ya da bu biçimde kayıt altına almak(kendi eline almak) isteyenler en koyu mürtecilerdir.

Öylelerine karşı milletin yapacağı şey, onları parçalamaktır.”

Yani bir kişi çıkacak, milletin egemenlik hakkını bir kişi elinde bulunduracak, kendisini hayali gücün temsilcisi gibi gösterecek veya yakınları bu sıfatı verecek, etrafındaki bazı çıkarcı milletvekilleri “ona dokunmak ibadettir” diyecek, başka biri de “O’nun doğduğu şehir mübarektir” diyecek, vatandaş da “Allah bir Tayyip bir” diyerek peygamberi aradan çıkaracak.

Böyle olmadı mı?

Odu.

Atatürk’ün deyimiyle “Erdoğan dinsel bir görünüme büründürülerek, yapılan telkinleri milletin kulağı o laflara alıştı ve yapılan telkinleri bazı saf insanlar da bunu gerçek sandı.”

Bunların hepsi, egemenliğin “Başkanlık” adı altında bir kişide toplanmasından kaynaklanıyor.

Devamında ne oldu, yine Atatürk’ün dediği oldu. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sakıncalı buluyordu. Meclis seçmeliydi. Çünkü Yarın cumhurbaşkanı “beni halk seçti” diye padişahlığını veya krallığını ilan edebilirdi. 2018’de işte tam da o oldu. Cumhurbaşkanını halk seçti ve sonunda o da kendisini tek adam ilan etti.

Ve sonuç; Başkanlık sistemi ve felaket.

Atatürk bu güne kadar yanılmadı. Kandırılmadı da. Millet beni affetsin filan da demedi. Öngörülerinde hep haklı çıktı.Bu öngörüsünde de haklı çıkacaktır. Bundan şüpheniz olmasın.

Yapılacak olan ilk genel seçimlerinde, milletimiz kendi egemenlik hakkını elinden alanları sandıklarda adeta parçalayacaktır.

Merak etmeyin. Güzel günler göreceğiz çocuklar. Atatürk yanılmadı.

Hiç yanılmadı.

Umutları maviliklere süreceğiz.

QOSHE - Atatürk hiç yanılmadı. - Aydın Keleşoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Atatürk hiç yanılmadı.

23 4
14.04.2024

Yerel seçimler bitti.

AKP ve MHP büyük bir oy kaybetti. Birçok yeri CHP kazandı ve Cumhuriyetçiler büyük bir üstünlük elde etti.

AKP 2018 yılından itibaren Başkanlık sistemine geçmiş ve R.Tayyip Erdoğan “Partili Cumhurbaşkanı” sıfatı ile bütün devlet organlarını kendisine bağlamış ve Milletin iradesinin, yani egemenliğin yansıdığı T.B.M.M’i adeta önemsizleştirmiştir. “Cumhurbaşkanlığı kararnamesi” adı altında iki dudağından çıkan “Kanun” olmuştur.

Yani; Milletin Egemenliğinin önemli kısmını kendinde toplamıştır. Partili Cumhurbaşkanlığı adı altında Milletin egemenlik hakkı 2018’den itibaren bir kişide bulundurulmuştur.

Peki,

Bunun böyle olacağını Atatürk öngörmüş müdür? Elbette öngörmüştür.

Milletin Egemenlik hakkını kısmen veya tamamen elinde bulundurmanın büyük bir felaket olacağını, ülkeyi bu felakete sürükleyenleri ise milletimizin “parçalaması” gerektiğini söylüyor.

Tam 100 yıl önce,

1923’te;

“Şu unutulmamalıdır ki, milletin egemenlik hakkını bir kişide, ya da sayılı kişilerin elinde bulundurmaktan yararlanan cahil ve saf insanlar vardır. Hükümdarlar kendilerini hayali bir gücün temsilcisi tanırlar ve........

© 12punto


Get it on Google Play