1930-40’lı yıllar.

Düşünün o yılları. Yeni yeni icatlar çıkıyor ama bu icatların geleceği hakkında kafalar karışık.

Örneğin radyo yeni icat olmuş, ama İskoçyalı fizik alimi Lord Kevin ”Radyonun geleceği yok” diyor.

Yine o yıllarda sesli film yeni icat olmuş, meşhur film yapımcısı Harry M.WARNER "artistlerin konuşmalarını kim duymak ister ki?” diye açıklamada bulunuyor.

Televizyon icat olmuş, Twenty Century Fox Başkanı Daryik F. Zanuck "Televizyon en geç altı ay içinde piyasadan silinir. İnsanlar her akşam sürekli aynı kutuya bakmak istemez” filan diyor.

Ama Türkiye’den bir adam çıkıyor 1936 yılında Eskişehir Teyyare Alayında şu çılgın sözleri söylüyor;

“Ülkenin geleceği için en büyük güvence, kanatlı gençliktir. Batılı ayaklar bir gün Ay’a iz bırakacaksa, bunların arasında Türk’ün ayak izleri de bulunmalıdır” diyor.

Bununla yetinmiyor, şu sözlerle devam ediyor;

“İnsanoğlu bir gün göklerde uçaksız da yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de Ay’dan bize mesajlar yollayacaktır. Bu mucizenin gerçekleşmesi için 2000 yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji bize daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görev bu konuda batıdan geri kalmamayı sağlamaktır” diyor.

Bunu söyleyen adam, Atam; M.Kemal ATATÜRK.

Dünyanın en ünlü bilim adamları, uzmanları bile tahminlerinde çuvallarken, Atatürk tam bir isabetle 2000 yılından önce insanoğlunun Ay’a ayak basacağını söylüyor. Ve söylediği de gerçekleşiyor. ABD uzay aracı Apollo-II 1969 yılında Ay’a iniyor ve Neil Amstrong Ay’a ilk adımını atıyor. İnsanoğlu Ay’da 2000 yılından önce iz bırakıyor. Sonraki yıllarda bunu başka ülkeler ve milletler de izliyor.

Ve artık Ay’dan mesaj alma, evden mesaj alma kadar basit hale geliyor.

Atatürk bununla yetinmiyor; "İnsanoğlu bir gün gezegenlere gidecek, belki de Ay’dan bize mesajlar yollayacaktır” diyor, 1997 yılında Pathfinder isimli uzay keşif aracı Mars yüzeyine iniyor. Şubat 2021'de de Perseverance isimli uzay aracı Mars’ın yüzeyinde 7 aylık keşif yapıyor. Şimdi ise Odyssey, Express ve Reconnaissance Orbiter isimli üç uzay gemisi Mars yörüngesine oturmuş, Mars’ta keşifler yapmakta ve Mars’tan bize mesaj ve görüntü yollamakta.

Şaka gibi ama 2009 yılında ilk uzay kazası bile gerçekleşiyor. ABD ile Rus uzay araçları çarpışıyor. Sanki trafikte iki aracın kaza yapıp çarpışması gibi değil mi?

Biz hâlâ kendi aramızda didişmeye ve çarpışmaya devam.

Uzay teknolojisi o kadar gelişti ki, bugün elin adamı ışığı maddeye dönüştürmek üzere. Bu demektir ki yakın zamanda uzayda ışık hızı ile hareket edilebilecek. Ve insanoğlu zaman sorununu bu şekilde çözebilecek. Ve ardından uzayın derinliklerine inebilecek.

Atatürk Batılıların gezegende cirit atacağını tee 1936 yılında öngörüyor ama o gün başka bir şey daha söylüyor. “Ay’a bırakılacak izlerin arasında Türklerin de izlerinin bulunmasını” istiyor.

Ama biz, Atatürk 1925 yılında Planör okulu açıp gökyüzü biliminin temellerini attığı halde bir gram ilerlememişiz. Atatürk döneminde uçaklarımız üretilip, dış ülkelere ihraç edildiği halde ondan sonra bir arpa boyu yol gitmemişiz.

Atatürk o yıllarda şunu da demiş; “ilkel ve boş inançlarla, ortaçağ veya daha eski dönemleri yaşamaya çalışan milletler elbette yok olurlar. Yok olmazlarsa da esir olurlar, aşağılanırlar.” demiş.

Ama biz anlamamışız bunu.

Biz cahilliği tercih etmişiz. İlkel, boş inançlı ve ortaçağ ürünü tarikatçı ve cemaatçi kafaları tercih etmişiz. Bu kafalarla nereye kadar gidilebilir ki.

Ve sonuç olarak Atatürk’ün uzay ile ilgili öngördüğünü batılılar gerçekleştirdi. Biz değil. Biz değil 2000’li yılları, önümüzü dahi göremedik. Onlar 2000 yılından çok çok önce Ay’a iz bıraktılar. Atatürk bu izlerin arasında Türk izlerinin de olmasını çok isterdi ama olmadı. 1950 yılından sonraki karşı devrim hareketi ve bununla süregelen uygarlık yarışından kopuş, ülkemizde bilimin ve teknolojinin geri plana atılmasına neden oldu.

Yoksa Türk Milleti çoktan Ay’a giderdi.

Ha bu arada uzaya adam gönderdik. Elbette parayla. 55 milyon dolarla. Türk pilot Alper Gezeravcı’yı devlet eliyle uzay istasyonuna gönderdik.

Ama uzay gemisi elin,

Uzay üssü elin,

Teknoloji elin.

Her şey elin, elalemin.

Bunu yapacaksan arkadaş kendi uzay aletinle yapacaksın. Başkasının aletiyle değil.

O yüzden uzaya gittik diye sevinme, o başarı sana ait değildir.

Başkasına aittir.

Elalemin aletiyle uzaya gidersen, sonucu sabittir.

QOSHE - Atatürk’ün uzay ile ilgili öngörüsü - Aydın Keleşoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Atatürk’ün uzay ile ilgili öngörüsü

5 0
28.01.2024

1930-40’lı yıllar.

Düşünün o yılları. Yeni yeni icatlar çıkıyor ama bu icatların geleceği hakkında kafalar karışık.

Örneğin radyo yeni icat olmuş, ama İskoçyalı fizik alimi Lord Kevin ”Radyonun geleceği yok” diyor.

Yine o yıllarda sesli film yeni icat olmuş, meşhur film yapımcısı Harry M.WARNER "artistlerin konuşmalarını kim duymak ister ki?” diye açıklamada bulunuyor.

Televizyon icat olmuş, Twenty Century Fox Başkanı Daryik F. Zanuck "Televizyon en geç altı ay içinde piyasadan silinir. İnsanlar her akşam sürekli aynı kutuya bakmak istemez” filan diyor.

Ama Türkiye’den bir adam çıkıyor 1936 yılında Eskişehir Teyyare Alayında şu çılgın sözleri söylüyor;

“Ülkenin geleceği için en büyük güvence, kanatlı gençliktir. Batılı ayaklar bir gün Ay’a iz bırakacaksa, bunların arasında Türk’ün ayak izleri de bulunmalıdır” diyor.

Bununla yetinmiyor, şu sözlerle devam ediyor;

“İnsanoğlu bir gün göklerde uçaksız da yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de Ay’dan bize mesajlar yollayacaktır. Bu mucizenin gerçekleşmesi için 2000 yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji bize daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görev bu konuda batıdan geri kalmamayı sağlamaktır” diyor.

Bunu söyleyen adam, Atam; M.Kemal ATATÜRK.

Dünyanın en ünlü bilim adamları, uzmanları bile tahminlerinde çuvallarken, Atatürk tam bir isabetle 2000 yılından önce insanoğlunun Ay’a ayak basacağını söylüyor. Ve söylediği de gerçekleşiyor. ABD........

© 12punto


Get it on Google Play