Türkiye 10 Kasım’a büyük bir devlet krizi ile girdi.

Dünyada bir ilk yaşandı… Bir hukuksal skandal… Yargıtay 3. Dairesi, Anayasa Mahkemesi (AYM) Üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

*

AYM, Gezi tutuklusu iken milletvekili seçilen Can Atalay’ın açık yasalar gereği derhal serbest bırakılmasına hükmetti. Yargıtay bu karara uymadığı gibi kararı veren AYM üyelerini ağır dille eleştirerek haklarında suç duyurusunda bulundu.

Oysa AYM kararları Yargıtay için de bağlayıcı idi!

Yargıtay’ın kararı Türkiye’de hukuku savunan geniş kesimlerin büyük tepkisine neden oldu.

*

9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece CHP’nin yeni lideri Özgür Özel’i, grubu ile birlikte Meclis'te izledik. Meclis kapanmış ancak CHP’li vekiller Meclis’te ‘adalet nöbetine’ başlamışlardı.

CHP Genel Başkanı Özel; ‘yargı içinde bir klik AKP ve MHP’den aldıkları cesaretle Anayasaya kafa tutmaktadırlar. Bu bir darbe girişimidir. Anayasaya kafa tutarsanız kamusal düzeni nasıl sağlayabiliriz? ‘ dedi.

Memleketin saygın hukukçuları ve barolardan yapılan açıklamalarda Yargıtay’ın bu üyeleri, anayasal suç işlemekle suçlandılar… Hatta anayasaya karşı yargı eli ile kalkışma eylemi yapıldığını ileri sürdüler.

Hukuk devleti ve adalete inanç bir kez daha büyük yara aldı.

*

10 Kasım gecesi Meclis'te tutulmaya başlanan ‘adalet nöbeti’ aslında Mustafa Kemal Atatürk’ün hukuk devrimlerine olan inancın ve bağlılığın nöbetiydi.

* Şubat 1926 Türk Medeni Kanunu.

* Mart 1926 Türk Ceza Kanunu

* Haziran 1926 Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu

* Ekim 1926 Ticaret Kanunu

* Ağustos 1929 Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu

* Eylül 1929 İcra ve İflas Kanunu

Türk toplumunu benzer olduğu dinsel toplumlardan yüzlerce yıl ileriye taşıyan Atatürk’ün hukuk devrimiydi ve elbette bu devrimin sıraladığım 6 satır ile anlatılabilmesi mümkün değil…

Atatürk’ün dünyada eşi benzeri olmayan hukuk devrimi, Ortaçağ karanlığındaki toplumu ulus haline getirmişti.

Hukuk, laik devrimle dincilikten koparılmıştı… Nazım’ın dizelerindeki gibi ‘soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlar’ kanun önünde eşit yurttaşlar olarak kabul edilmişti.

*

Milli egemenlik, bu egemenliğin TBMM’de milletvekilleri ile uygulanması, iktidarın denetlenmesi, hukuk karşısında her yurttaşın eşit kabul edilmesi, hukuk güvencesi, Atatürk’ün laik hukuk devrimi ile mümkün hale geldi.

*

Hukuku ortadan kaldırdığınızda geriye Atatürk Türkiyesinden hiç bir şey kalmaz…

AKP ile birlikte yargı büyük oranda siyasallaştı.

Hukuk karşısında vatandaşların eşitliği neredeyse ortadan kalktı.

Ceza sistemi, zorlama ve uydurma operasyonlarla muhalifler üzerinde bir susturucu olarak kullanıldı.

Hukuk yara aldıkça Cumhuriyetimiz, ulus devletimiz, birlik ve beraberliğimiz yara aldı. Adalete inanç hiç bu kadar azalmadı.

*

Bugün 10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk, AKP ve onları iktidara taşıyan emperyalizmin tüm saldırılarına, onu silmeye, unutturmaya çalışan tüm çabalarına rağmen ışığı ile yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

Atatürk, düşünceleri ve devrimleri ile yaşamın her alanında gericilikle mücadele ediyor.

Her 10 Kasım’da gençleşiyor…

*

CHP’li vekiller Gazi Meclis’te 10 Kasım’a denk gelen gecede adalet nöbeti ile Atatürk devrimlerine sahip çıkarken, Diyanet İşleri Başkanlığı onun adını yine anmadı…

Şaşırdık mı?

Milli Mücadele yıllarında Atatürk ve kahraman silah arkadaşları için İngiliz uçaklarından ‘katli vaciptir’ fetvası yağdıran zihniyetin uzantılarını biliyor, tanıyoruz…

*

10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk devrimleri ve düşünceleri ile yine ışık oluyor. Yaşayıp göreceğiz, AKP’nin yargı operasyonları sonucu oluşan anayasal krizden yine Ulu Önder’in temellerine sarılarak çıkacağız.

Başka yolu yok…

QOSHE - 10 Kasım'da adalet ölüyorken Atatürk yaşıyor - Tuncay Mollaveisoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

10 Kasım'da adalet ölüyorken Atatürk yaşıyor

4 0
10.11.2023

Türkiye 10 Kasım’a büyük bir devlet krizi ile girdi.

Dünyada bir ilk yaşandı… Bir hukuksal skandal… Yargıtay 3. Dairesi, Anayasa Mahkemesi (AYM) Üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

AYM, Gezi tutuklusu iken milletvekili seçilen Can Atalay’ın açık yasalar gereği derhal serbest bırakılmasına hükmetti. Yargıtay bu karara uymadığı gibi kararı veren AYM üyelerini ağır dille eleştirerek haklarında suç duyurusunda bulundu.

Oysa AYM kararları Yargıtay için de bağlayıcı idi!

Yargıtay’ın kararı Türkiye’de hukuku savunan geniş kesimlerin büyük tepkisine neden oldu.

9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece CHP’nin yeni lideri Özgür Özel’i, grubu ile birlikte Meclis'te izledik. Meclis kapanmış ancak CHP’li vekiller Meclis’te ‘adalet nöbetine’ başlamışlardı.

CHP Genel Başkanı Özel; ‘yargı içinde bir klik AKP ve MHP’den aldıkları cesaretle Anayasaya kafa tutmaktadırlar. Bu bir darbe girişimidir. Anayasaya kafa tutarsanız kamusal düzeni nasıl sağlayabiliriz? ‘ dedi.

Memleketin saygın hukukçuları ve barolardan yapılan açıklamalarda Yargıtay’ın bu üyeleri, anayasal suç işlemekle suçlandılar… Hatta anayasaya karşı yargı eli ile kalkışma eylemi yapıldığını ileri sürdüler.

Hukuk devleti ve adalete inanç bir kez........

© 12punto


Get it on Google Play