Anayasal düzeni ortadan kaldırmayı istemek, bunun için örgütlenmek ve çağrıda bulunmak, eylem yapmak suç değil -mi?-

Devlet, anayasal düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayanların işledikleri suçun ‘içeriğine’ göre tutum sergileyemez, hukuku lastik bir ölçü gibi adamına göre kısaltıp uzatamaz…

Yumruk atanı ‘laik’ olunca tutuklayıp, hilafetçi olunca bırakırsanız anayasal düzeni koruyamazsınız.

*

‘Hilafet isteriz’ diye sokaklarda dolaşanlar, topladıkları kitlelere ‘hilafeti getireceğiz’ diyerek söz verenler, Arapça bayrak taşıdıkları için kendilerini ‘en hakiki müslüman’ sayanlara ne demeli?

Hilafet istemek Türkiye Cumhuriyeti’nin taşıyıcı kolonlarını yerle bir etmek demektir.

Anayasal düzeni ortadan kaldırma isteğidir.

Devleti koruyan ve devamlılığını sağlayan Anayasa ve yasalardır. Cumhuriyetin savcıları ve emniyet güçleri anayasaya bağlı kalarak devleti korumak için yetkilendirilmişlerdir.

AKP işte bu algıyı, bu sistemi, bu düşünme şeklini yerle bir etti.

Devleti ve kurumlarını zaafa uğratan, devletin koruyucu reflekslerine, taşıyıcı kolonlarına FETÖ ve türevlerini, işbirlikçileri yerleştiren iktidar olunca, devleti mumla arar hale geliyorsunuz…

*

AKP’nin devlette neden olduğu erozyonun sonuçlarını yaşıyoruz.

Hatırlayın; Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik kumpas davaları başladığında TSK de benzer bir ‘tutulma’ yaşamış, özellikle komuta kademesindeki ‘bekleyip de görelim’ yaklaşımı sonucunda FETÖ memleketi ele geçirecek, darbe yapacak güce ulaşmıştı.

*

Hilafeti isteyenler, memleket düşman postalları altında müslüman kanı ile sulanırken İngilizlerle işbirliği yapan din simsarlarıydı.

Onlar için işgalin bir önemi yoktu. Direnmek yerine teslim olmayı, emperyalizme kul olmayı tercih ettiler. İngilizlerin hilafet ve saltanatın yani kendi çıkar örgütlenmelerinin devamlılığını sağlaması onlar için yeterliydi…

*

Milli mücadele sürerken, Mustafa Kemal Paşa ve kahramanlar ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak için can verip can alırken de onların derdi hilafetti… İngilizlere uyup defalarca isyan ettiler. Bugün sokaklarda taşınan bayraklar o günlerde kurtuluş mücadelesi veren milli güçlere karşı isyan edenlerin elindeydi.

*

Türkiye, memleketin dört bir yanına özellikle doldurulan yüzbinlerce ‘kopuğun’ karşı devrimcinin, cehalet örgütlenmesinin büyük tehdidi altındadır.

Bu yapılar içerde, Atatürk Türkiyesine düşman yapılanmalarla el ele vermiştir.

Aydınlanmayı, demokrasiyi, hukuku, Ortaçağ karanlığına karşı savunan herkesin omuz omuza durması için başka bir tehdide ihtiyacı yoktur.

Amasız, fakatsız, seçimler başta olmak üzere Türkiye’nin aydınlanmacı güçleri siyasetçiler ‘engel oluyor ise’ tabanda, sokakta, sandıkta bir araya gelmelidir.

QOSHE - Hilafet çağrıları içinde devleti ararken… - Tuncay Mollaveisoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hilafet çağrıları içinde devleti ararken…

14 3
02.01.2024

Anayasal düzeni ortadan kaldırmayı istemek, bunun için örgütlenmek ve çağrıda bulunmak, eylem yapmak suç değil -mi?-

Devlet, anayasal düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayanların işledikleri suçun ‘içeriğine’ göre tutum sergileyemez, hukuku lastik bir ölçü gibi adamına göre kısaltıp uzatamaz…

Yumruk atanı ‘laik’ olunca tutuklayıp, hilafetçi olunca bırakırsanız anayasal düzeni koruyamazsınız.

*

‘Hilafet isteriz’ diye sokaklarda dolaşanlar, topladıkları kitlelere ‘hilafeti getireceğiz’ diyerek söz verenler, Arapça bayrak taşıdıkları için kendilerini ‘en hakiki müslüman’ sayanlara ne demeli?

Hilafet istemek Türkiye Cumhuriyeti’nin taşıyıcı kolonlarını yerle bir etmek demektir.

Anayasal düzeni ortadan kaldırma isteğidir.

Devleti koruyan ve devamlılığını sağlayan Anayasa ve yasalardır. Cumhuriyetin savcıları ve emniyet güçleri anayasaya bağlı........

© 12punto


Get it on Google Play