31 Mart yerel seçim sonuçları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirttiği veçhile, ‘Dönüm noktası’ mıdır, yoksa CHP lideri Özgür Özel’in ifadelendirmesiyle, ‘Milat’ mıdır?

İkisi arasında pek fark yok…

İktidar partisi olarak AK Parti seçimlere ekonomik sıkıntılar, enflasyon, emekliler, Gazze meselesi, teşkilatlardaki problemler sair ağır yüklerle girdi.

Seçmenin genel seçimlerde Erdoğan’a verdiği desteği yerel yönetimlerde vermemesini nasıl yorumlamalıyız?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllar önce ‘Metal Yorgunluğu’ olarak parti teşkilatları nezdinde yapmış olduğu tespitin gereğinin yapılamamış olmasını AK Parti seçmeni, ‘Gönül Yorgunluğu’ şeklin sandığa yansıtmış oldu.

Şuna dikkat;

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemesine rağmen Cumhur İttifakı’ndan kopmaya başlayan seçmen arayış içinde…

Arayışını Yeniden Refah Partisi’nde sonlandırır mı, yoksa YRP’de toplanan oylar AK Parti’ye tepkinin günübirlik – anlık sonucu mudur?

Unutmadan;

Altılı Masa’nın tamamının eriyen oylarına bakarak, güçlü temsilci CHP’nin oyları kendisine çekebilmeyi başardığını söyleyebiliriz…

Özellikle başta İYİ Parti, Saadet, Deva, Gelecek, DEM üzerinden CHP’ye giden oyların yeniden ait oldukları yere dönüşümü siyaset mühendislerinin önemli meselesi olacaktır önümüzdeki günler, aylar, yıllarda…

Beraberinde başka mesele;

AK Parti’nin 31 Mart öncesi gerçekleştiremediği, üstelik Cumhur İttifakı içinde olan YRP seçmeniyle bütünleşememe, ittifak zemini bulamama handikabı siyaset mühendislerinin önümüzdeki günler, aylar, yıllarda oturup hesap kitap yapacakları önemli zemin etüdü çalışma sahası olacak.

Soru şudur;

Kuruluşunda liberallerin hatta bazı sol odakların oyunu almayı başarabilen AK Parti ne ara Milli Görüşçülerin oylarını dahi alamaz hale geldi?

AK Partili belediyeler başarısız mıydı?

Sosyal belediyecilik yapamadılar mı?, Gönül Belediyeciliğinde sınıfta mı kaldılar?, makamdaki başkanlar beş, on yıl içinde empati yapamaz, istişareye kapalı, bencil, ukala, adam kayırmacı, rantiyeci hale mi geldiler?

Sosyolojik tahlillerine AK Partili belediyelerin başarısızlığı üzerinden başlayacak olan siyaset mühendislere dur diyebilecek sorum şudur;

Seçmen, Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya belediyelerindeki yolsuzlukları, adam kayırmaları, yönetilemezlikleri, beceriksizlikleri; yanan otobüsleri, bavullarla, valizlerle taşınan paraları neden görmedi?

İktidar partisi olarak yerel seçimlere girmenin bahtsızlığı olarak iktidarın yapamadıklarını yerel yöneticiler üzerinde muşahhaslaştırarak dış politikayı dahi belediye başkan adayına sormanın dayanılmaz kaçınılamazlığıdır seçim sonuçları.

Diğer mesele;

AK Parti Yerel Yönetimler Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın milletvekili olduğu Samsun başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde hak tarafından sevilmeyen, oy alamayacak adayları listelerin başına yazarak seçimi tehlikeye sokmuş olduğu iddiaları…

Yusuf Ziya Yılmaz’ın AK Parti Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmak istediğini seçim öncesi defalarca yazdık.

Olabilseydi seçilen mevcut başkandan daha fazla oy alır mıydı?

Soruya ‘evet’ cevabı vereceklere;

Kendi adaylığı hususunda seçmenin güvenini tam manasıyla kazanmış siyasetçinin, işaret ettiği, gösterdiği, liste başı yaptığı adayların kazanamamasındaki sorumluluğun ne kadar kendinin olabilir?

Anket demokrasiciliğiyle buraya kadar…

Bana sorarsanız, AK Parti’nin yenilgisini tahlil ederken başa alacağı en önemli husus;

Cumhur İttifakı’nı zenginleştirici, güçlendirici Milliyetçilerle Milli Görüşçüleri kaynaştıracak tamirat tadilat çalışmaları yaparken; kültürel hamleleri sürekli erteleyerek, geciktirerek en önemli meselemiz gençliğin ihtiyaçlarına cevap verememe üzerine gelinmiş olunan nokta hakkında kitaplık çapta tahliller yapılmalıdır.

Artık belediyelerin kültür daire başkanlıkları boş avarelerin, birilerine para kazandırmanın yeri değil, kültürü, sanatı, düşünceyi, fikri ekmek kadar aziz bilenlerin yeri olmalıdır.

Sanatın yedi renginde faaliyet üretecek; tiyatro, sinema, mimari, edebiyat, resim, müzik, soyut heykelde bütün toplumu kucaklayacak yeni fikir - eserlerle Anadolu büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyabilmenin oluş şartları üzerinde kafa yoracak meselesi olan, liyakatli, şuurlu, kadim değerlerimize sımsıkı bağlı adamlar iş başında olmalıdır.

QOSHE - Ayrılık da Sevdaya Dahil, Ayrılanlar Hâlâ Sevgili - Recep Yazgan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ayrılık da Sevdaya Dahil, Ayrılanlar Hâlâ Sevgili

13 0
15.04.2024

31 Mart yerel seçim sonuçları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirttiği veçhile, ‘Dönüm noktası’ mıdır, yoksa CHP lideri Özgür Özel’in ifadelendirmesiyle, ‘Milat’ mıdır?

İkisi arasında pek fark yok…

İktidar partisi olarak AK Parti seçimlere ekonomik sıkıntılar, enflasyon, emekliler, Gazze meselesi, teşkilatlardaki problemler sair ağır yüklerle girdi.

Seçmenin genel seçimlerde Erdoğan’a verdiği desteği yerel yönetimlerde vermemesini nasıl yorumlamalıyız?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllar önce ‘Metal Yorgunluğu’ olarak parti teşkilatları nezdinde yapmış olduğu tespitin gereğinin yapılamamış olmasını AK Parti seçmeni, ‘Gönül Yorgunluğu’ şeklin sandığa yansıtmış oldu.

Şuna dikkat;

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemesine rağmen Cumhur İttifakı’ndan kopmaya başlayan seçmen arayış içinde…

Arayışını Yeniden Refah Partisi’nde sonlandırır mı, yoksa YRP’de toplanan oylar AK Parti’ye tepkinin günübirlik – anlık sonucu mudur?

Unutmadan;

Altılı Masa’nın tamamının eriyen oylarına bakarak, güçlü temsilci CHP’nin oyları kendisine çekebilmeyi başardığını söyleyebiliriz…

Özellikle başta İYİ Parti, Saadet, Deva, Gelecek, DEM üzerinden CHP’ye giden oyların yeniden ait oldukları yere dönüşümü siyaset mühendislerinin önemli meselesi olacaktır önümüzdeki günler, aylar, yıllarda…

Beraberinde başka mesele;

AK Parti’nin 31 Mart öncesi gerçekleştiremediği, üstelik Cumhur........

© Akasyam


Get it on Google Play