Ülkenin ortasına ateş düştü. İki günde 12 gencecik evladımızı şehit verdik. Milletimizin başı sağ olsun.
Teğmeninden, astsubayına, uzman erbaşına ve erine kadar…
Türk askerine pusu kuran hainlerin bastığı yerde taş, gövdeleri üstünde baş kalmamalı…
Bunun acısı yüreklerimizi yakıyor. Alışabilmemiz çok zor.
Bu milletin ve bu devletin çıkarları için; bu millete, bu devlete kurulan tuzakları boşa çıkarmak, oyunu bozmak için kendi sınırlarımızın dışında mücadele veren ve bu mücadele sırasında hayatını kaybeden askerlerimizin, çocuklarımızın şehadeti içimize oturdu, yüreğimizi yakıyor.
Ancak ülkedeki ilgisizlik, özellikle halkın haber alabileceği, olayları öğrenebileceği, değerlendirebileceği, yorumlayabileceği televizyon ve radyo kanallarındaki ilgisizlik ve hiçbir şey yokmuş gibi davranma yüreğimizi bir başka türlü yakıyor ve öfkemizi kabartıyor.
Halk verilen rakamların doğruluğundan bile şüphe ediyor. Sayının çok daha fazla olduğunu, ancak alıştırarak söylendiği şeklinde bir anlayış giderek yayılıyor. Geçmişte de bu tür uygulamaları gördük.
Son anda, sosyal medyadaki tepkiler üzerine, biraz değişse de, adeta - “el”in oğlu “el” ucuz- anlayışıyla hareket ediliyor gibi bir görüntü var. Ülkede sanki hiçbir şey olmamış, sanki her şey güllük – gülistanlık, sanki herkes mutlu, sanki herkes geleceğinden umutlu ve herkes hobilerini geliştirmek, gününü gün etmek, eğlence ve safa içinde daha iyi yaşamak istiyor da bunun derdine düşmüş gibi bir hava estirilmeye çalışılıyor. Şehitlerimizin arka arkaya sıradan bir “son dakika haberi” gibi verildiği zamanda neredeyse bütün televizyon kanallarındaki ilgisizliği hemen hemen herkes gördü.
Bu durum kabul edilemez ve son derece yanlıştır. Bu tutum toplumu birbirinden daha da uzaklaştırır. Toplumu birbirine düşman eder. Hele hele bunun arkasında siyasi hesaplar varsa bu daha da vahim bir durumdur. Çünkü ortada samimiyetin olmadığının ve şehitlerimize, çocuklarımıza herkesin aynı şekilde yanmadığının bir işareti olarak değerlendirilir.
“Orada bir mücadele var, mücadele devam ediyor, bunlar olabilir” diye düşünülebilir. Emekli bir asker olarak bunu anlayacak ve değerlendirecek durumdayız. Ama o bölgede görev alanlar gözünü kırpmadan takip etmeli olayları ve hainleri… Bu mazeret olamaz!
Şehitlerimizi, kısa da olsa, mecburiyetten gösteren televizyonlardaki görüntülere bir bakınız. Evlerine bayrak asılıyor. Bayrak asılan evlere bakınız. Bayrak asılan evlerdeki ailelerin ekonomik durumlarına, sosyal durumlarına bakınız. O fakir fukara evlere bayrak çekmek gereklidir elbette. Ama bayrak çekip gaz almak, bu milletin acı ve ızdırabını dindirmez. Hainlere çok sert ve caydırıcı cevap şart. Bu durumda laf cambazlığı yapıp milleti oyalamaktan vaz geçilmelidir… Türk askerine pusu kuran hainlerin bastığı yerde taş, gövdeleri üstünde baş kalmamalı… Hala bu konuda siyasi hesaplar yapılıyorsa yazık. Bu millete yazık…
Televizyon programlarına bakınca insan gerçekten - “El” in oğlu el e ucuz- anlayışı var. Hepimiz görüyoruz, ateş düştüğü yeri yakıyor. Gerisi başka hesaplar…
Şehitlerimizin cenazeleri gelirken bölücülerle iş tutanlardan bozuk ve boğuk sesler gelmiş.
Diyorlar ki; sözde kürt sorunu ve hain bölücü başının tecridi devam ederse Tekirdağlı da, Trabzonlu da huzur bulamayacakmış.
Bunu söyleyen ne Türk’ü tanıyor demektir ne Kürt’ü neTekirdağlıları ne de Trabzonluları…
Bakın, milletimizin sabrı taşıyor. Öfkesi ve kini kabarıyor…
Biz en az bin yıldır birlikte yaşayıp iç içe olduğumuz Kürt kardeşlerimizi de biliriz, başkasının taşeronluğunu yapan ne olduğu, kim olduğu belirsiz, şahsiyetsiz bölücüleri de
Ama bu tutum böyle devam ederse yakında bütün iç ve dış bölücüler, bırakın huzuru, kendilerine gömülecek toprak ve toprağa gömülecek bir şey bulamayacaklar…
Bizce gayri milli düzenin gayri milli sonuçları bunlar…

ŞEHİTLERİMİZE
Hainliğin bedeli ölümdür derler,
Türk’ün Yüce Divanı kurulur bir gün,
Gencecik fidanlara uzanan eller,
Türk’e düşmanlık eden vurulur bir gün.

Arkanızda olsa da başka hainler,
Onlara da artıyor öfkeler, kinler,
Gençler şehit olsa da bekler yüz binler,
Yapılan her ihanet sorulur bir gün.

QOSHE - Şehitlerimizin ardından - Cemalettin Taşkıran
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Şehitlerimizin ardından

9 0
27.12.2023

Ülkenin ortasına ateş düştü. İki günde 12 gencecik evladımızı şehit verdik. Milletimizin başı sağ olsun.
Teğmeninden, astsubayına, uzman erbaşına ve erine kadar…
Türk askerine pusu kuran hainlerin bastığı yerde taş, gövdeleri üstünde baş kalmamalı…
Bunun acısı yüreklerimizi yakıyor. Alışabilmemiz çok zor.
Bu milletin ve bu devletin çıkarları için; bu millete, bu devlete kurulan tuzakları boşa çıkarmak, oyunu bozmak için kendi sınırlarımızın dışında mücadele veren ve bu mücadele sırasında hayatını kaybeden askerlerimizin, çocuklarımızın şehadeti içimize oturdu, yüreğimizi yakıyor.
Ancak ülkedeki ilgisizlik, özellikle halkın haber alabileceği, olayları öğrenebileceği, değerlendirebileceği, yorumlayabileceği televizyon ve radyo kanallarındaki ilgisizlik ve hiçbir şey yokmuş gibi davranma yüreğimizi bir başka türlü yakıyor ve öfkemizi kabartıyor.
Halk verilen rakamların doğruluğundan bile şüphe ediyor. Sayının çok daha fazla olduğunu, ancak alıştırarak söylendiği şeklinde bir anlayış giderek yayılıyor. Geçmişte de bu tür uygulamaları gördük.
Son anda, sosyal medyadaki tepkiler üzerine, biraz değişse de, adeta - “el”in oğlu “el” ucuz- anlayışıyla hareket ediliyor gibi bir görüntü var. Ülkede sanki hiçbir şey olmamış, sanki her şey güllük – gülistanlık, sanki herkes mutlu, sanki herkes geleceğinden umutlu ve herkes hobilerini geliştirmek,........

© Anayurt


Get it on Google Play