16 Mart 1920’de İstanbul resmen işgal edildi. 18 Mart 1920'de ise İngiliz işgal kuvvetleri Osmanlı Meclis-i Mebusan'ındaki bazı milletvekillerini tutukladı ve sürgüne gönderdi. Bu tutuklamalardan sonra Meclis-i Mebusan kapandı. Ankara’da bulunan Mustafa Kemal Paşa 19 Mart 1920 de, Heyet-i Temsiliye başkanı olarak, Anadolu’daki askeri ve sivil yetkililere bir genelge gönderdi. Bununla İstanbul’daki durumu izah eden Mustafa Kemal Paşa, Ankara’da her livadan seçilerek belirlenen 5’er temsilci ile bir Kurucu Meclis oluşturulacağını, bu amaçla süratle seçimlerin yapılmasını istedi. Daha sonra bir genelge daha yayınlayarak, meclisin 23 Nisan 1920 Cuma günü çalışmalara başlayacağını duyurdu.

23 Nisan günü Hacı Bayram Camii'nde kılınan Cuma namazının ardından dualar ile Meclis açıldı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Meclis-i Mebusan üyelerinden oluşan Meclis, o günkü zorluklar nedeniyle, 115 milletvekili ile toplandı. Daha sonra gerçekleşen toplantılarda Meclisin adının "Türkiye Büyük Millet Meclisi" olmasına karar verildi.

Ankara o yıllarda İç Anadolu'nun ortasında küçük bir yerdi. Milletvekillerini barındıracak otel bulmak bile çok zordu. Ankara’ya gelen Milletvekillerinin bazıları Taşhan’da, bazıları kiralık evlerde, bazıları da Ankara Garı’nm karşısındaki çayırlık alanda çadırlarda kaldılar. Ankara’da TBMM için de hazır bina yoktu. En uygun yer, 1. Dünya Savaşı öncesinde İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kulüp binası olarak yapılan ve henüz tamamlanmamış olan bina idi. Ankaralıların yardımlarıyla yarım kalan bina süratle tamamlandı. Gerekli tamir ve ilaveler yapıldı. Eksiklikler tamamlandı. Bina temizlendi. Ancak binanın çatısı tamamlanamadı. Çünkü çatıyı kapatacak kiremit bulunamamıştı. Ankara'daki bir okul binasının çatısı için getirtilen kiremitler TBMM binasında kullanıldı. Ama bu kiremitler çatıyı kapatmaya yetmedi. Çatı açık kaldı. Bunun üzerine Ankaralılar kendi evlerinin çatlarından söktükleri sağlam kiremitleri Meclisin çatısı için getirdiler. TBMM’nin çatısı böylece tamamlandı. Halk evini bozdu ama Devletini kurdu. Evinin çatısını eksik bıraktı ama Devletinin çatısını tamamladı.

Çatı tamamlandıktan sonra bazı okullardan sıralar, işyerlerinden teneke sobalar, kahvelerden gaz lambaları, evlerden halılar getirildi. Bir ülkenin kaderini etkileyecek Meclisin konuşma zabıtlarını yazmak için de bakkal defterleri temin edildi...

İlk TBMM özellikleri olan kaliteli bir Meclisti. Katılanların tamamı cesur, fedakar, kararlı ve kahraman insanlardı. İlk Meclis çok zor şartlar altında bir araya gelen, bağımsızlık için ölümü göze alabilen vatansever, kültürlü ve genellikle genç milletvekillerinden oluşmuş bir Meclisti. İlk TBMM’deki milletvekilleri arasında yüksek öğrenim görenlerin oranı %91,8’di.

Bu insanların oluşturduğu ilk TBMM için aşağıdaki özellikleri söylememiz mümkündür:

- İlk TBMM Milli Bir Meclisti:

İlk Meclisin üyelerinin tamamı Türklerden oluşmuştur. Burada kast edilen Müslümanlardır. O yıllarda ve daha öncesinde Türk denince Müslüman, Müslüman denince de Türk anlaşılıyordu. 1876 tarihli I. Meşrutiyet Meclisinde 130 üyeden 50’ si Türk olmayan unsurlardı. II. Meşrutiyet Meclisinde de Türk olmayan unsurlar vardı. İlk TBMM’de Türk olmayan milletvekili yer almamıştı. Bu meclis milli bir meclisti.

- İlk TBMM İdealist ve Demokrat Bir Meclisti:

İlk TBMM çok zor şartlar altında olunmasına rağmen yapılan bir seçim sonunda kurulmuştu. Halkın sosyal yapısı göz önünde bulundurulduğunda, hemen hemen her kesimden, her tabakadan seçilenler Meclis çatısı altında görev yapmıştı. İlk Meclisin toplam üye sayısı 390'dı. Bu üyeler farklı inanç ve görüşe sahiptiler. Ancak bütün üyelerin birleştiği tek nokta ülkenin işgalden kurtarılması, bağımsızlığına kavuşturulmasıydı. Bu amaç için bütün farklı görüş ve düşünceleri geride bırakıp el ele vermişlerdi. Milletvekillerinin içinde, İttihat ve Terakki Fırkası, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Çiftçiler Cemiyeti, Milli Ahrar Fırkası, Ahali İktisat fırkası gibi, değişik parti ve cemiyetlere üye olanlar vardı. Milletvekillerinin bu değişik gruplara mensup olması ülkeyi kurtarmak için bir araya gelmelerine engel olmamıştı. Milletvekillerinin mesleklerine göre dağılım yüzdesi şöyleydi: Memur: % 27, eşraf: % 14, serbest meslek sahibi: % 13, asker: % 13, din adamı: % 11. Bunlar arasında zaman zaman fikir ayrılıklarından doğan kıyasıya tartışmalar yaşandı. Ancak bu fikir ayrılıkları Meclisi millet yolunda çalışmaktan alıkoymuyordu. Milli konularda hepsi birlik oluyordu. İlk Meclis ne kadar sert tartışmalara şaline olsa da demokratik bir biçimde çalışmıştı.

- İlk TBMM Olağanüstü Şartların Meclisiydi:

İlk Meclis yasama ve yürütme yetkilerini, ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü şartlar nedeniyle, kendi bünyesinde toplamıştı. İstiklal Mahkemesi hakimlerinin Meclis tarafından atanması suretiyle, Meclis yargı yetkisini de üzerine almıştı. Yasama yetkisini çıkardığı kanunlar ile kullanan Meclis, yürütmeyi “İcra Vekilleri Heyeti” adıyla bir kurul oluşturmuş ve ona bırakmıştı. Ancak Meclis, o günkü yapısına rağmen bakanları her an denetleyebilmekte ve gerektiğinde sorgulayabilmekteydi.

- İlk TBMM Fedakar Bir Meclisti:

İlk Meclisin vekilleri yokluklar içerisinde var olmaya çalışan bir milletin temsilcileriydiler. Milletvekilleri Ankara’ya bin bir güçlükle gelebilmişlerdi. Çoğunun yatacak yeri yoktu. Yemeklerini kendileri pişiriyorlardı. Meclis Başkanının kullandığı otomobilden başka motorlu araç yoktu. 8 ay maaşsız çalışan milletvekilleri, bir yıl sonra 100 lira olan maaşlarının % 20 sini bütçe açığını kapatmak için yine devlete vermişlerdi. Onun için millet bu meclise güveniyordu.

Aşağıda aktaracağımız yaşanmış olay TBMM’nin anlamını ve özelliğini net bir biçimde açıklamaktadır

23 Nisan 1920 günü Meclis’in açılışına Ankara yakınlarındaki Çandar köyünden gelen, ayakta zor duracak kadar yaşlanmış Ömer Ağa, Ankara’daki gazeteci İzzet Ulvi’nin dikkatini çekiyor. Ona yaklaşıyor.

İzzet ulvi, Ömer Ağa’ya bu yaşında ve ayakta zorlukla durduğu bu haliyle Ankara’ya niye geldiğini soruyor. Ömer Ağa, köyünden, geçmiş tecrübelerinden söz ettikten sonra şöyle diyor:

-“Sürüne sürüne Millet Meclisi’ni görmeye geldim. Acaba korlar mı? M. Kemal Paşa’yı da göreceğim. Düşündüklerimi söyleyeceğim. Mustafa Kemal Paşa işi sıkı tuttu. O’nun sayesinde gün görüyoruz. Bana vatan lazım, vatan.”

Bize vatanımızı ve milli egemenliğimizi kazandıran Meclisimizin açılışının 104.yılı kutlu olsun!

QOSHE - TBMM’nin açılışı ve özellikleri - Cemalettin Taşkıran
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

TBMM’nin açılışı ve özellikleri

16 0
24.04.2024

16 Mart 1920’de İstanbul resmen işgal edildi. 18 Mart 1920'de ise İngiliz işgal kuvvetleri Osmanlı Meclis-i Mebusan'ındaki bazı milletvekillerini tutukladı ve sürgüne gönderdi. Bu tutuklamalardan sonra Meclis-i Mebusan kapandı. Ankara’da bulunan Mustafa Kemal Paşa 19 Mart 1920 de, Heyet-i Temsiliye başkanı olarak, Anadolu’daki askeri ve sivil yetkililere bir genelge gönderdi. Bununla İstanbul’daki durumu izah eden Mustafa Kemal Paşa, Ankara’da her livadan seçilerek belirlenen 5’er temsilci ile bir Kurucu Meclis oluşturulacağını, bu amaçla süratle seçimlerin yapılmasını istedi. Daha sonra bir genelge daha yayınlayarak, meclisin 23 Nisan 1920 Cuma günü çalışmalara başlayacağını duyurdu.

23 Nisan günü Hacı Bayram Camii'nde kılınan Cuma namazının ardından dualar ile Meclis açıldı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Meclis-i Mebusan üyelerinden oluşan Meclis, o günkü zorluklar nedeniyle, 115 milletvekili ile toplandı. Daha sonra gerçekleşen toplantılarda Meclisin adının "Türkiye Büyük Millet Meclisi" olmasına karar verildi.

Ankara o yıllarda İç Anadolu'nun ortasında küçük bir yerdi. Milletvekillerini barındıracak otel bulmak bile çok zordu. Ankara’ya gelen Milletvekillerinin bazıları Taşhan’da, bazıları kiralık evlerde, bazıları da Ankara Garı’nm karşısındaki çayırlık alanda çadırlarda kaldılar. Ankara’da TBMM için de hazır bina yoktu. En uygun yer, 1. Dünya Savaşı öncesinde İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kulüp binası olarak yapılan ve henüz tamamlanmamış olan bina idi. Ankaralıların yardımlarıyla yarım kalan bina süratle tamamlandı. Gerekli tamir ve ilaveler yapıldı. Eksiklikler tamamlandı. Bina temizlendi. Ancak binanın çatısı tamamlanamadı. Çünkü çatıyı kapatacak kiremit bulunamamıştı. Ankara'daki bir okul binasının çatısı için getirtilen kiremitler TBMM binasında kullanıldı. Ama bu kiremitler çatıyı kapatmaya yetmedi. Çatı açık kaldı. Bunun üzerine Ankaralılar kendi evlerinin çatlarından söktükleri sağlam kiremitleri Meclisin çatısı için getirdiler. TBMM’nin çatısı böylece tamamlandı. Halk evini bozdu ama Devletini kurdu. Evinin çatısını eksik bıraktı ama Devletinin çatısını tamamladı.

Çatı tamamlandıktan sonra bazı........

© Anayurt


Get it on Google Play