Vatan görevini yaparken hainler tarafından şehit edilen evlatlarımıza Allahtan rahmet ve gazilerimize de acil şifalar diliyorum.

Evlatlar tek tek giderken, analar kan ağlarken, aileler dağılıp Türkiye ağlarken ne spor yapmak ne de spordan bahsetmek geliyor içimden.

Vatanımızın bir karış toprağı için canımızı veririz. Bir kişi değil bin kişi feda oluruz.

Ama ülkemde acılar yaşamak alışkanlık haline geldi.

Hepimizin yas tutması, üzülmesi ve ağlaması gerçeği değiştirmiyor.

Rutinleşen acılar ailesi dışında kısa sürede unutulurken, ateş düştüğü yerden ayrılmıyor.

Özellikle siyasetçiler, bilerek yanlış yapmaya ve çıkarları doğrultusunda hareket etmeye devam ediyorlar.

Başka ülkelerin şehitler tepesi dolsun, kahramanlarıyla övünsünler bizimkiler bize yeter.

Acıların yaşanmaması için bilimsel ve koruyucu çözümlere el atılmalıdır.

Ne kadar büyük sorun olursa olsun şu ana kadar halledilmesi gerekirdi.

Bu duruma neden düşüp sürekli acılar çektiğimiz, yasları yaşamak zorunda olduğumuz gerçeğini de değiştirmiyor.

Savaşta değiliz ama nerdeyse her Allah’ın günü şehit haberleriyle güne başlıyoruz.

Lütfen şehitler tepemiz boş kalsın.

Eşler, çocuklar, anne ve babalar ağlamasın.

Ülke olarak kaderimiz ağlama, acı çekme üzerine mi yazılmış anlamak mümkün değil.

Dostmuş gibi görünen ama arkamızdan bizi vuran ülkelerin şehitler tepesi neden dolmuyor?

Bu çağda, bu teknolojiyle ve bu kadar imkana rağmen hala şehitlerimize ağlıyoruz.

Kurtuluş savaşıyla varlığına kavuşup huzura erdikten sonra bile sürekli şehit vermiş.

Yok dünyada böyle bir ülke, varlığını şehitler üzerine kurmuş olan bir ülke.

Varlığımızın teminatı ve garantörü olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü teknik cihazlarla donatılması, santim santim toprağımızın korunması olmazsa olmazdır.

Askerlerimizin şehit olmasını bırakın burnunun kanamasına bile izin verilmemesi gerekir.

İmkanlar ve şartların en iyi hale gelmesi, getirilmesi için neyi bekliyoruz.

Genetiğimizde var olan kahramanlık, yiğitlik ve cesaret şehitlerimizle sınanmamalı.

Yiğit kuru soğana muhtaç olur, cebinde beş para olmazsa ne yapabilir ki…

Acının kaderimiz haline geldiğini anlamak için nelere izin verildiğine bakmalıyız.

Ülkemde gettolaşan, Türk işçi çalıştırmayan, Türk işyerlerinde alışveriş yapmayan yabancıları görünce geleceğimiz konusunda endişeleniyorum.

Yabancılara karşı değilim ama bizler yurtdışına çıkarken hangi şartlar ve kısıtlamalarla çıkıyorsak onlar da ülkemize gelirken aynı şartlar ve kısıtlamalarla gelirse, birçok sorun kendiliğinden ortada kalkacaktır.

Analar, eşler ve çocuklar yas tutma yerine, gözleri ışıl ışıl parlasa kötü mü olur?

QOSHE - Acı kadere dönüşürse… - Feyzullah Aydaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Acı kadere dönüşürse…

4 0
17.01.2024

Vatan görevini yaparken hainler tarafından şehit edilen evlatlarımıza Allahtan rahmet ve gazilerimize de acil şifalar diliyorum.

Evlatlar tek tek giderken, analar kan ağlarken, aileler dağılıp Türkiye ağlarken ne spor yapmak ne de spordan bahsetmek geliyor içimden.

Vatanımızın bir karış toprağı için canımızı veririz. Bir kişi değil bin kişi feda oluruz.

Ama ülkemde acılar yaşamak alışkanlık haline geldi.

Hepimizin yas tutması, üzülmesi ve ağlaması gerçeği değiştirmiyor.

Rutinleşen acılar ailesi dışında kısa sürede unutulurken, ateş düştüğü yerden ayrılmıyor.

Özellikle siyasetçiler, bilerek yanlış yapmaya ve çıkarları doğrultusunda hareket etmeye devam ediyorlar.

Başka ülkelerin şehitler tepesi dolsun, kahramanlarıyla övünsünler bizimkiler bize yeter.

Acıların yaşanmaması için bilimsel ve koruyucu çözümlere el atılmalıdır.

Ne kadar büyük sorun olursa olsun........

© Anayurt


Get it on Google Play