Aylardır İsrail’in Gazze’de sivil halka yaptığı insanlık dışı vahşeti, İran’a karşı korkusuzca saldırmasını görünce dünyanın yeni bir güç hesaplaşmasına doğru gittiği inancım daha da güçlendi.

3 Ekim 1990 tarihinde iki Almanya’nın birleşmesi dünyanın önemli merkezlerinde sevinçle karşılanmıştı. Duvardaki bir taşın sökülüp alınması sonunda duvarda farklılıklar yaşanacağı sonucunu getirdiği gibi birleşmenin de bazı değişimlere sebep olacağı herkes tarafından düşünülmemişti.

Deprem fayının bir yerden kırılması çevreyi de etkileyeceği artık herkes tarafından bilinmektedir.

Dünyanın büyük devletlerinden ABD’ye NATO gücüyle takviye yapılması, BM teşkilatı tarafından destek verilmesi onu önemli bir güç olgusu olarak ortaya çıkardı.

Birleşmeden kuvvet doğacağına inanan Avrupa ülkeleri de AB'yi kurdular.

Rusya, Konfederasyon devleti olan S.S.C.B’nin dağılmasından sonra güç zafiyetine uğradıysa da kısa zamanda kendini toparladı yine etkin ülke konumuna geldi.

Çin ve Kuzey Kore ekonomik ve savunma sanayii gücü tarafından dünyanın önemli gücü kategorisinde.

İsrail’e gelince büyük devlet değiller ama büyük devletleri istediği noktada yönlendirebilecek güçleri var. Siyonist düşünce ve Musevilik her ülke yönetimini, ekonomisini ve silah sanayini ellerinde bulundurmaktadırlar.

Şimdiki topraklara küçük bir devlet kurmak için geldiler, bugün ise topraklarını hayli genişlettiler. Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı uyguladığı ve başarılı olduğu politika gibi. Küçük bir devlet olarak kuruldu ama bugün başta bizden kopardıkları ile ilk günkünden büyük devlet oldu.

İsrail bugünkü duruma kendi gücüyle mi geldi?

Evet, kendi gücüyle geldi. Yukarda bahsettiğim ABD, İngiltere gibi güçlü ve önemli devletlerin ekonomisini, yönetimini, siyasetini kontrol altına aldı. Kısaca onların beyinlerini ele geçirdi.

ABD, 11 bin kilometre uzaktan gelip Irak’ı, Suriye’yi böldüyse ve kaynaklarını sömürüyorsa bunun teşvikçisi, faili ve sebebi İsrail’dir. Siyonizm’dir.

Türkler Musevilerin bu yönlerini bilmelerine rağmen onlara hep sıcak bakmış ve rahat içinde yaşamaları için bütün kolaylığı göstermiştir.

Son örneği Hitler’in zulmünden kaçanlara ülkesini açarak kol kanat gerdi. Bu yakınlığı görmelerine rağmen İsrail’in, Türk’e, Müslümana sıcak baktığı söylenemez.

Bölgedeki bu olaylar yarınları belirleyecek olaylardır. İsrail ve bilumum düşmanlarımız kendilerinin yarınlarındaki rahatlığı için gerekeni yapıyorlar.

Ya biz Türk açısından, Türkiye açısından dünyadaki olaylara bakabilmeyi becerebiliyor muyuz?

Evet, beceriyoruz, bu bilinçteyiz diyen olursa söyleyene üzülürüm.

Çünkü şu gün dahi İsrail ve ABD’nin yıllar sonrası için Türkiye’ye, Türk’e kurduğu tuzağın farkında ve şuurunda bile değiliz.

Bizleri yönetenler hangi düşünce koduyla yaşıyor bilmiyorum ama “Yolgeçen hanı” na dönmüş, erken kalkanın sınırı geçtiği zoraki sığınmacıları, kaçakları vatanımızda toplanmaları büyük vebaldir.

Yarın sığınmacılar Türk’ün, Türk Devletinin başına bela olacaktır. Bugün İsrail’i savunan emperyalist Türk düşmanı devletler yarın bunları korumak adına bize zarar vermek için var gücünü kullanacaktır.

Tabii millet şuuruna sahipsek olanları ve gelişmeleri anlayabiliriz.

QOSHE - İsrail, sığınmacılar ve bizi yönetenler - Fuat Yılmazer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrail, sığınmacılar ve bizi yönetenler

5 1
22.04.2024

Aylardır İsrail’in Gazze’de sivil halka yaptığı insanlık dışı vahşeti, İran’a karşı korkusuzca saldırmasını görünce dünyanın yeni bir güç hesaplaşmasına doğru gittiği inancım daha da güçlendi.

3 Ekim 1990 tarihinde iki Almanya’nın birleşmesi dünyanın önemli merkezlerinde sevinçle karşılanmıştı. Duvardaki bir taşın sökülüp alınması sonunda duvarda farklılıklar yaşanacağı sonucunu getirdiği gibi birleşmenin de bazı değişimlere sebep olacağı herkes tarafından düşünülmemişti.

Deprem fayının bir yerden kırılması çevreyi de etkileyeceği artık herkes tarafından bilinmektedir.

Dünyanın büyük devletlerinden ABD’ye NATO gücüyle takviye yapılması, BM teşkilatı tarafından destek verilmesi onu önemli bir güç olgusu olarak ortaya çıkardı.

Birleşmeden kuvvet doğacağına inanan Avrupa ülkeleri de AB'yi kurdular.

Rusya, Konfederasyon devleti olan S.S.C.B’nin dağılmasından sonra güç zafiyetine uğradıysa da kısa zamanda kendini toparladı yine etkin ülke konumuna geldi.

Çin ve Kuzey Kore ekonomik ve savunma sanayii gücü tarafından dünyanın önemli gücü........

© Anayurt


Get it on Google Play