BERLİN’DE RUS VAHŞETİ

Berlin’e ilk giren Rus ordusu oldu. ABD ve İngiliz birlikleri daha sonra Berlin’ e ulaştı. Onların yokluğunda Rus askerleri bir bayram havası içinde şehirde, uzun süren savaşlardan sonra geriye ne kaldı ise talan ettiler, kadınların ırzına geçtiler ve büyük çapta hırsızlıklar yaptılar.
Bahar Berlin’e gelmişti. Fakat, Berlin ve Berlinliler için bu bir bahar değildi, çok zor yeni bir dönem başlıyordu. Bu sıcak Mayıs gününde Landwehr Kanalı’ndan asker cesetlerinin dayanılmaz kokusu yükseliyordu. Her tarafta ölüm ve ölüm kokusu vardı. Nazilere karşı direnişçilerden Ruth Andreas – Friedrich, bir arkadaşı ile bulunduğu yerden dışarıya çıktıktan sonra şöyle yazıyordu: “Bombaların yarattığı çukurlardan tırmandık. Dikenli tellerle çevrili ve aceleyle yapılmış barikatları aştık. Duvarın dibinde bir elinde piposu olan diğer elinde çakmak bulunan bir yaşlı adamla karşılaştık. Hareket etmiyordu. Yüzünde bir sinek dolaşıyordu. Adamın gözlerinden gözyaşı sızıyordu. Adam ölmüştü. Hem de dün” (Giles Milton; Chechmate in Berlin, John Murray, London, 2021, shf :46). Bunun gibi binlerce örnek vardı.
Hauptstrasse ve Hafenplatz ve başka birçok yerde ceset kokularına idrar ve dışkı kokuları da karışıyordu. Marta Hillers’e göre zaferi kazanmış olanlar -Rus askerleri - kendilerinde istedikleri yeri tuvalet gibi kullanmaya hak kazandıklarını sanıyordu. Apartmanların girişi ve merdivenlerin tuvaletten farkı yoktu. Ruth Andreas Hünensteig 6 no’daki apartmanına girdiğinde aynı durumla karşılaştı. Evi yağmalanmıştı. Birçok eşya ayaklar altında çiğnenmiş, yatak odası insan dışkısı ile dolmuştu.
Sovyet yazarı Konstantin Simonov Berlin Hayvanat Bahçesi’ne gittiğinde, yönetim binasının koridorlarında bir gece önce çok eğlenceli bir orgy yaşayan çalışanların hepsinin intihar etmiş olduklarını ve cesetlerinin koridorları kapladığını gördü. Bir SS generali, yarısı içilmiş, bacakları arasında bulunan bir şarap şişesinin yanında uzanmış, sızmış, ölmüş yatıyordu. Bahçedeki hipopotamlar, maymunlar diğer bazı hayvanlar kurşunlanmıştı.
Ruth Andreas evinden bir diğer çıkışında, üç arkadaşı ile beraber giderlerken yıkıntılar içinde gezinen yalnız bir inek gördüler. Açtılar. İneği bir kenara çekip kestiler. Birkaç saniye içinde, aniden çevreden gelenler tarafından inek hemen paramparça edildi ve dili, ciğeri dahil her şeyi paylaşıldı. Müthiş bir çatışma oldu. Ruth Andreas “son on iki yıldır Nazilere karşı biz bunun için mi direniyorduk” diye düşünüyordu.
Evin dışında uzun süre kalmak tehlikeliydi. Çabuk ve çok sarhoş olan Mongol askerleri evlere bir çete halinde giriyor, gurup halinde kadınların ırzına geçiyordu. Martha Hiller’in, Mayıs’ın ilk haftalarında birçok kez ırzına geçilmişti. Hiller’in on dokuz yaşındaki arkadaşı Berti de aynı akıbete uğramıştı. Yalnız kadınların ırzına geçilmiyor onları aşağılayan, küçümseyen birçok hareketler de yapıyorlardı. Ruslar için kadınlar birer eşya idi. İstedikleri şekilde kullanabilirlerdi.
Berlin’de Amerikalıların ve İngilizlerin şehre girişine kadar geçen kısa süre içinde, Rusların ırzına geçtiği kadın sayısı 19.000’ini aşmıştı. Bu miktar kadın yardım talebinde bulunmuştu. Korktukları ya utandıkları için yardım istemeyen kadınlar da vardı. Karşı koyabilenler ise çok azdı. Kadınlara çeşitli başka şekillerde yapılan tecavüzler ise bu miktardan çok daha fazlaydı.
Ruslara göre “Zafer kazananlar muhakeme edilemez” idi. Marshal Zhukov’la beraber şehre giren bir Sovyet generali askerlerinin Alman kadınlarla sıcak ilişki kurmasına karşı olmadığını, kadınların ırzlarına geçilmeyi hak ettiklerini, onun tek endişesinin askerlerinin cinsel hastalıklardan korunması olduğunu söylüyordu” (Milton, 48).
Yugoslav partizan ve yazar Milan Djilas Stalin’le yaptığı bir konuşmada, Alman sivillerin Kızıl Ordu askerleri tarafından sürekli tecavüze uğradığını belirtince, Stalin’in yanıtı şöyle olmuştu: “Muhakkak Dostoyevski’yi okumuşsundur. Bir insanın fiziği ile ruhu ne denli karmaşıktır biliyor musun? O halde Stalingrad’tan Belgrad’a kadar, tamamen tahrip edilmiş, kendi topraklarında, binlerce kilometre savaşarak gelmiş bir askeri düşün ve yolda silah arkadaşlarının ve sevdiklerinin ölüleri ile karşılaşan bir askeri. Böyle bir kişi nasıl normal davranabilir? Bu korkunç olaydan sonra biraz eğlenmesinde ne mahzur olabilir? Sen Kızıl Ordu’yu ideal bir ordu gibi düşünüyorsun. O ideal değildir ve hiçbir zaman olmamıştır. Önemli olan onun Almanlara karşı savaşması ve iyi savaşmasıdır. Öbür şeylerin önemi yoktur” (Jones, 45) . Sonradan Stalin bu görüşünü değiştirdi. 20 Nisan 1945’te bir emir göndererek Kızıl ordu subay ve askerlerinin Alman sivillere karşı davranışlarının düzeltilmesi ve iyileştirilmesini istedi.
Rus orduları geçtikleri her yeri işgalden sonra talan ediyordu. Rokossovsky, 2. Belarus Cephesi’nde 26 Nisan’dan beri sürekli ilerliyordu. Bu cephede 29 Nisan’da Oder üzerindeki Stettin’de zayıf Alman savunmasını yarılmıştı, Sovyetler Almanya’nın kuzeyine doğru ilerliyordu. Alman generali Hassa Von Manteuffels’ın 3. Panzer Ordusu ise İngiliz ve Amerikan birliklere doğru gidiyordu. Alman general Ruslara değil İngiliz ve Amerikalılara teslim olmak istiyordu. Rokossovsky’nin ordusu Ocak 1945’te Almanya’ya girdikten sonra sivil halk çok daha büyük acılar yaşadı. Almaların 1941’de Ruslara yaptığı gibi, Ruslar Gumbinnen Alman kasabasını yerle bir etmişti. Rus yüzbaşı Yuri Uspensky Almanlara yapılan zulmü haklı buluyordu. Fakat hırsızlık ve ırza geçme olayları herkesi şaşırtan miktarda artmıştı (Güran Tatlıoğlu; Hitler Öncesi ve Sonrası, Son Çağ Yayınevi, Ankara, 2019, shf : 490). Griefswald’da üniversite rektörünün araya girmesiyle, 30 Nisan’da saat 11’de kasaba Rus Tümen Komutanı General Bortschev’le antlaşma yaparak teslim oldu. Kan dökülmedi. Demmin’de ise, 65. Rus Ordusu ve 1.Tank Kolordosu’ndan bir kısım asker kasaba kilisesinin kulesinde beyaz bayrağın asılı olduğunu görünce, komutan General Mikhail Panov üç askeri kan dökülmeden anlaşma yapmak için şehre gönderdi.
Üç kişi kasabaya girdiği sırada kuleden bir SS birliği gelenlere ateş açtı. Bunun üzerine Ruslar kasabanın yarısına benzin döktü ve ateşe verdi. Kasabanın yarısı yangınla yok oldu. Kasabanın iki nehir arasına sıkışmış 30.000 kişilik nüfusu Sovyet korkusundan panik içindeydi. O gece ve 1 Mayıs sabahı, 900 kişi intihar etti. Bazı aileler bütün fertleriyle birlikte intihar etmeyi tercih etti. Benzer olay 30 Nisan’da Neustrelitz’de cereyan etti. Yüzbaşı İvan Vasilenko 121.Piyade Tümeni’nden askerlerini, teslimin sessizce olması için, şehre gönderdi. Çatışma çıktı. SS askerleri öldürüldü. 121. Piyade Tümeni’nin bağlı olduğu Kızıl Ordu bu çatışmada birçok tank ve 128 asker kaybetti.
Rusların Doğu Avrupa ve Berlin’i işgal sırasında gösterdikleri vahşeti, Almanlar Rusya’yı, Polonya’yı ve bütün Avrupa’yı işgalleri sırasında göstermişlerdi. Özellikle Ruslara, Polonyalılara ve Yahudilere karşı göstermişlerdi. İki taraf da temiz değildi. Almanlar’ın altı milyon Yahudi’yi ölüm kamplarında gaz odalarında yok etmesi de insanlık tarihinde hiçbir zaman unutulamayacak bir yer işgal etmekteydi.

QOSHE - Berlin 1945 ve sonrası - Güran Tatlıoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Berlin 1945 ve sonrası

3 0
20.12.2023

BERLİN’DE RUS VAHŞETİ

Berlin’e ilk giren Rus ordusu oldu. ABD ve İngiliz birlikleri daha sonra Berlin’ e ulaştı. Onların yokluğunda Rus askerleri bir bayram havası içinde şehirde, uzun süren savaşlardan sonra geriye ne kaldı ise talan ettiler, kadınların ırzına geçtiler ve büyük çapta hırsızlıklar yaptılar.
Bahar Berlin’e gelmişti. Fakat, Berlin ve Berlinliler için bu bir bahar değildi, çok zor yeni bir dönem başlıyordu. Bu sıcak Mayıs gününde Landwehr Kanalı’ndan asker cesetlerinin dayanılmaz kokusu yükseliyordu. Her tarafta ölüm ve ölüm kokusu vardı. Nazilere karşı direnişçilerden Ruth Andreas – Friedrich, bir arkadaşı ile bulunduğu yerden dışarıya çıktıktan sonra şöyle yazıyordu: “Bombaların yarattığı çukurlardan tırmandık. Dikenli tellerle çevrili ve aceleyle yapılmış barikatları aştık. Duvarın dibinde bir elinde piposu olan diğer elinde çakmak bulunan bir yaşlı adamla karşılaştık. Hareket etmiyordu. Yüzünde bir sinek dolaşıyordu. Adamın gözlerinden gözyaşı sızıyordu. Adam ölmüştü. Hem de dün” (Giles Milton; Chechmate in Berlin, John Murray, London, 2021, shf :46). Bunun gibi binlerce örnek vardı.
Hauptstrasse ve Hafenplatz ve başka birçok yerde ceset kokularına idrar ve dışkı kokuları da karışıyordu. Marta Hillers’e göre zaferi kazanmış olanlar -Rus askerleri - kendilerinde istedikleri yeri tuvalet gibi kullanmaya hak kazandıklarını sanıyordu. Apartmanların girişi ve merdivenlerin tuvaletten farkı yoktu. Ruth Andreas Hünensteig 6 no’daki apartmanına girdiğinde aynı durumla karşılaştı. Evi yağmalanmıştı. Birçok eşya ayaklar altında çiğnenmiş, yatak odası insan dışkısı ile dolmuştu.
Sovyet yazarı Konstantin Simonov Berlin Hayvanat Bahçesi’ne gittiğinde, yönetim binasının koridorlarında bir gece önce çok eğlenceli bir orgy yaşayan çalışanların hepsinin intihar etmiş olduklarını ve cesetlerinin koridorları kapladığını gördü. Bir SS generali, yarısı içilmiş, bacakları arasında bulunan bir şarap şişesinin yanında uzanmış, sızmış, ölmüş yatıyordu. Bahçedeki hipopotamlar, maymunlar diğer bazı hayvanlar kurşunlanmıştı.
Ruth Andreas evinden bir diğer çıkışında, üç arkadaşı ile beraber giderlerken yıkıntılar içinde gezinen yalnız bir inek gördüler. Açtılar. İneği bir kenara çekip kestiler. Birkaç saniye içinde, aniden çevreden gelenler tarafından inek hemen paramparça edildi ve dili, ciğeri dahil her şeyi........

© Anayurt


Get it on Google Play