Dünkü yazımızda ülkemizdeki yaşlıların durumunu ele alan TÜİK’in araştırmasından başlıklara yer vermiştik. Bugün de yine yaşlılarımızı dolayısıyla emeklilerin durumunu ele alan bir başka araştırmaya yer vereceğiz.

DİSK-AR yine önemli bir raporla güncel sorunu kamuoyu ile paylaştı. “Avrupa’da ve Türkiye’de Emeklilerin Durumu: Emekli Aylıkları, Emekli Sayıları ve Emeklilere Ayrılan Kaynaklar” başlıklı raporda, bugüne kadar “doğru kabul edilen yanlışlara” yer verildi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, tarafından açıklanan raporda, ülkemizdeki emekliler ile Avrupa ülkelerinde yaşayan emeklilerin bir kıyaslaması yapıldı.

Rapora ait ana başlıkları aşağıda sizlerle paylaşacağız ama söz oraya gelmeden bizde bildiklerimizi açıklamaya çalışalım. Ülkemizde emekliler, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren, rahmetli Turgut Özal tarafından adeta “sosyal atık” muamelesi görmeye başladı. Rahmetli Özal, emeklilik yaşını yükseltirken “beş yıl maaş alsalar yeterli” diyerek emeklilere bakış açısını göstermişti. Gerçekten de, kıstas zaman içinde bu aşamaya geldi.

2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunu ile emekli maaş bağlanma oranları ve güncelleme katsayısı düşürüldü. Maaş hesaplanmasında sadece Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon verileri esas alınmaya başlandı. Aslında maaşlardaki gerileme iki binli yılların başından itibaren aşama aşama uygulamaya konuldu. Öyle ki, 2002 yılına kadar emekli olanların durumu, çıkarılan bir yasa ile düzeltildi, intibakları sağlandı. Ancak o tarihten bu yana emeklilerin lehine hiçbir uygulama yapılmadı. Yıllar içinde emekli maaşları Hazine katkısıyla önce 7 bin 500 liraya daha sonra da yine hazine desteğiyle 10 bin liraya yükseltildi. Emeklilerin dul ve yetimlerine yapılan maaş ödemeleri ise bu rakamın çok çok altına düştü. İki binli yılların başına kadar, emekli maaşları asgari ücretin üstünde bir seyir izlerdi. Günümüzde gelinen nokta ise açılık ve sefalet.

DİSK-Ar’ın raporundaki çarpıcı veriler özetle şöyle:

• Türkiye’de ortalama emekli aylığı merkez Avrupa ülkelerinin 6’da biri düzeyinde: Ortalama emekli aylığı İspanya ve Fransa’da 1400, Almanya ve İtalya’da 1500, Belçika’da 1700, Hollanda’da 2000 avronun üzerinde iken Türkiye’de sadece 237 avro!

• Türkiye’de emekli aylıkları 2012 ve 2021 arasında avro cinsinden yüzde 33,6 oranında azaldı.

• 2012 yılında Türkiye’den daha düşük aylığa sahip 9 Avrupa ülkesi varken bu sayı 2021 yılında 1’e düştü.

• Türkiye’de emekli aylıklarına ayrılan kaynak Avrupa’da ayrılan kaynağın yarısından bile az: Emekli ödemelerinin GSYH’ye oranı 27 AB ülkesinde ortalama yüzde 9,5 iken Türkiye’de sadece yüzde 4,1!

• Türkiye’de aktif/pasif oranının çok düşük olduğu iddiası da doğru değildir: 2021 itibarıyla Avrupa ülkelerinde aktif/pasif oranı ortalama 1,6 iken Türkiye’de bu oran 1,9’dur. Yani Türkiye’de bu oran daha yüksektir.

• 2002 yılında Türkiye’de emekli ve hak sahiplerinin aylıklarının ortalaması asgari ücretin yüzde 22 fazlası iken, 2023’te yüzde 26 altına düşmüştür.

• Ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı 2002’de yüzde 46,4 iken 2024’te yüzde 27,7’ye geriledi.

• Emeklilerin bu yoksullaşma süreci onları emekliyken de çalışmaya mecbur bıraktı. 2002 yılında çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı yüzde 36,6 iken Aralık 2023’te yüzde 55,3’e yükseldi.

• Bütçede emeklilere ve sosyal güvenliğe ayrılan pay düşüyor: 2008-2024 arasında SGK’ye yapılan bütçe transferlerinin oranı 5,2 puan azaldı.

• Kaynak yok diyenler doğru söylemiyor. SGK’da emekliler için yeterince kaynak var: Prim gelirlerinin emekli aylıklarını ve sağlık ödemelerini karşılama oranı 2002’de yüzde 61 iken 2023’te yüzde 76,4’e yükseldi.

Bu verilere ister katılırsınız, isterseniz katılmayabilirsiniz. Ancak, geldiğimiz nokta tüm çıplaklığıyla orta yerde duruyor. Başta emekliler ve dar gelirliler ağır bir gıda enflasyonu baskısı altındalar. Açlık sınırıyla aynı düzeye gelen asgari ücretliler bile evlerine, çocuklarına yeterince gıda maddesi götürememekten yakınıyorlar.

Emeklilerin durumu sadece son iki yılı kapsamıyor. Emekliler yıllardır, haklarını istiyorlar ama her meydana çıktıklarında görmezden gelindiler. Ancak son seçim ve bu ayın sonunda yapılacak yerel yönetim seçimleri öncesinde emekliler birden görülür hale geldiler. Çünkü, emeklilerin yüksek oy potansiyeli hatırlandı.

Bugün ülkemizde 16.5 milyon emekli var. Bunların önemli bir kesimi büyük şehirlerde ve kasabalarda yaşıyorlar. Kırsalda hayatını idame eden emekli sayısı bir hayli düşük. Bu nedenle de emeklilerin oyuna ihtiyaç duyanlar ağızlarından emeklileri düşürmüyorlar. Hükümetin veremediğini, belediyeler vereceklerini söylüyorlar. İşi öylesine ileri götürenler var ki, sanki ceplerinden veriyorlarmış gibi, her ay beş bin lira vereceklerini vaat ediyorlar.

Kime, hangi durumda ve hangi şartlarda vereceklerini açıklayan yok. Sadece vereceğiz diyorlar. Kimse de çıkıp “yahu arkadaş sen kimin parasını kime ulufe dağıtır gibi dağıtıyorsun” diye sormuyorlar. Vaat edenler de, sadece emeklilerden gelecek bir oyun peşindeler.

Bu durum, yaşları 70’leri aşan emeklilerin hem onuruna hem de haysiyetlerine dokunuyor. Emekliler, akıllarına geldikçe, hadi bir bin lira daha verelim, iki bine çıkaralım peşinde değiller. Hele hele dilenci yerine konulmasını asla affetmiyorlar.

QOSHE - Kaynak ve niyet meselesi - Oktay Taş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kaynak ve niyet meselesi

10 0
27.03.2024

Dünkü yazımızda ülkemizdeki yaşlıların durumunu ele alan TÜİK’in araştırmasından başlıklara yer vermiştik. Bugün de yine yaşlılarımızı dolayısıyla emeklilerin durumunu ele alan bir başka araştırmaya yer vereceğiz.

DİSK-AR yine önemli bir raporla güncel sorunu kamuoyu ile paylaştı. “Avrupa’da ve Türkiye’de Emeklilerin Durumu: Emekli Aylıkları, Emekli Sayıları ve Emeklilere Ayrılan Kaynaklar” başlıklı raporda, bugüne kadar “doğru kabul edilen yanlışlara” yer verildi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, tarafından açıklanan raporda, ülkemizdeki emekliler ile Avrupa ülkelerinde yaşayan emeklilerin bir kıyaslaması yapıldı.

Rapora ait ana başlıkları aşağıda sizlerle paylaşacağız ama söz oraya gelmeden bizde bildiklerimizi açıklamaya çalışalım. Ülkemizde emekliler, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren, rahmetli Turgut Özal tarafından adeta “sosyal atık” muamelesi görmeye başladı. Rahmetli Özal, emeklilik yaşını yükseltirken “beş yıl maaş alsalar yeterli” diyerek emeklilere bakış açısını göstermişti. Gerçekten de, kıstas zaman içinde bu aşamaya geldi.

2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunu ile emekli maaş bağlanma oranları ve güncelleme katsayısı düşürüldü. Maaş hesaplanmasında sadece Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon verileri esas alınmaya başlandı. Aslında maaşlardaki gerileme iki binli yılların başından itibaren aşama aşama uygulamaya konuldu. Öyle ki, 2002 yılına kadar emekli olanların durumu, çıkarılan bir yasa ile düzeltildi, intibakları sağlandı. Ancak o tarihten bu yana emeklilerin lehine hiçbir uygulama yapılmadı. Yıllar içinde emekli maaşları Hazine katkısıyla önce 7 bin 500 liraya daha sonra da yine hazine desteğiyle 10 bin liraya yükseltildi. Emeklilerin dul ve yetimlerine yapılan........

© Anayurt


Get it on Google Play