Tam anlamıyla takımın ligdeki kaderini belirleyebilecek bir maçtı. Her şeyi bitirebilecek, ligdeki tüm umutları yok edecek bir maçtı. Ve rakip Başakşehir’di. Yani 13 senedir içeride dışarıda yenemediğin, Ankara’da son 5 sezondur ama öyle, ama böyle yenildiğin bir takımdı. Üstelik bu maçta da kaybedilse Türkiye liglerinin rekoru da kırılacak, kendi evinde üst üste bir takıma en çok yenilen takım Ankaragücü olacaktı.

Başakşehir formdaydı, son 3 maçı kazanarak gelmişti. Kadro kalitesi bizden çok üstteydi. Ankaragücü’nün belalıları Deniz, Figeredo kadrodaydı. Ankaragücü’nde ise bir çok sakat oyuncu vardı, hatta kaleci Bahadır bile sakat sakat oynuyordu, takım formsuzdu. Ve en kötüsü de taraftarın modu düşmüştü. Ankaragücü’nün en büyük itici gücü olan taraftar, moral motivasyon olarak çökmüştü.

Seramoniden sonra takımın klasik toplanıp kenetlendikleri sahne vardı. Orada Mujakiç kenara geldi ve yedekler de dahil tüm takımı da çağırarak güzel bir kenetlenme tablosu oluşturuldu. İşte o anı görünce dedim ki evet bu maçta galiba bir şeyler değişecek. Maç da zaten öyle başladı. Emre Belözoğlu bu kez Morutan’ı da 10 numarada kullanmaya başlayıp müthiş bir önde baskı uyguladı. Rakip bir türlü çıkamaz oldu. Topları kullanamadılar. Kapılan toplarla da rakip ceza sahası bölgesinde maç oynandı. Ancak burada kalite sorunu ortaya çıktı. Ceza sahası içine ve çevresine gelen toplarda final pasları ve son vuruşlar bir türlü iyi yapılamadı. Topla ceza sahasına giren her oyuncu eveledi geveledi. Özellikle Bassagog ve Tasos final paslarını bir türlü değerlendiremediler. Bunu yapsalar maç erken kopabilirdi. Ancak gol gelmese de maç istenen tempoda gidiyordu. Başakşehir bir türlü organize olamıyordu, bunun karşısında Ankaragücü maçın kontrolünü elinde bulunduruyordu. İlk yarıda Bassagog’un ortasında Ali Sowe’un direkte patlayan kafa şutu talihsizlikti. Ancak başta haftalardır çok kötü bir performans sergileyen Ali Sowe olmak üzere herkes savaşıyordu. Tüm takım olayın ciddiyetini anlamışlardı. Özellikle defansa bloguna Alper Uludağ’ın girmesi çok etkili oldu. Haftalardır sol bek sıkıntısı yaşayan takıma Alper iyi gelmişti. Atakan çalışkanlığı ile göze batarken, Mujakiç’de ilk kez hatasız oynuyordu. Kitsiou sezonun en iyi maçlarından birini çıkarıyordu. Ancak ilk yarıda en iyi isimler Pedrinho ile birlikte Tolga’ydı diyebiliriz. Devre golsüz bitti. İkinci yarıya Belözoğlu değişiklik yapmadan başladı. Bir ara sistem de değiştirerek 4-4-2’ye döndü Morutan’ı sağ kenara atarak, Ali Sowe ve Bassagog’u çift santrforda da denedi. Bütün bu çabalar golü getirdi. Kazanılan penaltıyı “penaltı ustası” Tolga Ciğerci gole çevirince biraz rahatladık. İkinci golün ayrı bir hikayesi var. Gol öncesi sakat sakat oynayan ve büyük bir özveri gösteren Bahadır Han Güngördü müthiş bir top çıkardı. O pozisyon maçın kırılma anıydı. Daha sonra top Bahadır’a geldi. Bahadır’da adeta Ali Sowe’a asist yaparak 2.golü attırdı. Ali Sowe’un golü müthişti. Topu alıp, rakiplerini çalımlayıp, son vuruşu müthiş yapmasıyla 2.gol geldi. Ancak 80’de yenen kötü bir gol yine rahat bir maç izleyememize neden oldu. Hele ki uzatma bölümü son derece zor geçti. Neyse ki bu bölümde taraftar da devreye girince maç kazasız atlatıldı ve 3 puan geldi. Kazanmak güzeldi ama daha 8 final maçı var.

Maç sonu basın toplantısında Emre hocayı dinledik. Emre Hoca’ya Morutan konusunu sordum. Bildiğiniz gibi İstanbulspor maçından sonraki basın toplantısında bir daha ilk 11’de oynatamayacaklarını söylemişti. Ama oyuncu Başakşehir maçında ilk 11 başlamıştı. Bunun nedenini sordum. Hoca biraz geçiştirdi konuyu. Uzatmadı. Bilgi verildi, daha maçı varmış filan dedi. İkinci sorum kaleci konusundaydı. “Bahadır sakat oynadı, Ertaç zaten sakat. 3.kaleci Fatih genç ve bu ligin ağırlığını kaldıramaz. Rafal ile Doğukan’ı da gönderdiniz. Kaleci kararınızda hata yaptığınızı düşünüyor musunuz?” diye sordum. Hata yaptığını düşünmediğini söyledi. Kendi fikri diyeceğim bir şey yok. Üstelik Rafal’ın mali yükünden de kurtulduklarını belirtti. Ama aslında Rafal, bu sezonki alacakları da Ankaragücü’nden zaten alacak. Yani maddi bir yükten kulübün kurtulduğu da yok. Neyse hocanın düşüncesi bu şekilde, katılmasam bile saygı duymaktan başka yapacak bir şey yok.

Gelelim Arda Ünyay’a. Ankaragücü’nün milli genç oyuncusu. Mecburiyetten de olsa sahaya sürülmesi sevindiriciydi. Süre aldı, takıma katkı sağladı. Kendisi adına çok sevindim. Maç sonu sahadan çıkarken baktım adeta gözlerinin içi gülüyordu. Bazı durumlar, bazı oyuncular için şans olabilir. İnşallah Arda Ünyay için de bu büyük bir şans olur ve formayı kapar. Belözoğlu takıma “minimum 4 gün” izin vereceklerini belirtti. Ligler 2 hafta yok. Bu 2 hafta şans olabilir. İyi bir dönem geçirilirse fiziksel olarak kötü durumdaki bazı oyuncular kendine gelebilir. Bu dönemde öğrendiğim kadarıyla Bahadır başta olmak üzere tüm sakatlar da düzelecek, kadro genişleyecek. Eleştireceğimiz zaman eleştiririz. Ama Başakşehir maçı için de tüm takımı kutluyoruz. Psikolojisini kaldırmak zor bir maçtı. Ne diyelim Antalyaspor maçı belki de sezonun en değerli maçı olacak. Sorunlardan arınmış bir Ankaragücü bu maçı alır gelirse çifte bayram yaşarız.

QOSHE - Kazanılması gereken bir maçtı ve kazanıldı - Orhan Sal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kazanılması gereken bir maçtı ve kazanıldı

21 0
22.03.2024

Tam anlamıyla takımın ligdeki kaderini belirleyebilecek bir maçtı. Her şeyi bitirebilecek, ligdeki tüm umutları yok edecek bir maçtı. Ve rakip Başakşehir’di. Yani 13 senedir içeride dışarıda yenemediğin, Ankara’da son 5 sezondur ama öyle, ama böyle yenildiğin bir takımdı. Üstelik bu maçta da kaybedilse Türkiye liglerinin rekoru da kırılacak, kendi evinde üst üste bir takıma en çok yenilen takım Ankaragücü olacaktı.

Başakşehir formdaydı, son 3 maçı kazanarak gelmişti. Kadro kalitesi bizden çok üstteydi. Ankaragücü’nün belalıları Deniz, Figeredo kadrodaydı. Ankaragücü’nde ise bir çok sakat oyuncu vardı, hatta kaleci Bahadır bile sakat sakat oynuyordu, takım formsuzdu. Ve en kötüsü de taraftarın modu düşmüştü. Ankaragücü’nün en büyük itici gücü olan taraftar, moral motivasyon olarak çökmüştü.

Seramoniden sonra takımın klasik toplanıp kenetlendikleri sahne vardı. Orada Mujakiç kenara geldi ve yedekler de dahil tüm takımı da çağırarak güzel bir kenetlenme tablosu oluşturuldu. İşte o anı görünce dedim ki evet bu maçta galiba bir şeyler değişecek. Maç da zaten öyle başladı. Emre Belözoğlu bu kez Morutan’ı da 10 numarada kullanmaya başlayıp müthiş bir önde baskı uyguladı. Rakip bir türlü çıkamaz oldu. Topları kullanamadılar. Kapılan toplarla da rakip ceza sahası bölgesinde maç oynandı. Ancak burada kalite sorunu ortaya çıktı. Ceza sahası içine ve çevresine gelen toplarda final pasları ve son vuruşlar bir türlü iyi yapılamadı. Topla ceza sahasına giren her oyuncu eveledi geveledi. Özellikle Bassagog ve Tasos final paslarını bir türlü değerlendiremediler. Bunu yapsalar maç erken kopabilirdi. Ancak gol gelmese de maç istenen tempoda gidiyordu. Başakşehir bir türlü organize olamıyordu, bunun karşısında........

© Anayurt


Get it on Google Play