Yılmaz Karakoyunlu’yu Anavatan iktidarları döneminde tanımıştık (1992). Sonra (Ecevit-Yılmaz-Bahçeli) koalisyon hükümetinde TRT, Anadolu Ajansı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel müdürlüklerinden ve de Özelleştirmeden sorumlu devlet bakanı olarak görev aldı. Hükümet sözcüsüydü. Bu köşenin yazarı olarak bendeniz de Bakan Karakoyunlu’nun basından sorumlu danışmanı olarak görev yapmanın, kendilerini yakından tanımanın onurunu yaşayanlardanım. Onunla geçirdiğim yılları, nadir duyulan taze bir heyecanla daima muhafaza ediyorum.
Başbakan Müşavirliğim ve Genel Müdürlüklerim dönemlerimde, onu tanımaktan fevkalade onur duyduğumu ayrıca belirtmek isterim.
Bakan olduğu gündü beni yanına çağırdı ve “Basın müşavirim olarak benimle çalışmanı istiyorum” demişti. Kendisine “Aman efendim, sizin gibi kültür, bilgi deryası birine benim gibi Laz nasıl basın müşaviri olur” demiştim.
Kahkahayı basmıştı. “İşte bunun için istiyorum” cevabını vermişti. Yıl 2000 Bakan-müşavir ilişkisinden çok Baba-oğul ilişkimiz devam etti. Hep te öyle kaldı...
Birlikte çalışmaktan ve tanımaktan onur duyduğum, adeta hayatımın doktorasını yaptığım Devlet eski Bakanı, yazar, şair besteci, romancı Yılmaz Karakoyunlu gülümseyen bakışı, sağlam duruşunun altında nezaket sahibi oluşunun yanı sıra yüreği insan ve vatan sevgisi ile dolu bir kişiliğe sahipti.
Romanların efendisi. Yazıların ve sözcüklerin ustası. Kültür deryası olan Karakoyunlu’nun beyni, dünyanın en büyük kütüphanesi gibiydi. Eğer bir yerde yemek yenecekse, önce emrinde görev yapanları kontrol ederdi. Onlara yemek gitmeden asla yemeğe başlamazdı. Herkese günaydın. Nasılsınız? demeden, hanımlara yol vermeden asla geçip gitmeyecek kadar nezaket sahibiydi.
Karakoyunlu’nun yıllar süren başarıları, toplum ile olan hâkimiyeti, Türkiye’nin çıkarları konusundaki dirayet ve ciddiyeti, ülkeye hizmet etmekteki samimi gayret ve muvaffakiyeti, her türlü takdirin üzerinde, çok saygın bir devlet – siyaset ve sanat adamı ciddiyetinin ve mesuliyetinin örneğini oluşturmuştur.
Karakoyunlu, siyasetçi ve sanatçı, edebiyatçı kimliği ile Türk toplumunun gönlünde fevkalade seçkin ve saygın bir yer işgal etmektedir. Meclis’te donanımlı, bilgi bikrimi fazla kadroları mevcuttur.
Meslek büyüklerim Doğan Hızlan ve Vahap Munyar, yazılarında dile getirdikleri gibi Yılmaz Karakoyunlu, iyi bir romancıydı. Yakın tarihimizin belgelerini romanlaştırarak edebiyatla siyasetin bir arada okunurluğunu sağladı. “Salkım Hanımın Taneleri’ başta olmak üzere 20’ye yakın kitap ve romanları bulunuyor. Tümünü okuyan birisi olarak, hayranlığımı gizleyemiyordum. Yunus Nadi Roman Ödülü başta olmak üzere çok sayıda ödülleri bulunuyor.
Dünden bugüne Türkiye’deki siyasal tarihi, önemli kişileri ondan okumanızı salık veririm. Çünkü araştırmaya dayanarak ortaya çıkan eserler akademik çalışmalar için de bir başvuru kaynağıdır. ‘Yorgun Mayıs Kısrakları’nda Çakırbeyli Adnan, Selânikli Celile’nin oğlu Nâzım vardı. 6- 7 Eylül olaylarını anlattığı Güz Sancısı’nı da devrim mahkemesi üzerine ‘Üç Aliler Divanı’nı da okumalısınız.
Müzik konusunda da bilgi sahibiydi. TRT Denetiminden geçmiş 100’ün üzerinde besteleri bulunmaktadır Romanlarında yaşayacak.
Karakoyunlu bu arada yazar, şair, araştırmacı olarak da öne çıktı, “Salkım Hanımın Taneleri”, “Çiçekli Mumlar Sokağı” gibi önemli eserleri yazdı. “Salkım Hanımın Taneleri”nin filmi de yapıldı. ANAP’ta entelektüel birikimiyle perde gerisinde hep önemli işler yaptı.
Eski Bakan Yılmaz Karakoyunlu, İstanbul’daki evinde geçirdiği rahatsızlık üzerine kaldırıldığı hastanede vefat etti. Eski Bakanı Levent’teki Barbaros Hayrettin Paşa Camisi’nde ikindi namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurladık. Yeni adresimiz artık Zincirlikuyu’daki mezarlığında. Bakanımdan çok, babamı kaybettim. Danışmanı Hakan Yıldız ile birlikte, ağlayarak Ankara’ya döndük.
Allah’tan rahmet diliyorum mekânı cennet olsun…

QOSHE - Karakoyunlu’nun ardından - Osman Yazıcı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Karakoyunlu’nun ardından

7 0
15.02.2024

Yılmaz Karakoyunlu’yu Anavatan iktidarları döneminde tanımıştık (1992). Sonra (Ecevit-Yılmaz-Bahçeli) koalisyon hükümetinde TRT, Anadolu Ajansı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel müdürlüklerinden ve de Özelleştirmeden sorumlu devlet bakanı olarak görev aldı. Hükümet sözcüsüydü. Bu köşenin yazarı olarak bendeniz de Bakan Karakoyunlu’nun basından sorumlu danışmanı olarak görev yapmanın, kendilerini yakından tanımanın onurunu yaşayanlardanım. Onunla geçirdiğim yılları, nadir duyulan taze bir heyecanla daima muhafaza ediyorum.
Başbakan Müşavirliğim ve Genel Müdürlüklerim dönemlerimde, onu tanımaktan fevkalade onur duyduğumu ayrıca belirtmek isterim.
Bakan olduğu gündü beni yanına çağırdı ve “Basın müşavirim olarak benimle çalışmanı istiyorum” demişti. Kendisine “Aman efendim, sizin gibi kültür, bilgi deryası birine benim gibi Laz nasıl basın müşaviri olur” demiştim.
Kahkahayı basmıştı. “İşte bunun için istiyorum” cevabını vermişti. Yıl 2000 Bakan-müşavir ilişkisinden çok Baba-oğul ilişkimiz devam etti. Hep te öyle kaldı...
Birlikte çalışmaktan ve tanımaktan onur duyduğum, adeta hayatımın doktorasını yaptığım Devlet eski Bakanı, yazar, şair besteci, romancı Yılmaz Karakoyunlu gülümseyen bakışı, sağlam duruşunun altında nezaket sahibi oluşunun yanı sıra yüreği insan ve vatan........

© Anayurt


Get it on Google Play