Türkiye 2008 senesinde performans esaslı program bütçe uygulamasını benimsedi ve böyle de devam ediyor.

Yazıya girerken bu performans esaslı program bütçe sistemine geçişin kağıt üzerinde çok olumlu bir gelişme olduğunu ifade etmek isterim.

Geçen hafta bütçe üzerine yazdığım yazılarda kamu hizmetlerinin fonksiyonel sınıflandırmasını sunmuş idim, program bütçelerde bu sınıflandırma, aşağıda örneklerini vereceğim, çok daha detaylandırılıyor ve her program seçilen, benimsenen kriterlere göre bir performans analizine tabi tutuluyor, bu iyi bir şey ama her işte olduğu gibi düzgün yapılabilirse.

Aşağıda siz okurlara program performans analizlerinden bazı ilginç(!!!) örnekler sunacağım.

Bütçe gerekçesinin 193 sahifesinde “Kayıtdışı ekonomiyle mücadele” programı var ve bu programın performans analizi için bazı kriterler saptanmış, anahtar gösterge de “Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede mükelleflerin uyum seviyesinin yükseltilmesine yönelik denetimlerin bir önceki yıla göre artış oranı”, fena bir anahtar gösterge değil ama performans tahminleri yine çok ilginç ve düşündürücü.

2023 senesi için planlanan artış oranı (denetimlerin bir önceki yıla göre artış oranı) yüzde beş, gerçekleşme tahmini de yüzde 5, iyi, bu artış oranı Türkiye gibi kayıtdışı ekonomi kepazeliğinin çok yüksek olduğu bir ülkede daha fazla olabilir ama kurumsal kapasiteleri bilemediğim için yüzde beş artışı olumlu karşılıyorum.

Ancak, 2024 ile birlikte işler karışıyor çünkü bu denetimlerin artış oran hedefi yüzde ikiye düşüyor, 2025 ve 2026 artış hedefleri de yine yüzde 2.

2024 ile birlikte kayıtdışı ekonomiyle mücadele için denetim artış oranları neden yüzde beşten yüzde ikiye düşürülüyor, bunu anlayan, açıklayacak birileri var mıdır acaba?

Kayıtdışı ekonomi Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarının en başlarında geliyor ama bu kayıtdışılığı azaltmaya yönelik denetim artış oranları düşürülüyor.

Neden?

Siyaset böyle mi uygun görüyor acaba? Kayıtdışılık gayriinsani koşullarda bir parça istihdam da yaratıyor, bu nedenden mi?

Yoksa bu denetim oranı düşmesinin altında Suriyeli nüfusun da payı mı var?

Gelelim başka bir programa, “Koruyucu sağlık” programına, bütçe gerekçesinin 197. Sahifesi.

“Koruyucu sağlık” programının bir anahtar göstergesi her yüz bin canlı doğumda Anne ölüm oranı, bu oran 2023 için 12.6 iken, 2026 için hala 12,3 gibi çok yüksek bir oran.

Aynı program için ikinci anahtar gösterge bin canlı doğumda bir sene içinde bebek ölüm oranı, bu oran 2023 için 9.3, 2026 için ise 8.8’dir ve bu oranlar çok ama çok yüksektir.

Bu oranları program performans analizinde gösteren sorumlu idare Sağlık Bakanlığı böylece büyük zafiyetini sergilemektedir.

Ancak, Sağlık Bakanlığı bu oranları verirken bir de performans analiz sisteminin büyük bir eksikliğini de göstermektedir; bu oranların anlamlı olması ve daha sağlıklı bir performans bilgisi sunabilmesi için program performans analizine MUTLAKA küresel örnekler de ilave edilmelidir.

Anne ve çocuk ölümleri bir ülkenin gelişmişlik düzeyi için en önemli gelişmişlik göstergelerindendir, bu tablolara Yunanistan, İtalya, Portekiz gibi ülkelerdeki aynı oranlar ilave edilirse durum daha netleşecektir.

Bütçe gerekçesinin 208. Sahifesinde “Sanayinin geliştirilmesi, üretim ve yatırımların desteklenmesi” programı yer almaktadır, sorumlu idare Hazine ve Maliye Bakanlığı ile diğer ekonomi ile ilgili devlet birimleridir.

Bu program için seçilen anahtar göstergelerden biri de “Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıdır” doğru bir gösterge seçimidir ama bu program bütçe kavramını bir propagandaya çevirmemek şartıyla.

2023 için planlanan doğrudan yabancı yatırım miktarı 16 milyar dolar iken gerçekleşme tahmini 12.8’dir. 2026 için ise doğrudan yabancı yatırım miktarı tahmini 22.4’dür. Söz konusu 2026 tahmini muhtemelen Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmamasından önce bir tahmindir, bu hukuk skandalı sonrası buraya ancak Körfez’den birileri gayrimenkul almaya gelecektir, bu iyi biline, bu giriş bile tehlikeye düşmüştür.

Bu 2026 tahmini tutsa bile büyük sorundur çünkü AKP iktidarında 2006 senesinde aynı miktar (22 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım) gerçekleşmiştir, başka bir ifade ile de yaklaşık yirmi sene sonra AKP hala aynı yerdedir, daha doğrusu aynı yerde olmayı hedeflemektedir.

Bütçe gerekçesinin (2024) 220. Sahifesinde “Tarım” programının performans analizi vardır.

Bu performans analizi, haklarını teslim edelim, dürüst yapılmış bir analizdir ve hem tarım sektörünün hem de Türkiye ekonomisinin durumunu çok net ortaya koymaktadır.

Program performans analizinde bitkisel ürün üretim miktarı 2023 gerçekleşme tahmini 130 milyon ton ve 2026’da bitkisel ürün üretimi tahmini yine 130 milyon ton, başka bir ifade ile üretim yerinde sayıyor, bu da en iyi ihtimalle.

Kırmızı et sektöründe büyük sorun gözüküyor, kırmızı et üretim miktarı 2023 tahmini 1945 bin ton iken 2026 üretim miktarı tahmini ancak 1788 bin ton olmaktadır, başka bir ifadeyle kırmızı et üretimi düşmektedir, yani önümüzdeki senelerde çok daha az ve çok daha pahalı kırmızı et tüketecektir Türkiye.

En ilginç ve en korkunç gösterge milyar TL cinsinden tarımsal hasıla büyüklüğüdür.

Hemen yukarıda bitkisel üretim miktarının sabit kalmasının, kırmızı et üretimimin ise düşmesinin beklendiğini belirttim.

Oysa, düşen tarımsal çıktıya rağmen 2023 senesinde planlanan tarımsal hasıla bin milyar TL iken 2026 tarımsal hasıla tahmini 4.1 bin milyar TL’dir.

Bu manzaranın söylediği önümüzdeki üç sene içinde çok ama çok yüksek bir tarımsal ürün fiyatları enflasyonunun bizi beklediğidir.

Gerçekten herkese, hepimize kolay gelsin.

xxx

Türkiye gerçeklerini daha net görmek isteyenlere 2024 bütçe gerekçesini incelemelerini hararetle tavsiye ediyorum.

Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.

QOSHE - 2024 bütçe gerekçesinde sağlam saçmalıklar - Eser Karakaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

2024 bütçe gerekçesinde sağlam saçmalıklar

41 1
15.11.2023

Türkiye 2008 senesinde performans esaslı program bütçe uygulamasını benimsedi ve böyle de devam ediyor.

Yazıya girerken bu performans esaslı program bütçe sistemine geçişin kağıt üzerinde çok olumlu bir gelişme olduğunu ifade etmek isterim.

Geçen hafta bütçe üzerine yazdığım yazılarda kamu hizmetlerinin fonksiyonel sınıflandırmasını sunmuş idim, program bütçelerde bu sınıflandırma, aşağıda örneklerini vereceğim, çok daha detaylandırılıyor ve her program seçilen, benimsenen kriterlere göre bir performans analizine tabi tutuluyor, bu iyi bir şey ama her işte olduğu gibi düzgün yapılabilirse.

Aşağıda siz okurlara program performans analizlerinden bazı ilginç(!!!) örnekler sunacağım.

Bütçe gerekçesinin 193 sahifesinde “Kayıtdışı ekonomiyle mücadele” programı var ve bu programın performans analizi için bazı kriterler saptanmış, anahtar gösterge de “Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede mükelleflerin uyum seviyesinin yükseltilmesine yönelik denetimlerin bir önceki yıla göre artış oranı”, fena bir anahtar gösterge değil ama performans tahminleri yine çok ilginç ve düşündürücü.

2023 senesi için planlanan artış oranı (denetimlerin bir önceki yıla göre artış oranı) yüzde beş, gerçekleşme tahmini de yüzde 5, iyi, bu artış oranı Türkiye gibi kayıtdışı ekonomi kepazeliğinin çok yüksek olduğu bir ülkede daha fazla olabilir ama kurumsal kapasiteleri bilemediğim için yüzde beş artışı olumlu karşılıyorum.

Ancak, 2024 ile birlikte işler karışıyor çünkü bu denetimlerin artış oran hedefi yüzde ikiye düşüyor, 2025 ve 2026 artış hedefleri de yine yüzde 2.

2024 ile birlikte kayıtdışı ekonomiyle mücadele için denetim artış oranları neden yüzde beşten yüzde ikiye düşürülüyor, bunu anlayan, açıklayacak birileri var mıdır acaba?

Kayıtdışı ekonomi Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarının en başlarında geliyor ama bu kayıtdışılığı azaltmaya yönelik denetim artış oranları düşürülüyor.

Neden?

Siyaset böyle mi uygun görüyor acaba? Kayıtdışılık gayriinsani koşullarda bir parça istihdam da yaratıyor, bu nedenden mi?

Yoksa bu denetim oranı........

© Artı Gerçek


Get it on Google Play