Toplumun gereksinmelerini karşılamak için mal ve hizmet üretiminin artması gerekir. Bu nedenle Üretim Devrimi Kurultaylarında sık sık “Üret arkadaş!” diyoruz. Üretim artınca gelirin de artacağını varsaydığımız için böyle demekteyiz. Her zaman böyle midir? Üretim artınca belirli bir eşikten sonra gelirin hızla azalabileceği aklımıza geliyor mu?

Gelirin iki bileşeni vardır, birisi ürünün yani malın fiziki miktarıdır. Kilogram, ton gibi ağırlık birimleri ve litre, metreküp, kile gibi hacim ölçüleri; ya da adet, düzine gibi sayılarla ifade edilir. Diğeri bileşen malın birim fiyatıdır, Lira, Dolar, Ruble gibi para birimleriyle ifade edilir. TL/kg, Dolar/ton, Euro/litre şeklinde gösterilir.

Bir çiftçi tarafından 15 ton karpuz üretilmiş ve tonu 12 bin liradan satılmış ise:

Brüt gelir = 15 (ton) x 12 000 (TL/ton) = 180 000 TL bulunur.

Karpuz üretim giderlerinin 150 bin lira, yani ton başına 10 bin lira olduğunu varsayalım. Çiftçi bu durumda bu üretiminden 30 bin lira kâr edecektir. Pek çok çiftçi benzeri bir hesapla karpuz yetiştirir ve piyasaya sunarsa ortalıkta bolluk bereket olur. Ancak karpuz fiyatları ucuzlar ve tonu 8 bin liraya inerse çiftçinin eline 120 bin lira geçer. 150 bin lira masraf yaptığından 30 bin lira zarar eder. Eğer çiftçi 20 ton karpuz yetiştirmiş olsaydı kârı veya zararı 40 bin lira olacaktı. Tarım ürünlerinin üretimi arttığı zaman fiyatların aşırı derecede düşmesi nedeniyle toplam gelir azalır. Zarar miktarı da üretim hacmine bağlı olarak artar.

Örneklemeye çalıştığımız bu olgu, ekonomide; “Bolluk Çelişmesi (Paradoksu)” veya King Kanunu olarak bilinir. Fiyat oluşumunu göstermek üzere çizilen grafik bir örümcek ağına benzediğinden “Örümcek Ağı Teoremi” olarak da adlandırılmıştır.

Piyasa fiyatı sunu (arz) ve isteme (talep) göre oluşur. Sunu meselesi üreticilerin, istem konusu da tüketicilerin tutumlarına bağlıdır. Tarım ürünlerinin çoğu besin olarak kullanılır. Beslenme, giyim ve barınma zorunlu gereksinmelerdir. İnsanlar, besin maddeleri pahalandı diye yiyip içmekten vazgeçemezler. Besinler ucuzladı diye belki biraz daha fazla tüketseler bile tıksırıncaya kadar yemezler. Besinler birbiri yerine geçebilir. Kalkan balığı pahalıdır, hamsi veya sardalya ucuzdur. Rokfor peyniri pahalı, çökelek ucuzdur. Bazı besinlerin fiyatı artınca daha ucuz olan besinlere yönelerek çözüm ararlar. Dikkat edilirse fiyat değişimi ile tüketilen besin miktarı çok fazla değişmez, bu konuda esneklik azdır.

Üretici cephesindeki sunu konusunda da esneklik azdır. Fiyatı artan tarım ürününden daha fazla arz edebilmek için bir üretim dönemi boyunca çaba sarf etmek gerekecektir. Doğa koşulları nedeniyle üretimin yeterince artırılmasına da olanak bulunmayabilir. Sığırların gebelik süresi 9 aydır. Dişi bir buzağının ilk doğumunu yapması için en az iki yaşını tamamlaması gerekir. Meyve ağaçlarının verime yatması için 3-7 yıl geçmelidir. Her ikisi de önemli tahıl üreticisi olan Ukrayna ile Rusya arasında çatışma başlayınca tahıl dışsatımı aksadığı için dünya buğday fiyatı ton başına 100 dolar yükselmiştir.

Gregory King (1648 – 1712) yılları arasında yaşamış olan bir İngiliz subay olup, haritacı ve istatistikçidir. King Kanunu'na göre “Ürün oranı aritmetik bir dizi izleyerek azalırsa, fiyatlar zıt yönde geometrik bir dizi izleyerek yükselmektedir.” (Bkz.1). Bu ifade aşağıdaki örnekle somutlaştırılabilir. Mısır üretimi %10 azalınca mısır fiyatının %30 arttığı, üretim %20 azalınca fiyatın %80 düzeyinde katlanarak arttığı saptanmıştır.

Geçen yıl zeytin hasat döneminde litresini 90 liraya satın aldığımız zeytinyağının fiyatı şimdi 350 liraya aşmıştır. Bu durum zeytin üreticisi Akdeniz ülkelerinde zeytin rekoltesinin düşüklüğünden kaynaklanmaktadır. Birkaç yıl önceki para ile limonun kilogramını 25-30 liraya almıştık, enflasyona karşın bugün 5-10 liraya alınabiliyor. İklim koşulları elverişli olduğundan üretim arttı, dışsatım tıkanıklığı da olunca erkenci limonun fiyatı iyice düştü. Yaşadığımız bilimsel yasalara uygun gerçekleri önceden tahmin etmek mümkündür. Tarihte “Lale Devri” olarak geçen dönemden önce yaşamış olan King tarafından ortaya konmuş ilkelere boş verirsek daha çok kök sökeriz. Üretim Devrimi Programı'mızın ilk maddesi “Planlama” başlığını taşıyor. Akılcı bir planlama ile bu aşırı dalgalanmalar önlenebilir.

(1) Feridun Ergin, İktisat, 4.Baskı, Hamle Matbaası, İstanbul, 1964.

QOSHE - Bollukla ilgili aykırı düşünce - Cengiz Çakır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bollukla ilgili aykırı düşünce

22 24
19.12.2023

Toplumun gereksinmelerini karşılamak için mal ve hizmet üretiminin artması gerekir. Bu nedenle Üretim Devrimi Kurultaylarında sık sık “Üret arkadaş!” diyoruz. Üretim artınca gelirin de artacağını varsaydığımız için böyle demekteyiz. Her zaman böyle midir? Üretim artınca belirli bir eşikten sonra gelirin hızla azalabileceği aklımıza geliyor mu?

Gelirin iki bileşeni vardır, birisi ürünün yani malın fiziki miktarıdır. Kilogram, ton gibi ağırlık birimleri ve litre, metreküp, kile gibi hacim ölçüleri; ya da adet, düzine gibi sayılarla ifade edilir. Diğeri bileşen malın birim fiyatıdır, Lira, Dolar, Ruble gibi para birimleriyle ifade edilir. TL/kg, Dolar/ton, Euro/litre şeklinde gösterilir.

Bir çiftçi tarafından 15 ton karpuz üretilmiş ve tonu 12 bin liradan satılmış ise:

Brüt gelir = 15 (ton) x 12 000 (TL/ton) = 180 000 TL bulunur.

Karpuz üretim giderlerinin 150 bin lira, yani ton başına 10 bin lira olduğunu varsayalım. Çiftçi bu durumda bu üretiminden 30 bin lira kâr edecektir. Pek çok çiftçi benzeri bir hesapla karpuz yetiştirir ve piyasaya sunarsa ortalıkta bolluk bereket olur. Ancak karpuz fiyatları ucuzlar ve tonu 8 bin liraya inerse çiftçinin eline 120 bin lira geçer. 150 bin lira masraf yaptığından 30 bin lira zarar eder. Eğer çiftçi 20 ton karpuz yetiştirmiş olsaydı kârı veya zararı 40 bin lira olacaktı. Tarım ürünlerinin üretimi arttığı zaman fiyatların aşırı derecede düşmesi nedeniyle toplam gelir azalır. Zarar miktarı da üretim hacmine........

© Aydınlık


Get it on Google Play