Belirli iklim ve toprağa sahip bölgelerde yetiştirilebilecek çeşitli bitkisel ürünler vardır. Birim alana düşen tahmini masraf ve gelirlerin farkı olan net gelire göre ürün seçimi yapılır. Birim alana en yüksek net gelir (kâr) sağlayan ürüne öncelik verilir. Mantıksal olarak en kârlı üründen olabildiğince fazla yetiştirerek kâr artırılabilir. Mevcut arazinin tümünde en kârlı ürünü yetiştirerek kârın en yüksek düzeye çıkarılabileceği düşünülür. Arazinin tamamında bir tek ürünün yetiştirilmesi uzmanlaşmanın en uç halidir. Bu duruma "monokültür tarım" denir. Latince olan mono sözcüğü "tek" anlamına gelir. Monopol: tekel, monoton: tekdüze sözcüklerine benzer şekilde monokültür: tek ürün yetiştiriciliği demektir.

Mantıksal ve matematiksel olarak doğru gözüken bu durumun fayda ve sakıncalarını tartışmakta fayda vardır. Bir zamanlar Çukurova ve Ege ovalarında pamuk, en kârlı ürün olarak görüldü ve herkes pamuk ekmeye başladı. Başlangıçta bolluk, bereket vardı, her şey iyi herkes memnundu. Pamukla birlikte suya ve gübreye kavuşan kanyaş, ayrıkotu, sarmaşık, topalak, domuz pıtrağı, sirken gibi yabanıl otlar coştu. Bunlar doğanın öz evlatlarıdır, bizim ektiğimiz kültür bitkileri ise üvey evlatlardır. Çapa, bel ve kürekle otları önlemeye çalıştık, sonra sıra aralarını makine ile işledik, o da yetersiz olunca yabancı ot ilaçlarına sarıldık. Artık dünyada kullanılan tarım ilaçlarının üçte ikisi ot öldürücü ilaçlardan oluşmaktadır.

Bütün hayvanlar bitkilerle beslenir. Pamuk üzerinde beslenen yeşil kurt, pembe kurt, yaprak bitleri, beyaz sinek gibi böcekler türedi. O dönemin harika ilacı DDT'yi kullanarak bunlardan kurtulmaya çalıştık. Sivrisinek, karasinek, bit, pire, kene, yılan, çıyan ne varsa öldürüyordu. Evlerimizde filit pompası ile attık. Otuz, kırk yıl sonra bilim insanları, güney kutup dairesindeki penguen yumurtalarında DDT kalıntısı buldular. Kuzey yarım kürede kullanılan ilaç, yağmurla yıkanıp, dere ve ırmaklardan denizlere ve okyanusa ulaşıyordu. Plankton denilen tek hücreliler, diğer deniz canlıları, balıklar ve kuşların besin zinciri ve akıntılara güney kutbuna kadar ulaşmıştır. DDT ve benzeri ilaçların zararlı olduğunu keşfettik.

Doğada her şey dengelidir. Uğur böceği, gelin böceği diye adlandırılan canlı yaprak biti larvalarını yiyerek beslenir. Bu canavar bizim için faydalı böceklerdendir. Tarım ilaçları bunları da yok ettiği için zararlı böcekler sayıca artar ve zararları çoğalır. Daha fazla ve daha çok ilaç kullanarak önlemeye çalıştıkça kısır döngüye gireriz. Maliyet artar, çevre kirlenir. Doğanın gücünden yararlanmak yerine doğa ile savaşır hale geliriz. Bu arada tarım kimyasallarını üreten devasa şirketlerin kârı katlanarak artar.

Kuramsal olarak en yüksek kârı sağlayan seçenektir.
Tek ürünün yetiştirme tekniği kolay öğrenilir.
Daha az çeşitlilikte alet makine ile işler yürütülebilir.
Hesap, kitap ve planlama işleri kolaylaşır.
Aynı üründen fazla miktarda satışa sunulması pazarlık gücünü artırır.
Girdilerin tedarikinde de fiyat ve taşımada avantaj doğabilir.
Ürün satış fiyatı yüksek olursa kâr da yükselir.

Uygun ortam bulduğu için yabancı otlar, hastalık ve zararlılar yoğunlaşır.
Toprağın aynı katmanından yararlanıldığı için gübreleme giderleri artar. Sulama ve gübreleme nedeniyle toprağın özellikleri bozulur, uzun erimde verim düşer.
Bazı dönemlerde toprak çıplak kaldığından toprak aşınımı (erozyon) artar.
Toprak hazırlama, ekim, bakım ve hasat gibi işler dar zamana sıkıştığı için yüksek kapasiteli alet ve makineler gerekir.
Benzer şekilde işleri aile işgücü ile başarmak mümkün olmaz, yabancı işçilere ücret ödemek gerekir. Ücret kabul edilse bile işçi bulmak zor olabilir.
Yılın belirli dönemlerinde aile bireyleri ve devamlı çalışan işçilerin yapabileceği iş olmaz.
İklim koşulları kötü giderse verim düşer ve zarar çok olur.
Hastalık ve zararlılar verimi, kaliteyi ve geliri azaltır, tarımsal savaş giderlerini artırır.
Çiftçinin eline sadece hasat sonrasında para geçer, işletmenin nakit akışı bozulur.
Ürün satış fiyatı düşerse zarar edilir, üst üste zarar edilirse işletme batar.
İngilizlerin "Yumurtaların hepsini aynı sepete koymayın!" sözünü unutmayalım.

QOSHE - Tek ürün yetiştiriciliği - Cengiz Çakır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tek ürün yetiştiriciliği

22 9
28.11.2023

Belirli iklim ve toprağa sahip bölgelerde yetiştirilebilecek çeşitli bitkisel ürünler vardır. Birim alana düşen tahmini masraf ve gelirlerin farkı olan net gelire göre ürün seçimi yapılır. Birim alana en yüksek net gelir (kâr) sağlayan ürüne öncelik verilir. Mantıksal olarak en kârlı üründen olabildiğince fazla yetiştirerek kâr artırılabilir. Mevcut arazinin tümünde en kârlı ürünü yetiştirerek kârın en yüksek düzeye çıkarılabileceği düşünülür. Arazinin tamamında bir tek ürünün yetiştirilmesi uzmanlaşmanın en uç halidir. Bu duruma "monokültür tarım" denir. Latince olan mono sözcüğü "tek" anlamına gelir. Monopol: tekel, monoton: tekdüze sözcüklerine benzer şekilde monokültür: tek ürün yetiştiriciliği demektir.

Mantıksal ve matematiksel olarak doğru gözüken bu durumun fayda ve sakıncalarını tartışmakta fayda vardır. Bir zamanlar Çukurova ve Ege ovalarında pamuk, en kârlı ürün olarak görüldü ve herkes pamuk ekmeye başladı. Başlangıçta bolluk, bereket vardı, her şey iyi herkes memnundu. Pamukla birlikte suya ve gübreye kavuşan kanyaş, ayrıkotu, sarmaşık, topalak, domuz pıtrağı, sirken gibi yabanıl otlar coştu. Bunlar doğanın öz evlatlarıdır, bizim ektiğimiz kültür bitkileri ise üvey evlatlardır. Çapa, bel ve kürekle otları önlemeye çalıştık, sonra sıra aralarını makine ile işledik, o da yetersiz olunca yabancı ot ilaçlarına sarıldık. Artık dünyada kullanılan tarım ilaçlarının........

© Aydınlık


Get it on Google Play