Yaşlananlar, ancak karamsar olanlardır. Umutlar, özlemler ve aşklar, asla yaşlanmaz.

Yıllanan arkadaşlıklar, yüzyıllara meydan okuyan büyük davalar, ana ve baba gibidir. Yerlerine yenisini koyamazsınız.

Arkadaşlık ve sevgi ve aşk ve dava, yaşandıkça değer kazanır.

Zamanın kendisi, yaşandıkça değer kazanır.

Aşk ve sevgi ve dava için verilen sözler, zamanla yarışır.

Tecrübe, bütün değerlerin anasıdır.

Tecrübe zamanın dışında değil, içindedir. Tecrübe, zamanın içinde kazanılır.

Arkadaşlıklar da, adanmışlıklar da, tecrübelerle sınanır ve zamana dayanır, zamanın ötesine geçerler.

Zaman ile arkadaşlık, adanmışlık ve aşk arasındaki yarışı, arkadaşlık, adanmışlık ve aşk kazanır.

Büyüyünce arkadaş olmak isterim ve arkadaşlarım olsun.

Bir davaya adanmış olan hayat, ölüme meydan okuyan hayattır.

Geçen zaman, eski tecrübelerin birikimidir ve yeni tecrübelerin başıdır, yeni bir yoğunlaşmadır.

Zamanı arkada bırakmak, yeni bir ufka açılmaktır, yeni bir pencere ve yeni bir kapıdır.

Hayatta her zaman kapılar vardır ve kararlı olana açıktır.

Hayatta kilitli olan bir kapı yoktur. Kilitli olan, arzularımızdır ve irademizdir. O nedenle bütün mesele, o kapıları açma arzusu, o kilitleri açma iradesidir ve doğaya ayak uyduran özgürlüktür.

Pencereler ve kapılar, evrenin ve kimyanın temel yasasına göre, sonsuza açılır.

Sayıların sonu yoktur.

Sayılar, hayatın sonsuza bölünen mantığıdır.

Tansiyon ölçüleri, röntgenler, MR’lar (emarlar), kan tahlilleri ve reçeteler, salgın hastalık gibidir. Konuşmayla bulaşır.

Ümitler, özlemler ve sevgiler ise, güneş gibidir, her gün yeniden doğar.

Umut, doğanın kendisinde vardır. Doğanın insan zihnindeki yansıması, umuttur.

Şehitler ölmez. Çünkü umutlar ölmez, özlemler ölmez ve adanmışlıklar ölmez.

Güneş de bir gün ölecekmiş, öyle diyenler var.

Ancak Lavosier’nin dediğine göre, “Hiçbir şey yoktan var olmaz ve varolan hiçbir şey yok olmaz.

Bu durumda yok olan, yalnızca yok olacağımızı sanmaktır.

Kemiklerimiz de, ellerimiz ve ayaklarımız ve beyinlerimiz de yok olmayacaktır.

Güneş de yok olmayacaktır.

Çünkü evrende hiçbir enerji yok olmaz, başka bir enerjiye dönüşür.

Rivayet odur ki, evrende bir kara delik varmış. Peki kim o kara deliğin başına gitmiş ve deliğin rengini görmüş ki, bize kara olduğunu söylemektedir.

Oysa kara olan, karamsarların gördüğüdür.

Kara olan, bilgisizliğimizdir ya da göremediklerimizdir.

Kara olan, safsatalardır.

Gök kuşağında kara yoktur.

Acaba Gök kuşağında bulunmayan karanın kökeni nedir?

Evrendeki asıl renk kızıldır.

Çünkü enerjinin rengi kızıldır.

Kaşgarlı Mahmut dedemizin Divan-ü Lügat-it Türk’ünden okudum: Türklerin bayrağı kızıldır.

KİTAP

Kaşgarlı Mahmut Divan-ü Lügat-it Türk

ÇEVİREN BESİM ATALAY

QOSHE - Gök kuşağında kara yoktur - Doğu Perinçek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gök kuşağında kara yoktur

35 56
10.03.2024

Yaşlananlar, ancak karamsar olanlardır. Umutlar, özlemler ve aşklar, asla yaşlanmaz.

Yıllanan arkadaşlıklar, yüzyıllara meydan okuyan büyük davalar, ana ve baba gibidir. Yerlerine yenisini koyamazsınız.

Arkadaşlık ve sevgi ve aşk ve dava, yaşandıkça değer kazanır.

Zamanın kendisi, yaşandıkça değer kazanır.

Aşk ve sevgi ve dava için verilen sözler, zamanla yarışır.

Tecrübe, bütün değerlerin anasıdır.

Tecrübe zamanın dışında değil, içindedir. Tecrübe, zamanın içinde kazanılır.

Arkadaşlıklar da, adanmışlıklar da, tecrübelerle sınanır ve zamana dayanır, zamanın ötesine geçerler.

Zaman ile arkadaşlık, adanmışlık ve aşk arasındaki yarışı, arkadaşlık, adanmışlık ve aşk kazanır.

Büyüyünce arkadaş olmak isterim ve arkadaşlarım olsun.

Bir davaya adanmış olan hayat, ölüme meydan okuyan hayattır.

Geçen zaman, eski tecrübelerin birikimidir ve yeni tecrübelerin başıdır, yeni bir........

© Aydınlık


Get it on Google Play