Ali Serdar Bolat kardeşim yıllarca önce yollamış Rabia el Adevviye’nin

hikâyesini. Zamanı dedim ve sandıktan çıkardım.

Rabia El Adeviyye, 8. Yüzyılda yaşamış bir Arap şairi.

Bir gün bir elinde meşale diğer elinde bir testi suyla Basra sokaklarında gezinirken görülüyor. O’na “Biz seni zaten deli biliriz de, bu yeni deliliğin sebebi nedir?” diye soruyorlar. Şair Rabia’nın günümüze kadar yankılanarak gelen cevabı şöyledir:

“Bize söylendi ki, eğer dinimizin emirlerine uyarsak, cennete gidip sonsuza kadar keyif içinde yaşayacağız. Eğer emirlere uymazsak, cehennemin kızgın ateşleri içinde yanacağız. O nedenle, herkes sadece emirlere uyup yeryüzündeki zamanını doldurmak peşindedir. İyi insan olmanın sebebi cennet için verilen söz oldu. Kötülükten sakınmanın sebebi de cehennem korkusu. İşte onun için cenneti ve cehennemi arıyorum. Bir bulursam, elimdeki bu meşalenin ateşiyle cenneti yakıp yok edeceğim. Bu suyla da cehennemin ateşini söndüreceğim. Böylece, hepimiz cennet vaadiyle ya da cehennem korkusuyla değil, iyilik yapmanın güzelliğiyle mutlu olmak için iyi insan olacağız.”

Rabia, ataerkil Arap toplumunda korkmadan konuşan bir yıldız oldu. Yoksul bir ailenin dördüncü kızı idi. Adını "Dördüncü" anlamına gelen "Rabia" koydular. Adı bile yoktu yani. O, ailenin dördüncü kızı idi sadece. Anne baba öldükten sonra Rabia ve kardeşleri köle pazarında cariye olarak satıldılar.

Sahipleri onu haremlerine kapattılar. Her türlü çileyi çekti. Hassas ruhu incindi. Çektiği acılarla erdemli bir kadın oldu.

Râbia el-Adeviyye, bir yakarışında şöyle diyordu:

“İlâhî! Eğer ben Sana Cehennem korkusuyla ibadet ediyorsam beni Cehennem ateşinde yak! Eğer Cennet ümidiyle Sana kullukta bulunuyorsam, beni cennetinden yoksun kıl! Eğer Sana olan sevgimden dolayı Sana ibadet ediyorsam, o zaman Senin ezelî cemâlinden beni mahrum etme!”

Bizim Anadolu erenlerinden Derviş Ali de cehennemin çok anlamlı bir tanımını yapmıştır. 1950’li yıllarda Gündüz Tüfekçi ağabeyim meydan sazıyla çalar, bizler söylerdik. İrfan Koçak arkadaşıma armağan olsun:

Derviş Alim der ki, nefesim haktır

Hak diyen canlara şüphemiz yoktur

Cehennem dediğin dal odun yoktur

Herkes ateşini bile götürür

KİTAP

DOĞU PERİNÇEK HAZRETİ MUHAMMED YENİ BASIMIN KAPAĞI

YARIN:

19. YÜZYILDA DEĞİL 21. YÜZYILDAYIZ TÜRKİYE, UKRAYNA, FİLİSTİN, AFRİKA VE VENEZUELA’DA SINIF MÜCADELESİ CEPHESİ

QOSHE - Rabia Adevviye’den Derviş Ali’ye cehennem ateşini söndürenler - Doğu Perinçek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Rabia Adevviye’den Derviş Ali’ye cehennem ateşini söndürenler

65 88
16.03.2024

Ali Serdar Bolat kardeşim yıllarca önce yollamış Rabia el Adevviye’nin

hikâyesini. Zamanı dedim ve sandıktan çıkardım.

Rabia El Adeviyye, 8. Yüzyılda yaşamış bir Arap şairi.

Bir gün bir elinde meşale diğer elinde bir testi suyla Basra sokaklarında gezinirken görülüyor. O’na “Biz seni zaten deli biliriz de, bu yeni deliliğin sebebi nedir?” diye soruyorlar. Şair Rabia’nın günümüze kadar yankılanarak gelen cevabı şöyledir:

“Bize söylendi ki, eğer dinimizin emirlerine uyarsak, cennete gidip sonsuza kadar keyif içinde yaşayacağız. Eğer emirlere uymazsak, cehennemin kızgın ateşleri içinde yanacağız. O nedenle, herkes sadece emirlere uyup yeryüzündeki zamanını doldurmak peşindedir. İyi insan olmanın sebebi cennet için verilen söz oldu. Kötülükten sakınmanın sebebi de cehennem korkusu.........

© Aydınlık


Get it on Google Play