Bizim televizyonlarda çıkan emekli asker, stratejist, uzman sıfatlı konuklarına bakarsanız, İsrail savaşı çoktan kazanmış, Gazze’yi ele geçirmiş, Filistinlileri Sina’ya sürmüş vs. ABD ve İsrail’in askeri üstünlüğünü kadiri mutlak gören NATO’culuk, gözleri kör etmiş. NATO’culuk, İsrail’in, çatışmanın başından beri binlerce Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden olan ağır bombardımanlarına rağmen, Hamas’ı ve Filistin direnişini bir milim bille geriletememiş olduğu gerçeğini görmeyi engelliyor. Tam tersine İsrail devleti, “tarihinin en büyük var olma mücadelesi” olarak el aldığı bu çatışmadan, en az kayıpla nasıl çıkacağı sorunuyla baş etmeye çalışıyor. Hem askeri kayıp, hem İsrail’in uluslararası güçler dengesindeki konumu bakımından.

Bu durumu çıplak bir şekilde ortaya koyan bir örnek, ABD devletinin en kilit strateji kuruluşlarından biri olan Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Merkezi (Center for Strategic International Studies: CSIS) uzmanı Daniel Byman’ın Foreign Policy’deki yazısı. Byman’ın altını çizdiği, İsrail’in Gazze’deki hedeflerini gerçekleştirmesini sınırlayan etkenleri mealen şöyle özetlemek mümkün:

1.ABD, “bölgedeki Amerikan güçlerini tehlike altına sokacak olması nedeniyle” çatışmaların yayılmasını önlemek istiyor. O nedenle ABD’nin bu yöndeki endişelerinin artması durumunda İsrail’e operasyonlarını durdurma yönünde baskı yapabilir.

2.İsrail’in, bölgedeki tecridini kıracak en önemli eylem olan Arap ülkeleriyle normalleşme sürecinin bozulması.

3.Kara savaşı İsraillilerin büyük kayıplarına yol açabilir ve başarılı olma şansı yok. Gazze’deki “Londra metro ağından daha büyük olduğu düşünülen” tünellerde Hamas’ı bulup yok etmek mümkün değil. ABD’nin Irak’ta tecrübe ettiği gibi tünel savaşı bir kabus. Gazze’nin dar sokaklardan ve sıkışık binalardan oluşan kentsel yapısı, Hamas’a İsrail Ordusu’na karşı üstünlük sağlıyor. Felluce’deki sokak savaşları ABD Ordusu açısından yıkıcı olmuştu. Gazze’de İsrail’i onun bin beteri bekliyor.

4.Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerindeki kamuoyu İsrail’e karşı büyük öfke içinde.

Gerçekçi tespitler…

Byman, İsrail’in kara savaşı konusundaki zorluklarını tek tek sıraladıktan sonra yazısını şöyle bağlıyor:

“Nihai sonuç bazı kara operasyonlarını içerebilir, ancak bunun, 7 Ekim saldırılarının hemen ardından büyük olasılıkla yapılacağı öngörülen topyekûn ve uzun süreli işgale kıyasla genel olarak daha ihtiyatlı ve sakıngan bir yaklaşım olması muhtemeldir. (Foreign Policy, 28 Ekim 2023)”

Amerika’ya iman edenler, NATO’nun İsrail’e Filistin halkını katlederken verdiği desteği de perdelemeye çalışıyor. Hatırlatalım, 12 Ekim’de düzenlenen NATO Savunma Bakanları toplantısından sonra İsrail’e destek açıklandı. NATO’nun resmi internet sayfasındaki bilgiye göre, İttifak üyesi ülkeler toplantıda, Hamas’ın İsrail’e yönelik Aksa Tufanı operasyonunu “terör eylemi” olarak niteledi, müttefiklerin İsrail’in yanında olduğu ilan edildi. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “İsrail yalnız değildir.” dedi. NATO toplantısına ilişkin duyuruda ayrıca “müttefikler İsrail ile dayanışma içinde olduklarını ifade ederek, İsrail'in bu haksız terör eylemlerine karşı kendisini orantılı bir şekilde savunma hakkına sahip olduğunu açıkça belirttiler” ifadeleri de yer aldı.

(NATO resmi web sayfası, 12 Ekim 2023)

NATO’nun bu duruşu, İsrail’in 7 Ekim’deki Hamas eyleminden sonra ilk baştaki tereddüdü atlatmasında ve Filistin’e yönelik ağır saldırıları başlatmasında tetikleyici rol oynadı.

Reuters, Türkiye’nin bu toplantıda “Hamas’ın düzenlediği saldırıları terör eylemi olarak kınamayı reddettiği” iddia eden bir haber geçti. (Euronews, 12 Ekim 2023) Ancak Milli Savunma Bakanlığı ya da Dışişleri Bakanlığı’ndan bu konuda herhangi bir doğrulama ya da yalanlama gelmedi. O toplantıda Türkiye’nin tutumunun, Reuters’in haberinde belirtildiği gibi mi olduğunu ya da ne olduğunu bilmiyoruz. Bu konuya ilişkin Bakanlıklarımız herhangi bir bilgilendirme yaparlarsa bu sayfalarda yer veririz.

Ancak şunu vurgulayalım: Bu haberi doğru kabul edecek olursak, Türkiye’nin itirazının, Filistin’e yönelik İsrail barbarlığını durdurmak için bir tutum göstermenin ötesinde herhangi bir kazanç sağlamadığı ortadadır. Bu toplantıdan çıkan karar da göstermiştir: NATO kurum olarak, ABD’nin hizmetinde, İttifak’ın “özel ortağı” statüsündeki İsrail’in yanındadır. “Veto hakkımız var” diye NATO üyeliğini savunanlara ders olsun!

Sadece vatan bütünlüğümüz ve üretim devrimi için değil özgür ve bağımsız Filistin için de Türkiye’nin NATO’dan çıkması şarttır!

QOSHE - İsrail’den fazla İsrailci, NATO’dan fazla NATO’cu - Fikret Akfırat
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrail’den fazla İsrailci, NATO’dan fazla NATO’cu

46 6
02.11.2023

Bizim televizyonlarda çıkan emekli asker, stratejist, uzman sıfatlı konuklarına bakarsanız, İsrail savaşı çoktan kazanmış, Gazze’yi ele geçirmiş, Filistinlileri Sina’ya sürmüş vs. ABD ve İsrail’in askeri üstünlüğünü kadiri mutlak gören NATO’culuk, gözleri kör etmiş. NATO’culuk, İsrail’in, çatışmanın başından beri binlerce Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden olan ağır bombardımanlarına rağmen, Hamas’ı ve Filistin direnişini bir milim bille geriletememiş olduğu gerçeğini görmeyi engelliyor. Tam tersine İsrail devleti, “tarihinin en büyük var olma mücadelesi” olarak el aldığı bu çatışmadan, en az kayıpla nasıl çıkacağı sorunuyla baş etmeye çalışıyor. Hem askeri kayıp, hem İsrail’in uluslararası güçler dengesindeki konumu bakımından.

Bu durumu çıplak bir şekilde ortaya koyan bir örnek, ABD devletinin en kilit strateji kuruluşlarından biri olan Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Merkezi (Center for Strategic International Studies: CSIS) uzmanı Daniel Byman’ın Foreign Policy’deki yazısı. Byman’ın altını çizdiği, İsrail’in Gazze’deki hedeflerini gerçekleştirmesini sınırlayan etkenleri mealen şöyle özetlemek mümkün:

1.ABD, “bölgedeki Amerikan güçlerini tehlike altına sokacak olması nedeniyle” çatışmaların yayılmasını önlemek istiyor. O nedenle ABD’nin bu yöndeki endişelerinin artması durumunda İsrail’e operasyonlarını durdurma yönünde baskı yapabilir.

2.İsrail’in, bölgedeki tecridini kıracak en önemli eylem olan Arap ülkeleriyle normalleşme sürecinin bozulması.

3.Kara savaşı İsraillilerin........

© Aydınlık


Get it on Google Play