Bu yazıyı okumadan WEF Dünya Ekonomik Forumu’nun hazırladığı Küresel Riskler 2024 Raporu’na ilişkin yazımızı okumanızı salık veririm, eğer okumadıysanız (1).

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Sn. Ender Yorgancılar ise EBSO Haber aylık yayın organındaki yazısında şöyle diyor (2):

‘Üyelerimize yönelik son yaptığımız ekonomik değerlendirme anketinde; 2023 yılında firmaların yüzde 45’i küresel yavaşlamadan etkilenen üretimlerinin azaldığını, yüzde 31’i değişmediğini sadece yüzde 24’ü arttığını bildirdi. Bu tablo bile tek başına durumu ortaya koymaktadır. Küresel uzmanlar gibi üyelerimiz de 2024 yılına ilişkin olarak Türkiye özelinde oldukça kötümserler. Firmaların yüzde 46’sı 2024 yılı ilk yarısında ekonominin kötü olmaya devam edeceğini, yüzde 35’i daha da kötü olacağını düşünüyor. İyileşme umudunu taşıyanların oranı yüzde 19’dur.’

Yorgancılar’ın bu yazısında ve yanı sıra bir gazeteye verdiği demecinde 2024 riskleri konusunda Türkiye özelindeki riskleri 12 maddede topladıklarını ifade ediyor ve şöyle sıralıyor(3): 1. Ekonomi yönetiminde değişiklik / 2. Değişmese dahi, enflasyonla mücadelenin yarım kalması / 3. Artan jeopolitik risklerin yaratacağı askeri, siyasi, ekonomik sorunlar / 4. AB’de talep daralmasının devam etmesi / 5. Doğal afetler / 6. Yabancı yatırımcıların çekincelerini artıran hukuki kararlar / 7. Artan gelir dengesizliği ve yoksullaşmanın toplumsal konuları tetiklemesi / 8. Borcu olan ve nakit dengesi bozulan KOBİ’lerin neden olacağı sorunlar / 9. Kapanma olmasa dahi yeni salgın riskleri / 10. İstihdam piyasasında arz-talep dengesizliği / 11. Beyin göçü / 12. Mülteci ve göçmen politikası.

Yorgancılar’ın söz ettiği risklere kısaca değinelim:

Ekonomi yönetimi şu anda halkçı bir ekonomi yanlısı bir izlenceye ve kadroya sahip değildir. Pardon ama, siz emperyalizm ve işbirlikçilerinin çıkarlarına odaklı bir izlence ve kadrodan ne bekliyorsunuz? Ekonomik dizgedeki hastalıklı yapının patolojisi nasıl yapılır, sahi? Bu konuda zaman ayırıp ve lütfedip dipnottaki yazımıza bakmanızı bilginize sunmak istiyorum (4). Enflasyon bir belirgidir yani sendromdur. Sunu-istem dengesizliğinin nedenbilimine yani etyolojisine bakmalısınız.

Jeopolitik, kapitalizmin tekelleşme aşamasına vardığı ve tekelin mali sermaye ile aşılandığı 19. yüzyılın sonlarında, bu aşamaya ulaşmış ve bu nedenle dış pazarlar ele geçirmeye ihtiyaç duyan devletlerin yayılma ve nüfuz alanları kurma, bunun için sınırlarının öte yanına müdahale etme, rakiplerini ve komşularını istikrarsızlaştırma, sömürge elde etme vb. uygulamalarının kuramı olarak ortaya çıkmıştır. Bu konuda önemli incelemeleri (Hasan Bögün ve Ergin Yıldızoğlu) ilgili biriminizin incelemesi için dikkatinize sunuyorum(5). Ayrıca riskler sayılan sorunlardan doğuyor, neden-sonuç ilişkisinde sıralama sorunu olmuş.

Bu konuda Odanızın ve üyelerinizin ülkemizin Afet Risk Azaltım Planı (2022-2030) ne yaptığı konusunda bir envanter çalışmanız var mı? Neler yapmaktasınız?

Bu kararlar acaba ülkenin çıkarlarını ya da halkın çıkarlarını koruyan kararlar ise de sizin için bir anlam ifade etmiyor mu? Örneğin, uluslararası bir altın madeni şirketinin ruhsatının iptali yönünde alınmış bir mahkeme kararı!

Bu konuda bir iyileşme için EBSO üyelerinin yüzde kaçı Küresel İlkeler Sözleşmesi (6) kapsamında bir B-Şirket (7) olmayı taahhüt ettiler? Kaç şirketiniz kamuya ‘Katma Değer Mali Tablosu’ (8) yayınlıyor ve bu tabloda iyileştirme sağlıyor? Üyelerinizin kaçı istihdam meselesinde ILO sözleşmelerine uygunlukta geçer not alabilir? Çalışanların ‘istihdam edilebilir’ olarak kalması için ayrılan fonlar şirketlerin cirolarının yüzde kaçı düzeyindedir?

Üyelerinizin yüzde kaçı etkili bir toplam nakit yönetimini yani işletme sermayesi yönetimini (nakit bütçelemesi, uluslararası standartlara uygun nakit akım tablosu hazırlama, bu nakit akım tablolarının malî analizi vb.) yapmaktadır?

Üyelerinizin yüzde kaçı dışarıya göçen beyinlere uygun yaşam standartlarında istihdam olanağı sağlayabilmektedir? Üniversitelerdeki öğrencilerin zihin göçüne (9) maruz kalmaması için üye şirketleriniz topluma katkı bağlamında ne yapmaktadırlar?

Acaba üye şirketlerinizde bu konumdaki kişilerden ucuz (hatta taşeron aracılığıyla kayıtdışı) işçilik olarak kullananlar var mıdır?

İğneyi kendimize batıralım hele, çuvaldızı da sonra düşünelim mi? Lütfeder sorulara yanıt verirseniz köşemizde keyifle yer veririz.

Notlar:
(1): https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/wef-kuresel-riskler-raporu-2024-451008
(2): EBSO Haber Dergisi, Ocak 2024, s.4.
(3): Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi, 9.2.2024.
(4): https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/turkiye-ekonomisinin-patolojisi-46438
(5):https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2024/01/31/bilim-ve-gelecek-dergisi-subat-sayisi-cikti/ ; https://www.amazon.com.tr/Emperyalizm-Jeopolitik-Tarihsel-Teorik-Giri%C5%9F/dp/9751418135
(6):https://www.globalcompactturkiye.org/10-ilke/
(7): https://www.legal.studio/post/b-corp-nedir
(8):https://corporatefinanceinstitute.com/resources/valuation/what-is-value-added/
(9):https://www.aydinlik.com.tr/haber/melih-bas-akademik-kapitalizm-ve-zihin-gocu-tamami-156684

QOSHE - EBSO Ege Bölgesi Sanayi Odası’ndan 2024 riskleri üzerine! - Melih Baş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

EBSO Ege Bölgesi Sanayi Odası’ndan 2024 riskleri üzerine!

29 27
12.02.2024

Bu yazıyı okumadan WEF Dünya Ekonomik Forumu’nun hazırladığı Küresel Riskler 2024 Raporu’na ilişkin yazımızı okumanızı salık veririm, eğer okumadıysanız (1).

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Sn. Ender Yorgancılar ise EBSO Haber aylık yayın organındaki yazısında şöyle diyor (2):

‘Üyelerimize yönelik son yaptığımız ekonomik değerlendirme anketinde; 2023 yılında firmaların yüzde 45’i küresel yavaşlamadan etkilenen üretimlerinin azaldığını, yüzde 31’i değişmediğini sadece yüzde 24’ü arttığını bildirdi. Bu tablo bile tek başına durumu ortaya koymaktadır. Küresel uzmanlar gibi üyelerimiz de 2024 yılına ilişkin olarak Türkiye özelinde oldukça kötümserler. Firmaların yüzde 46’sı 2024 yılı ilk yarısında ekonominin kötü olmaya devam edeceğini, yüzde 35’i daha da kötü olacağını düşünüyor. İyileşme umudunu taşıyanların oranı yüzde 19’dur.’

Yorgancılar’ın bu yazısında ve yanı sıra bir gazeteye verdiği demecinde 2024 riskleri konusunda Türkiye özelindeki riskleri 12 maddede topladıklarını ifade ediyor ve şöyle sıralıyor(3): 1. Ekonomi yönetiminde değişiklik / 2. Değişmese dahi, enflasyonla mücadelenin yarım kalması / 3. Artan jeopolitik risklerin yaratacağı askeri, siyasi, ekonomik sorunlar / 4. AB’de talep daralmasının devam etmesi / 5. Doğal afetler / 6. Yabancı yatırımcıların çekincelerini artıran hukuki kararlar / 7. Artan gelir dengesizliği ve yoksullaşmanın toplumsal konuları tetiklemesi / 8. Borcu olan ve nakit dengesi bozulan KOBİ’lerin neden olacağı sorunlar / 9. Kapanma olmasa dahi yeni salgın riskleri / 10. İstihdam piyasasında arz-talep dengesizliği / 11. Beyin göçü / 12. Mülteci ve göçmen politikası.

Yorgancılar’ın söz ettiği risklere kısaca........

© Aydınlık


Get it on Google Play