Çek Cumhuriyeti (Çekya), diyorlar ki Almanya ezdiği için gelişemedi. Öyle mi… Klasik Batı bakış açısı. Yarım günlüğüne Prag’dayız. Yurtdışındaki vatandaşlarımızla Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı ile birlikte seçimler öncesinde, sonrasını konuşuyoruz. Arkasından Berlin, Frankfurt, Zürich, Bulle’de olacağız. Prag’ı akşam vakti soğukta şöyle bir dolaştık. Kenti görünce öylesine etkileniyorsunuz ki öylesine köklü bir geçmişi var ki… Binalar tanıklık ediyor. Heykeller… Anıtlar geçmişte ve bugün… Kent yapılarını korumak ne kadar önemli. Bir kişilik ve renk yansıyor.

Kente saygılı.

Binalara, tarihe, köklerine saygılı.

Kıskanıyorum.

Öyle orman meyveli pasta üstü gibi cıvık bir kent değil.

Görmüş geçirmiş. Hem de neler neler…

Bir Türk’ün kıskanması için sebep var mı?

Olmamalı.

Fazlası var eksiği yok.

1930’larda Atatürk Türkiye’sinde mimari kişilik ve şehir plancılığı konusunda önemli tartışmalar ve girişimler var.

Milleti millet yapan ögeler arasında dil, tarih, kültür, sanat yanında mimari de sayılıyor…

Millî mimari!

Ah bir konuşsa dünya sıralamasında ilk üçe girmez mi…

Düşündüm de, ilk iki kim olacak…

Tamamen nesnel. İnanın bulamadım. Çin?? Hindistan?? İtalya?? Onlar belki bizim kadar olmasa da eski, ama rengârenk değil. Kazdıkça başka bir tarih çıkıyor… kazdıkça çıkıyor…

Keşke koruyabilseydik

Artık ilerisini keşkeye bırakmamalı.

Yakıp yıkmanın yanında restorasyon hikayesine hiç girmiyorum.

Liyakat hak getire… Rant… İzin verilmeyecek.

Hele elalemin yaptıklarını ve yapmadıklarını görünce daha bir alevleniyorum. Karar kesin.

Prag’ın simgelerinden biri, Eski şehrin tam merkezindeki Astronomik Saat.

Ne demek astronomik saat?

Yalnızca 24 saat ve dakikayı göstermiyor.

Saatin üzerindeki kadran sayesinde ay, güneş, yıldızlar ve gezegenlerin gökyüzünün neresinde yer aldığına ilişkin astronomik bilgiler veriyor.

1410 yılında yapılmış. Dünyadaki en eski çalışan üç saatten biri. Saati söylüyor, tarihi veriyor, astronomik ve zodyak bilgilerini gösteriyor ve bu arada bir de her saat başı bir gösteri sunuyor. Ana plakadaki mavi ve kırmızı renk tonlarının her biri, gün doğumu ve batımı, gündüz, gece gibi olayları gösteriyor, ekvatorun konumu gibi çeşitli coğrafi bilgileri de veriyor.

Dört ana bölümden oluşuyor: Astronomik Kadran, “Havarilerin Yürüyüşü” Saat Animasyonu, Burç Halkası ve Takvim Kadranı. Saat Kulesi ise üç ana parçadan oluşuyor: astronomik kadran, ay takvimi ve Apostol figürleri. İnanışa göre saatin bir gün durması tüm ülkede felaketlerin yaşanacağının habercisi. Bu yüzden saatin çalışmasının aksamaması için yoğun mücadele veriliyor.

Astronomik Kadran: Saatin en üstünde yer alan astronomik kadran, güneşin hareketlerini ve takımyıldızları gösteriyor. Güneşin doğuşu ve batışı, gökyüzündeki yıldızlar ve güneşin burçlardaki konumu gibi bilgileri veriyor. Kullanıldığından bu yana büyük ölçüde değişmeden kalmış.

Ay Takvimi: Saat kulesinin altında bulunan ay takvimi, Ay’ın evrelerini ve çeşitli astronomik bilgileri gösteriyor. Ay takvimi, Astronomik Kadran ile birlikte saatin günlük astronomik takibini tamamlıyor.

Apostol Figürleri: Saat kulesinin iki yanında bulunan ve her saat başı hareket eden 12 Apostol figürü, ilgi çekici bir gösteri sunuyor. Her figür, saatin yanındaki pencerelerden birine çıkarak seyircilere selam veriyor.

Usta Mikulas Kadan ve Charles Üniversitesi matematik profesörü Jan Sindel birlikte bir mühendislik ve sanat eseri yapmışlar.1490 yılında gotik heykeller ve takvim kadranı, 1787’de de havari figürleri eklenmiş. İkinci Dünya Savaşı yıllarında zarar gören saat, 1948 yılında tamir edilmiş ve yeniden çalışmaya başlamış.

Saatin etrafında 4 tane kukla var. Bu kuklalar insanlara neleri yapmamaları gerektiğini anlatıyor. Soldan en baştaki, elindeki aynayla kendine bakar; kendini beğenmişliği sembolize eder. Onun yanındaki kukla, elinde altın torbası olan bir adamdır; cimriliği sembolize eder. Bir yandaki kukla ise iskelettir; yaşama karşı isteksizliği anlatır. Sonuncu kukla, elinde mandoline benzer bir müzik aleti bulunan adam da; gece hayatına ve sefahate düşkünlüğü anlatıyormuş.

Kısacası bu kuklalar, ‘kendini beğenmiş, cimri, yaşama karşı isteksiz ve sefahate düşkün olmayın’ der. Saatin altında da insanlara yapmaları gerekenleri anlatan dört kukla var. Bu kuklalar da bilime, adalete, astronomiye ve eğitime önem verme konusunda uyarıyormuş. Her saat başı, İsa’nın 12 havarisi de pencerenin önünden geçerek ufak bir gösteri yapıyor. Sonrasında horozun ötmesiyle gösteri bitiyor.

Ayrıca,1956 ile 1958 yılları arasında Prag’da yaşayan Nâzım Hikmet’in satırlarında da bu saat yer alıyor. Bu konuda ayrıntılı başka yeni bilgiler Doç. Dr. Mehmet Perinçek’in yeni çıkacak kitabında varmış… Bekliyoruz.

Şair memleketten uzak,

Hasretten delik deşik

Eski Kent’te duruyordu.

Meydanlıkta yapayalnız

Gotik duvar üstünde

Hanuş ustanın saati

On ikiyi vuruyordu.

Ve çanları çalan ölüm

Ve yukarda öttü horoz

Şair memleketten uzak,

Hasretten delik deşik

Etrafına dalgın baktı...

QOSHE - Neden kıskanıyorum - Şule Perinçek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Neden kıskanıyorum

27 1
03.03.2024

Çek Cumhuriyeti (Çekya), diyorlar ki Almanya ezdiği için gelişemedi. Öyle mi… Klasik Batı bakış açısı. Yarım günlüğüne Prag’dayız. Yurtdışındaki vatandaşlarımızla Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı ile birlikte seçimler öncesinde, sonrasını konuşuyoruz. Arkasından Berlin, Frankfurt, Zürich, Bulle’de olacağız. Prag’ı akşam vakti soğukta şöyle bir dolaştık. Kenti görünce öylesine etkileniyorsunuz ki öylesine köklü bir geçmişi var ki… Binalar tanıklık ediyor. Heykeller… Anıtlar geçmişte ve bugün… Kent yapılarını korumak ne kadar önemli. Bir kişilik ve renk yansıyor.

Kente saygılı.

Binalara, tarihe, köklerine saygılı.

Kıskanıyorum.

Öyle orman meyveli pasta üstü gibi cıvık bir kent değil.

Görmüş geçirmiş. Hem de neler neler…

Bir Türk’ün kıskanması için sebep var mı?

Olmamalı.

Fazlası var eksiği yok.

1930’larda Atatürk Türkiye’sinde mimari kişilik ve şehir plancılığı konusunda önemli tartışmalar ve girişimler var.

Milleti millet yapan ögeler arasında dil, tarih, kültür, sanat yanında mimari de sayılıyor…

Millî mimari!

Ah bir konuşsa dünya sıralamasında ilk üçe girmez mi…

Düşündüm de, ilk iki kim olacak…

Tamamen nesnel. İnanın bulamadım. Çin?? Hindistan?? İtalya?? Onlar belki bizim kadar olmasa da eski, ama rengârenk değil. Kazdıkça başka bir tarih çıkıyor… kazdıkça çıkıyor…

Keşke koruyabilseydik

Artık ilerisini keşkeye bırakmamalı.

Yakıp yıkmanın yanında restorasyon hikayesine hiç girmiyorum.

Liyakat hak getire… Rant… İzin verilmeyecek.

Hele elalemin yaptıklarını ve yapmadıklarını görünce daha bir alevleniyorum. Karar........

© Aydınlık


Get it on Google Play