Hayır hayır! Maksadım dizi hakkında yazı yazmak değil; fakat…

Günlerdir patlayan silahlar, atılan bombalar, füzeler, mermiler, yıkılan, yanan binalar ve yere düşen canlar…

Filistinde, Gazzede insan olmak…

Dünyadaki en zor hayat şartlarına sahiptir savaş yaşayan, istemese de savaşın içinde kendini bulan ülkelerdeki insanlar…

Savaşlar genel manada küçük düşünceler, küçük menfaatler içinde boğulmuş insancıkların fitilini ateşlediği istenmeyen durumlardır. Zaman zaman savaşlar meşru olmuştur; fakat bu son çaredir, direk olarak sivil halka, hastanelere, okullara, ibadethanelere, sivil yerleşim yerlerine olmamıştır. Zalim kabul edilen ve savaş suçlusu olarak adlandırılan zalimler elbette bu durumu dinlememiş, hedef gözetmeksizin savaş ortamına sokmuştur her yeri.

Bugün Filistin’de Gazze’de yaşanan da budur.

Vatan savunması elbette haktır. Bu hakkı suiistimal ederek, halkı yanlış yönlendirerek, vizyonsuz hareket ederek, hedefleri yanlı göstererek hareket etmek yanlıştır. Dini duyguları, arka planı bilinmeyen aksiyonlara alet etmek yanlıştır. Hesapsız kitapsız hareket etmek, hareket ettirmek yanlıştır.

*

Kral, ziyaretine (!) gelen misafiriyle sokakları dolaşıyor…

Kral:

“Açlık Kıtlık hastalık Kudüs’e günden güne yayılmaya başladı. Kutsal şehrimizdeki zenginlikler tek tek yok oluyor...”

Urfa Kontu Joselin oğlu ve tapınak şövalyelerinin komutanı Gabriel:

“En acısı da kutsal Hristiyan şehrinin bir haçlı kraliyeti elindeyken bu hale düşmesi. Göklerden seyreden İsa eminim çarmıhta bile bu kadar acı çekmemiştir.”

Kralın komutanı:

“Senin işin krallığımızı yadırgamak değil onun güçlenmesi için kılıcını kullanmaktır.”

Gabriel:

“Sen onu kraliyet askerlerine söyle. Ben tapınak şövalyesiyim, emri yalnızca baş üstadımızdan ve papadan alırım.”

*

Çalışmakta olan bir Müslüman sinirinden yoldan geçmekte olan Gabriel’in önüne bir kürek pislik atar. Arkadaşları durdurmaya çalışırlar. Ama o durmaz. Onlardan korkmadığını söyler.

“Kudüs’ü zulmünüzle kirlettiniz; ama elinizden almamız yakındır ey zalimler!” diye bağırır.

Yanına gelen Gabriel:

“Bu leş küreğiyle mi alacaksın Kudüs’ü?” diye sorar.

“Bu ümmetin eli kılıç tutanları da vardır, bir gün hepsi toplanıp Kudüs’ü almaya geri gelecek!”

Gabriel:

“Kim gelecek? Siz Müslümanlar asla birlik olmayı beceremezsiniz… Bu yüzden seni böyle bir mucizeyi beklemekten kurtarmalıyım.” der ve o Müslümanı hançeriyle öldürür.

*

Kudüs kralı ile Gabriel birlikteyken bir asker gelir. Arkadaşlarının öldürüldüğünü söyler.

“Ne demek bütün Şövalyeleri öldürüldü. Sen de bir korkak gibi kaçtın öylemi?”

Yapacakları saldırının ortaya çıktığı endişesiyle de eziyet edecekken kral Gabriel’i durdurur.

Kral:

“Gabriel yeter! Adam görevini yaptı gördükleri suikastı Selahattin'in üstüne yıkmam için yeterli.”

Gabriel:

“Suikastı onun üstüne yıksak ne olacak? Selahattin zaten öğrenmiştir Askalan’a saldıracağımızı, savunmasız yakalamıştık Askalan’ı… Nurettin Zengi öğrendiğinde düşmanlığı bir kenara bırakıp onlara yardım edecektir…”

“Sen kılıçsın ben politikayım şimdi git ve Askalan’ı kuşatmaya başla.”

*

Yukarıda alıntıladığım metin TRT1 de yeni yayımlanan “Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi” dizisinden.

Dünya Müslüman Alimler Birliğine bağlı İçtihat ve Fetva Komitesi, "İşgalci düşmana karşı kapsamlı boykot fetvası" başlığıyla bir açıklama yayımlamış.

O açıklamada "Mübarek Filistin topraklarında 7 Ekim’den bu yana Müslümanlar ile işgalci Siyonist düşman arasında yaşanan şiddetli savaş, Müslümanların toprakları bir olduğundan ümmetin tamamının, savaşan düşmanın gücünü kırmak için var gücüyle kapsamlı bir cihada girişmesini gerektirmektedir." denilmiş.

İsrail işgalini sona erdirmek için Müslümanların harekete geçmesi gerektiği kaydedilen açıklamada "Yöneticiler, yönetilenler, elitler ve tüm Müslümanların birleştiği nokta, kolay ve herkesin erişebileceği kapsamlı bir boykottur." değerlendirmesinde bulunularak “İsrail'in ve destekçilerinin boykot edilmesinin önemine ilişkin, "Siyonist düşmanı ve ona yardım edenleri boykot etmek İslam hukukuna göre bir zorunluluktur." demişler.

İsrail'e karşı boykotun "siyaset, diplomasi, ekonomi, medya, turizm, eğitim, spor ve düşmanı zayıflatacak şekilde diğer tüm alanları kapsaması ve İslam ülkeleri ile halklarının düşmanla bağlarını koparması gerektiği" vurgulanmış.

Müslüman Alimler Birliğinin (MAB) fetvasında, İsrail'e karşı kapsamlı boykot yapılmasına ilişkin başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere İslam hukukundan deliller sebepleriyle ortaya konulmuş.

Ancak bugün ne Kur’an-ı doğru anlayan Müslümanlar ne Kur’an-ı uygulamaya tahammülü olan Müslümanlar var.

Aslında sadece belki de Kur’an-ı işine geldiği gibi kullanan ve “Müslümanım” diyen insanlar var. Onlarla da ayakta durmak ne kadar mümkün olur ki Müslüman Alimler Birliğinin fetvası uygulanabilsin.

*

Mesela; 1969 yılında kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı'na Birleşmiş Milletler üyesi 56, toplamda 57 bağımsız devlet üyedir. Resmi dini İslam olmayan ancak Müslümanların yaşadığı Hindistan ve Etiyopya ülkelerin birliğe üye olmamasına karşın birliğe üye ülkelerde yaklaşık 1,5 - 2 milyar Müslüman yaşamaktadır. Rusya ve Tayland gibi kayda değer Müslüman nüfusunun yaşadığı bazı ülkeler de gözlemci statüsüyle teşkilatta yer almaktadır.

Bu ülkeler de Filistin ile alakalı bir şeyler yapmaya çalışmışlar ayıp olmasın gibisinden. Fakat bu savaşın bitirilmesi adına yapılan en küçük bir çalışma bile kıymetlidir. Yalnız koca koca devletlerden cılız ses çıkması “dağın fare doğurması” gibi bir şey olmuş.

“İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesi sonrası yayınlanan sonuç bildirgesinde şu maddeler yer almış:

Filistin halkı güvenlik ve barışa kavuşmadan İsrail'in ve diğer hiçbir bölge ülkesinin güvenlik ve barışa kavuşamayacağını teyit eder.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden, İsrail'in işlediği savaş suçlarına ilişkin soruşturmayı tamamlamasını talep ediyoruz.

İsrail'in savaş suçlarını, insanlık dışı katliamlarını kınıyoruz.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütüne, İsrail'in kimyasal silah kullanımını araştırması yönünde çağrı yapıyoruz.

Gazze'ye yönelik ablukanın kırılarak, yardım konvoylarının derhal girmesinin mecbur kılınmasını talep ediyoruz.

Devlet, işgal ordusu ve terörist yerleşimcilerin Filistinlileri öldürmede kullandığı silah ihracatını derhal durdurmaya çağırıyoruz.

Uluslararası bir barış konferansının en kısa zamanda toplanması çağrısını yapıyoruz.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütüne, İsrail’in kimyasal silah kullanımını araştırması yönünde çağrı yapıyoruz.”

Özetle alınan kararlar böyleyken İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi'nde petrol kullanımı, İsrail uçaklarının Arap hava sahasına girememesi, ilişkilerin dondurulması gibi maddelerin yer aldığı öneriyi BAE, S. Arabistan, Fas ve Bahreyn de reddetmiş.

*

Geldik mi şimdi “Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi” dizisindeki Gabriel’in sözüne. Ne demişti ümmetin birlik olarak gelip onları kurtaracağı düşüncesinde olan o Müslümana?

“Siz Müslümanlar asla birlik olmayı beceremezsiniz…”

Müslümanlar birlik olsa, olabilse, dünyada kardeşlik çiçeklerinin açması, İslam’ın kuşatıcı ikliminde dünyanın güllerle bezenmesi, elbette zor olmazdı.

Ama durum işte ortada…

Bir de Kudüs’teki kralın sözü vardı filmde:

“Sen kılıçsın ben politikayım şimdi git ve Askalan’ı kuşatmaya başla.” Gazze kuşatıldı ve yerle bir edildi ve hala da ediliyor ibadethaneleri, hastaneleri, okulları ve daha neler neleriyle… Bunu Gabriel tipli kişiler yaptı, bakalım “politikayım” diyen kral tipli insanlar ne yapacak.?

Son bir şey; Tapınak Şövalyelerinin komutanı Gabriel şöyle demişti Kral’ın komutanına: “Sen onu kraliyet askerlerine söyle. Ben tapınak şövalyesiyim, emri yalnızca baş üstadımızdan ve papadan alırım.”

Bugün cereyan eden savaşta kimler emir veriyor, kimler savaşıyor?

*

Üzgünüm Gazze üzgünüm Filistin!

Kendi haline kendin ağlayacak gibisin!..

QOSHE - TRT’DE YENİ DİZİ: “KUDÜS FATİHİ SELAHADDİN EYYUBİ” - Fatih Rind
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

TRT’DE YENİ DİZİ: “KUDÜS FATİHİ SELAHADDİN EYYUBİ”

4 0
16.11.2023

Hayır hayır! Maksadım dizi hakkında yazı yazmak değil; fakat…

Günlerdir patlayan silahlar, atılan bombalar, füzeler, mermiler, yıkılan, yanan binalar ve yere düşen canlar…

Filistinde, Gazzede insan olmak…

Dünyadaki en zor hayat şartlarına sahiptir savaş yaşayan, istemese de savaşın içinde kendini bulan ülkelerdeki insanlar…

Savaşlar genel manada küçük düşünceler, küçük menfaatler içinde boğulmuş insancıkların fitilini ateşlediği istenmeyen durumlardır. Zaman zaman savaşlar meşru olmuştur; fakat bu son çaredir, direk olarak sivil halka, hastanelere, okullara, ibadethanelere, sivil yerleşim yerlerine olmamıştır. Zalim kabul edilen ve savaş suçlusu olarak adlandırılan zalimler elbette bu durumu dinlememiş, hedef gözetmeksizin savaş ortamına sokmuştur her yeri.

Bugün Filistin’de Gazze’de yaşanan da budur.

Vatan savunması elbette haktır. Bu hakkı suiistimal ederek, halkı yanlış yönlendirerek, vizyonsuz hareket ederek, hedefleri yanlı göstererek hareket etmek yanlıştır. Dini duyguları, arka planı bilinmeyen aksiyonlara alet etmek yanlıştır. Hesapsız kitapsız hareket etmek, hareket ettirmek yanlıştır.

Kral, ziyaretine (!) gelen misafiriyle sokakları dolaşıyor…

Kral:

“Açlık Kıtlık hastalık Kudüs’e günden güne yayılmaya başladı. Kutsal şehrimizdeki zenginlikler tek tek yok oluyor...”

Urfa Kontu Joselin oğlu ve tapınak şövalyelerinin komutanı Gabriel:

“En acısı da kutsal Hristiyan şehrinin bir haçlı kraliyeti elindeyken bu hale düşmesi. Göklerden seyreden İsa eminim çarmıhta bile bu kadar acı çekmemiştir.”

Kralın komutanı:

“Senin işin krallığımızı yadırgamak değil onun güçlenmesi için kılıcını kullanmaktır.”

Gabriel:

“Sen onu kraliyet askerlerine söyle. Ben tapınak şövalyesiyim, emri yalnızca baş üstadımızdan ve papadan alırım.”

Çalışmakta olan bir Müslüman sinirinden yoldan geçmekte olan Gabriel’in önüne bir kürek pislik atar. Arkadaşları durdurmaya çalışırlar. Ama o durmaz. Onlardan korkmadığını söyler.

“Kudüs’ü zulmünüzle kirlettiniz; ama elinizden almamız yakındır ey zalimler!” diye bağırır.

Yanına gelen Gabriel:

“Bu leş küreğiyle mi alacaksın Kudüs’ü?” diye sorar.

“Bu ümmetin eli kılıç tutanları da vardır, bir gün hepsi toplanıp Kudüs’ü almaya geri gelecek!”

Gabriel:

“Kim gelecek? Siz Müslümanlar asla birlik olmayı beceremezsiniz… Bu yüzden seni böyle bir mucizeyi beklemekten kurtarmalıyım.” der ve o Müslümanı hançeriyle öldürür.

Kudüs kralı ile Gabriel birlikteyken bir asker gelir. Arkadaşlarının öldürüldüğünü söyler.

“Ne demek bütün Şövalyeleri öldürüldü. Sen de bir korkak gibi kaçtın öylemi?”

Yapacakları saldırının ortaya çıktığı endişesiyle de eziyet........

© Başkent'te Karar


Get it on Google Play