Dağlar aşıp, nehirler geçip, zaman zaman karlı yollardan sonra nihayet yeni evime vardık…

Yeni evim diyorum, çünkü, her ne kadar ben bu konuya sıcak bakmasam da beni buraya getiren Sedat abim ve Suzi ablam zaten kafaya koymuşlarmış, aralarında da anlaşmışlar, eğer onlar benim kalacağım yeri sevmezlerse, ya da ben kalacağım kişilerle uyuşamazsam beni tekrar aynı yolları aşıp geriye götüreceklermiş.

Şu kısa hikayeyi uzatayım da başıma neden bunlar geldi tek tek anlatayım…

Hani daha önce de yazmıştım.

Ben buralara hangi badirelerden atlayıp geldim bi bilsen…

Çevremde beni sevmediğini düşündüğüm herkes sanki bana düşman!

Ben de bunu kaldıramıyorum…

Sabahtan akşama dek bana çemkiren o yaratık, adı batsın, benim oyunuma gelemedi…

O da benim canımı sıkınca, bi ısırıkta canını almışım.

Böyle olsun istemezdim aslında!

Ne kadar ağlasam, yalvarıp yakarsam nafile.

Ya bi ısırıklık canı varmış.

Nerden bilirdim!

Bana çok ama çok kızdılar…

Bağırdılar, çağırdılar…

Suzi ablam yeri göğü inletti.

‘’Ya bi ısırıktan ne çıkar, oldu bi kere! Arkadaşlar arasında bi ısırığın lafı mı olur?’’ diyemedim…

Bi tek bu olsa yeter diyeceksin, bi de günler sonra onun arkadaşı bize gelip bana çemkirmesin mi!

Bi ısırık da ona…

Eyvah!

Olmaz olaydı…

Sedat abim sağolsun,

hastane masraflarını karşıladı da kurtulduk!

Eğer o köpeklerin sahipleri diretselerdi ben de tahtalı köyü boylamıştım.

Burada kurallar böyleymiş.

Eğer bir köpek hemcinsini öldürürse, onu da ‘’uyuturlarmış’’

Yani ‘’öldürürlermiş’’ diyemedikleri için, ‘’uyuturlarmış’’ diyorlar.

Buyur burdan yak!

Devamını sen düşün…

Uzun lafın kısası…

Bi de bütün bunların üzerine, Suzi ablanın o yeni yatak arkadaşı gelmesin mi ?

Onlara göre sanki her şey yolunda!

İnan bana bence de sanki her şey yolundaydı bana göre.

Ama her şey öyle göründüğü gibi değil!

Ya da dışardan göründüğü gibi değil diyeyim…

Ona sorsan, o bütün gün ‘’hav hav hav havlasın’’, yediği önünde, yemediği arkasında!

Kim gelse, onun kucağında ve her gece sımsıcak yatakta Suzi ablamın yanıbaşında.

Ya daha dün geldin!

Hayvanda bi utanma olur!

Dün gelmiş, her şeye, her yere sahip.

Bi de beni yönetmeye kalkıyor…

Dün bir bugün iki…

Sabret sabret!

‘’Sabrın sonu kabir''derdi dedem!

Laftan da anlamıyor…

Bı ısırdım…

Keşke ısırmaz olaydım!

Ben buraya geldiğimden bu yana, o çakallar da ayağını kesmişti, seslerini bile duymadık uzun zamandır.

Herkes de memnun benim burada olduğumdan.

Ama gelgelelim arada bir gelen ziyaretçiler o fare kılıklı köpeklerini hep arabalarında tuttular benle yüz göz olmasınlar diye..

Aramızda kalsın, bu da ayrıca benim karneme bi ‘’eksi not’’ olarak eklendi!

‘’Hal ve gidiş; EKSİ

Gerekçe?

"Arkadaşlık etme niyeti yok! Nokta!"

Yok yaw!

Benim derdim, arkadaşlık etmek filan değil, tek derdim arkadaşlarıma sahip çıkmak!

Ama kim dinler!

Sağlık olsun!

Her şey böyle başladı…

Benim haberim yok ama Suzi ablam bi tek şehirdeki tek gazete kalmamış ama o ‘’sosyal platform’’ dedikleri yerlerde ilanlar vermiş!

Fotoğraflarım Instagram ve Facebook olmak üzere bütün sosyal medyada paylaşılmış…

Ada'da İlk karı gördüğüm şaşkın halim de olmak üzere benim buraya ilk gelişimi anlatan mektubumu herkes okumuş…

Suzi ablam keşke herkese anlatmasaydı ama anlatmasa da olmazdı herhal.

"Yayla herkesi seviyor ama küçük köpeklerle problemi var’’ demiş…

Yaaa Allah aşkına…

Abarttılar ya!

‘’Kol kırılır yen içinde kalır…Ne vardı şimdi herkese ilan etmeye ‘’ diyemedim…

Ohoooo kimler kimler istedi…

Ama sonra o beni anlayacağına inandığı birisini yanıtlamış.

Onlar "biz gelelim alalım!" demiş ama Suzi ablam dayatmış..

‘’Yok biz getiririz, sevmezseniz geri götürürüz ‘’ demiş…

Helal

İyi demiş!

Bu kadar olur yani…

Kolay değil benden vazgeçmek!

Ve yola düştük!

Yol ki ne yol…

Bir ara öyle bir yere geldik ki, inanılacak gibi değil.

Yolun başına tabelayı asmışlar…

Haberiniz olsun diyorlar.

"İlkel bir yol, uyarı tabelası yok’’

Bu yola gireceksen ‘’YERSE’’ diyor yani…

Başının çaresine bakacaksın!

Hani o hep bana beni hatırlatan sevgili İsmail Uyaroğlu’nun Yol şiiri vardır ya, tekrarlayıp dururum!

‘’YOL UMUTTUR

YOL UMUTTUR

ÇÜNKÜ NEREYE GİDERSE GİTSİN İNSAN

YENİ KAVGALARIN İÇİNDE

YENİ DOSTLAR BULUNUR’’

Sonra bir baktım ki

"Ömür biter yol bitmez’’ ama durmuşuz…

Ve ben yeni evimdeyim!

İnanılmaz bir karşılama oldu.

Birbirinden güzel dört çocuk, sanki hepsi benle yaşıt.

Anne ve babalar da ayrı güzeller.

Beni onlar kabullendikten sonra bana ne söylemek düşer?

Keçiler, koyunlar, tavuklar, horozlar, kazlar, domuzlar bile var,

Atlar var…

Köpeklerin sayısı belli değil!

Uçsuz bucaksız bir yer…

Sanki her yer senin; ama sınırı koymuşlar!

Daha ilk geceden ben de sınırın nerede başladığını, nerede bittiğini anladım.

"Ne kadar kalabalık olsam da biraz yalnızım galiba!’’ dedim kendi kendime!

Daha ilk gün herkes beni kokladı

Ben de onları kokladım.

Herkesin bir arada barış içinde yaşacağı,

sınırsız bir dünyaya olan inancım yaşıyor!

Ama bi de derdimi anlatmak için ısırma huyumdan vazgeçsem…

‘’Bir Gün Mutlaka’’ diyorum.

‘’BİR GÜN MUTLAKA’’

Yeni yılımız kutlu olsun…

Dedim ya..

‘’ Yol Umuttur..

‘’ Yol umuttur!…’’

(AS/EMK)

QOSHE - "Yol umuttur..." - Aykan Sever
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"Yol umuttur..."

14 3
06.01.2024

Dağlar aşıp, nehirler geçip, zaman zaman karlı yollardan sonra nihayet yeni evime vardık…

Yeni evim diyorum, çünkü, her ne kadar ben bu konuya sıcak bakmasam da beni buraya getiren Sedat abim ve Suzi ablam zaten kafaya koymuşlarmış, aralarında da anlaşmışlar, eğer onlar benim kalacağım yeri sevmezlerse, ya da ben kalacağım kişilerle uyuşamazsam beni tekrar aynı yolları aşıp geriye götüreceklermiş.

Şu kısa hikayeyi uzatayım da başıma neden bunlar geldi tek tek anlatayım…

Hani daha önce de yazmıştım.

Ben buralara hangi badirelerden atlayıp geldim bi bilsen…

Çevremde beni sevmediğini düşündüğüm herkes sanki bana düşman!

Ben de bunu kaldıramıyorum…

Sabahtan akşama dek bana çemkiren o yaratık, adı batsın, benim oyunuma gelemedi…

O da benim canımı sıkınca, bi ısırıkta canını almışım.

Böyle olsun istemezdim aslında!

Ne kadar ağlasam, yalvarıp yakarsam nafile.

Ya bi ısırıklık canı varmış.

Nerden bilirdim!

Bana çok ama çok kızdılar…

Bağırdılar, çağırdılar…

Suzi ablam yeri göğü inletti.

‘’Ya bi ısırıktan ne çıkar, oldu bi kere! Arkadaşlar arasında bi ısırığın lafı mı olur?’’ diyemedim…

Bi tek bu olsa yeter diyeceksin, bi de günler sonra onun arkadaşı bize gelip bana çemkirmesin mi!

Bi ısırık da ona…

Eyvah!

Olmaz olaydı…

Sedat abim sağolsun,

hastane masraflarını karşıladı da kurtulduk!

Eğer o köpeklerin sahipleri diretselerdi ben de tahtalı köyü boylamıştım.

Burada kurallar böyleymiş.

Eğer bir köpek hemcinsini öldürürse, onu da ‘’uyuturlarmış’’

Yani ‘’öldürürlermiş’’ diyemedikleri için, ‘’uyuturlarmış’’ diyorlar.

Buyur burdan yak!

Devamını sen düşün…

Uzun lafın kısası…

Bi de bütün bunların üzerine, Suzi ablanın o yeni yatak arkadaşı gelmesin mi ?

Onlara göre sanki her şey yolunda!

İnan........

© Bianet


Get it on Google Play