Ortadoğu barut fıçısı. Emperyalist müdahaleciliğin, güç savaşlarının, etnik, mezhepsel, dinsel kapışmaların “av sahası”na dönüştürülen Ortadoğu’da yine, yeniden savaş çanları çalıyor. Gerilim hiç olmadığı kadar yüksek. İsrail’in Gazze’deki katliamına eş zamanlı olarak Lübnan ve Suriye’ye düzenlediği saldırılar, ABD’nin Irak’ta Haşdi Şabi’yi vurması ve İran’daki kanlı saldırılar gözleri bir kez daha bölgeye çevirdi. Bir nevi ABD ve İsrail ile İran arasında yaşanması beklenen “büyük kapışma”nın öncü sarsıntıları yaşanıyor. Şimdilik doğrudan bir çatışmayı göze alamayan İsrail ve ABD ile İran arasında farklı cephelerde yaşanan hesaplaşmaların pek çok boyutu var. ABD’den Rusya’ya, Çin’den İran’a, İsrail’den Türkiye ve Körfez Arap ülkelerine onlarca aktörün olduğu Ortadoğu sahasında hesaplar, çıkarlar, oyunlar ve planlar iç içe girmiş durumda.

NE OLUYOR?

Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonu sonrası Gazze’yi üç aydır aralıksız vuran İsrail’in son bir hafta içindeki saldırıları dikkat çekici.

25 Aralık: İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun Suriye’deki komutanlarından Razi Musevi, İsrail’in Şam’a düzenlediği füzeli saldırıda öldürüldü. Suriye’de "askeri danışman" olarak görev yapan Musevi, 2020’de Irak'ta, ABD’nin saldırısında öldürülen İranlı general Kasım Süleymani’ye yakın isimlerindendi. Zeynebiye bölgesi İran’ın “kutsal” addettiği bölgelerden ve İranlı milislerin kontrolünde.

2 Ocak: İsrail, Beyrut’ta “Hizbullah’ın kalesi” olarak bilinen Dahiye’de Hamas karargâhını vurdu. İnsansız hava aracı (İHA) ile yapılan saldırıda Hamas'ın iki numaralı ismi Salih El Aruri ile birlikte 6 kişi yaşamını yitirdi. Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'nın kurucularından olan Aruri, aynı zamanda Hamas’ın İran’a yakın isimlerindendi.

3 Ocak: İran’ın Ortadoğu’daki sembol isimlerinden olan Kudus Gücü komutanı Kasım Süleymani'nin ölüm yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törene yapılan saldırıda 70’ten fazla kişi yaşamını yitirdi. Tahran, ulusal yas ilan ederken, intikam yeminleri edildi.

4 Ocak: Irak'ın başkenti Bağdat'a düzenlenen İHA saldırısında Haşdi Şabi komutanları öldürüldü. Nuceba Hareketi komutanlarından "Ebu Takva es-Saidi"in de öldürüldüğü saldırının ABD tarafından düzenlendiği bildirildi. Nuceba Hareketi, Irak ve Suriye’de ABD kuvvetlerine drone ile saldıran “Irak'ta İslami Direniş” isimli Şii grupların başını çekiyor.

NEDEN OLUYOR?

Dünyanın enerji havzası Ortadoğu yeni bir bölüşüm ve nüfuz mücadelesinin sahnesi. ABD’den Rusya ve Çin’e, İran’dan Suudi Arabistan ve Türkiye’ye küresel/bölgesel aktörler arasındaki kıyasıya bir hegemonya mücadelesi var. Bir süredir ABD merkezli yeni dizayn projeleriyle karşı karşıya olan bölgede her aktörün kendi hesapları var. ABD emperyalizminin “Arap Baharı” sonrası Abraham Anlaşmaları ile giriştiği yeni Ortadoğu projesi 7 Ekim Hamas saldırıları ile iflas etti. İran ve Filistin’in yok sayıldığı ABD menşeli proje çökerken “Ortadoğu’da haritaları değiştireceğiz” diyen Netanyahu hükümetinin üç aydır süren saldırıları taşları yerinden oynattı. “Normalleşme” rafa kalkarken alevler tüm bölgeyi yutmak üzere.

İsrail, ortaya çıkan “boşluk”tan yararlanarak bir taraftan İran’ın artan etkisini sınırlandırmak diğer yandan da topraklarını ve hükümranlığını genişletme peşinde. Varlık savaşı veren Filistin/Gazze ise direnmeyi sürdürüyor.

NE OLACAK?

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları amansız bir katliamına dönüşürken Tel Aviv-Washington ittifakının Lübnan, İran, Irak ve Suriye’ye yönelik saldırıları Ortadoğu’da Türkiye’nin de aralarında olduğu çok aktörlü krizi derinleştiriyor. Gazze’yi işgal ederek yeni bir statü peşinde koşan Tel Aviv’in savaşı bölgeselleştirme girişimim şimdilik ameline ulaşmaktan uzak. Gerek ABD gerekse de diğer Batılı müttefikleri şimdilik yeni bir bölgesel savaşı kaldırabilecek güçte değil.

Batı’yı İran’a karşı fiili bir savaşa sürüklemekte başarılı olamayan İsrail’in kendine hasım olarak gördüğü ülkeleri çökertme, istikrarsızlaştırma stratejisi kesintisiz sürecek. Suriye ve Lübnan’a yönelik saldırıları son bulmayacak. Özellikle Suriye’yi havadan vurmayı sürdürecek. Netanyahu yönetiminin Gazze’deki savaşı süresiz olarak sürdürmesi eşyanın tabiatına aykırı. Gazze Savaşı sonrası bölgenin eskisi gibi olmayacağı sır değil.

Alman Süddeutsche gazetesinden Peter Münch yaşananları şöyle özetliyor: “Ortadoğu’daki çatışmalar her zamankinden daha öngörülemez. Lübnan'da Hamas liderine düzenlenen saldırının ardından tüm taraflar tepki verdi. İsrail için tehlike arttı. Bu yaşananlar planlanmamış sonuçlar doğurabilir.”

SİYASAL İSLAMCILARIN TUTMAYAN OYUNU

Ortadoğu cangılında kendisine yer açmak isteyen siyasal İslamcı Saray rejiminin hesapları tutmadı. Mayıs seçimleri öncesi başlayan manevra dış politika dümenindeki değişikliğe rağmen iktidara istediği alanı açmadı. MİT’ten Dışişleri Bakanlığı koltuğuna atanan Hakan Fidan’ın girişimleri sonuç vermezken Ortadoğu’daki yeni denklemde Türkiye “normalleşme” adımlarına rağmen bir başına kaldı.

HAMAS’IN HAMİLİĞİ, MOSSAD OPERASYONU

İşler yolunda gitmezken AKP iktidarının 7 Ekim sonrası Hamas’ın hamiliğine soyunması Ankara ile Tel Aviv arasında yeni bir gerilim nedeni oldu. İsrail’in Türkiye’dekiler dahil “Hamas liderlerini vuracaklarına” dair tehditlerine Ankara’nın, “öngörülemez sonuçlar doğurur” resti krizi başka bir boyuta taşıdı. Gerilim sürerken Mossad’a yönelik 8 ilde gerçekleştirilen operasyon krize tuz biber oldu.

Gazze üzerinden iç siyaset de kurgulanmaya çalışılırken bu kez de “devletin derinlikleri”nde, “cumhur ittifakı” içerisinde bir “rahatsızlık” oluştu.

İRAN’I, DOLAYISIYLA ABD’Yİ İŞİN İÇİNE ÇEKME İSTİYOR

Moskova Devlet Üniversitesi’nden Doç. Dr. İkbal Dürre son yaşananları, 7 Ekim sonrası gidişatın tabiatına aykırı olmadığını belirterek bunları yerel, bölgesel ve küresel olarak ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğini söyledi. “İşin arka planında yatan küresel rekabeti, emperyal paylaşım boyutunu görmezden gelemeyiz” diyen Dürre, şöyle devam etti: “İsrail İran’ı, dolayısıyla da ABD’yi işin içine çekme istiyor. İran ise son ana kadar vekalet savaşını sürdürme çabasında. ABD de benzer şekilde olayların büyümeden devam etmesinden yana. Ancak İsrail’in baskısı, seçim arifesindeki iç siyasette Demokratlar için önemli. İsrail, Ukrayna’dan farklı olarak ABD için sadece bir dış politika olgusu değil, iç siyasetin önemli bir parçası. Öte yandan 2024’te seçime gidecek Türkiye, İran ve Rusya için de iç siyasette önem arz ediyor.”

GAZZE’DE SIKIŞAN İSRAİL, SAVAŞI YAYMA PEŞİNDE

İran uzmanı Arif Keskin ise yaşananları şu şekilde değerlendiriyor: “Musevi’nin, Aruri’nin öldürülmeleri, Haşdi Şabi’nin vurulması, Kirman’daki katliamlar hepsi birbiriyle bağlantılı. Tahran yönetimine göre Gazze’de sıkışan İsrail, bu sıkışmışlığı aşmak için savaşı yayma peşinde. Gazze’deki “meşruiyetini” Batı dünyasına dahi artık anlatmakta zorlanan İsrail, çatışmaların bağlamını değiştirerek yeniden uluslararası bir meşruiyet arayışında. Savaşı İsrail-Filistin meselesinden çıkarıp, İsrail-İran ve İsrail-Hizbullah kavgasına çevirerek, çatışmaları bölgeselleştirmek istiyor.

İran’da iki düşünce var.

Karşılık verilsin: Birinci grup İsrail’e sert karşılık verilmesi taraftarı. Kayhan gazetesinin başını çektiği grup İsrail’e misliyle yanıt verilmesini istiyor. Bu saldırıların İran’ın caydırıcılığına zarar verdiğini, eğer buna yanıt verilmezse İran’ın büyük bir imaj kaybına uğrayacağını ifade ediyorlar. Aynı şekilde Hizbullah’ın da prestij kaybına uğradığı vurgulanıyor.

Tuzağa düşülmesin: Bir diğer kanat ise, İsrail’in Tahran’ı tuzağa çekmek istediğini, Tahran’ın doğrudan çatışmaların içine sürüklenmek istendiğini ve bu nedenle tuzağa düşülmemesi gerektiğini dillendiriyor.

ABD de şimdilik gerilimin tırmanmasından, bir çatışmanın yaşanmasından yana değil. Ukrayna savaşı varken Ortadoğu’da yeni bir bölgesel savaş istemiyor. Bu konuda İsrail ile ABD arasında da anlaşmazlık var. Seçime gidilirken ABD’de yetkililer ucu açık, sonu belirsiz bir savaşı kaldırmak istemiyor.

ABD’DEN İSRAİL’E SAVAŞIN GİDİŞATI İÇİN BASKI

Lübnan’lı uzman Sami Nader ise şöyle diyor: “Son gelişmeler gösteriyor ki savaşta yeni bir aşamaya geçiyoruz. Bir iki hafta öncesinden bu yana istihbarat servislerinin daha fazla işin içinde olduğu, hedefe yönelik operasyonların yapıldığı bir aşama bu. İsrail, Hamas yetkililerini ortadan kaldıracağını söylemişti ve bunu gerçekleştiriyor gibi gözüküyor. Türkiye’de İsrail ajanı suçlamasıyla yapılan tutuklamaları da bundan ayrı düşünemeyiz. İsrail’in en büyük müttefiki ABD, İsrail’e savaşın gidişatını değiştirmesi için baskı yapıyor. Savaşı durdurmasını ya da ateşkesi istemiyor, bunu BMGK’deki kararlarında da gördük. Savaşın bugün bitmesi Hamas’ın zaferi anlamına geleceği için ABD ya da İsrail’in istemediği bir şey bu. Ancak Gazze’deki binlerce can kaybı ABD’nin sırtında büyük bir yük olacak, ABD’yi uluslararası arenada yalnızlaştıracak. Bu yüzden Washington, İsrail’in savaşı hedef odaklı, istihbarat temelli bir doğrultuya yöneltmesini istiyor. Hizbulalh’ın kalesi Beyrut’ta Aruri’nin öldürülmesi ve İran’da yaşanan patlama savaşın bölgeye yayılması potansiyelini taşıyor. ABD, yeni bir savaşı daha istemiyor. Dâhil olacakları bölgesel bir savaşı benzer şekilde İran da istemez. İran kendi iç siyasi ve toplumsal sorunlarıyla uğraşıyor. Lübnan’daki vekili Hizbullah da benzer şekilde, 2006’daki savaştan ders çıkarmış ve savaşın götürülerinin farkında. Ancak kalesinde yaşanan bu suikasta karşı itibarını korumak için bir şekilde cevap verecektir.”

SEÇİME GİDEN ABD’NİN HESAPLARI

Ortadoğu’daki herhangi bir krizin küresel ve bölgesel unsurlardan bağımsız ele alınamayacağını son çatışmalar bir kez daha gösterdi. On yıllardır kanlı bir hesaplaşmaya sahne olan Ortadoğu yeni yıla da krizlerle girerken emperyalist emeller, pazar kapma kavgası, güç mücadelesi şiddetlenerek artacak. Çatışmaların, saldırıların bölgesel bir savaşa dönüşmesi şimdilik mümkün görünmese de imkânsız da değil.

İsrail gerilim istiyor. Irak’tan Yemen’e uzanan hatta gerilim artacak. İsrail bu gerginliğin artması taraftarı. Ancak İran ve Hizbullah gerilimin tırmanması taraftarı değil. Ancak Tel Aviv her ne kadar gerilimin yükselmesini istese de birçok cephede bunu gerilimim taşıyabilecek kapasitede değil. Bunun için de ABD’yi eklemek yedeklemek istiyor. Seçime giden ABD ise şimdilik bu isteğe pek gönüllü değil.

QOSHE - Ortadoğu cangılında kanlı hesaplaşmalar - İbrahim Varlı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ortadoğu cangılında kanlı hesaplaşmalar

31 30
05.01.2024

Ortadoğu barut fıçısı. Emperyalist müdahaleciliğin, güç savaşlarının, etnik, mezhepsel, dinsel kapışmaların “av sahası”na dönüştürülen Ortadoğu’da yine, yeniden savaş çanları çalıyor. Gerilim hiç olmadığı kadar yüksek. İsrail’in Gazze’deki katliamına eş zamanlı olarak Lübnan ve Suriye’ye düzenlediği saldırılar, ABD’nin Irak’ta Haşdi Şabi’yi vurması ve İran’daki kanlı saldırılar gözleri bir kez daha bölgeye çevirdi. Bir nevi ABD ve İsrail ile İran arasında yaşanması beklenen “büyük kapışma”nın öncü sarsıntıları yaşanıyor. Şimdilik doğrudan bir çatışmayı göze alamayan İsrail ve ABD ile İran arasında farklı cephelerde yaşanan hesaplaşmaların pek çok boyutu var. ABD’den Rusya’ya, Çin’den İran’a, İsrail’den Türkiye ve Körfez Arap ülkelerine onlarca aktörün olduğu Ortadoğu sahasında hesaplar, çıkarlar, oyunlar ve planlar iç içe girmiş durumda.

NE OLUYOR?

Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonu sonrası Gazze’yi üç aydır aralıksız vuran İsrail’in son bir hafta içindeki saldırıları dikkat çekici.

25 Aralık: İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun Suriye’deki komutanlarından Razi Musevi, İsrail’in Şam’a düzenlediği füzeli saldırıda öldürüldü. Suriye’de "askeri danışman" olarak görev yapan Musevi, 2020’de Irak'ta, ABD’nin saldırısında öldürülen İranlı general Kasım Süleymani’ye yakın isimlerindendi. Zeynebiye bölgesi İran’ın “kutsal” addettiği bölgelerden ve İranlı milislerin kontrolünde.

2 Ocak: İsrail, Beyrut’ta “Hizbullah’ın kalesi” olarak bilinen Dahiye’de Hamas karargâhını vurdu. İnsansız hava aracı (İHA) ile yapılan saldırıda Hamas'ın iki numaralı ismi Salih El Aruri ile birlikte 6 kişi yaşamını yitirdi. Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'nın kurucularından olan Aruri, aynı zamanda Hamas’ın İran’a yakın isimlerindendi.

3 Ocak: İran’ın Ortadoğu’daki sembol isimlerinden olan Kudus Gücü komutanı Kasım Süleymani'nin ölüm yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törene yapılan saldırıda 70’ten fazla kişi yaşamını yitirdi. Tahran, ulusal yas ilan ederken, intikam yeminleri edildi.

4 Ocak: Irak'ın başkenti Bağdat'a düzenlenen İHA saldırısında Haşdi Şabi komutanları öldürüldü. Nuceba Hareketi komutanlarından "Ebu Takva es-Saidi"in de öldürüldüğü saldırının ABD tarafından düzenlendiği bildirildi. Nuceba Hareketi, Irak ve Suriye’de ABD kuvvetlerine drone ile saldıran “Irak'ta İslami Direniş” isimli Şii grupların başını çekiyor.

NEDEN OLUYOR?

Dünyanın enerji havzası Ortadoğu yeni bir bölüşüm ve nüfuz mücadelesinin sahnesi. ABD’den Rusya ve Çin’e, İran’dan Suudi Arabistan ve Türkiye’ye küresel/bölgesel aktörler arasındaki kıyasıya bir hegemonya mücadelesi var. Bir süredir ABD merkezli yeni dizayn projeleriyle karşı karşıya olan bölgede her aktörün kendi hesapları var. ABD emperyalizminin “Arap Baharı” sonrası Abraham Anlaşmaları ile giriştiği yeni Ortadoğu projesi 7 Ekim Hamas saldırıları ile iflas etti. İran ve Filistin’in yok sayıldığı ABD menşeli proje çökerken “Ortadoğu’da haritaları değiştireceğiz” diyen Netanyahu hükümetinin üç aydır süren saldırıları taşları yerinden oynattı. “Normalleşme” rafa kalkarken alevler tüm bölgeyi yutmak üzere.

İsrail, ortaya çıkan “boşluk”tan yararlanarak bir taraftan İran’ın artan etkisini sınırlandırmak diğer yandan da topraklarını ve hükümranlığını genişletme peşinde. Varlık savaşı veren Filistin/Gazze ise direnmeyi sürdürüyor.

NE OLACAK?

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları amansız bir katliamına........

© Birgün


Get it on Google Play