Son günlerde Venezuela yeniden uluslararası gündemin baş sıralarında. Nicolás Maduro yönetiminin arka arkaya aldığı “tartışmalı” kararlar yakıcı Gazze ve Ukrayna gündemlerinin arasında dahi projeksiyonların bu ülkeye çevrilmesine vesile oldu. Gelecek aylarda seçime gidecek olan ülkede Maduro’nun muhalefet ve ABD ile yaptığı anlaşma, Guyana’yı ilhak referandumu ve sol güçlere yönelik tutumu, “Karayip ülkesinde neler oluyor?” sorusunu sordurttu.

Son birkaç aya sıkışan referandum, anlaşma ve diğer adımlar, kuşkusuz ki Maduro’nun başkanlık seçimlerine giderken yaşadığı sıkışmışlık ile yakından ilgili. Latin Amerika uzmanı akademisyen Dr. Ertan Erol, Venezuela’da neler oluyor sorusuna şu yanıtı veriyor: “Venezuela’nın ekonomik sorunları, onu ABD ve ülke muhalefeti ile bazı müzakereler yapmaya ve tavizler vermeye itiyor. Ancak içerideki taban kaybını kaybetmemek için de Esequibo bölgesini ilhak meselesi önemli bir tema. Maduro, Esequibo meselesini tekrar alevlendirerek en azından kendi Chavist tabanını mobilize etmeye çalışıyor.”

Şimdi Venezuela’daki gelişmelere yakından bakalım:

Güç paylaşımı anlaşması

Ekim ayında Venezuela’da Maduro hükümeti ile ABD destekli “muhalefet” koalisyonu, ülkede onlarca yıldır devam eden krizi ele almak için müzakerelere yeniden başladı. Siyasi çözüm için 17 Ekim'de Barbados'ta yapılan toplantıda delegasyonlar, 2024’te yapılacak başkanlık seçimi için bir dizi konuda uzlaştılar. Her ne kadar ABD bu müzakerelere resmi olarak taraf olmasa da anlaşmanın arkasındaki güçtü. Muhalefetin seçime katılması gibi bazı önemli adımlar atılsa da Francisco Rodriguez’in Foreign Affairs’teki yazısında belirttiği üzere “Barbados Anlaşması” oldukça kırılgan bir zemine sahip. Anlaşmaya rağmen Maduro hükümetinin bazı muhalif adayların seçimlere katılımına yasak getirmesi şimdiden yeni kriz sebebi. Bunlardan birisi de muhalefetin favori adayı olarak görülen Maria Corina Machado. Anlaşmaya rağmen muhalefetten seçimlerin “özgür ve eşit” koşullarda yapılmayacağına dair eleştiriler yükselmeye başladı.

ABD ile uzlaşma

“Barbados Anlaşması”nın sponsorlarından Washington ile Maduro yönetimi arasında da Ukrayna Savaşı sonrası başlayan bir temas var. Buradaki en önemli etken tabii ki petrol ve enerji yatakları. Beyaz Saray, Caracas’a muhalefete “tavizler” verilmesi halinde Trump döneminde daha da sertleştirilen ekonomik yaptırımları hafifleteceğini söyledi. Nitekim Barbados'taki atılımın ertesi günü ABD Hazine Bakanlığı, Venezuela petrolüne yönelik yaptırımların bir kısmını askıya aldı.

Amerikan dış politikasındaki şahinler, yaptırımların hafifletilmesini Maduro'ya verilen çok büyük bir taviz olduğu gerekçesiyle eleştiriyor. Bu süreçte Washington ile de bir uzlaşmaya gidildi. Tutuklu takasından petrol anlaşmasına kadar bir dizi adım peş peşe geldi. Biden yönetiminin öncelikleri, Venezuela ile ilişkileri normalleştirerek dünyanın en büyük petrol rezervlerini kontrol eden ülkenin petrol endüstrisini küresel pazarlara açmak. Yani Sam Amca’nın istediği şey petrol.

Guyana referandumu

Komşu ülke Guyana'nın 3’te 2’sini oluşturan Esequibo’nun kendi toprağı olduğunu iddia eden Venezuela, Yunanistan büyüklüğündeki bölgenin ilhakı için 3 Aralık’ta referanduma gitti. Petrol zengini Esequibo bölgesinin ilhakı için yapılan referandumdan yüzde 93 “evet” oyu çıktı. Söz konusu bölgeyi İspanyol sömürge döneminden beri kendi toprağı olarak gören Maduro yönetimi “Büyük Venezuela” peşinde. Bu oylama Karayip ve Güney Amerika’da tansiyonu yükseltirken Maduro ile Guyana lideri Irfaan Ali, bir hafta sonra bir araya gelerek orta bir yol bulmaya çalıştılar. Latin Amerika'da 200 yıldan fazla bir süredir "dondurulmuş sorun" olarak kabul edilen Guyana-Venezuela sınır sorununun yeniden alevlenmesi endişeye yol açtı.

Sola, sosyalistlere baskı

Maduro yönetimine ülkedeki soldan da ciddi eleştiri ve suçlamalar var. Venezuela Komünist Partisi (PCV) Uluslararası İlişkiler Sekreteri Héctor Rodríguez’in çevirisini geçen günlerde BirGün’de yayımlamıştık. Caracas yönetiminin partilerine karşı çevirdiği ayak oyunlarının “sahte bir kongre” yapmaya kadar vardırıldığını belirtmişti. İktidarda olan Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi'nin (PSUV), PCV'nin içine oynadığı ileri sürüldü. Nicolás Maduro iktidarının bu hamleyle PCV'yi kendisine tabi kılmaya çalıştığı kaydedildi. PCV Genel Sekreteri Oscar Figuera da Komünist Parti'nin hükümetin dayattığı paketlere karşı çıktığı, uygulanan politikaları eleştirdiği için hedef alındığını belirtti.

ABD STRATEJİSİ ÇÖKTÜ

Bir ulusal kahraman olan selefi Chavez’in boşluğunu dolduramamakla eleştirilen Maduro’nun yaptıklarını, yapamadıklarını, eksikliklerini değerlendirirken zor bir dönemde koltuğa oturduğunu, pek çok cephede birden savaşmak zorunda kaldığını unutmamak gerek. Maduro koltuğunu korurken Amerikan emperyalizminin ağır ablukası, sağ muhalefetin ülkeyi terörize etmesi, Batı İttifakı’nın sert yaptırımları ülkeyi çökertti.

Foreign Affairs gibi Amerikan medyası dahi Washington’ın ağır ekonomik yaptırımlar uygulayarak “maksimum baskı” ile Venezuela’yı ele geçirme stratejisinin iflas ettiğini itiraf ediyor. Bu tutmayan “strateji”nin maliyeti çok ağır oldu. Mevcut kriz sürerken ABD’nin uyguladığı yaptırımların bir kısmını geçici olarak kaldırması hayati bir öneme sahip. Ancak yaptırımların kaldırılması da şartlara bağlı.

Dünyanın en zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip olan ve bu zenginliği ile bir dönem Latin Amerika solunu ve ilerici yönetimlerini de besleyen Venezuela, uzun bir süre daha gündemde olacak. Anlaşmalar, muhalefet ile müzakereler, seçim ve yaptırımlar derken Maduro ve partisi PSUV, gelecek bahardaki seçimin de mutlak favorisi.

QOSHE - Referandum, anlaşma, seçim: Maduro’nun planları - İbrahim Varlı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Referandum, anlaşma, seçim: Maduro’nun planları

18 4
26.12.2023

Son günlerde Venezuela yeniden uluslararası gündemin baş sıralarında. Nicolás Maduro yönetiminin arka arkaya aldığı “tartışmalı” kararlar yakıcı Gazze ve Ukrayna gündemlerinin arasında dahi projeksiyonların bu ülkeye çevrilmesine vesile oldu. Gelecek aylarda seçime gidecek olan ülkede Maduro’nun muhalefet ve ABD ile yaptığı anlaşma, Guyana’yı ilhak referandumu ve sol güçlere yönelik tutumu, “Karayip ülkesinde neler oluyor?” sorusunu sordurttu.

Son birkaç aya sıkışan referandum, anlaşma ve diğer adımlar, kuşkusuz ki Maduro’nun başkanlık seçimlerine giderken yaşadığı sıkışmışlık ile yakından ilgili. Latin Amerika uzmanı akademisyen Dr. Ertan Erol, Venezuela’da neler oluyor sorusuna şu yanıtı veriyor: “Venezuela’nın ekonomik sorunları, onu ABD ve ülke muhalefeti ile bazı müzakereler yapmaya ve tavizler vermeye itiyor. Ancak içerideki taban kaybını kaybetmemek için de Esequibo bölgesini ilhak meselesi önemli bir tema. Maduro, Esequibo meselesini tekrar alevlendirerek en azından kendi Chavist tabanını mobilize etmeye çalışıyor.”

Şimdi Venezuela’daki gelişmelere yakından bakalım:

Güç paylaşımı anlaşması

Ekim ayında Venezuela’da Maduro hükümeti ile ABD destekli “muhalefet” koalisyonu, ülkede onlarca yıldır devam eden krizi ele almak için müzakerelere yeniden başladı. Siyasi çözüm için 17 Ekim'de Barbados'ta yapılan toplantıda delegasyonlar, 2024’te yapılacak başkanlık seçimi için bir dizi konuda uzlaştılar. Her ne kadar ABD bu müzakerelere resmi olarak taraf olmasa da anlaşmanın arkasındaki güçtü. Muhalefetin seçime katılması gibi bazı önemli adımlar atılsa da Francisco Rodriguez’in Foreign Affairs’teki yazısında belirttiği üzere “Barbados Anlaşması” oldukça kırılgan bir zemine sahip. Anlaşmaya rağmen Maduro hükümetinin bazı muhalif adayların seçimlere katılımına yasak getirmesi şimdiden yeni kriz sebebi. Bunlardan birisi de muhalefetin favori adayı olarak görülen........

© Birgün


Get it on Google Play