Siyasal İslamcı rejim ülkeyi yeni bir maceraya sürükleme hazırlığında. Daha önce Suriye’de hayata geçirilen tampon/güvenli bölge stratejisi bu kez Irak için devrede. 2019’da Pençe-Kilit Operasyonu ile PKK’ye karşı Kuzey Irak’ta kurulan geçici üslerin “güvenli bölge” adı altında kalıcılaştırılmasına dair en somut adım Perşembe günü Irak’ta atıldı.

İlki 19 Aralık’ta ikincisi 14 Mart’ta gerçekleştirilen Irak-Türkiye Güvenlik Zirvesi’nde Bağdat Ankara’ya operasyon için “yeşil ışık” yakarak PKK’yi "yasaklı örgüt" ilan etti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın katıldığı zirvede Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin aldığı PKK kararı sadece iki ülke değil, tüm bölge açısından yeni bir dönemin kapılarının açılması demek.

İki ülkenin PKK’yi ortak “güvenlik tehdidi” olarak kodlamasıyla “Türkiye’nin artık Irak’ta başka bir safhaya geçmesi” gerektiğine dair tezleri savuran güvenlikçi bakışın istediğini elde ettiğini gösterdi.

İRAN SINIRINDAN SURİYE’YE KORİDOR

Türkiye’nin Irak içlerinde 30-40 kilometre derinliğe kadar uzanan “güvenlik koridoru” oluşturmak için girişeceği askeri harekât Irak’tan Suriye’ye, Türkiye’den İran’a tüm sınır ülkelerinde sonuçlar üretecek.

Irak’ın kuzeyinde “güvenlik koridoru”nun oluşturma isteğini Savunma Bakanı Yaşar Güler, koltuğa oturur oturmaz, geçen yaz açıkça dillendirmişti. Ardından da AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan eylül ayında gittiği New York’taki BM Genel Kurulu’nda Irak’ta Suriye’ye benzer şekilde bir “güvenli bölge” oluşturma niyetini deklare etmişti. Ocak ayında peş peşe gerçekleştirilen PKK saldırıları sonrası bu niyet resmi olarak her platformda dillendirilmeye başlandı. Irak ve Kürt Yönetimi ile sürdürülen yoğun diplomatik trafik sonrası sınır ötesi harekât fikriyatı adım adım pişirilmeye başlandı. Bu kapsamda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Bağdat ve Erbil’i mesken tuttu. Defalarca Irak’a seferler yaptılar. Amaç sınır ötesi harekât için Bağdat ve Erbil’in desteğini sağlamaktı.

BAĞDAT SEFERİ SONRASI HAREKÂT

Gözler şimdi Tayyip Erdoğan’ın Bağdat seferinde. Nisan ortasında Irak’a gitmesi beklenen Erdoğan’ın ziyareti sonrasında operasyonun gerçekleşmesi bekleniyor.

Rejimin Bağdat ve Erbil’i ikna etmesi kolay olmadı. Gerek “Kalkınma Yolu” gibi ekonomik gerekçeler gerekse de askeri kartlar masaya sürülerek her iki başkentin de onayı sağlanmış oldu. Her aktörün türlü hesaplar içerisinde olduğu bölgede Türkiye-Irak zirvesinde Ankara’nın elini güçlendiren kararın çıkmasında etkili olan unsurlar da vardı.

• PKK ile Erbil arasındaki kriz

Kandil ile Barzani ailesinin liderliğindeki KDP yönetimi arasındaki giderilemeyen çatışma olası harekata yol veren etmenlerden. Erbil, uzun zamandır PKK’nin kendi kontrolündeki bölgede faaliyetlerinden oldukça rahatsız. Bu rahatsızlığı her fırsatta dile getiriyor.

• Bağdat’ın PKK rahatsızlığı

Bağdat’ın ülke genelindeki kontrolünü artırma isteği PKK’nin hedefe konmasının önünü açan bir diğer unsurlardan. Sudani yönetimi örgütün varlığından rahatsız.

• ABD’nin muallak pozisyonu

ABD emperyalizminin Suriye-Irak politikası da sınır ötesi harekata zemin hazırlıyor. ABD’deki seçim süreci, Trump’ın işbaşına gelecek olmasının yaratacağı belirsizlikler, Pentagon’un asker çekme ihtimalleri vs gibi unsurlar Ankara ve Bağdat’a ön açıyor.

İRAN RAHATSIZ DEĞİL

PKK’yi ve diğer silahlı Kürt grupları kendisi için güvenlik tehdidi sayan İran, Türkiye’nin olası bir harekâtından rahatsız değil. Ankara’nın Irak üzerinde artan etkisinden memnun kalmasa da temel öncelikleri silahlı Kürt oluşumların etkisinin azalması. İran için de tıpkı Türkiye, Irak, Suriye gibi Kürt sorunu her anlamda ciddi bir sorun. Dışarıdan müdahaleye açık, baş ağrıtan bir mesele.

Kürt Bölgesi’nin statüsünü gittikçe daraltmak isten Irak da PKK’nin etkisinin azaltılmasından oldukça memnun kalacaktır.

ORTADOĞU YENİ BİR DÖNEMİN ŞAFAĞINDA

Dört ülkeyi doğrudan, tüm Ortadoğu’yu derin şekilde etkileyecek sınır ötesi harekât her bölgede farklı sonuçlar üretecektir. Irak, Suriye, İran ve Türkiye Kürt sorunu nedeniyle bu harekatın doğrudan muhatapları. Bu ülkelerin birindeki her hamle diğer ülkeleri eş zamanlı ve eş şiddette etkileyecek.

PKK liderlerinden Murat Karayılan Newroz’da önemli bir "müjde" vereceklerini duyurması dikkat çekici. Karayılan'ın, "Bu müjde mücadelemizin yükseltilmesinde önemli rolü olan bir araç olacaktır. Bu müjdeyi de önümüzdeki günlerde ilan edeceğiz" ifadeleri yaşanacakların işareti.

İÇ SİYASETE YANSIMALARI

Sınır ötesi gelişmelerin Türkiye iç siyaseti üzerinde de ciddi etkileri olacaktır. Ekonomik ve toplumsal krizin üstünü perdelemek isteyen Saray rejimi, sınır ötesi askeri harekatla seçim sonrası kopması beklenen ekonomik fırtınanın da önünü kesmenin peşinde. Güvenlik siyaseti bir kez daha içerideki gerçek sorunların, ekonomik buhranın üstünü perdelenmek istenecek. En azından hesapladıkları plan bu. Muhalefetin önemli bir kesimim iktidarın arkasında hizalanacak. Yeni ittifaklar, işbirlikleri, denklem ortaya çıkacak. Savaş çığırtkanları ortalığı kaplayacak.

QOSHE - Siyasal İslamcı rejim Irak’ta ateşle oynuyor - İbrahim Varlı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siyasal İslamcı rejim Irak’ta ateşle oynuyor

91 37
17.03.2024

Siyasal İslamcı rejim ülkeyi yeni bir maceraya sürükleme hazırlığında. Daha önce Suriye’de hayata geçirilen tampon/güvenli bölge stratejisi bu kez Irak için devrede. 2019’da Pençe-Kilit Operasyonu ile PKK’ye karşı Kuzey Irak’ta kurulan geçici üslerin “güvenli bölge” adı altında kalıcılaştırılmasına dair en somut adım Perşembe günü Irak’ta atıldı.

İlki 19 Aralık’ta ikincisi 14 Mart’ta gerçekleştirilen Irak-Türkiye Güvenlik Zirvesi’nde Bağdat Ankara’ya operasyon için “yeşil ışık” yakarak PKK’yi "yasaklı örgüt" ilan etti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın katıldığı zirvede Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin aldığı PKK kararı sadece iki ülke değil, tüm bölge açısından yeni bir dönemin kapılarının açılması demek.

İki ülkenin PKK’yi ortak “güvenlik tehdidi” olarak kodlamasıyla “Türkiye’nin artık Irak’ta başka bir safhaya geçmesi” gerektiğine dair tezleri savuran güvenlikçi bakışın istediğini elde ettiğini gösterdi.

İRAN SINIRINDAN SURİYE’YE KORİDOR

Türkiye’nin Irak içlerinde 30-40 kilometre derinliğe kadar uzanan “güvenlik koridoru” oluşturmak için girişeceği askeri harekât Irak’tan Suriye’ye, Türkiye’den İran’a tüm sınır ülkelerinde sonuçlar üretecek.

Irak’ın kuzeyinde “güvenlik koridoru”nun oluşturma isteğini Savunma Bakanı Yaşar Güler, koltuğa oturur oturmaz, geçen yaz açıkça dillendirmişti. Ardından da AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan eylül ayında gittiği New York’taki BM Genel Kurulu’nda Irak’ta Suriye’ye benzer şekilde bir “güvenli bölge” oluşturma niyetini deklare etmişti. Ocak ayında peş peşe gerçekleştirilen PKK saldırıları sonrası bu niyet resmi olarak her platformda dillendirilmeye........

© Birgün


Get it on Google Play